Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 188
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
JESSIE: It's called the "Texas Peel out". | Ona Teksastan hızlı çıkış diyorlar | 18 to Life-1 | 2010 | |
My uncle taught it to me. | Amcam öğretti bana | 18 to Life-1 | 2010 | |
You pump the gas while keeping the brake on and then you just let 'er rip! | Frene basarken gaza yükleniyorsun ve vın diye gitmesine izin veriyorsun! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Are you sure about this? Yeah! | Bundan eminmisin? Evet! | 18 to Life-1 | 2010 | |
As long as your folks are out, no one will be the wiser. | Arkadaşların dışarda oldukça kimse bilge olamayacak. | 18 to Life-1 | 2010 | |
We need more room though so back 'er up! | Daha fazla yere ihtiyacımız olsa bile hadi geri git! | 18 to Life-1 | 2010 | |
OK! Eyes on the road! | Tamam Gözler yolda! | 18 to Life-1 | 2010 | |
You ready? | Hazırmısın? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ready! | Hazır! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Here we go! | Başlıyoruz! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well? Look at the bright side. | İyi tarafından bakın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Matching dents, front and back. | Uyumlu ezikler, ön ve arka. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Plus now the Putzie's a write off, that's one more car off the road. | Birde şimdi Putzie hurdası, bir araba daha yol dışına çıktı | 18 to Life-1 | 2010 | |
Pedal power. Way of the future. | Pedalın gücü. Geleceğin yolu. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Nicely done there, Crash. | İyi iş, Çarpma. | 18 to Life-1 | 2010 | |
This isn't funny, Dad. I really can't afford this right now. | Komik değil baba. Şimdi ben bunun parasını karşılayamam. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Don't worry about it, son. I've got it covered. | Onu merak etme oğlum ben kapatırım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What? You're gonna pay for it? | Ne? Sen mi ödeyeceksin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
No, no, no, no. | Hayır, hayır, hayır | 18 to Life-1 | 2010 | |
But I can help you get your savings in order. | Ama düzenli olarak biriktirmene yardım ederim | 18 to Life-1 | 2010 | |
Listen. Have you ever heard about my colour coded | Dinle, hiç benim renk kodlu | 18 to Life-1 | 2010 | |
financial planning system? | finansal planlama sistemimi duydun mu? | 18 to Life-1 | 2010 | |
So, Jessie... | Peki, Jessie... | 18 to Life-1 | 2010 | |
How do you like the matzah ball soup? | Hamursuz çorbasını beğendin mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Needs some bacon bits. | Biraz domuz eti parçaları lazım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
She's kidding. | Şaka yapıyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh! I know that! Joking's in our DNA. | Biliyorum şaka yaptığını! Şaka bizim DNA'larımızda var. | 18 to Life-1 | 2010 | |
In fact, some of the greatest comedians of all time are Jewish. | Hatta, tüm zamanların en iyi komedyenleri yahudidir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Hey Lady! | Hey Leydi! | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm just saying, you come right out | Söylediğim sadece, bir anda ortaya çıkıp | 18 to Life-1 | 2010 | |
and say you're never converting, | inancını asla değiştirmeyeceğini söylüyorsun, | 18 to Life-1 | 2010 | |
there's gonna be huge drama with my mom. | bu annemle büyük bir facia demektir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom, if I don't press a crease in my jeans, | Tom, kot pantolonumu ütülemezsem, | 18 to Life-1 | 2010 | |
there's huge drama with your mom. | annenle büyük bir facia olur demektir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Just play along and she'll ease up. | Sadece uyumlu ol sen, annem durulacaktır. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So you want me to let her think this is even a possibility? | Mümkün olduğunu düşünmesine izin vermemi mi istiyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
That doesn't solve anything; that just delays the inevitable. | Bu hiçbir şeyi çözmez, sadece kaçınılmazı geçiktirir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yes, but the inevitable takes so much longer when it's delayed. | Evet ama kaçınılmaz geçiktiği zaman çok uzun sürer. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But isn't that so disrespectful to your religion? | Ama bu dinine saygısızlık değil mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Disrespectful to the Rabbi, maybe. | Hamama saygısızlık belki. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But th religion? Solid. | Ama din? Sağlam. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's just a white lie. | Bu sadece beyaz yalan. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ah, it's not even white. | Beyaz bile değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Translucent. | Şeffaf. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You sure about this? | Bundan emin misin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm sure. | Eminim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, I guess the odd translucent lie won't hurt us. | İnşallah o garip şeffaf yalan bize zarar vermez, | 18 to Life-1 | 2010 | |
As long as we're honest with each other. | tabi bir birimize karşı dürüst olduğumuz sürece. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm late for history. | Tarih dersine geç kaldım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
