Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3409
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I have my answer. | Ben cevabı biliyorum. Senin cevabını da biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, it's pretty. There's really good food. | Evet, çok iyiymiş. Yemekler cidden güzel. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's gifts. | İşte hediyeler. Evet. | Alphas-2 | 2011 | |
| Is that Rachel with a boy? | Rachel bir erkekle mi gelmiş? | Alphas-2 | 2011 | |
| Her poor mother. | Zavallı annesi. Bizim hakkımızda konuşuyorlar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, of course they are. We're special. | Elbette konuşacaklar. Özeliz biz. | Alphas-2 | 2011 | |
| we've only been dating for two weeks. | ...sadece iki haftadır çıkıyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, Rachel, I memorized the cover story. | Evet, Rachel. Tüm hikâyeyi ezberledim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm a professional government agent. | Ben bir profesyonel devlet ajanıyım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yes, I know, Gary. | Evet, biliyorum, Gary. Bunu diğerlerine söyleme lütfen, olur mu? | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay. Oh, and thank you. | Tamam. Ayrıca teşekkür ederim. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're really helping. Rachel! | Cidden yardımcı oldun. Rachel! | Alphas-2 | 2011 | |
| Pa. I didn't think you'd come. | Baba. Geleceğini sanmıyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Salam. | Selam. | Alphas-2 | 2011 | |
| I know how it is between you and your sister. | Kız kardeşinle arandakileri biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's Italian. What, you know your fabrics? | Hem de İtalyan. Kumaşlardan anlar mısın? | Alphas-2 | 2011 | |
| Your family in the business? | Ailen de bu işin içinde midir? Ceketleri severim sadece. | Alphas-2 | 2011 | |
| Then you should wear one. | Onlardan birini giy madem. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're sick. | Hastasınız. | Alphas-2 | 2011 | |
| You know, sick people shouldn't come to parties. | Biliyorsunuz, hasta insanların partilere gelmemesi gerekir. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's rude. | Oldukça kaba bir şeydir bu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Papa, are you all right? | Baba, sen iyi misin? Evet, bir şeyim yok, Rachel. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's nothing to worry about. It's a cough. | Merak etmeyi gerektirecek bir şey yok. Öksürüyorum sadece. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, there's definitely something wrong. | Hayır, kesinlikle yanlış giden bir şeyler var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Please, Rachel, not now with the smells. | Koca aradığını bile sanmıyorum. Lütfen, Rachel. Şu koku olayını kes artık. | Alphas-2 | 2011 | |
| No...that's her ability. | Hayır, bu onun yeteneği ama. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's what makes her special. Gary... | Onu özel yapan bu zaten. Gary | Alphas-2 | 2011 | |
| Her synesthesia. Gary, stop. | Onun ikinci duyusu. Gary, kes. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm glad I don't have it, though. | Benim öyle bir yeteneğim olmamasından memnunum ama. Hicks, hidroklorik asit kokusu alıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't I don't like smells. | Kokuları pek sevmem. Gary, hiç yardımcı olmuyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| What is it? Is something wrong? | Ne oldu? Bir sorun mu var? | Alphas-2 | 2011 | |
| Papa, you need to go to the doctor. | Soğuk Savaş Alfa Programı, hepimiz bir parçasıydık. | Alphas-2 | 2011 | |
| Enough. Not here, not now. Enough! | Yeter. Burada olmaz, şimdi olmaz. Yeter! | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm not kidding! Enough! | Dalga geçmiyorum ben! Yeter dedim! | Alphas-2 | 2011 | |
| This is a special day for your sister. | Bu kız kardeşin için özel bir gün. Lütfen bunu mahvetme. | Alphas-2 | 2011 | |
| Do we go back to the office now? | Ofise geri mi dönüyoruz artık? | Alphas-2 | 2011 | |
| Hicks, it's, like, 7:00 a.m. | Hicks, sabahın yedisi ya. Biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| My God, you look beautiful. | Tanrım, o kadar güzelsin ki! | Alphas-2 | 2011 | |
| Nina, my life... | Nina, hayatım... | Alphas-2 | 2011 | |
| my life finally makes sense. | ...hayatım sonunda anlam kazanmaya başladı. | Alphas-2 | 2011 | |
| But you know how it is. | Nasıl olduğunu bilirsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| I mean, you go along, and things are one way and... | Yani öylesine yaşarken, bir amacın olduğunu sanırsın... | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't know, you just start to think | ...bilemiyorum, sonra insan düşünüyor herhâlde hep öyle gidecek hayatın... | Alphas-2 | 2011 | |
| but then, one day, out of nowhere, | ...ama sonra bir gün, hiç yoktan her şey değişiverir. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, you definitely seem different. | Kesinlikle farklı göründüğün kesin. Benimle gelmeni istiyorum, Nina. | Alphas-2 | 2011 | |
| Listen, there's something I wanna show you something. | Dinle, sana göstermem gereken bir şey var. Muhteşem bir şey. | Alphas-2 | 2011 | |
| What about work? | İş ne olacak? Bir gün assak ne olur ki? | Alphas-2 | 2011 | |
| Do this for me. | Benim için. | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay. | Peki. Tamam. | Alphas-2 | 2011 | |
| So what is it you want to show me? | Bana ne göstermek istiyordun? Her ne kadar bu geziden hoşlansam da. | Alphas-2 | 2011 | |
| I want you to meet my friend Jonas. | Arkadaşım Jonas'la tanışmanı istiyorum. Birazdan çıkacaktır ortaya. | Alphas-2 | 2011 | |
| He's preparing to speak at a big gathering this weekend. | Bu haftaki toplanma için konuşma hazırlıyordur. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's gonna be thousands of people. | Binlerce insan olacak. Büyük bir olaya benziyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Sounds like a big shot. | Bu taraftan çocuklar. Tamamdır. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm telling you, Nina, | Güven bana, Nina. Bu adamda bir şeyler var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Something different. | Farklı bir şeyler. Kendin tecrübe etmen gereken bir şey. | Alphas-2 | 2011 | |
| Wait, are you saying that... | Bekle biraz, demek istediğin... | Alphas-2 | 2011 | |
| you've experienced firsthand what this Jonas can do? | ...Jonas'ın yapabildiği şeyi bizzat mı tecrübe ettin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Jonas can make you see things in a new light, I promise you. | Jonas her şeye farklı bakmanı sağlayacak, sözüm söz. | Alphas-2 | 2011 | |
| These people look pushed. | Birisi tüm bu insanlarda gücünü kullanmış gibi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Is Jonas an Alpha? | Jonas bir Alfa mı? Nina, mutluyum ben. | Alphas-2 | 2011 | |
| First time I'm actually happy. | Hayatımda ilk defa mutluyum. Senin de mutlu olmanı istiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's it. We're out of here. | Buraya kadar. Hemen buradan gidiyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hello. Trouble in paradise? | Selam. Cennette sorun mu var? | Alphas-2 | 2011 | |
| Jonas, this is my friend Nina | Jonas, bu sana bahsettiğim arkadaşım Nina. | Alphas-2 | 2011 | |
| And I'm...afraid she's not sure | Korkarım ki burada olmak istediğinden emin değil. | Alphas-2 | 2011 | |
| I know I don't. | Burada olmak istemediğimi biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| How can you know anything? | Bunu nasıl bilebilirsin ki? Daha yeni geldin. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're gonna tell me what's going on here. | Bana burada neler olduğunu anlatacaksın. | Alphas-2 | 2011 | |
| What you're doing to all these people. | Tüm bu insanlara ne yaptığını. Cameron senden bahsetmişti. | Alphas-2 | 2011 | |
| The wonderful things you can do. | Yaptığın tüm o harika şeyleri. İşe yaramıyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Cameron... | Cameron.. | Alphas-2 | 2011 | |
| Trust me, Nina. Get us out of here. | Güven bana, Nina. ...bizi buradan kurtar. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're gonna thank me. | Bana teşekkür edeceksin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel, did you get me the hummus? | Rachel, bana humus aldın mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| You promised me the leftover hummus. | Bana humus bırakacağına dair söz vermiştin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bottom shelf, Gary. | En altta, Gary. | Alphas-2 | 2011 | |
| I like hummus. | Humusa bayılıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| 'Cause it's all one color, | Çünkü hepsi aynı renk ve oldukça yumuşak. | Alphas-2 | 2011 | |
| Is your father at the hospital? | Baban hastanede mi? Test sonuçlarını aldın mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| He didn't go. | Gitmedi. Beni hiç dinlemez. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, but he has to listen to you. | Hayır, seni dinlemek zorunda. Yoksa gittikçe hasta olacaktır. | Alphas-2 | 2011 | |
| And then and if you get too sick, | Sonra çok fazla hasta olursa ölür gider, o zaman da çok geç olur. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, I can't talk about this with you, okay? | Gary, bunu seninle konuşamam, tamam mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, but you have to talk to me, | Hayır, benimle konuşmak zorundasın... | Alphas-2 | 2011 | |
| because I'm pretending to be your boyfriend. | ...çünkü senin erkek arkadaşın numarası yapıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't think you'd understand, Gary. | Anladığını sanmıyorum, Gary. | Alphas-2 | 2011 | |
| My family No, I you don't understand. | Benim ailem Hayır, anlamayan sensin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel, uh... | Rachel, ben daima aklımdakileri söylerim. | Alphas-2 | 2011 | |
| You have to go, and you have to tell your father the truth. | Gitmelisin, sonra babana doğruyu söylemelisin. | Alphas-2 | 2011 | |
| And then you have to keep telling him. | Üstelik bunu ona sürekli tekrarlaman gerekiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| You have to keep telling him the truth | Sonunda seni dinleyene kadar söylemeye devam etmen gerekir. | Alphas-2 | 2011 | |
| Just like I do with Bill. | Benim Bill'le yaptığım gibi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Or like this, like I'm doing it with you now. | Ya da mesela şu anki gibi, aynı benim sana yaptığım gibi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel, come on. You gotta | Rachel, hadi ama. Gitmen | Alphas-2 | 2011 | |
| you gotta go and you gotta tell him. | Gidip ona söylemen gerekiyor. Gidene kadar da durmayacağım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay, Gary. | Tamam, Gary. Tamam. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm looking out for you. | Sana göz kulak oluyorum işte. | Alphas-2 | 2011 | |
| What happened to him? | Ona ne oldu? Endişelenecek bir şey yok. Fiilî bir Rosetta taşı* gibi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Everyone back to work. | Herkes işine geri dönsün. Hasta görünüyor. | Alphas-2 | 2011 |