• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179498

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
You have to be cool like Thai people. Thai'liler gibi relaks olmalısın. Tayland'lılar gibi rahat olmalısın. Taylandlılar gibi rahat olmalısın. Vinyan-1 2008 info-icon
Are you okay? Yeah, I'm cool. İyimisin? Evet,Relaksım. İyi misin? Evet, harikayım. İyi misin? Evet, harikayım. Vinyan-1 2008 info-icon
That's boat, your boat. Bu bot,senin botun. Botunuz orada. Botunuz orada. Vinyan-1 2008 info-icon
You're not having second thoughts, are you? İkinci kez düşünmemeliyiz, değil mi? Başka bir şansın yoktu, değil mi? Başka bir şansın yoktu, değil mi? Vinyan-1 2008 info-icon
It's Mat. Hello. Bu Mat.Merhaba. Alo, ben Mat. Alo, ben Mat. Vinyan-1 2008 info-icon
No. No, that's an engine. We're on a boat. Hayır.Hayır, Bu bir motorlu.Bottayız. Hayır. Hayır, motorlu. Bottayız. Hayır. Hayır, motorlu. Bottayız. Vinyan-1 2008 info-icon
Somewhere on the Andaman Sea. Andaman Denizi'nde bir yer. Andaman Denizi'nde bir yerlerde. Andaman Denizi'nde bir yerlerde. Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, I know, Mat, but what if it is? Evet,Biliyorum, Mat,ama Neyse eğer...? Evet biliyorum Mat ama ya oysa? Evet biliyorum Mat ama ya oysa? Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, I know, but what if it is him? Evet,Biliyorum,ama O ne...? Tamam biliyorum fakat ya oysa? Tamam biliyorum fakat ya oysa? Vinyan-1 2008 info-icon
No, I'm not going to take that risk. No. Hayır,Bu riski almayacağım.Hayır. Hayır, o riski göze alamam. Hayır. Hayır, o riski göze alamam. Hayır. Vinyan-1 2008 info-icon
Look, we'll be about three days at the most. Bak,En fazla üç gün kalıcağız. Dinle, en fazla 3 gün sürer. Dinle, en fazla 3 gün sürer. Vinyan-1 2008 info-icon
Look, I'll give you a call when we get back, all right? Bak, Geri döndüğümüzde seni ararım,tamam mı? Döndüğümüz zaman seni haberdar edeceğim, tamam mı? Döndüğümüz zaman seni haberdar edeceğim, tamam mı? Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, I've got to go. Evet,Gitmeliyim. Evet, kapatmalıyım. Evet, kapatmalıyım. Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, don't worry. Bye. Evet,Endişe etme.Hoşçakal. Tamam, merak etme. Güle güle. Tamam, merak etme. Güle güle. Vinyan-1 2008 info-icon
I didn't hear anything. It's fine, it's all fine. Hiçbirşey duymadım. İyi,herşey yolunda. Hiçbir şey duyamadım. Önemli değil, her şey yolunda. Hiçbir şey duyamadım. Önemli değil, her şey yolunda. Vinyan-1 2008 info-icon
Bellmer Paul. Yeah. Bellmer Paul. Evet. Vinyan-1 2008 info-icon
What's going on? Tingtong lady. Neler oluyor? Bayan Tingtong. Vinyan-1 2008 info-icon
Come, we find my contact. Gel,Biz bağlantım olan kişiyi bulmalıyız. Gelin, ortağımı bulmalıyız. Gelin, ortağımı bulmalıyız. Vinyan-1 2008 info-icon
Come on, Jeanne. Hadi, Jeanne. Vinyan-1 2008 info-icon
Bye, bye. Bye, bye. Hoşçakal.Hoşçakal. Güle güle, güle güle. Güle güle, güle güle. Vinyan-1 2008 info-icon
Bye, bye, bye, bye. Hoşçakal. Güle güle, güle güle. Güle güle, güle güle. Vinyan-1 2008 info-icon
Mr. And Mrs. Bellmer? Welcome to Koh Phayam. Bay ve Bayan Bellmer? Koh Phayam'a hoşgeldiniz. Bay ve Bayan Bellmer? Koh Phayam'a hoş geldiniz. Bay ve Bayan Bellmer? Koh Phayam'a hoş geldiniz. Vinyan-1 2008 info-icon
I am Thaksin Gao. Ben Thaksin Gao. Vinyan-1 2008 info-icon
