Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You touching him. | Sen ona dokunuyorsun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Thanks, I know how it goes. | Teşekkürler nasıl olduğunu biliyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You know, for a guy who's trying to man up, you're acting like a child. | Yetişkin olmak için ne yapılır biliyorsun, sense çocuk gibi davranıyorsun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Don't put it all on me, OK? | Herşeyi benim üzerime yıkma, tamam mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
You could've told me about the Carter thing a long time ago and you didn't. | Carter'la olanları çok önceden söylemen gerekiyordu ama söylemedin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You're right. But you know it happened long before you and I got together. | Haklısın. Ama onun senden önce olduğunu biliyorsun ve bu konuda anlaştık. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, but don't you see? | Evet ama anlamıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Now, no matter what happens, Carter Boyd will always be your first. | Ne olduğu önemli değil, Carter Boyd senin her zaman ilkin olacak. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You really don't get it, do you? | Gerçekten anlamıyorsun, değil mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Back to my room. | Evime dönüyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Where else am I supposed to go? | Başka nereye gidebilirim? | 18 to Life-1 | 2010 | |
We can't stay at the frat house. | Öğrenci evinde kalamayız | 18 to Life-1 | 2010 | |
We can't stay in the attic and we don't have a place of our own. | Çatı katında kalamayız ve kendimize ait yerimiz yok. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So guess what, Tom, we're back to square one. | Aynen düşündüğün gibi Tom başladığımız noktaya geri döndük. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm almost done. | Nerdeyse bitirdim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Are you sure you don't mind me taking Jessie's room? | Jessie'nin odasına yerleşmemin bir sakıncası olmadığına emin misiniz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Our home is your home. | Bizim evimiz senin evin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Everything OK, kiddo? | Herşey yolunda mı, yavrum? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom and I kind of had a fight. | Tom ve ben kavga ettik. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Would it be OK if I crash here? | Bir gece burada kalabilir miyim? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Of course, sweetie. | Tabi ki tatlım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Let's go make up your bed, OK? | Hadi senin yatağını hazırlayalım | 18 to Life-1 | 2010 | |
So it's back to the basement, huh? | Bu tekrar bodruma mı döneceğim demek oluyor? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm missing feeling in such a bad way | Öyle kötü duyguları özlüyorumki | 18 to Life-1 | 2010 | |
The world is getting colder | Dünya daha soğuk oluyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
and the mirror's growing older | ve aynalar daha yaşlı gösteriyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
I don't know what to do. | ne yapılacağını bilmiyorum | 18 to Life-1 | 2010 | |
I just keep thinking how I'm lucky to have you. | sadece sana sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum | 18 to Life-1 | 2010 | |
You know some people share a different point of view | Bazı insanların farklı görüşleri paylaştığını biliyorsun | 18 to Life-1 | 2010 | |
And it trips me like an untied shoe | Ve bu beni bağlanmamış ayakkabı gibi düşürüyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
Party detritus. | Parti mahvoldu. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Also I had to kill a guy, cut him up. | Neredeyse birini öldürüyorumdum perişan ettim onu | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, you know the deal. | Evet olayı biliyorsun. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Look, I was a jackass last night. | Bak dün gece bela gibi davrandım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I've been having an issue with something. | Bazı konularda sorunlarım vardı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, you and Jessie? | Evet sen ve Jessie? | 18 to Life-1 | 2010 | |
More like you and Jessie. | Daha çok sen ve Jessie. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I can't believe she told you. | Sana söylediğine inanamıyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Although the chest poking thing should've tipped me off. | Aslında göğsüme vurmandan anlamalıydım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Look man, it was a one shot deal, OK? | Bak koçum o sadece bir kere oldu tamam mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
And it was way before you guys ever even hooked up. | Ve sizin hiç ilişkiniz yokken oldu. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah. I know that now. | Evet şimdi anlıyorum | 18 to Life-1 | 2010 | |
But I convinced myself that you were jealous of losing her, so I rubbed it in. | Onu kaybettiğin için kıskandığına kendimi ikna ettim ve başına kaktım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Dude, I was worried about losing someone. | Kanka birini kaybettiğim için üzülüyordum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But it wasn't Jessie. | Ama o Jessie değildi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What? You changing teams on me? | Ne? Beni mi kaybettiğine üzüldün? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, you wish. | Evet çok beklersin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
One last question and I want an honest answer. | Son bir soru ve dürüst bir cevap istiyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What do you really think of this marriage? | Bu evlilik hakkında gerçekten ne düşünüyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Look, what I think doesn't really matter, OK? | Bak benim ne düşündüğüm gerçekten önemli değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's what she thinks that counts. | Önemli olan Onun düşünceleri. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But for the record, I think it's nuts. | Ama kayıtlar için söylüyorum aptalca. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Noted. | Not ettim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Foozball? | Langırt? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'd like to make you an offer. | Sanan bir teklif yapmak istiyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm listening. | Dinliyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I've decided to stay in school. | Okulda kalmaya karar verdim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And in the attic... if you'll still have us. | Ve tavan arasında... Kabul edersen. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Go on. | devam et. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But I want to pay rent. | Ama kira ödemek istiyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Now, I can't afford as much as you'd get from someone else, | Başkasının ödediği kadar ödeyemem, | 18 to Life-1 | 2010 | |
but I'd like to offset that with pre negotiated chores. | ama ev işlerini yaparak gerisini karşılamak isterim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Say mowing the lawn? | Çimleri biçmek gibi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Twice weekly. Plus garbage. | Haftada iki kere. Çöplerde dahil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Weekly. Plus garbage, no recycling. | Haftada bir. Geridönüşüm hariç çöpler. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Garbage, recycling and taking your mother to the ballet. | Çöpler geridönüşüm dahil ve anneni baleye götüreceksin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Recycling. No ballet. | Geridönüşüm tamam. Bale olmaz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Dammit. | Tüh be. | 18 to Life-1 | 2010 | |
(SONG CONTINUES) Don't be afraid to change | Değişmekten korkma | 18 to Life-1 | 2010 | |
I can't believe how much my life's been rearranged | hayatım kaç kere yeniden düzenlendi inanamıyorum | 18 to Life-1 | 2010 | |
Sometimes it seems the dream is falling out of range | Bazen rüyalarım ulaşılmaz görülür | 18 to Life-1 | 2010 | |
How could you know the world could be so strange. | Dünyanın garip olabildiğini nasıl bilebildin | 18 to Life-1 | 2010 | |
Don't be afraid to change. | Değişmekten korkma | 18 to Life-1 | 2010 | |
What happened to the pink palace? | Pempe yere ne oldu? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well? Like you said, knock down a couple of walls, | İyimi? söylediğin gibi bir iki duvar yıktık, | 18 to Life-1 | 2010 | |
give it a cool paint job and you've got a fresh start. | güzelce boyadık ve şimdi yeni bir başlangıç olacak. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And your own private line. | Ve senin özel telefon hattın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
From now on, we call before we visit. | Bundan sonra ziyarete gitmeden önce telefon edeceğiz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Your father and I got this in Mexico. | Baban ve ben bunu Meksikadan almıştık. | 18 to Life-1 | 2010 | |
We thought it might just liven the place up. | Burayı canlandırabilir diye düşündük. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Sorry about the smell. | Koku için kusura bakma. | 18 to Life-1 | 2010 | |
So now we'll give you two some space. | şimdi sizi biraz yalnız bırakalım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
How did you...? | Sen nasıl...? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I took a part time job at the Juicebar so I could kick my dad some rent. | Kafede part time iş buldum ve böylece babama kira ödeyebileceğim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And uh ... I'm staying in school. | Ve eee.. okula devam ediyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Tom, that's great! | Tom, bu harika! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Someone's gettin' laid tonight. | Birileri aynı yatakta yatabilcecek bu gece. | 18 to Life-1 | 2010 | |
The space thing. Right. | Özel şey. Tabii. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Thanks, Carter. | Teşekkürler, Carter. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Mrs. Bellow. | Bayan Bellow. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Look Jessie, I know Carter will always be your first. | Bak Jessie, biliyorum Carter senin hep ilkin olacak. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But you know what? | Ama biliyormusun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm OK with that. | artık bunda sorun kalmadı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Because he may be my first but um... | Çünkü belki o ilk olabilir... | 18 to Life-1 | 2010 | |
you, Tom Bellow, will always be my last. | ama sen, Tom Bellow, hep sonuncum olacaksın. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What were you saying about christening the place? | Bu yerin vaftiz töreni için ne demiştin? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Something's not working. | Bazı şeylerde terslik var. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Should we put it back? | Geri çekmelimiyiz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
And admit your mother was right? | annenin haklı olduğunu kabul etmedik mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
That'd be sending the wrong message. | Yanlış bir mesaj verebilir. | 18 to Life-1 | 2010 |