Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178897
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Do we know who's behind this? It looks like a local group | İşin arkasında kimin olduğunu biliyor muyuz? Mücahit Tugayı ile bağlantısı olduğu sanılan... Bunun arkasinda kim oldugunu biliyormuyuz? Yerel bir grup gibi gorunuyor | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
with some sort of a vague connection to the Mujahideen Brigade. | lokal bir örgüt gibi görünüyor. ve birlikte bazi Afgan gruplar var. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Why issue the threat now? Couple of weeks ago, | Neden tehdit etmek için bugünü seçtiler? Birkaç hafta önce, Neden bu tehdit simdi? Birkaz hafta once, | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
US Special Forces uncovered a plot to smuggle a dirty bomb out of Morocco. | Özel Kuvvetler Fas'tan bir nükleer bombanın çıkarılacağını tespit ettiler. Amerika özel birlikleri bir bombanin Fas'tan disariya ciktigi haberini aldi. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We took their bomb, and their men, and this may be their retaliation. | Bombayı ellerinden aldık, adamlarını yakaladık. Sebep bu olabilir. Onlarin bombalarini aldik, ve onlarin adamini, ve bu bir misilleme olabilir. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
They try to kill me as a retaliation? | Misilleme için beni mi öldürmeye çalışıyorlar? Onlar beni oldurmeye calisacak misilleme icin? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
POTUS is moving. | BDB ilerliyor. Potus gidiyor. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Safe for Eagle to exit vehicle. Copy that. | Kartal araçtan çıkabilir. Anlaşıldı. Aractan cikmak icin guvenli. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
This is them? That's Suarez. | Bunlar onlar mı? Bu Suarez. Bu onlarmi? Bu Suarez. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
As far as we can tell, he leads the group. | Örgütün başında onun bulunduğunu söyleyebiliriz. Grubun liderligini yapiyor. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
What do we know about him? | Hakkında ne biliyoruz? Onun hakkinda ne biliyoruz? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
He's from Morocco, educated in Paris. | Kendisi Fas'lı, Fransa'da eğitim görmüş. O Fasli, Paris'te egitim gördü. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
He went off the map for a while, but he surfaced in Beirut. | Bir süredir ortalıktan yok olmuştu, ama tekrar Beyrut'ta ortaya çıktı. Birsureligine ortadan kayboldu, ama Beyrut'da görüldü. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Couple of days ago, we intercepted an e mail between members of his group. | Birkaç gün önce, örgüt üyelerinin birbirlerine yolladığı e maillerden birine ulaştık. Birkaç gün önce, Grup üyelerinin yazismalarini inceledik. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Embedded in it were links to maps, blueprints of the area. | Mesajın içinde harita linkleri, alanın planları bulunuyordu. Haritada maviyle isaretlenmis yerler... | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
It wasn't until this morning that we received the threat. | Tehdit ise bu sabah gerçekleştirildi. Yani tehdit olayani bu sabah haber almadik. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
You talked to Joint Chiefs, what do they recommend? | Generallerle görüştün, ne tavsiye ediyorlar? Katilimci seflerle konustun, Ne tavsiye ediyorlar? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
That we go after their leadership. Here in Spain? | Liderliklerinin peşine düşmemizi. Burada, İspanya'da mı? Liderlerini kovalamamizi. Burda Ispanyadami? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Morocco. | Fas'ta. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We have a satellite locked on one of their camps there. | Kamplarından birine kilitlenmiş bir uydumuz mevcut. Uydudan kamplarinin bir tanesini bulduk. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
You want me to call in a strike on a friendly Arab nation? | Dost bir Arap ülkesine saldıralım mı diyorsun? Benden hava saldirisi icin bir Arap dost ulkeyimi aramami istiyorsun? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
They're harboring terrorists. | Teröristlere yataklık ediyorlar. Onlar irkci terorist. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Is this intel certain? Absolutely. | Bu bilginin doğruluğu onaylandı mı? Kesinlikle. BU Kacinilmaz bi durummu? Kesinlikle. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Control, we're clear on seven. | Kontrol, 7 temiz. Kontrol, 7 numara temiz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Why aren't we focusing on the ones who are here and are actually doing this? | Neden burada bu olayı çıkaranlara odaklanmıyoruz? Öyle yapıyoruz. Neden burada olan kisiye ve bunlari yapana odaklanmiyoruz? Yapiyoruz. Merkez, yedinci kat temiz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
This summit is too important. I know that sir, | Bu Zirve çok önemli. Biliyorum Efendim, Bu zirve cok onemli. Bunu biliyorum efendim, | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
but we're looking for five people out of six million. | ama 6 milyon insan içinde 5 kişiyi arıyoruz. ama biz 6 milyonun disindaki 5 kisiye bakiyoruz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We are trying. Try harder. | Deniyoruz. Daha iyi dene. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
This is a wondrous day. | Harika bir gün. Muekemmel bir gün. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
He doesn't even look like me. | Bana benzemiyor bile. O daha önce bana hic benzememisti. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Se�or Presidente, fellow members of the European Union, | Señor Presidente, Avrupa Birliği'nin değerli üyeleri, Afrikalı dostlarımız, Bay Baskan, Avrupa birligi üyeleri, | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
President Ashton, and citizens of the world, | Başkan Ashton, ve tüm Dünya vatandaşları. Baskan Ashton, ve butun dunya halki, | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
it is with great pleasure that I invite you all to our humble city. | Sizleri mütevazi şehrimizde ağırlamak büyük bir zevk. Büyük bir zevkle hepinizi sehrimize davet ettim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Is that Thomas? Yes, sir. | Bu Thomas mı? Evet, efendim. Bu Thomas mi? Evet, efendim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
I thought he was still inactive. He was. | Aktif göreve halen geçmediğini sanıyordum. Geçmemişti. Onu bizimle calismiyor saniyordum. Calismiyordu. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Well if he's back, why isn't he with me? | Peki geri döndüyse neden benimle birlikte değil? Eger geri donduyse, neden benimle birlikte degil? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We're checking if he's ready. | Hazır olup olmadığını anlamak için onu deniyoruz. Hazir olup olmadigini kontrol ediyoruz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
You sent him out there. We need someone to sell the double. | Ve onu oraya yolluyorsunuz. Dublörü yutturabilmek için ona ihtiyacımız vardı. Onu sen oraya gonderdin. Sana benziyen birini satmaya ihtiyacimiz vardi. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Sell? He took a bullet for me, Phil. | Yutturabilmek mi? Adam benim için kurşun yedi, Phil. Satmak? O benim icin bir mermi yedi, Phil. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
And look at him. | Ve şimdi haline bak. Ve ona bak. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
He doesn't stop punishing himself since. | O zamandan beri kendini cezalandırmaktan vazgeçmedi. Kendini cezalandirmaktan vazgecmiyor. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Look, I liked him every bit as much as you did, but we needed to know | Bakın, onu en az sizin kadar ben de seviyorum, ama tekrar size yakın... Bak, Onun yaptiklarindan bende hoslandim en az senin kadar , ama bilmeye ihtiyacimiz vardi | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
we can count on him again, before we put him on your detail. | çalışıp çalışamadığını anlamak için onu denememiz gerekiyordu. Onu tekrardan alabiliriz, once senin dublörün olarak kullaniyoruz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
So you threw him out there to see if he's good? | Ve yeterince iyi olup olmadığını anlamak için oraya yolladınız. Bu yüzdenmi onu disari atiyorsun iyimi diye? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Is that what you do to your friends now? | Arkadaşlarına böyle mi davranırsın? Arkadaslarina bunumu yapiyorsun? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Therefore, I offer you my city, my heart and my hope. | Bu nedenle size şehrimizi, kalbimizi ve ümitlerimizi sunuyorum. Bu yüzden, Bu yüzden size benim sehrimi öneriyorum, kalbim ve umutlarim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
This summit can very well be the defining moment for this Presidency. | Bu Zirve, Başkanlık dönemimin en önemli anı olabilir. Bu zirve baskanligi tavsif etmek icin cok iyi olabilir. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Jesus. | Tanrım. Yuve Isa. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
The President appears to have been shot. My God! | Başkan vurulmuş gibi görünüyor. Tanrım! Baskan vurulmus gibi Gorunuyor. Tanrim! | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
I heard two shots, and the President fell. | İki el silah sesi duydum, ve Başkan düştü. Iki atis sesi duydum, ve baskana isabet etti. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Get the Joint Chiefs on the line, now. | Pentagon'u telefona bağlayın, hemen. Ajanlara baglan,simdi. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Mr. President. Sir. | Sayın Başkan. Efendim. Bay Baskan. Efendim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Mr. President, the Chiefs have a satellite lock on their village. | Sayın Başkan, komutanlarımız köylerini hedeflemiş durumdalar. Baskanim, ozel birlikler onlarin camplarinda hedefe kilitleniyorlar. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
They are ready and waiting. | Hazırlar ve bekliyorlar. Hazirlar ve bekliyorlar. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Ted? Well, there is an issue of when we can go. | Ted? Başlamak için talimat bekliyorlar. Ted? Halletmemiz gereken bir sorun var. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We go now. | Şimdi başlayalım. Gidiyoruz simdi. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
You can't give the order. You've been shot. | Emri vermezsiniz. Çünkü vuruldunuz. Komut veremezsin. Sen vuruldun. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
If we go now, we risk telling the world that you weren't really there. | Şimdi başlarsak, Dünya'ya biraz evvel alanda bulunmadığınızı açıklamak zorunda kalırız. Eger simdi gidiyorsak, senin icinde olmadigin bir riski dunyaya anlatmis olduk. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
But I wasn't there. | Zaten orada değildim ki. Ama ben orda degildim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We get the Vice President to do it. | Emri Yardımcınız verecek. Bunu yapmak icin yardimci baskanimiz var. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
No, we're not going there on the 25th amendment. | Hayır, bu işi 25. Madde'ye başvurarak yapamayız. Hayir,oraya gitmiyoruz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Tell Rick to work up a story that I was shot, but I'm OK. | Rick'e söyleyin, vurulduğumu ancak iyi olduğumu belirten bir haber ayarlasın. Ricke söyle bir hikaye hazirlasin vuruldum ama iyiyim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
That's not gonna fly. | Kimse inanmaz. Bir hastaneye gider çekim yaptırırız, Bu ise yaramaz. Eger bir hastaneye gitmemiz gerekiyorsa | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
that's what we're gonna do. We're not sitting this one out. | yapacağımız budur. Böyle oturup bekleyemeyiz. bunu yapacagiz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Sir, we have to talk about this... I'm done talking! | Efendim, bu konu hakkında konuşmalıyız... Benim konuşmam bitti! Efendim, Bu konu hakkinda konusmamiz lazim... Konusma yaptim! | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Christ! | Tanrım! Christ! | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Sir, we gotta go now! We have to attack. Sir? | Efendim, yapmalıyız! Saldırmalıyız. Efendim? Efendim, hemen gitmeliyiz! Saldiriya ugradik. Efendim? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Find out what the hell is going on down there. | Aşağıda neler olduğunu öğrenin. Arastir orada neler oluyor. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Mr. President... | Sayın Başkan... Baskanim... | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Tell them to stand down. Sir, we have to respond. | Saldırıyı iptal etmelerini söyle. Efendim, cevap vermeliyiz. Izin verdigimi soyle. Efendim, cevaplamak zorundayiz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Bombing a camp in Morocco would blow this summit out of the water | Fas'ta bir kampın bombalanması bu Zirve'yi suya düşürür, Fas'ta bir kamp bombalamak... | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
and that is exactly what the bombers want us to do. | bombacıların istediği de tam olarak bu. bu kesinlikle bombacilarin istedigi birsey. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Mr. President, we have to act strong. No, we have to be strong. | Sayın Başkan, gücümüzü göstermeliyiz. Hayır, güçlü olmalıyız. Baskanim, Guclu gibi gorunmeliyiz. Hayir, guclu olmaliyiz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
They sent us a warning because they want us to react. | Tepki göstermemizi istedikleri için bir uyarıyı gönderdiler. Onlara uyari gonderiyoruz cünkü onlar tepki gostermemizi istiyorlar. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
They know our playbook, they are banking on us doing what we always do. | Stratejimizi biliyorlar, her zaman yaptıklarımıza bakarak plan yapıyorlar. onlar bizim oyunkitabimizi biliyorlar, yani herzaman yaptigimiz seyleri. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We will hit back. We have the world's sympathy right now, that's... | Cevabımız hep saldırmak olur. Şu anda tüm Dünya'nın sempatisini toplamış durumdayız, buna... Onlari geri vuracagiz. Suan butun dunyanin sempatisini kazandik, bu bir... | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Honor that. Let's finish what we came here to do. | Buna hakettiği önemi verin. Yapmaya geldiğimiz işi bitirelim. onurdur. Hadi artik buraya gelme amacimizi bitirelim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
OK, copy that. Sir, everything is being prepared to transport the President. | Tamam, anlaşıldı. Efendim, Başkan'ı götürmek için hazırlıklar tamamlandı. Tamam, anlasildi. Efendim, Baskani tasimak icin hersey hazirlandi. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Alright, that's it, we need to get the President to Air Force One, right now. | Pekala, bu kadar yeter, Başkan'ı Airforce 1'e ulaştırmalıyız, hemen şimdi. Tamamdir.Baskani Airforce 1e getiriyoruz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
I'm done hiding, Phil. This is the President, is my wife there? | Artık saklanmayacağım, Phil. Başkan konuşuyor, eşim orada mı? Gizlendim, Phil. Ben, Karim ordami? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
We have to be better than this. Sir. | Daha iyisini yapabilirdik. Efendim. Bundan daha iyi olablirdik. Efendim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, get Air Force One ready, and send a chopper... | Evet, Airforce 1'i hazırlayın ve bir helikopter gönderin... Hey, benim. Evet, Airforce 1i hazirla , ve bir chopper gonder... Hey, benim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
No, we're fine, we're safe. | Yo, bir şeyimiz yok. Hayir, Biz iyiyz, guvendeyiz. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Good morning, America. | Günaydın, America. Gunaydin, Amerika. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
It's now twelve noon, in Salamanca, Spain. | Salamanca İspanya'da saat 12:00. Oglen 12, Salamanca, Ispanya. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
I am standing inside Plaza Major in Salamanca, Spain. | Sizlere Salamanca İspanya'da bulunan Plaza Mayor'un içerisinden sesleniyorum Suan Salamankadaki Plaza majordayim. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
This is for good luck. | Bu şans getirir. Bu iyi bir sans icin. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
I want to know if he's okay. | İyi olup olmadığını bilmek istiyorum. Onun iyi olup olmadigini ogrenmek istiyorum. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
This was taken fifteen minutes ago, | Bu resim 15 dakika önce çekildi, Bu 15 dakika once cekildi, | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
I think you'll find that we're taking good care of your brother. | Kardeşine iyi baktığımızı göreceksin. Kardesini iyi bakilmis olarak bulacaksin. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
What have you done to him? | Ne yaptınız ona? Ona ne yaptin? | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
He's still in one piece, you should be happy about that. | Hala tek parça halinde, o yüzden mutlu olmalısın. O hala tek parca halinde mutlu olmalisin. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
If you do what you're supposed to do your brother will be fine, but if you fail, | Eğer yapman gerekeni yaparsan kardeşine bir şey olmaz, ama başarısız olursan, yapman gerekeni yaparsan kardesin iyi olacak eger hata yaparsan... | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
then this will be the last thing you'll have to remember him by. | o zaman elinde bir tek bu resim kalacak. onu sadece hatiralarinda bulacakasin | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
You look after yourself. | Kendine iyi bak. Sen kendine bak. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Louis. Stick with the protesters. They never see this side of the story. | Louis. Protestocuları çekmeye devam et. Hikayenin bu yönü hiç gösterilmez. Louis. Protestocularla kal. Onlar hikayenin butarafini asla gormeyecek. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
To the last detail. | Tüm ayrıntısıyla çek. Son detaya kadar. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
The beauty of American arrogance is that they cannot imagine a world | Amerikan küstahlığının iyi yanı, Guzel Amerikan baskani artik herseye | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
where they're not a step ahead. | kendilerinin bir adım önde olamayacağını hiç düşünmemeleridir. kafa tutabilcegini hayal edemeyecek. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |
Reception. | Resepsiyon. Recepsiyon. | Vantage Point-1 | 2008 | ![]() |