Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 430

İngilizce	Türkçe	Ayrıntılar
Import XML	XML Al
export xml	xml ver
export xml	xml verme
extended memory manager (xmm)	xmm
extended memory specification (xms)	xms
Format Scatter (XY) Group	(XY) Dağılım Grubunu Biçimle
for Series (Y) Axis Labels	(Y) Eksen Etiketleri için
Format Y Error Bars	Y Hata Çubuklarını Biçimle
Grid Y	Y Kılavuzu
Or	Ya da
Based On	...ya dayanarak
change to	... ya değiştir
pitchfork	yaba
wild	yaban
wasp	yaban arısı
wild boar	yaban domuzu
zebra, onager	yaban eşeği
hyrax	yaban faresi
briar	yaban gülü
wildlife attraction	yaban hayatı atraksiyonu
wildlife park	yaban hayatı parkı
blueberry, billberry	yaban mersini
Foreign, strange, stranger, outlander	Yabancı
lingo, foreign language	yabancı dil
to parley	yabancı dil konuşmak
foreign entity	yabancı işletme
Alien Menace	Yabancı ıstilası
foreign characters	yabancı karaterler
liability	yabancı kaynak
liability component	yabancı kaynak kalemi
foreign object damage (FOD)	yabancı madde hasarı
adulterate	yabancı madde karıştırılmış
foreign currency	yabancı para
foreign exchange contract	yabancı para alım-satım sözleşmeleri
foreign currency translation	yabancı para çevirimi
translation method	yabancı para çevrim yöntemi
foreign currency transaction	yabancı para işlemi
foreign currency derivatives	yabancı para türev araçları veya yabancı paraya dayalı türev araçları
Foreign queue	Yabancı sıra
integral foreign operation	yabancı ülkedeki bütünleşik entegre faaliyetler
strangers	yabancılar
FCO	Yabancılar ve Milletler Topluluğu Ofisi
to alienate	yabancılaşmak
wild	yabani
parsnip	yabani havuç
axillary seabream, axillary seabream	yabani mercan
mallard, wild duck	yabani ördek
weed	yabani ot
wild population	yabani populasyon
wild stock	yabani stok
horse raddish	yabani turp
wild spawning	yabanıl yumurtlama
jaffa orange	yafa portakalı
fat, oil	yağ
to gain fat	yağ bağlamak
to blarney	yağ çekmek
adipose tissue	yağ doku
to render	yağ eritmek
Grams Fat	Yağ Gramı
adipose cell	yağ hücreleri
calciferol	yağ içinde eriyebilen ve kemik hastalığını önleyen bir vitamin
pinna adiposa	yağ yüzgeci
toady, soapy, flunkey	yağcı
blarney	yağcılık
to braise	yağda çevirmek
cruller	yağda kızartılmış halka şeklinde veya burmalı hamur tatlısı
fried eggs	yağda yumurta
fried scrambled eggs	yağda yumurta (karıştırlmış)
situation	yağday
GramsFat	YağGramı
skimmed milk	yağı alınmış süt
precipitation	yağış
to anoint, to lubricate	yağlamak
to grease	yağlamak (tava, tepsi)
oily, greasy	yağlı
oil wrestling	yağlı güreş
oil bath air filter	yağlı hava filtresi
grease-proof paper	yağlı kağıt
full-fat ground meat	yağlı kıyma
to marinade	yağlı salamurada bırakmak
aminobenzine	yağlı zehirli bir sıvı
painting	yagliboya resim
sack, plunder, swag	yağma
to prey, to despoil	yağma etmek
predatory	yağma ile geçinen yırtıcı
to reave	yağmalamak
rain, rainfall	yağmur
raindrop	yağmur damlası
rainforest, rain forest	yağmur ormanı
rain shadow	yağmur perdesi
rainwater	yağmur suyu
rainy	yağmurlu
raincoat	yağmurluk
low fat, lien, fat free, greaseless, non-fat	yağsız
pan-broil	yağsız pişirmek
stew	yahni
Judas	Yahuda
Jew	Yahudi
Burn!	Yak!
collar, collarette, collaret	yaka