Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3410
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Sometimes the darkness overwhelms my followers. | Bazı zamanlar, karanlık takipçilerini alt eder. | Alphas-2 | 2011 | |
| I think he needs a doctor. | Doktora ihtiyacı var. | Alphas-2 | 2011 | |
| A doctor wouldn't understand | Doktor bizim burada başarmak istediğimiz şeyi ya da ona neyin... | Alphas-2 | 2011 | |
| or what's attacking this man. | ...saldırdığını asla anlayamaz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Our boss, Dr. Rosen, he understands us. | Patronumuz, Dr. Rosen, o bizi anlar. | Alphas-2 | 2011 | |
| He'd understand you. | Seni bile anlar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hello. | Selam. Babamı görmeye mi geldiniz? | Alphas-2 | 2011 | |
| Jonas. He's everyone's father. | Jonas. O herkesin babasıdır. | Alphas-2 | 2011 | |
| Daddy used to be my father, | Eski babam öyleydi eskiden... | Alphas-2 | 2011 | |
| but they had to burn daddy up when he got sick. | ...ama babam hastalandığında onu yakmak zorunda kaldılar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Can I see the lights? | Işığı görebilir miyim? | Alphas-2 | 2011 | |
| Not now, Teddy. Go find your friends, okay? | Şimdi olmaz, Teddy. Git arkadaşlarınla oyna, olur mu? | Alphas-2 | 2011 | |
| You must be Jonas. | Siz Jonas olmalısınız. | Alphas-2 | 2011 | |
| Dr. Rosen, I hope you're as competent | Dr. Rosen, umarım Cameron ve Nina'nın söylediği kadar bilgilisinizdir. | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't you want to see your patients first? | Önce hastalarınızı görmek istemez misiniz? | Alphas-2 | 2011 | |
| Patients? Um, plural? | Hastalarım mı? Çoğul mu bunlar? | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, Mr. Hicks didn't go into that much detail | Bay Hicks telefonda fazla detaya inmemişti. | Alphas-2 | 2011 | |
| He just said that I was the, uh, | Sadece bunu bir tek benim yapabileceğimi söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's much more complicated than that. | Durum bundan biraz daha karışık. | Alphas-2 | 2011 | |
| This is it. | İşte bunlar. | Alphas-2 | 2011 | |
| How long has this man been like this? | Bu adam ne zamandır böyle? | Alphas-2 | 2011 | |
| A week or so. | Aşağı yukarı bir hafta. | Alphas-2 | 2011 | |
| We can force him to eat and drink a little. | Onu yemeye ve biraz da içmeye zorladık. | Alphas-2 | 2011 | |
| But eventually, they waste away. | Lakin sonunda, hepsi boşa gitti. Peki diğerleri? | Alphas-2 | 2011 | |
| Some longer, some less. | Bazıları daha uzun dayandı, bazıları da daha kısa süre. | Alphas-2 | 2011 | |
| These people need to be in a hospital. | Bu insanların hastanede olması gerekir. | Alphas-2 | 2011 | |
| For starters, this man needs IV fluids. | Öncelikle, bu adamın damardan serum alması gerekir. | Alphas-2 | 2011 | |
| He's extremely dehydrated. | Bu adam feci bir şekilde susuz. | Alphas-2 | 2011 | |
| this woman is dead. | Bu kadın ölmüş. Birkaç saat önce hem de. | Alphas-2 | 2011 | |
| I've seen it so often. | Sıklıkla karşılaştığım bir durum bu. Durdurmaya çalıştım. | Alphas-2 | 2011 | |
| I try to keep them safe from the world. | Onları dünyadan korumaya çalıştım. | Alphas-2 | 2011 | |
| I show them the truth behind the world. | Onlara dünyanın ardındaki gerçekleri gösteriyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's my gift. | Bu benim yeteneğim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I let them see the light... | Işığı görmelerini sağlarım... | Alphas-2 | 2011 | |
| The interconnectedness of all things, all people. | ...bu, tüm her şeyi birbirine bağlar, tüm insanları. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're an Alpha. | Sen bir Alfasın. Nina ve Cameron, anlayacağınızı söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, yes, I have, uh, studied people like you, | Evet, kapsamlı bir şekilde sizin gibi insanları öğrenmeye çalışırım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Perhaps you could describe what exactly it is you do. | Belki de yapabildiğiniz şeyi tarif edebilirsiniz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Perhaps I could show you. | İsterseniz gösterebilirim. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, I don't think that would be a good idea right now. | Yok, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| It'll make you happy and content. | Sizi mutlu ve hoşnut yapar ama. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't need to be happy or content at the moment. | Benim şu anda mutlu ve hoşnut olmaya ihtiyacım yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| I need to be very focused. | Konsantre olmam gerekiyor. Bu insanlar çok hasta. | Alphas-2 | 2011 | |
| You would rather live in darkness? | Karanlıkta yaşamayı mı tercih edersiniz? Evet, şimdilik tercih ederim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Could I see Mr. Hicks and Ms. Theroux? | Bay Hicks ve Bayan Theroux'u görebilir miyim acaba? | Alphas-2 | 2011 | |
| I think talking to them would be very helpful. | Onlarla konuşmam oldukça işe yarayacaktır. | Alphas-2 | 2011 | |
| This way. | Bu taraftan o zaman. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, Nina, don't get up on my account. | Nina, benim yüzümden kalkma. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's, uh would you excuse us for a moment, please? | Bize bir saniye izin verir misiniz lütfen? | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't take too long. | Çok uzun sürmesin. Aşağıdaki insanların size ihtiyacı var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, this might be stating the obvious, | Gerçi biraz belli ama... | Alphas-2 | 2011 | |