Don't worry about him, he deserves it. Onun için endişelenme, o hak etti. Onu merak etmeyin, hak etmişti. Onu merak etmeyin, hak etmişti. Vinyan-1 2008 info-icon
How did you know we were here? Matty called. Burada olduğumuzu nerden biliyorsun? Matty aradı. Burada olduğumuzu nereden bildin? Matty söyledi. Burada olduğumuzu nereden bildin? Matty söyledi. Vinyan-1 2008 info-icon
You're very lucky Kim is your friend, Mr. Bellmer. ''Kim'' dostunuz olduğu için çok şanslısınız, Bay Bellmer. Kim'in arkadaşı olduğunuz için çok şanslısınız Bay Bellmer. Kim'in arkadaşı olduğunuz için çok şanslısınız Bay Bellmer. Vinyan-1 2008 info-icon
We've got a picture. It's about six months old, Elimizde bir resmi var. Yaklaşık 6 ay önceki, Bir resmi var. Yaklaşık 6 aylık ama... Bir resmi var. Yaklaşık 6 aylık ama... Vinyan-1 2008 info-icon
but it's the most recent one we've got. So he'll be a little bigger now. ama son onun son hali.Şimdi biraz daha büyümüştür. ...elimizdeki en benzeyeni bu. Şimdi biraz daha büyümüştür. ...elimizdeki en benzeyeni bu. Şimdi biraz daha büyümüştür. Vinyan-1 2008 info-icon
So, he dressed himself before he left and he was wearing a... Pekala,O kaybolmadan önce kendi kendine giymiş olduğu... Üzerinde kaybolmadan önce giydiği.. Üzerinde kaybolmadan önce giydiği.. Vinyan-1 2008 info-icon
Red Manchester United top. Yeah, blue swimming... ...kırmızı Manchester United tişört var üzerinde. Evet,mavi yüzme şortu ... Kırmızı M.United forması var. Evet, altında mavi şort var. Kırmızı M. United forması var. Evet, altında mavi şort var. Vinyan-1 2008 info-icon
Blue shorts. Yeah, blue shorts, long ones Mavi şort. Evet,mavi şort,uzun... Mavi şortlu. Evet, uzun mavi bir şort. Mavi şortlu. Evet, uzun mavi bir şort. Vinyan-1 2008 info-icon
because I didn't want him to get sunburned, and sandals. ...çünkü güneşte yansın istemezdim,ve terlikli. Çünkü güneşte yanmasını istemezdim. Ayağında da terlikleri var. Çünkü güneşte yanmasını istemezdim. Ayağında da terlikleri var. Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, he's got a scar on his left. He hurt his left leg quite bad. Evet,Sol tarafında bir yara izi var. Sol bacağını baya kötü yaraladı. Sol tarafında yara izi var. Sol bacağını kötü bir şekilde yaralamıştı. Sol tarafında yara izi var. Sol bacağını kötü bir şekilde yaralamıştı. Vinyan-1 2008 info-icon
He still walks with a little bit of a limp. O halen biraz topallayarak yürüyor. Ufaktan topallayarak yürüyor. Ufaktan topallayarak yürüyor. Vinyan-1 2008 info-icon
You can keep the photo. Yeah. Fotoğraf siz de kalabilir. Evet. Resmi alabilirsin. Evet. Resmi alabilirsin. Evet. Vinyan-1 2008 info-icon
I have some business in the Mergui Island, near the village where you saw him. Mergui Adasında biraz işlerim var, köye yakındır,onu gördüğünüz yer. Mergui Adası'nda biraz işim var, onu gördüğünüz yerin yakınlarında. Mergui Adası'nda biraz işim var, onu gördüğünüz yerin yakınlarında. Vinyan-1 2008 info-icon
Hey, Sonchai. Hey, Sonchai. Sonchai. Sonchai. Vinyan-1 2008 info-icon
Tomorrow we'll look for your son. Sonchai is my best captain. Oğlunuzu yarın arayacağız. Sonchai en iyi kaptanımdır. Yarın oğlunuzu arayacağız. Sonchai en iyi adamımdır. Yarın oğlunuzu arayacağız. Sonchai en iyi adamımdır. Vinyan-1 2008 info-icon
Sometimes... Sometimes I feel like... Bazen... Bazen ben... Bazen.. Bazen sanki.. Bazen.. Bazen sanki.. Vinyan-1 2008 info-icon
Like he's here in the room with me. O,odada benimleymiş gibi hissediyorum. Sanki burada, odada benimle birlikte. Sanki burada, odada benimle birlikte. Vinyan-1 2008 info-icon
Would you like to join me? Bana katılmak istermisiniz? Bana katılmak ister misn? Bana katılmak ister misin? Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, all right. Evet,pekala. Tamam. Tamam. Vinyan-1 2008 info-icon
You look like you need a drink. Bir içkiye ihtiyacınız var gibi görünüyor. Bir içkiye ihtiyacın var gibi görünüyor. Bir içkiye ihtiyacın var gibi görünüyor. Vinyan-1 2008 info-icon
Well, I wasn't really expecting to be here, that's all. Şeyy,Gerçekten burada olacağımızı ummuyordum,hepsi bu. Gerçekten burada olacağımı ummuyordum, hepsi bu. Gerçekten burada olacağımı ummuyordum, hepsi bu. Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, I guess not. Come on in. Evet,Ben de sanmıyordum.Hadi içeri gel. Evet, ben de. İçeri gelsene. Evet, ben de. İçeri gelsene. Vinyan-1 2008 info-icon
Did you take those? Yes. Şu şeyleri aldın mı? Evet. Bunları sen mi aldın? Evet. Bunları sen mi aldın? Evet. Vinyan-1 2008 info-icon
That... Şu... O.. O.. Vinyan-1 2008 info-icon
Video of those kids in the village, did you do that? Şu köydeki çocukların olduğu video kaset değil mi? Şu köydeki çocukların olduğu video kaset, sen mi çektin? Şu köydeki çocukların olduğu videokaset, sen mi çektin? Vinyan-1 2008 info-icon
Do you think it's possible it could be him? Onun olması mümkün mü sence? Onun oğlumuz olma ihtimali var mı sence? Onun oğlumuz olma ihtimali var mı sence? Vinyan-1 2008 info-icon
I honestly don't know. Dürüstçe söylemek gerekirse, bilemiyorum. Dürüstçe söylemek gerekirse bilemiyorum. Dürüstçe söylemek gerekirse bilemiyorum. Vinyan-1 2008 info-icon
When I was in Rwanda, a colleague and I had to clear a mass grave. Ben Ruanda'dayken ben ve meslektaşım, bir toplu mezarı açmak zorunda kaldık. Rwanda'dayken ben ve bir meslektaşım mezar yığınını temizlemek zorunda kalmıştık. Rwanda'dayken ben ve bir meslektaşım mezar yığınını temizlemek zorunda kalmıştık. Vinyan-1 2008 info-icon
There was this woman there, she was screaming and yelling and pointing. Orada bir kadın vardı çığlıklar atıyor,bağırıyor ve yardım istiyordu. Bağıran, çığlık atan ve yardım isteyen bir kadın vardı. Bağıran, çığlık atan ve yardım isteyen bir kadın vardı. Vinyan-1 2008 info-icon
We tried to get her to go away, but she wouldn't budge. Onu kovalamaya çalıştık ama o hareket edemiyordu. Onu kurtarmaya çalıştık ama hareket dahi edemiyordu. Onu kurtarmaya çalıştık ama hareket dahi edemiyordu. Vinyan-1 2008 info-icon
We pulled body after body out of there. Mothers, fathers, children. Vücudundan tutup dışarı doğru çektik. Anneler,babalar,çocuklar. Çekerek onu oradan çıkardık. Anneler, babalar ve çocuklar. Çekerek onu oradan çıkardık. Anneler, babalar ve çocuklar. Vinyan-1 2008 info-icon
Then finally, at the bottom of the hole, under this heap of dead meat, Sonra en sonunda,kuyunun dibinde, O ölü bir yığın etin atında, En sonunda, et yığınlarının altında, çukurun dibinde... En sonunda, et yığınlarının altında, çukurun dibinde... Vinyan-1 2008 info-icon
there was a child, baby boy. bir bebek vardı,bir erkek çocuğu. ...bir çocuk bulduk, bir bebek. ...bir çocuk bulduk, bir bebek. Vinyan-1 2008 info-icon
He was in a bad way but he was alive. Durumu kötüydü ama yaşıyordu. Çok kötü durumdaydı ama hala hayattaydı. Çok kötü durumdaydı ama hala hayattaydı. Vinyan-1 2008 info-icon
Her son. Onun oğlu. Oğluydu. Oğluydu. Vinyan-1 2008 info-icon
So do you think it's possible that Josh could have been traded? Öyleyse,Josh'un çocuk ticaretinde kullanıldığı mı düşünüyorsun? Yani Josh'un kaçırılmış olabileceğini mi düşünüyorsun? Yani Josh'un kaçırılmış olabileceğini mi düşünüyorsun? Vinyan-1 2008 info-icon
People up in the islands are poor. Adadaki insanlar çok yoksul. Ada da yaşayan insanlar çok yoksul. Ada da yaşayan insanlar çok yoksul. Vinyan-1 2008 info-icon
When things get really rough, they make do with the only capital they have. İşler zorlaştığında,onlar herşeyi sermaye yaparlar. İşlerin yolunda gitmediği zamanlar da her şeyi yapabilirler. İşlerin yolunda gitmediği zamanlar da her şeyi yapabilirler. Vinyan-1 2008 info-icon
When someone dies a bad death, the spirit becomes confused. Bir insan kötü bir şekilde ölürse, ruhu şaşkına döner. Eğer biri kötü bir şekilde ölürse, ruhu ne yapacağını şaşırır. Eğer biri kötü bir şekilde ölürse, ruhu ne yapacağını şaşırır. Vinyan-1 2008 info-icon
It does not know where to go or what to do. Nereye gideceğini ya da ne yapacağını bilemez. Nereye gideceğini ve ne yapacağını bilemez. Nereye gideceğini ve ne yapacağını bilemez. Vinyan-1 2008 info-icon
The spirit becomes angry, it becomes vinyan. Ruh kızgın olur, vinyan olur. Bu onu sinirendirir ve "Vinyan" olur. Bu onu sinirlendirir ve "Vinyan" olur. Vinyan-1 2008 info-icon
What do the fire lamps do? Ateş lambaları da nedir? Yakılan ateşler ne için? Yakılan ateşler ne için? Vinyan-1 2008 info-icon
Light is to help guide the vinyan home, to the house of the dead Ateş,vinyan'ın evine varmasına rehberlik eder, ölülerin evine. Işık, Vinyan'ın yolunu bulmasına yardım eder, ölülerin diyarını. Işık, Vinyan'ın yolunu bulmasına yardım eder, ölülerin diyarını. Vinyan-1 2008 info-icon
so vinyan can rest. Böylece vinyan istirahat edebilir. Böylece Vinyan huzura erer. Böylece Vinyan huzura erer. Vinyan-1 2008 info-icon
Each light is for one spirit. Her ateş bir ruh içindir. Her ruh için bir ateş yakılır. Her ruh için bir ateş yakılır. Vinyan-1 2008 info-icon
There's so many. Ne kadar çok var. Vinyan-1 2008 info-icon
You can light one. Sen de bir tane yakabilirsin. Vinyan-1 2008 info-icon
Joshua's not dead. Joshua ölmedi. Vinyan-1 2008 info-icon
Not for Joshua. For me. Joshua için deği.Benim için. Joshua için değil, benim için. Joshua için değil, benim için. Vinyan-1 2008 info-icon
Light one for me. Benim için bir ateş yak. Vinyan-1 2008 info-icon
I'd better go. Really? Gitsem iyi olur. Gerçekten mi? Vinyan-1 2008 info-icon
I left Jeanne alone. I'd better go. You did, didn't you? Jeanne'i yalnız bıraktım. Gitmeliyim. Gidiyorsun,ha? Jeanne'i yalnız bıraktım. Gitmeliyim. Bıraktın, değil mi? Jeanne'i yalnız bıraktım. Gitmeliyim. Bıraktın, değil mi? Vinyan-1 2008 info-icon
Hey, excuse me. Have you seen a white woman? Hey, afedersiniz. Beyaz kadın gördün mü? Afedersiniz. Buralarda beyaz bir kadın gördünüz mü? Affedersiniz. Buralarda beyaz bir kadın gördünüz mü? Vinyan-1 2008 info-icon
Hey, seen a white woman? Hey,bir beyaz kadın gördünüz mü? Beyaz bir kadın gördünüz mü? Beyaz bir kadın gördünüz mü? Vinyan-1 2008 info-icon
Good, now no problem for you. Güzel,artık sizin için sorun yok. Güzel, artık bir sorununuz kalmadı. Güzel, artık bir sorununuz kalmadı. Vinyan-1 2008 info-icon
This is where the Salone and Moken sea gypsies live. Salone ve Moken deniz çingeleri burada yaşar. Burası Salone ve Moken çingenelerinin yaşadığı yer. Burası Salone ve Moken Çingenelerinin yaşadığı yer. Vinyan-1 2008 info-icon
Very close to where we think your son is. We'll go there first. Oğlunuzun olduğu yere çok yakın olduğunu düşünüyoruz. Oraya ilk biz gideceğiz. Çocuğunuzun şu civarda olduğunu düşünüyoruz. Önce buraya bakacağız. Çocuğunuzun şu civarda olduğunu düşünüyoruz. Önce buraya bakacağız. Vinyan-1 2008 info-icon
The boy is in the village. You have to pay before you go there. Çocuk köyde. Oraya gitmeden önce ödeme yapmalısınız. Çocuğunuz köyde. Oraya gitmeden önce ödeme yapmalısınız. Çocuğunuz köyde. Oraya gitmeden önce ödeme yapmalısınız. Vinyan-1 2008 info-icon
Pay? Ödeme mi? Vinyan-1 2008 info-icon
No. We've already paid. We've paid Mr. Gao. Hayır.Biz ödeme yaptık.Bay Gao'ya ödeme yaptık. Zaten Bay Gao'ya ödeme yapmıştık. Zaten Bay Gao'ya ödeme yapmıştık. Vinyan-1 2008 info-icon
Mr. Khun has worked very hard. Bay Khun çok çalıştı. Bay Khun çok sıkı çalıştı. Bay Khun çok sıkı çalıştı. Vinyan-1 2008 info-icon
For fuck's sake! All right. Paul, Paul, Paul. Lanet olsun! Pekala. Paul, Paul, Paul. Lanet olsun! Tamam. Paul, Paul, Paul. Lanet olsun! Tamam. Paul, Paul, Paul. Vinyan-1 2008 info-icon
Pay him, please. Ona ödeme yap,lütfen. Lütfen yap şu ödemeyi. Lütfen yap şu ödemeyi. Vinyan-1 2008 info-icon
Twenty thousand baht. White boy, good boy. Yirmi bin baht. Beyaz çocuk,İyi çocuk. 20 bin baht. Beyaz ve iyi bir çocuk. 20 bin baht. Beyaz ve iyi bir çocuk. Vinyan-1 2008 info-icon
We hope so, yeah. Umarız oradadır,evet. Evet, öyle umuyoruz. Evet, öyle umuyoruz. Vinyan-1 2008 info-icon
Twenty thousand? Yirmi bin mi? 20 bin mi? 20 bin mi? Vinyan-1 2008 info-icon
Follow that man. Şu adamı takip et. Adamı takip edin. Adamı takip edin. Vinyan-1 2008 info-icon
White boy. Good boy. Beyaz çocuk.İyi çocuk. Beyaz, iyi çocuk. Beyaz, iyi çocuk. Vinyan-1 2008 info-icon
Me Joshua. It's not him. Ben Joshua. O değil. Benim, Joshua. Bu o değil. Benim, Joshua. Bu o değil. Vinyan-1 2008 info-icon
Me Joshua. No, no! It's not him, it's not him. Me Joshua. Hayır,hayır! O değil,o değil. Benim Joshua. Hayır, hayır! O değil, bu o değil. Benim Joshua. Hayır, hayır! O değil, bu o değil. Vinyan-1 2008 info-icon
Give me my money. What's wrong? Paramı ver. Sorun nedir? Paramı geri verin. Sorun ne? Paramı geri verin. Sorun ne? Vinyan-1 2008 info-icon
That boy was not good? Şu çocuk iyi değil mi? Çocuk iyi değil mi? Çocuk iyi değil mi? Vinyan-1 2008 info-icon
Yeah, you could say that. Not fucking good. No. Evet,bunu söyleyebiliyorsun. Lanet olası iyi değil. Hayır. Hayır, iyi falan değil. Hayır, iyi falan değil. Vinyan-1 2008 info-icon
You didn't like him? Onu sevmedin mi? Ondan hoşlanmadınız mı? Ondan hoşlanmadınız mı? Vinyan-1 2008 info-icon
You fucking lied to me! Bana söyledin lanet olası! Bizi kandırdınız! Bizi kandırdınız! Vinyan-1 2008 info-icon
You paid for him, why didn't you take him? Onun için ödeme yaptın, Onu niye almadın? Onun için para ödediniz, peki niye almıyorsunuz? Onun için para ödediniz, peki niye almıyorsunuz? Vinyan-1 2008 info-icon
That? I paid for that thing in there? Onu mu ? Ben oradaki şu şey için mi ödeme yaptım ? O mu? Ben onun için mi para ödedim? O mu? Ben onun için mi para ödedim? Vinyan-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 179493
  • 179494
  • 179495
  • 179496
  • 179497
  • 179498
  • 179499
  • 179500
  • 179501
  • 179502
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim