• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178888

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
and this little lot... ...bundan gelecek parayla... Vanity Fair-3 2004 info-icon
you'll have enough to keep you dry, ...başını sokacak bir yer ve... Vanity Fair-3 2004 info-icon
get you back to London before... I'll manage. ...Londra'ya dönüşünü ayarlayabilirsin. Hallederim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Won't you just. Yeter ki iste. Vanity Fair-3 2004 info-icon
There never was a woman who could manage like you, Becky Sharp. Senin kadar becerikli bir kadın daha olamaz Becky Sharp. Vanity Fair-3 2004 info-icon
You won't do anything brave, will you? Kahramanlığa kalkışma, tamam mı? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Tears? Gözyaşları mı? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Tears from my strong little Becky? Güçlü, küçük Becky'mden mi? Vanity Fair-3 2004 info-icon
I'm a woman in love, aren't I? Aşık bir kadın değil miyim? Vanity Fair-3 2004 info-icon
If you should awake to find me dead... Uyanıp da, öldüğümü görürsen... Vanity Fair-3 2004 info-icon
You must be sure, at least, of this: ...bir tek şeyden emin olabilirsin... Vanity Fair-3 2004 info-icon
That you are a woman who has been truly loved. ...gerçekten sevilen bir kadındın. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Somebody, please sell us a horse.! Lütfen biri bize bir at satsın. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Mrs. Crawley! Mrs. Crawley, over here, if you please! Bayan Crawley! Bu tarafa lütfen. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Lady Bareacres. What a surprise. Leydi Bareacres, bu ne sürpriz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
We sent our servant to the inn to look for a horse, Uşağımızı at almaya yolladık ama... Vanity Fair-3 2004 info-icon
but the only one left is Captain Crawley's. ...yalnızca Yüzbaşı Crawley'inki kalmış. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Fancy. İlginç. Vanity Fair-3 2004 info-icon
What will you take for it? Nothing from you, my lady. Ona ne kadar istersiniz? Sizden hiçbir şey leydim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Don't be silly, my dear. We've always been friends, haven't we? Tatlım, hep dost değil miydik? Vanity Fair-3 2004 info-icon
No. We have not. Now listen to me. Hayır, değildik. Şimdi beni dinleyin. Vanity Fair-3 2004 info-icon
You can come with us if you wish, but we must, and will, have that horse! Dilerseniz bizimle gelebilirsiniz. Ama o atı almak zorundayız ve alacağız. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Hmph! Why couldn't you be civil to the woman? Neden ona karşı nazik davranmıyorsun? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Mrs. Crawley.! Mrs. Crawley, come back, please.! Bayan Crawley, geri gelin lütfen! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Mrs. Crawley.! Discretion being the better part of valor, Cesaretin en iyi yanı karar verebilme yetisidir. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I'm afraid it is time to quit Brussels. Are we really losing, Lord Darlington? Korkarım Brüksel'den ayrılma zamanı. Gerçekten yeniliyor muyuz Lord Darlington? Vanity Fair-3 2004 info-icon
They say the enemy has broken through the lines. Düşmanın sınırı geçtiği söyleniyor. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Which brings me to my point. Did you sell Lady Bareacres your horse? Bu da beni amacıma getiriyor. Atı Leydi Bareacres'a sattınız mı? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Doesn't anyone love me for myself alone? Beni kendim için seven yok mu? Vanity Fair-3 2004 info-icon
You may buy it if you give me a seat in your carriage. Arabanızda bana bir yer verirseniz atı satın alabilirsiniz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Done. Quickly! We must get it. Anlaştık. Acele edin! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Why must she come with us? First, because I like her. Neden bizimle gelmesi gerekiyor? Birincisi onu seviyorum... Vanity Fair-3 2004 info-icon
Second, she's pregnant. ...ikincisi, o hamile... Vanity Fair-3 2004 info-icon
Third, it's the condition upon which she gave us the horse. ...üçüncüsü, atı bize o şartla verdi. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Mrs. Crawley, hurry! We must leave now! Bayan Crawley, acele edin! Hemen yola çıkmalıyız! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Now! Please! Lütfen! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Please.! Help me.! Has anyone seen George Osborne? Lütfen bana yardım edin! George Osborne'u gören var mı? Vanity Fair-3 2004 info-icon
George Osborne of the Ninth.! Please.! Dokuzuncu Alay'dan George Osborne! Lütfen! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Amelia! What are you doing? Amelia! Ne yapıyorsun? Vanity Fair-3 2004 info-icon
You shouldn't be out here! Come along. Burada olmamalısın! Gel. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Mrs. Crawley.! Come now, if you're coming.! Bayan Crawley, gelecekseniz gelin! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Lord Darlington, is there room for Mrs. Osborne? Lord Darlington, Bayan Osborne için yeriniz var mı? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Only if you give up your place. Sadece kendi yerinizi verirseniz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Don't worry about me. I'll wait here for George, whatever comes. Beni merak etme. Ne olursa olsun. Burada George'u bekleyeceğim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
We'll meet again in London. Londra'da yine karşılaşacağız. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Well, I do hope so. Good luck to you. Umarım. Size iyi şanslar. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Drive! Drive! Sür! Vanity Fair-3 2004 info-icon
There must be news of my George! George'umdan bir haber olmalı! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Amelia, you must take hold of yourself! Amelia, kendine hakim olmalısın. Vanity Fair-3 2004 info-icon
We're soldier's wives. We live with uncertainty. Asker karısıyız. Hayatımız belirsiz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
How would you feel if you had spent last night alone... Kocan başka biriyle dans ederken... Vanity Fair-3 2004 info-icon
while your husband danced with another woman? ...gece yalnız kalsan ne hissederdin? Vanity Fair-3 2004 info-icon
If you have stolen his last evening from me, I shall never forgive you! Dün gece onu benden çaldıysan seni bir daha asla bağışlamam! Vanity Fair-3 2004 info-icon
How could you say such a thing? I won't listen to it. Böyle bir şeyi nasıl söylersin? Dinlemeyeceğim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
If you must hear the truth, your George is not... Gerçeği istiyorsan George'un... Vanity Fair-3 2004 info-icon
What? My George is not what? Ne? Benim George'um ne? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Is not the man to see you risk your health... or his baby. Kendini ve bebeğini tehlikeye atmanı isteyecek biri değil. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Come inside, and we'll wait together. İçeri gel, birlikte bekleyeceğiz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
What would Miss Pinkerton say of us now? Bayan Pinkerton bizi görse ne derdi? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Two mothers to be in the midst of a war. Savaşın ortasında iki anne. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Not quite what we studied in etiquette class. Görgü derslerinde bunu çalışmadık. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Are you frightened? Korkuyor musun? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Of giving birth, I mean. Doğurmaktan demek istiyorum. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Hmm. You know me. I'm tough as a nut. Beni bilirsin. Son derece güçlüyüm. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I'll probably have my baby after tea and then dance at a ball the same evening. Her halde çay saatinde doğurup aynı gece baloda dans edeceğim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I'm not frightened, either. Ben de korkmuyorum. Vanity Fair-3 2004 info-icon
At least, not for myself. En azından kendim için. Vanity Fair-3 2004 info-icon
As long as George's child is well. George'un çocuğu iyi olduğu sürece hiç önemi yok. Vanity Fair-3 2004 info-icon
It's the bagpipes. Gaydaların sesi. Vanity Fair-3 2004 info-icon
But... that means... Victory. Ama bunun anlamı. Zafer. Vanity Fair-3 2004 info-icon
"My dearest father, though we parted in anger, "Sevgili babacığım, öfkeyle ayrılmış olmamıza rağmen... Vanity Fair-3 2004 info-icon
I want you to know I will not disgrace you in the challenge that lies ahead. '" ...savaşta seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağımı bilmeni isterim." Vanity Fair-3 2004 info-icon
Mr. Osborne. Mr. Osborne. Bay Osborne. Bay Osborne. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Captain Dobbin. Yüzbaşı Dobbin. Vanity Fair-3 2004 info-icon
Rather, I beg your pardon, Major Dobbin, since better men than you are dead... Özür dilerim Binbaşı Dobbin. Sizden daha iyi adamlar ölünce... Vanity Fair-3 2004 info-icon
and you've stepped into their shoes. Better men are dead. ...onların yerine geçiverdiniz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I wish to speak of one. Make it short, sir. İyilerden biri için konuşacağım. Kısa kesin bayım. Vanity Fair-3 2004 info-icon
You are aware his widow has been left a pauper. Dul eşi yoksul kaldı, biliyorsunuz. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I do not know his widow. Nor wish to. Tanımıyorum, tanımak da istemem. Vanity Fair-3 2004 info-icon
And what of his child? Ya çocuğu? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Will you not wish to know that? Onu da tanımak istemiyor musunuz? Vanity Fair-3 2004 info-icon
It's just another consequence of George's disobedience and folly. George'un itaatsizliği ve çılgınlığının başka bir sonucu daha. Vanity Fair-3 2004 info-icon
She would have me give you this. If it's a message from that woman, I do not wish to read it. Eşi size bunu vermemi istedi. İstemediğim kadının mesajını okumam. Vanity Fair-3 2004 info-icon
It is a message from your son, sir. Bu oğlunuzun mesajı efendim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
She has carried it for you from that day to this. O günden beri bunu sizin için taşıdı. Vanity Fair-3 2004 info-icon
"Forgive me if you can. "Mümkünse beni bağışla ve... Vanity Fair-3 2004 info-icon
"And try to remember your loving and grateful son. ...seni seven ve minnettar olan oğlun George'u hatırla." Vanity Fair-3 2004 info-icon
George. '" Georgy! Georgy! Vanity Fair-3 2004 info-icon
My darling boy! Sevgili oğlum! Vanity Fair-3 2004 info-icon
Isn't he an angel? An angel. Melek gibi değil mi? Bir melek. Vanity Fair-3 2004 info-icon
When George died I thought, George ölünce... Vanity Fair-3 2004 info-icon
I will never have room in my heart for anyone else. ...kalbimde başka birine asla yer olmayacağını düşünmüştüm. Vanity Fair-3 2004 info-icon
We weren't expecting you today. Bugün sizi beklemiyorduk. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I've come to tell you I've put in for a transfer. Transfer edildiğimi söylemeye geldim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
I embark next week for Bombay. Bombay? Gelecek hafta Bombay'a gidiyorum. Bombay mı? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Heavens. Why Bombay? Tanrım! Neden Bombay? Vanity Fair-3 2004 info-icon
Because it is as far away from here as I could manage. Çünkü buradan olabildiğince uzak. Vanity Fair-3 2004 info-icon
But I will resign my commission, and I will stay in England... Ama istifa edip İngiltere'de kalabilirim. Vanity Fair-3 2004 info-icon
if you ask me to. If I ask you to? Eğer bunu benden isterseniz. Sizden istersem mi? Vanity Fair-3 2004 info-icon
I will not go if you tell me not to. Gitme derseniz gitmem. Vanity Fair-3 2004 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 178883
  • 178884
  • 178885
  • 178886
  • 178887
  • 178888
  • 178889
  • 178890
  • 178891
  • 178892
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim