Search

English Turkish WordTranslations Page 51

English	Turkish	Details
defined benefit obligation	belirlenmiş tazminat yükümlülüğünün bugünkü değeri
be removed	belirleyin
particular	belirli
focused releases	belirli bir konuya odaklanmış sürümler
executory contract	belirli koşullar altında yürürlüğe girecek sözleşmeler
appearing	belirme
to emerge	belirmek
vague, undefined, shadowy, hazy, dicey, Ambiguous	Belirsiz
Indefinite integral (no limits)	Belirsiz integral (sınırsız)
uncertain event	belirsiz olay
to bedim	belirsizleştirmek
disambiguation	belirsizliği giderme
indeterminate	Belirsizlik
coefficient of variation	belirsizlik katsayısı
Indicator, determinant, adverb	Belirteç
filter tokens	belirteçleri süz
modifier, diacritic	belirten
characteristic function	belirtev
symptom, indice	belirti
to show signs	belirti göstermek
explicit	belirtik
begins with	Belirtilen Karakterle Başlar
ends with	belirtilen karakterle biter
find the specified text	belirtilen metni bul
explicit	belirtilmiş
designation, denotation	belirtme
callouts, Format Callout	belirtme çizgileri
callout	belirtme çizgisi
Format Callout	Belirtme Çizgisi Biçimlendir
callout options	belirtme çizgisi seçenekleri
callout defaults	belirtme çizgisi varsayılanları
callout	belirtmeçizgisi
to designate, betoken, to point out, to specify	belirtmek
axiom	belit
axiomatisation	belitleme
axiomatic, axiomatic definition	belitsel
Belize	Beliz
British Honduras	Belize'nin eski adı
spine, rachis, acantha	belkemiği
perhaps, maybe, mayhap	belki
memory	bellek
Get memory allocator failure	Bellek ayırıcı alma hatası
storage allocation	bellek ayırma
flush (memory)	bellek dökümü
memory bank	bellek yuvası
extremely low on memory	bellekteki boş yer çok az
changes in memory	bellekteki değişiklikler
erase	bellekten silmek
to dig, to spade	bellemek
firmware	bellenim
obvious, evident	belli
notable	belli başlı
aroid	belli bir aileye ait olan bitki
biota	belli bir bölgenin bütün canlı hayatı
course of study	belli bir serinin parçası olarak işlenen ders
business line	belli bir ürün veya mal
cockeyed	belli bir yöne dönük
ait olmak	belong to
bulge	belverme
snow white	bembeyaz
I	ben
I'm a jerk	Ben aptalın tekiyim
I said it.	Ben dedim.
I'm	ben 'im
in my opinion, me	bence
according to me as well	bencede
selfish, egoist, hoggish	bencil
me too	bende
I am good too.	Bende iyiyim.
everyone but me	benden başka herkes
It's my treat.	Bendensin.
blooming	beneğin parıldaması (ekran)
spot, speckle, mottle	benek
splashy	benek benek
to speckle	benek yapmak
to fleck, to speckle, to mottle	beneklemek
brindle, tabby, brindled	benekli
brown trout	benekli alabalık
dot graphics	benekli grafik
brown comber	benekli hani
round goby	benekli kaya balığı
spotback herring	benekli sardalya
brindle	benekli veya çizgili hayvan
symphodus ocellatus	benekliçırçır balığı
common torpedo	beneklielektrik balığı
brown comber	beneklihani balığı
painted goby	beneklihurmakayası balığı
small red scorpionfish	benekliiskorpit
two-spotted goby	beneklikaya balığı
spotted seabass	beneklilevrek balığı
zeugopterus regius	beneklipisi balığı
madeiran sardinella	beneklisardalya
Bengali	Bengal Dili
Bengali	Bengali Dili
me	beni
count me in	beni de say
call me back at	beni yandaki numaradan geri ara
It's me!	Benim!
create a single page field for me	benim için tek bir sayfa alanı yarat
In My Humble Opinion (IMHO)	Benim Naçiz Görüşüme Göre