Search

English Turkish WordTranslations Page 62

English	Turkish	Details
cumulative	birikimsel
cumulative error	birikimsel hata
cumulative frequency curve	birikimsel sıklık eğrisi
deposit	birikinti
accumulation, accrual, accruement	birikme
cumulative	birikmeli
cumulative	birikmiş
accumulated profit	birikmiş faiz
accumulated income	birikmiş gelir
accumulated amortisation	birikmiş itfa
accumulated dividend	birikmiş kar
accumulated pimms	birikmiş karlar
accumulated charges	birikmiş masraflar
accumulated amount	birikmiş meblağ
accumulated interest	birikmiş payları
back-order	birikmiş sipariş
accumulated compensated	birikmiş ücretli izinler
accumulated loss	birikmiş zarar
accumulator	biriktirici
bucket	biriktirme yeri
to collect, to accumulate, accumulate, garner, to gather, to pick up	biriktirmek
Init	Birim
Heaviside step	birim basamak
unit value	birim değer
dirac function	birim dürtü
Get Volume Stats	Birim Durumunu Al
unit-level activities	birim düzeyinde maliyetler
Amount per attachment	Birim ek ücreti
volume label	birim etiketi
unit pricing	birim fiyatlama
unit revenue	birim hasılat
unit cost	birim maliyet
identity matrix	birim matris
end of volume	birim sonu
unit stock	birim stok
unit-based systems	birime dayalı sistemler
Format Volume	Birimi Biçimlendir
modular	birimsel
modular programming	birimsel programlama
artemisia, mugworth	birincasıf
first, prime	birinci
field one	birinci alan
first subtitle	birinci alt başlık
chapter one	birinci bölüm
Rate 1 turn	birinci derece dönüş
first failure	birinci hata
first second third	birinci ikinci üçüncü
first	birinci, ilk
A-one	birinci kalite
fundamental harmonic	birinci katsıklık
first generation computer	birinci kuşak bilgisayar
first item	birinci öğe
first panel	birinci pano
Act One	Birinci Sahne
A1	birinci sınıf
error of the first kind (false alarm error)	birinci tür hata
Chief Operating Officer	birinci zabit
primary	birincil
primary narcissism	birincil özseverlik
primary market	birincil piyasa
alpha test	birincil sınama
primary process thinking	birincil süreç düşünme
primary flight display (PFD)	birincil temel uçuş göstergeleri
find first	birinciyi bul
to come up to	birine konuşmak
to coldcock	birine ser bir şekilde vurarak bilincini yitirmesine sebep olmak
brutalisation	birine vahşice davranma
to accost	birine yanaşmak
to chat up	(birine) yazmak
find someone	birini bul
to maroon	birini ıssız adaya bırakmak
abductor	birini zorla kaçıran kimse
to cross-file	birinin adını birden çok parti için listeye eklemek
article of clothing	birinin giymesi için tasarlanmış elbise
to tamper	birinin işine karışmak
proprietary	birinin mülkü olan
Achilles' heel	birinin zayıf yanı
somebody	birisi
to drive sb. crazy	birisini çılgına çevirmek
some	birkaç
some ice cubes	birkaç parça buz
constituent	birleşen
joint, composite, combination, confederate	birleşik
combined name	birleşik ad
composite key	birleşik anahtar
United Arab Emirates	Birleşik Arap Emirlikleri
combined air traffic military zone (CMATZ)	birleşik askeri hava trafik bölgesi
Commonwealth of Independent States	Birleşik Devletler Topluluğu
combination box	birleşik giriş kutusu
United Kingdom, United Kingdom (UK)	Birleşik Krallık
combined file	birleşik kütük
joint cost	birleşik maliyet
joint products	birleşik mamuller
combination key	birleşik tuş
joint production	birleşik üretim
combination	birleşim
Add Join	Birleşim Eklemeyi
combinatorial	birleşimsel
fusion, conjunction, unification, adjunction	birleşme
to congregate, to confederate	birleşmek