y.y. Hey, Carter. | Carter. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Thanks for the props. | Desteğin için teşekkürler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So when are you gonna tell your wife you dropped out of college? | Okula devam etmediğini karına ne zaman söyleyeceksin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
When are you gonna tell your parents you're stupid? | Salak olduğunu ailene ne zaman söyleyeceksin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Really? Is that the best you can do? | Gerçekten mi? Yapabildiğinin en iyisi bu m? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Sorry. I've got a lot on my mind. | Üzgünüm, aklımda çok şey var. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Hey, how are my favourite Jewish neighbours doing this morning? | En gözde yahudi komşularım nasılsınız bugün? | 18 to Life-1 | 2010 | |
What is he on about? | Neyden bahsediyor? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Probably about his fifth beer of the day by the looks of it. | Görünüşe göre günün beşinci birasından. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Bye, dear. | Kendine iyi bak. | 18 to Life-1 | 2010 | |
See you later. | Görüşürüz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
where they use a needl to extract a drop of blood from your... | bu törende iğne kullanarak bir damla kan çıkarıyorlar şeyinden.. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oo l living in sin. | Dost hayatı yaşıyordunuz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
We are not living in sinAtAt least dodon't ininwewe are. | Dost hayatı yaşamıyorduk, en azından öyle olduğumuz düşünülmez. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I I n'n't kn.. sty y but I waththkingng'I'o | Ders çalışmak için eve gitmem lazım | 18 to Life-1 | 2010 | |
Mom. | Anne. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Jessie, we raised you to be non judgemental. | Jessie, biz seni önyargısız yaklaşan bir kişi olarak yetiştirdik. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So then why are you judging them? | Peki öyleyse onları niçin yargılıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I am not letting you go through with this. | Bunu yapmana izin vermeyeceğim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But I already said yes. | Ama evet dedim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I am notFine. Then we're go throucoming with you. | Peki öyleyse bizde seninle geliyoruz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
There's no chance you're coming to this dinner. | Bu akşam yemeğine gelmek gibi bir şansın yok. | 18 to Life-1 | 2010 | |
We'll sit in quiet protest. | Sessizce oturma eylemi yapacağız. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Fine. | Yapın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
On the lawn. | Çimlerin üstünde. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Go ahead. | Durmayın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
With signs and megaphones. | Ayetler ve megafonlarla. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'll call Judith. | Judith'i arayıp geleceğinizi söylerim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Phil, you in here? | Phil, burda mısın? | 18 to Life-1 | 2010 | |
You get it? | Getirdin mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Again? | Yine mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
We're studying erosion. | Erozyona çalışıyoruz | 18 to Life-1 | 2010 | |
In real time. | gerçek zamanlı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But isn't that geology? | Ama o jeolojinin konusu değil miydi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Gotta go. Love you. | Gitmeliyim. Seni seviyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Shouldn't you be in class? | Senin derste olman gerekmiyor muydu? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm skipping, which you could be doing too | Okulu asıyorum, bunu sende yapıyor olabilirdin | 18 to Life-1 | 2010 | |
if you hadn't dropped out. | eğer okulu bırakmasaydın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You're an idiot. | Sen bir aptalsın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So how long can you keep this up? | Bunu ne kadar sürdürebilirsin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
The refunds were released Monday; they won't hit our mailbox until Thursday. | Geri ödeme miktarı pazartesi belli oldu; Salıya kadar göndermezler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I just have to beat my dad to the mail. | Sadece postayı babamdan önce almalıyım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Dude. Today is Thursday. | Kanka. Bugün salı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Leroy! You gotta cover for me. | Leroy! Benim yerime bakarmısın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Let me think about it. No. | Düşüneyim bir. Hayır. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm asking you as a friend. | Arkadaş olarak senden rica ediyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
If you don't let me go, my marriage is done. | Gitmeme müsade etmezsen evliliğim biter, | 18 to Life-1 | 2010 | |
And I'm answering you as your boss: | Ve bende sana patronun olarak söylüyorum | 18 to Life-1 | 2010 | |
You walk out that door, you're fired. | o kapıdan çıkarsan kovulursun, | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh, this is awkward. | Bu garip oldu. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Your marriage or your job. | Evliliğin veya işin. | 18 to Life-1 | 2010 |