Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 248
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Can I just lay down here and get a little sleep? | Şuraya uzanıp azıcık uyuyabilir miyim? Şuraya uzanıp azıcık uyuyabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't get into your issues right now. | Şu an senin sorunlarınla ilgilenemeyeceğim. Şu an senin sorunlarınla ilgilenemeyeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just need to sleep! | Yalnızca uyumaya ihtiyacım var! Yalnızca uyumaya ihtiyacım var! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine, get in then. | İyi, hadi gel öyleyse. İyi, hadi gel öyleyse. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What is that? | Bu da ne? Bu da ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Potato chips. I sleep eat. | Patates cipsi. Uyku atıştırmalığı. Patates cipsi. Uyku atıştırmalığı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Cool ranch and bacon? | Mısır cipsi ve domuz yağı mı? Mısır cipsi ve domuz yağı mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Dude, they're delicious. | Dostum, bunlar çok lezzetli. Dostum, bunlar çok lezzetli. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Because of your breakup with Robbie? | Robbie ile ayrıldığın için mi? Robbie ile ayrıldığın için mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just get in. | Gir şu yatağa. Gir şu yatağa. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to be in the city to babysit in five hours. | Beş saat sonra bebek bakıcılığı için şehirde olmam gerekiyor. Beş saat sonra bebek bakıcılığı için şehirde olmam gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, great, you're like a nightlight. | Harika, gece lambası gibiymişsin. Harika, gece lambası gibiymişsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're so blonde. | Çok sarışınsın yahu. Çok sarışınsın yahu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Thank you. | Sağ ol. Sağ ol. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, someone's in the living room. | Max, salonda biri var! Max, salonda biri var! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, someone's in the bedroom! | Max, yatak odasında biri var! Max, yatak odasında biri var! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Robbie! | Robbie! Robbie! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's up, babe? | N'aber, bebeğim? N'aber, bebeğim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Robbie, what are you doing here? | Robbie, burada ne arıyorsun? Robbie, burada ne arıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We broke up. | Ayrıldık biz. Ayrıldık biz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Still? | Devam mı yani? Devam mı yani? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, still. You hit on me. | Aynen öyle. Bana asıldın. Aynen öyle. Bana asıldın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And then she caught you with someone else | Ve sonra seni tam da bu çarşafların içinde... Ve sonra seni tam da bu çarşafların içinde... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in these very sheets. | ...başka biriyle yakaladı. ...başka biriyle yakaladı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Which I'm hoping she washed. | Ki umuyorum yıkamıştır bunları. Ki umuyorum yıkamıştır bunları. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, I get it. | Anlıyorum. Anlıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You blew me off 'cause you like the ladies. | Demek beni reddettin, çünkü kadınlardan hoşlanıyorsun. Demek beni reddettin, çünkü kadınlardan hoşlanıyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Which is cool. I like the ladies, too. | Ki bu harika. Ben de kadınlardan hoşlanıyorum. Ki bu harika. Ben de kadınlardan hoşlanıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And right now, it's the two ladies I like. | Ve şu anda, hoşlandığım iki tanesi burada. Ve şu anda, hoşlandığım iki tanesi burada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Robbie, if I were gonna go lesbian, | Robbie, eğer eşcinsel olacak olsaydım, Robbie, eğer eşcinsel olacak olsaydım, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
she would be the last "les" I'd "bian." | ...o kesinlikle son "eş", ben de "cinsel" olurdum. ...o kesinlikle son "eş", ben de "cinsel" olurdum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Listen, babe | Dinle, bebeğim Dinle, bebeğim | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You really hurt her. | Onu gerçekten çok incittin. Artık imzala şunu, lütfen. Onu gerçekten çok incittin. Artık imzala şunu, lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Stop. | Konuşma. Konuşma. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She sleep eats trans fats thanks to you. | Sayende yağlı besinler yiyerek uyuyor. Sayende yağlı besinler yiyerek uyuyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here, stuff all of these in your mouth. | Al hadi, bunların hepsini tıka ağzına. Al hadi, bunların hepsini tıka ağzına. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Got it, your thing. I'll be quiet. | Anladım, senin olayın. Sesimi kesiyorum. Anladım, senin olayın. Sesimi kesiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Robbie, this isn't cool at all. | Robbie, bu hiç de harika değil. Robbie, bu hiç de harika değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Showing up here after what you did? | Yaptığın o şeyden sonra buraya geliyorsun birde? Yaptığın o şeyden sonra buraya geliyorsun birde? Penis ruleti oynuyorsun resmen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You go, girl. | İyi gidiyorsun, kızım. İyi gidiyorsun, kızım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have something to say to you and you had better listen. | Sana bir söyleyeceğim var ve dinlesen iyi edersin. Sana bir söyleyeceğim var ve dinlesen iyi edersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ooh hoo hoo hoo. | Bir keresinde düşük kalorili dondurma yemiştim, kot pantolonumun düğmesi atmıştı. Bir keresinde düşük kalorili dondurma yemiştim, kot pantolonumun düğmesi atmıştı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What are you, the relationship ghost? | Nesin sen be, bir hortlağın akrabası mı? Nesin sen be, bir hortlağın akrabası mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Robbie, just go! | Robbie, git artık! Robbie, git artık! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't say what I need to in front of the relationship ghost. | Söylemem gerekeni hortlak akrabaları olan birinin önünde söyleyemeyeceğim. Söylemem gerekeni hortlak akrabaları olan birinin önünde söyleyemeyeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll call you to come get your stuff | Eşyalarını almaya gelmen için ararım seni... Eşyalarını almaya gelmen için ararım seni... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and we can talk then. | ...o zaman konuşuruz. ...o zaman konuşuruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Leave the key. | Anahtarı bırak. Anahtarı bırak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Straight up, Max, you're breaking my heart. | Cidden, Max, kalbimi kırıyorsun. Cidden, Max, kalbimi kırıyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're the only woman that I feel this way about. | Bana bu şekilde hissettiren tek kadınsın. Bana bu şekilde hissettiren tek kadınsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here. | Al. Al. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ladies, I don't know what's going on here, | Hanımlar, burada neler döndüğünü bilmiyorum, Hanımlar, burada neler döndüğünü bilmiyorum, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but it would've been a lot sexier if I was in it. | Bu eski olandan da biraz önce pastırma kırıntılarını döktüm. ...ama eğer yatağın içinde olsaydım, bu daha seksi olurdu. Bu eski olandan da biraz önce pastırma kırıntılarını döktüm. ...ama eğer yatağın içinde olsaydım, bu daha seksi olurdu. ...5 TCBY'ye ameliyat yapıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you okay? | İyi misin? İyi misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If you wanna talk, I'm here. | Eğer konuşmak istersen, ben buradayım. Eğer konuşmak istersen, ben buradayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can I get a hit off that? | Şundan bir tane de ben alabilir miyim? Şundan bir tane de ben alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You think these are good? | Bunların iyi olduğunu mu düşünüyorsun? Bunların iyi olduğunu mu düşünüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
God, we're poor. | Tanrım, doğruya fakirdik biz. Tanrım, doğruya fakirdik biz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Morning! | Günaydın! Günaydın! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a beautiful day. | Çok güzel bir gün. Çok güzel bir gün. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
These shades belong down. | Bu gölgeliklerin yeri aşağısı. Bu gölgeliklerin yeri aşağısı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
From now on, think of me as a vampire | Şu andan itibaren beni, piyasaya sürülmekten rahatsız olan... Şu andan itibaren beni, piyasaya sürülmekten rahatsız olan... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Bad news. | Kötü haber. Kötü haber. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A pipe broke in the street so the water's off. | Mahalledeki boru patlamış bu yüzden sular kesik. Mahalledeki boru patlamış bu yüzden sular kesik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good news, when I went out to get us two coffees, | İyi haber, bize iki kahve almak için dışarı çıktığımda,.. İyi haber, bize iki kahve almak için dışarı çıktığımda,.. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I spoke to Juan and Javier, two city workers. | ...Juan ve Javier adında iki şehir işçisiyle konuştum. Doğru mu söylüyorum? ...Juan ve Javier adında iki şehir işçisiyle konuştum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And they assured me the water'll be on no later than 3:00. | Ve en geç saat 3:00'den sonra suların akacağının garantisini verdiler bana. Ve en geç saat 3:00'den sonra suların akacağının garantisini verdiler bana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I also stopped at the health food store | Ben de doğal besin mağazasında durdum, Ben de doğal besin mağazasında durdum, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and got us a fresh squeezed juice to split. | ...ve taze sıkılmış karışık meyve suyu aldım. ...ve taze sıkılmış karışık meyve suyu aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That was the name of the hooker | Bu benden önce bu dairede oturan kaltağın ismi. Bu benden önce bu dairede oturan kaltağın ismi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What is this? | Bu ne? Bu ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
From me. | O benden sana. O benden sana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It says "Thanks for letting me sleep in your bed last night." | "Dün gece yatağında uyumama izin verdiğin için teşekkür ederim." yazıyor. "Dün gece yatağında uyumama izin verdiğin için teşekkür ederim." yazıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I prefer my usual cash on the bedside table. | Genellikle yatağın yanına para bırakılmasını tercih ederim. Genellikle yatağın yanına para bırakılmasını tercih ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
When I went to the cute coffee place, | Şu şirin kahve dükkanına gittiğimde, Şu şirin kahve dükkanına gittiğimde, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I spoke to the counter girl, Nabulangi | ...Nabulangi adındaki tezgâhtar kızla konuştum ...Nabulangi adındaki tezgâhtar kızla konuştum | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If someone named Nabulangi is making an appearance | Eğer biri Nabulangi ismini almışsa, değerini zaten... Eğer biri Nabulangi ismini almışsa, değerini zaten... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in the first sentence, I have to sit down. | ...daha ilk cümleden ortaya koyar, oturmam gerek. ...daha ilk cümleden ortaya koyar, oturmam gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And she said her manager'll be in at 11:00. | ...ve müdürünün saat 11:00'de orada olacağını söyledi. ...ve müdürünün saat 11:00'de orada olacağını söyledi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So I thought I'd chanel it up, | Ben de Chanel'imi giyer, Ben de Chanel'imi giyer, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
walk on over there, | ...oraya yeniden yürür, ...oraya yeniden yürür, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
introduce myself and your fabulous cupcakes. | ...kendimi ve senin enfes çöreklerini takdim ederim. ...kendimi ve senin enfes çöreklerini takdim ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's exactly what I was gonna do. | Ben de tam bunu yapacaktım. Ben de tam bunu yapacaktım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm just gonna go say good bye to Chestnut and get going. | Şimdi Chestnut'a hoşça kal deyip, bu işle ilgilenmeye başlıyorum. Şimdi Chestnut'a hoşça kal deyip, bu işle ilgilenmeye başlıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, having only one cute outfit | Bir tane güzel kıyafetinin olmasının en iyi yanı, Bir tane güzel kıyafetinin olmasının en iyi yanı, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
takes hours off getting dressed. | ...seni saatlerce giyinmekten kurtarıyor olması. ...seni saatlerce giyinmekten kurtarıyor olması. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh. That is a lot of fresh Brooklyn. | Bu hava Brooklyn için oldukça fazla. Bu hava Brooklyn için oldukça fazla. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Morning, Chestnut. | Günaydın, Chestnut. Günaydın, Chestnut. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a beautiful | Çok güzel bir Çok güzel bir | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No. Way. | Yok artık! Yok artık! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, Chanel Number Two. | Bak, Chanel’in boka batmış. Bak, Chanel’in boka batmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Tell me it's mud. | Yalnızca çamur olduğunu söyle bana. Yalnızca çamur olduğunu söyle bana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
T tell me it's mud. | Yalnızca çamur olduğunu söyle. Yalnızca çamur olduğunu söyle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's mud? | Çamur mu? Çamur mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What is that? | O da neydi? O da neydi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A carrot? | Kırmızı kıl mı bu? Kırmızı kıl mı bu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's carrots in the mud? | Çamurun içinde kırmızı bir kıl var? Çamurun içinde kırmızı bir kıl var? Buradan gitmem gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's no water. | Hiç su yok. Hiç su yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, get it off me, please. | Şunu üstümden çıkar, lütfen. Şunu üstümden çıkar, lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Please do something. | Lütfen bir şeyler yap. Lütfen bir şeyler yap. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |