Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 27
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| In July of'43, | 1943 Temmuz'unda... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| the US Eldridge was docked in a Philadelphia Naval Shipyard, | ...US Eldridge, Philadelphia Donanma Rıhtımına yanaşmıştı... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| when all of a sudden it just disappeared. | ...ve tam o anda aniden ortadan kayboldu. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| At around the same time, | Aynı zaman diliminde... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| that same ship was spotted off the coast of Norfolk, | ...geminin, Virginia'lı bir ticaret gemisi tarafından... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Virginia by a Merchant Marine vessel, some 370 miles away. | ...Norfolk'un 370 mil açığında olduğu raporlandı. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Most of the crew vanished completely | Mürettebatın çoğu tamamen ortadan kayboldu... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and 5 of them were actually fused to | ...ve onlardan beşi geminin güvertesi ve... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| the various bulkheads and decks of the ship itself. | ...duvarlarında erimiş halde bulundu. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Leaving many people, however, | Birçok insan... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| to believe that the government actually discovered teleportation. | ...hükümetin gerçekten madde transferini keşfettiğine inandı. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Not quite. | Pek değil. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The Edridge didn't move at all, | Edridge tamamen hareket etmedi... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| at least not through space. | ...en azından boşlukta değil. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The position of the ship didn't change, | Geminin konumu değişmedi... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| but the position of the Earth, did. | ...fakat dünyanın ki değişti. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| A Rainbow device actually sent the Eldridge | Bir Gökkuşağı Cihazı, Eldridge'i... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| 8 hours backwards, through time. | ...zaman içinde 8 saat geriye gönderdi. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| We're talking about time travel here? | Biz burada zaman yolculuğundan mı bahsediyoruz? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Indeed. After the war, the program was moved here, | Aslında savaştan sonra program, buraya taşındı... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| where experimentation continued. | ...ve denemelere burada devam edildi. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| By 1949 I was in charge of the program | 1949' da programa dahil oldum... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and eager to take it to the next level. | ...ve bir sonraki seviyeye geçmek için hevesliydim. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| So on 29 November of that year, | Bu yüzden aynı yılın 29 Kasımında... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| I sent a team of scientists and sailors, | ...zaman geçidinden, bilim adamları ve... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| But the system, my system, | Fakat sistem, benim sistemim... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| for bringing them back, didn't work | ...onları geri getirmek için işe yaramadı... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and 19 men and 2 women | ...19 erkek ve 2 kadın... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| were stranded 70 million years in the past. | ...70 milyon yıl öncesinde mahsur kaldılar. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| 70 million years? | 70 milyon mu? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| You didn't think a couple of weeks were enough? | Birkaç haftanın yetebileceğini düşünmediniz mi? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| We were trying to be careful. | Dikkatli olmaya çalışıyorduk. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| There was a great deal of debate about creating temporal paradoxes... | Zamanı hakkında büyük tartışmalar oldu... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Like if you went back in time | Eğer yakın bir zamana gönderseydiniz... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and killed your grandfather sort of thing. | ...büyükbabanızı öldürebileceğiniz ihtimali gibi. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Yes, so I chose a time well before human history | Evet, bu zamana etki edebilecek olasılıkları en aza indirmek için... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| to minimize the chances of adversely affecting the present. | ...insanlık tarihinden önceki bir zamanı seçtim. 1 | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| I've spent the last 59 years trying to correct my mistake 1 | 59 yılımı bu hatamı düzeltmek için çalışmakla harcadım... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and improving technology | ...ve bu teknolojiyi geliştirmek için... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Excuse me sir, | Affedersiniz efendim. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| what makes you think they even survived the transportation? | Onların bu yolcuktan canlı çıktıklarını düşündüren şey nedir? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| We weren't sure, until a couple of weeks ago, | Birkaç hafta öncesine kadar emin değildik... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| when a team of archaeologists | ...bir grup arkeolog... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| discovered a series of cave paintings, in Western Argentina. | ...Batı Arjantin'de ki bu mağara resimlerini keşfedene kadar. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Electro carbon analysis dates these paintings | Elektro Karbon analizlerine göre çizimler... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| at between 64 and 76 million BC. | ...M.Ö. 64 ila 76. milyon yılları arasına ait. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Yea, but that doesn't prove that those are your guys... | Evet, fakat bu onların sizin adamlarınız olduğunu kanıtlamaz... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| This is not your fault | FRANK, BU SENİN HATAN DEĞİLDİ. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Lights please. | Işıklar lütfen. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Welcome. To the Rainbow Room. | Gökkuşağı odasına hoş geldiniz. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Everything you see here, | Burada gördüğünüz her şey... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| controls the mechanics of the Rainbow device. | ...gökkuşağı makinesini kontrol ediyor. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| What is it? | Bu da ne? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Basically, a mile long Beryllium tube, | En basit tanımıyla, bir mil uzunluğunda Berilyum'dan yapılmış kapalı bir tünel. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| we discovered in Philadelphia, that by applying electro magnetic energy, | Philadelphia'da keşfettik ki... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| that spins at close to the speed of light. | ...yönü çok yüksek bir frekansta salınan tektonik bir alan oluşuyor. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| After that it was just a matter of gravity. | Bundan sonra iş sadece yerçekimiyle ilgili birkaç ayrıntıya kalmıştı. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| To do what? | Ne için? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| To open a wormhole. | Bir solucan deliği açmak için. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The theory of general relativity | Genel izafiyet teorisi... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| allows the possibility of closed time like curves, | ...uzay zamanın bükülebileceğini söyler. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| through which an object can move to any point within that curve. | Bu bükülme sayesinde iki nokta arasındaki en kısa mesafe değiştirilebilir. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| When the Rainbow Device reaches maximum velocity | Gökkuşağı makinesi maksimum hıza ulaşınca hedeflenen... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| the path between two points in a curve is created. | ...iki noktayı birbirine en yakın konuma getirecek maksimum bükülme yaratılır. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The gravitational pull of an object dropped into the singularity | Tekillik durumuna kadar küçülmüş maddenin yerçekimi... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| creates a passage through space time. | ...uzay zamanda özel bir durum yaratır. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Look, I could sit here | Bakın, burada oturup... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and try to explain quantum mechanics, | ...kuantum mekaniğini açıklamayı denerim... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| CTL's and Mankowski space theories, | ...CTL ve Mankowski'nin zaman teorilerini de... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| but I believe you would be bored, | ...fakat inanıyorum ki bu sizi sıkacaktır... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and you still wouldn't understand it. | ...ve siz bunu yine de anlamayacaksınız. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The bottom line is it's a surprisingly simple process, | Temelde şaşılacak kadar basit bir süreç... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| but the difficulty has been within calculating the space time relation. | ...fakat zor olan uzay zaman ilişkisini hesaplamak. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| When hasn't been nearly as big a problem as where. | Hangi zamanda oldukları, nerede oldukları kadar büyük bir sorun değildi... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| That is until the cave paintings were found. | ...mağara resimleri bulunana kadar. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Why not just go back sixty years before they left? | Neden sadece onları gönderdiğiniz 60 yıl öncesine gitmiyoruz? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| First, there's still the concern about paradoxes, | Birincisi, hala bazı çelişkiler hakkında endişelerimiz var... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and second it's impossible to pinpoint the exact moment the team was sent. | ...ve ikincisi tam olarak onların gönderildiği zamana gitmek imkansız. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| I'm confident however, | Eminim yine de... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| that we can come within a few months or years that they disappeared. | ...biz onların kaybolduğu birkaç ay yakınlarına veya aynı yıla gidebiliriz. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| We? | Biz mi? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| I'm going back with you, | Ben de sizinle geliyorum. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| I never make the same mistake twice, | Aynı hatayı ikinci kez asla yapmam... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and I won't send others in my place again. | ...ve diğerleri gibi tekrar sizi de yalnız gönderemem. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Besides, you'll need me to reopen the portal on the other side. | Ayrıca, diğer tarafta kapıyı tekrar açmak için bana ihtiyacınız olacak. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| It's an extraordinary mission gentlemen. | Baylar, bu sıra dışı bir görev. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| More dangerous than anything you've ever done before, | Daha önceki bütün görevlerinizden daha tehlikeli... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and I will not order any of you to accept it. | ..ve bunu kabul etmeniz için asla sizi zorlamayacağım. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| If you don't want to do it, there will be no questions asked. | Kabul etmek istemezseniz de, asla size bir şey sorulmayacak. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Fuck it. We're in. | Lanet olsun. Biz varız. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Write your letters to your families, get your affairs in order. | Ailelerinize mektup yazın, gönül işlerinizi de halledin. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Dismissed. Get some rest. You leave at 0 300 hours. | Bitmiştir. Biraz dinlenin. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Is everyone ready? | Herkes hazır mı? | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Men are good to go. | Adamlar gitmek için hazır. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The Eldridge Sailors reported headaches and nausea after the experiment, | Deneylerden sonra Eldridge tayfalarında baş ağrısı ve mide bulantısı görüldü. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| so we're giving you Calamine for motion sickness, | Bu yüzden size mide bulantısı için Salamine veriyoruz... | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| and a strong N Sad for pain. | ...ve ağrı içinde kuvvetli bir N Sed. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| The oxygen levels during the cretaceous period are half of what they are today. | İkinci çağın son döneminde oksijen seviyesi günümüzün yarısı kadardı. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| So we're also taking Diamox, an altitude sickness medicine, to help us breath. | Bu yüzden nefes almamıza yardım edecek yüksek rakım ilacı olan Diamox alıyoruz. | 100 Million BC-1 | 2008 | |
| Take your fucking pills. | İçin şu lanet ilaçları! | 100 Million BC-1 | 2008 |