Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 457

İngilizce	Türkçe	Ayrıntılar
fuel	yakıt
astray	yana
to take advantage	yararlanmak
babe	yavru
gravity	yercekimi
z-score	z notu
weakness	zaaf
police	zabıta
triumph, victory	zafer
weakness	zafiyet
toil	zahmet çekme
worthwhile	zahmete değer
onerous, inconvenient, endangered	zahmetli
toil	zahmetli iş
a blend of powdered thyme	zahter
cruel, flinty	zalim
cruel girl	zalim kız
brutalisation	zalimce muamele görme
truculence	zalimlik
price increase	zam
time, cycle, when	zaman
time- weighting factor	zaman ağırlık faktörü
time interval	zaman aralığı
data logging	zaman ardışıl veri kaydı
timeout, time out	zaman aşımı
time format	zaman biçimi
Add To Timeline	Zaman Çizelgesine Ekle
customize your timecard	zaman çızelgesını özelleştır
time stamp	zaman damgası
time frame, time slice	zaman dilimi
time sharing	zaman paylaşımı
timer	zaman saati
time limit	zaman sınırlaması
comparability over time	zaman sürecinde karşılaştırılabilirlik
timer	zaman tutucu
asynchronous, Async	Zaman uyumsuz
Async (Modem)	Zaman Uyumsuz (Modem)
Async Test	Zaman Uyumsuz Sınama
time closure	zaman yasaği
occasionally, now and again	zaman zaman
Group by Time	Zamana göre grupla
expiration check	zamanaşımı denetimi
to prescribe	zamanaşımına tabi olmak
expired password	zamanaşımına uğramış parola
discrete time	zamanda ayrık
discrete time signal	zamanda ayrık işaret
anachronism	zamandışılık
in due time	zamanı gelince
ahead of time	zamanın ilerisinde
duly, apropos	zamanında
flash on time	zamanında yanıp/sönme
precipitate	zamanından önce
in time	zamanla
by schedule	zamanlamaya göre
change schedule	zamanlamayı değiştir
bytes scheduled	zamanlanan bayt miktarı
Hides times	Zamanları gösterir
error allocating timer resource	zamanlayıcı kaynağını ayırma hatası
asynchronous	zamanuyumsuz
asynchronous transmission	zamanuyumsuz gönderim
asynchronous execution	zamanuyumsuz yürütme
mistress	zamazingo
lily, day lily	zambak
pronoun	zamir
gum	zamk
mistress	zamkinos
to run away	zamkinos etmek
gummed	zamklı
playboy, lecher	zampara
conjecture	zan
assumption	zan kibir
ringer	zangoç
to esteem	zannetmek
impregnable	zapt edilemez
unrestrained	zaptedilmemiş
unruly	zaptedilmez
to conquer, to subjugate, to engross, to reave	zaptetmek
membrane, diaphragm	zar
to dice	zar şeklinde kesmek
hardly, barely, only just, scarcely	zar zor
to cotton up	zar zor anlamak
elegance	zarafet
loss, loss, cost, havoc	zarar
damaged	zarar görmüş
provision for loss	zarar karşılığı
loss minimization	zarar minimizasyonu
loss recognition test	zarar saptama testi
to damage, to impair, to injure, to infest, to scathe, to bang up	zarar vermek
loss leader product	zararda öder ürün
stop- loss	zararı durdurma satışı
baneful	zararlı
balefulness	zararlılık
harmless, innocuous	zararsız
envelope, env, envelop, adverb, adv.	zarf
envelope address font	zarf adresi yazıtipi
envelope detector	zarf algılayıcısı
B4 Envelope	Zarf B4
B5 Envelope	Zarf B5
B6 Envelope	Zarf B6
envelope feed	zarf besleme