Search

English Turkish WordTranslations Page 129

English	Turkish	Details
carpenter	dülger
john dory	dülger balığı
true dories	dülgerbalığıgıller
smoke, mist, reek	duman
to reek	duman çıkarmak
smoke detector	duman dedektörü
to defeat	duman etmek
to be in a very bad situation (with work)	duman olmak
smog	duman sis
smog	dumanlı sis
scam, cheating, rudder	dümen
wake	dümen suyu
to cheat	dümen yapmak
helm, tiller	dümen yekesi
cox, tricky person	dümenci
trickiness	dümencilik
to go away	dümeni kırmak
yesterday	dün
last night	dün gece
yesterday's	dünkü
world, earth, globes	dünya
world banks	dünya bankaları
Worldwide Fund for Nature	Dünya Doğa Fonu
world view	dünya görüşü
world aeronautical chart (WAC)	Dünya havacılık çizelgesi
recluse	dünya işlerinden elini çeken
World Cup	dünya kupası
World Heritage Site	Dünya Mirası Sit Alanı
ascetic	dünya nimetlerinden kendini çekmiş
Wolrd Travel Market	Dünya Seyahat Fuarı
cosmopolite	dünya vatandaşı
WWF	Dünya Yaban Yaşam Fonu
our world	dünyamızı
big bucks	dünyanın parası
end of the world	dünyanın sonu
duplex mode	duplex kipi
end, HALT	dur
hold	dur-bekle
stop sign	dur işareti
stationary	durağan
antistatic	durağan olmayan
Hop	Durak
layover	duraklama
to pause	duraklamak
Accept Pause	Duraklatmayı Kabul Et
to waver	duraksamak
fixed asset	duran varlık
to 'manufacture' gains	duran varlık değişim karları
binoculars	dürbün
abort	Durdur
arrest	durdurma
breaking torque	durdurma burusu
braking	durdurma denetimi
abort sequence	durdurma dizisi
to prevent, to abort	durdurmak
Accept Stop	Durdurmayı Kabul Et
cannot abort	durdurulamıyor
Aborted	Durdurulan
discontinuing operations	durdurulan faaliyetler
initial disclosure event	durdurulan faaliyetlerle ilgili olarak kamuya yapılan ilk açıklama
Aborted	durduruldu
aborted connection	durdurulmuş bağlantı
censored sample	durdurulmuş örneklem
aborting	durduruluyor
silent, quiet	durgun
still water, standing water, stagnant water	durgun su
to stagnate	durgunlaşmak
recession, stillness, stagnation, calmness	durgunluk
break off	durma
nonstop	durmadan
to stop, to halt, to dwell, to cease, to abide, to conk, to come to a halt, to break up	durmak
forced abort	Durmaya Zorlanan
nudge, poke	dürtme
to push, to poke, to goad, to jab	dürtmek
drive, incentive, urge, spur, prodder	dürtü
impulse function, dirac delta function	dürtü işlevi
impulse response	dürtü yanıtı
to spur	dürtüklemek
impulsive noise	dürtün gürültü
freeze frame video	duruk çerçeveli video
electrostatic	durukyük
electrostatic field	durukyük alanı
electrostatic discharge	durukyük boşalması
electrostatic lens	durukyük merceği
swill	durulama
to rinse	durulamak
fining	durultma
settling chamber	durultma kabı
sedimentation tank	durultma tankı
situation, fact	durum
display status information	durum bilgisini göster
status bar	durum çubuğu
display status bar	durum çubuğunu görüntüle
Hat Switch	Durum Düğmesi
attitude indicator (AI)	durum göstergesi
to lay	durum koymak
status box	durum kutucuğu
connect state	duruma bağlan
by status	duruma göre
check status	durumu denetle