| but this man has used his Alpha ability on you. | ...bu adam Alfa yeteneğini sizin üstünüzde kullanıyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Jonas doesn't call it an ability. | Jonas ona yetenek demiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| He says it's a divine gift. | Ona ilahi yetenek diyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's this light, this light of the world, | Bir ışık var işte, bu dünyanın ışığı ve bu hepimizin içinde. | Alphas-2 | 2011 | |
| It connects us. | Bizi birbirimize bağlıyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Look, Doc, I know it's hard to understand that it's there, | Bak, Doktor, bu şeyin içinde olduğunu anlamanın zor olduğunu biliyorum... | Alphas-2 | 2011 | |
| but once Jonas explains it to you, | ...ama bir defa Jonas bunu açıkladığı zaman... | Alphas-2 | 2011 | |
| you'll see it. | ...her şeyi anlayacaksın. Her şey anlam kazanacak. | Alphas-2 | 2011 | |
| This might seem all quite miraculous to you, | Tüm bu şeyler size harikulade geliyor olabilir... | Alphas-2 | 2011 | |
| but what you're experiencing | ...ama şu anda tecrübe ettiğiniz şeyin ilahiyat ile bir ilgisi yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| This is a result of his ability. | Bu onun yeteneğinin bir sonucu sadece. Onun Alfa yeteneği. | Alphas-2 | 2011 | |
| You should let him show you. | Sana göstermesine izin vermen gerek. | Alphas-2 | 2011 | |
| Um, but, uh... | ...ama şu anda olmaz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Clearly, we have a lot to discuss. | Tartışmamız gereken çok şey olacak. Bunu burada yapmak istemem. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't get it. | Anlamıyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| I mean, I thought this is what you wanted for us | Yani, bizim için istediğin şeyin bu olduğunu sanıyordum... | Alphas-2 | 2011 | |
| for us to find peace. | ...sonunda huzur bulmamız yani. Bizim için mutlu olmalısın. | Alphas-2 | 2011 | |
| I am...believe me. | Mutluyum da. Güvenin bana. Ama gitmemiz gerekiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Cell phones are a distraction. | Cep telefonları sadece dikkat dağıtır. | Alphas-2 | 2011 | |
| Part of the white noise of the world | Dünyanın beyaz ses kirliliğidir, birbirimizi tanımamızı engeller. | Alphas-2 | 2011 | |
| Have you blocked the signal somehow or | Sinyali bir şekilde engellediniz mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| We disabled the only tower for miles. | Kilometreler öteden buradaki tek kuleyi deaktif hale getirdik. | Alphas-2 | 2011 | |
| The patients are waiting. | Hastalar sizi bekler. | Alphas-2 | 2011 | |
| from a form of encephalitis lethargica. | ...bir hastalığın bir şeklinde yakalandıklarına inanıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's a condition which attacks the brain | Beyne saldıran bir hastalıktır... | Alphas-2 | 2011 | |
| and leaves the individual speechless and, well, | ...sizi bir tür dilsiz ve duygusuz bırakır. | Alphas-2 | 2011 | |
| Let me ask you something. | Size bir şey sorayım. | Alphas-2 | 2011 | |
| When you share your ability with these people, | Yeteneğinizi bu insanlarla paylaştığınız zaman... | Alphas-2 | 2011 | |
| they see things, right? | ...onlar bir şeyler görüyor, değil mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| Light and, uh, angels that they draw? | Bir tür ışık ya da şu çizdikleri meleklerden falan? | Alphas-2 | 2011 | |
| There's a neurological explanation for all of this. | Tüm bu şeylerin sinir bilimsel bir açıklaması var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Are you familiar with the pineal gland? | Beyin epifizi diye bir şey duydunuz mu? | Alphas-2 | 2011 | |
| Overstimulation can induce hallucinations, | Aşırı uyarılma, halüsinasyonlara neden olur... | Alphas-2 | 2011 | |
| brilliant visions, and often, | ...parlak sanrılar görürler ve genellikle yoğun bir refah hissi belirir. | Alphas-2 | 2011 | |
| Put it into a little box. | Her şeyi etkilendirebileceğinizi. | Alphas-2 | 2011 | |
| If you'd just let me show you, you'd see. | Size göstermeme izin verirseniz, bunu görebilirsiniz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, you run the risk of turning your doctor | Doktorunuzu, başka bir hastaya dönüştürme riskini göze alıyorsunuz. Harken! Hayır, dur! Bırak onu. | Alphas-2 | 2011 | |
| I can run out right now and bring some right back. | Derhal gidip, size bunlardan getirebilirim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'll send someone. How much do you need? | Birini yollarız. Ne kadarına ihtiyacınız var? | Alphas-2 | 2011 | |
| Last drop off is 10:00 p.m. | Son teslim akşam 10'da. | Alphas-2 | 2011 | |
| Pop! | Baba! Rachel! | Alphas-2 | 2011 | |
| It's late, don't you have work in the morning? | Geç olmuş, yarın işin yok mu senin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah. Look... | Evet. Bak | Alphas-2 | 2011 | |
| Back home in Tehran, when you were a doctor... | Biz Tehran'da yaşarken, sen bir doktordun... | Alphas-2 | 2011 | |
| what would you do if a patient | ...tavsiyelerini dinlemeyen hasta olunca ne yapardın? | Alphas-2 | 2011 | |
| But you're not a doctor. | Sen bir doktor değilsin ama. Ben bile uzun zamandır olmadım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel... | Rachel, yorgunum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I want my dinner. | Yemek yemek istiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey. Hey. | Kardeşinin, kendine ya da başkalarına... | Alphas-2 | 2011 |