Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183717
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
...to go through with it. | ...ödemeyi yapmasını söyledim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
There's a lack of information problem here, and he won't say much. | Burada bir bilgi eksikliği sorunu var. Adam pek konuşmuyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What's wrong with these people? I said not to lie. | Bu adamların nesi var? Yalan söylemenin işe yaramayacağını söyledim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Eventually you always figure it out. It just slows things down. | Er geç olayı mutlaka çözüyorsun. Sadece işler yavaşlıyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You mention the case of the guy who lied about his age? | Adamın yaşı konusunda yalan söylediği olayı anlattın mı ona? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Really impressed? | Gerçekten etkilendi mi? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Fucking flabbergasted. | Şaşkına döndü. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I think if you look truthfully you'll see... | Bence ciddi olarak düşünürsen... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...you maybe moved in with her prematurely. | ...onun yanına biraz erken taşındığını görürsün. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You heard me. Your problems with Jess... | Duydun işte. Jess ile arandaki sorunlar... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...aren't my fault. | ...benim hatamdan kaynaklanmıyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Could we please not talk about this now? | Lütfen şimdi bu konudan bahsetmeyelim, olur mu? | Zero Effect-1 | 1998 | |
You're not ready to get married and I think you should look at that and... | Bence evlenmeye hazır değilsin ve olaya şu açıdan da... | Zero Effect-1 | 1998 | |
I'm thinking maybe I should get in touch with Hodgemeyer for this case. | Sanırım bu vakayla ilgili olarak Hodgemeyer ile iletişime geçmem gerekiyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Reservation for Hodgemeyer... | Hodgemeyer adına rezervasyon. | Zero Effect-1 | 1998 | |
...Mitchell... | Mitchell... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...Hodgemeyer. | ...Hodgemeyer. | Zero Effect-1 | 1998 | |
This guy will be a pain in the ass. | Bu adam çok sorun çıkaracak. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Try to figure out which bank it is. All right. | Hangi banka olduğunu öğrenmeye çalış. Tamam. | Zero Effect-1 | 1998 | |
We got one shot to break through this. Tomorrow afternoon. | Bu işi çözmek için tek şansımız var. Yarın akşamüstü. | Zero Effect-1 | 1998 | |
That's about the size of it. | Öyle olacak. | Zero Effect-1 | 1998 | |
It's not without serious reservation that I begin... | Kendi yöntemlerimi yazıya dökmek gibi… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... the seemingly impossible task... | …imkansız görünen bir göreve… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... of documenting my own methods. | …ciddi çekincelerle başlıyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
It always seemed that... | Bunu hep bir başkasının… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... someone else should do it. | …yapması gerektiğini düşündüm. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Unfortunately, my faithful legal representative... | Maalesef sadık yasal temsilcim… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... has shown no interest whatsoever. | …bu konuya hiç ilgi göstermedi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And so I am forced to take on the task myself... | Böylece bu görevi kendi başıma üstlenmek zorunda kalıyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
... with no intention... | Bunu yaparken… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... of glorifying or aggrandizing or immortalizing my own memory... | …kendimi göklere çıkarmak, büyütmek ya da… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... but rather in the hope... | Sadece bu yaşadıklarımın… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... that such a memoir might someday... | …bir gün başkalarına yardımcı olacağına dair… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... be useful to others. | …umudum var. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I begin my examination... | Yöntemlerimin incelemesine geçiyorum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I always say my work relies fundamentally... | Her zaman söylediğim gibi… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... on two basic principles: | …yöntemlerim iki temel prensibe dayanır. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Objectivity and observation. | Nesnellik ve gözlem. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Or the 2 Obs, as I call them. | Bunlar işin vazgeçilmezleridir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
My work relies on my ability to remain absolutely... | Benim işimin başarısının dayandığı nokta, kesin… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... purely... | …saf… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... objective. | …nesnelliğimdir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Detached. | Önyargım yoktur. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I have mastered... | Önyargılı olmamak… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... the fine art... | …hususunda uzmanlaştım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
And while it comes at some cost... | Her ne kadar bunun bir maliyeti de olsa… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... this supreme objectivity is what makes me... | …bu mükemmel nesnellik beni dünyanın… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... I dare say, the greatest observer the world has ever known. | …gelmiş geçmiş en iyi gözlemcisi yapıyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Observing a subject, particularly a client... | Bir kişiyi, özellikle de bir müşteriyi… | Zero Effect-1 | 1998 | |
... in his or her own element is usually very telling. | …kendi dünyasında gözlemlemek çoğu zaman çok bilgi vericidir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Behavior is always more revealing than language... | Davranışlar her zaman sözlerden daha çok şey ifşa eder. | Zero Effect-1 | 1998 | |
... if you know what to look for. | Tabii neye bakacağınızı biliyorsanız. | Zero Effect-1 | 1998 | |
No rain. Would you believe it? | Yağmur yok. İnanabiliyor musunuz? | Zero Effect-1 | 1998 | |
What? You talking to me? | Ne? Bana mı dediniz? | Zero Effect-1 | 1998 | |
I said, would you believe it finally stopped raining? | Yağmurun sonunda durduğuna inanabiliyor musunuz, dedim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What are you doing over there, if you don't mind my asking? Level 8? | Sormamda sorun yoksa, hangi seviyede koşuyorsunuz acaba? Sekizince seviye mi? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Are you doing about an 8? | Sekizinci seviyede mi koşuyorsunuz? | Zero Effect-1 | 1998 | |
That's what I'm doing. | Ben de o seviyedeyim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Nothing. I didn't say anything. | Yok bir şey. Bir şey demedim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Name's Carmine. | Adım Carmine. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Nick Carmine. Greg Stark. | Nick Carmine. Greg Stark. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Real pleasure to make your acquaintance, Stark. | Size eşlik etmekten memnun oldum, Stark. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You're right, but remember... | Haklısın, ama unutma... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...since Maxwell's gone, we don't have a fast break. | ...Maxwell gittiğinden beri hızlı hücum yapamıyoruz. | Zero Effect-1 | 1998 | |
No team's gotten to the finals without a fast break. | Hızlı hücum yapamayan hiçbir takım finallere çıkamamıştır. | Zero Effect-1 | 1998 | |
The Celtics... | Celtics çıktı. | Zero Effect-1 | 1998 | |
...of the mid 80's... | 80'lerin ortasında... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...had no fast break. | ...hızlı hücumları yoktu. | Zero Effect-1 | 1998 | |
They were a slow team. | Yavaş bir takımdılar. | Zero Effect-1 | 1998 | |
One of the best shooting teams. I know. I went to school in Cambridge. | En iyi şutör takımlardan biriydiler. Biliyorum, okulum Cambridge'deydi. | Zero Effect-1 | 1998 | |
The Starks are a long dynasty of Celtic fans. | Stark'lar kuşaklardır Celtics taraftarıdır. | Zero Effect-1 | 1998 | |
This is my good friend Gerald Auerbach. | Bu benim yakın arkadaşım Gerald Auerbach. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Nick Carmine. | Nick Carmine. | Zero Effect-1 | 1998 | |
How was everything for you, Mr. Carmine? | Nasıl gidiyor, Bay Carmine? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Daisy, could I book a massage for tomorrow morning? | Daisy, yarın sabah için masaj rezervasyonu yapabilir miyim? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Betsy comes highly recommended. | Betsy çok tavsiye ediliyor. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Betsy is excellent. | Betsy harikadır. | Zero Effect-1 | 1998 | |
How about 9:00? | Saat 9:00 nasıl? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Betsy has an appointment every morning at 9:00. | Betsy'nin her sabah saat 9:00'da aldığı bir müşterisi var. | Zero Effect-1 | 1998 | |
How about 10:00? | Saat 10:00 nasıl? | Zero Effect-1 | 1998 | |
That's the time I wanted. | Saat 10:00'u ben istiyordum. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Sorry. It's all right. You beat me to it. | Üzgünüm. Önemli değil. Sen önce geldin. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Are you a paramedic? | Sağlık görevlisi misin? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Yes. How did you know that? | Evet. Nasıl bildin? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Just a hunch. | Önsezi diyelim. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What do you mean, just a hunch? How did you know? | Önsezi de ne demek? Nasıl bildin? | Zero Effect-1 | 1998 | |
I'm very intuitive. | Sezgilerim kuvvetlidir. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Give this lady the 10:00 massage. | Bu bayana saat 10:00 masajını verebilirsiniz. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You take it. You need it more than I do. | Senin olsun. Senin daha çok ihtiyacın var. | Zero Effect-1 | 1998 | |
What does that mean? | Ne demekti bu? | Zero Effect-1 | 1998 | |
What'd she mean? | Ne demek istedi? | Zero Effect-1 | 1998 | |
Her name is Gloria Sullivan. | Adı Gloria Sullivan. | Zero Effect-1 | 1998 | |
She's not married. | Evli değil. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Wait at the end. | Yukarıda bekle. | Zero Effect-1 | 1998 | |
I really hope you're being followed. | Umarım takip ediliyorsundur. | Zero Effect-1 | 1998 | |
You can't be too careful... | Çok dikkatli olmalıyız... | Zero Effect-1 | 1998 | |
...because we need to talk now. | ...çünkü konuşmamız lazım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
...how was your trip? | ...yolculuğun nasıldı? | Zero Effect-1 | 1998 | |
I just left Stark at the gym. | Stark'ı spor salonunda bıraktım. | Zero Effect-1 | 1998 | |
Some major revelations. Guy's a mess. | Çok şey öğrendim. Adam felaket durumda. | Zero Effect-1 | 1998 |