• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4781

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Oliver, he already had his chance to do the right thing. Oliver, doğru şeyi yapma fırsatı vardı. Arrow-1 2012 info-icon
It's called not being a criminal. Buna suçlu olmamak deniyor. Bunlar babam yüzünden oldu. Arrow-1 2012 info-icon
Because of my family. Ailem yüzünden oldu. Hayır. Yanlış şey için endişeleniyorsun bence. Arrow-1 2012 info-icon
It's not your fault. The Restons aren't the victims. Bunlar senin suçun değil. Reston'lar burada kurban değiller. Arrow-1 2012 info-icon
My family stole from this city. Ailem bu şehirden çaldı. İçindeki insanlara zarar verdi. Arrow-1 2012 info-icon
And I am hell bent on making that right. Ben de işleri rayına koymaya kararlıyım. Arrow-1 2012 info-icon
For Derek Reston, that means giving him the chance Derek Reston için bu, doğru şeyi yapması için fırsat vermem demek oluyor. Arrow-1 2012 info-icon
Hey, don't fade on me now. Öyle hemen vazgeçme. Daha karar vermemiz gereken 10,000 karar var. Arrow-1 2012 info-icon
Now, cake chocolate or mocha? Pasta mı, çikolata mı, yoksa kahve mi? Havuç. Arrow-1 2012 info-icon
Are you sure about that? Because Bugs Bunny hasn't RSVP'd yet. Emin misin? Çünkü Bugs Bunny tam olarak gelmedi gerçek dünyaya. Arrow-1 2012 info-icon
Tell me, why the full court press? Söyler misin, neden birden böyle çaba göstermeye başladın? Arrow-1 2012 info-icon
Asking me to coast city, the fundraiser Coast şehrine gelmemi istemen, bağışçı bulman falan. Neden şimdi? Arrow-1 2012 info-icon
You know, I was in a bar last week, Geçen hafta barda oturmuş, bir kızla sohbet ediyordum... Arrow-1 2012 info-icon
and things were progressing, if you know what I mean. ...ve kızla olan sohbet iyi geçiyordu, bilmem anlatabildin mi? Arrow-1 2012 info-icon
No. You're too subtle. Yok canım. Resmen üstü kapalı söyledin. Arrow-1 2012 info-icon
Anyway, we finally go back to her place, Neyse işte, sonunda kızın evine gittik... Arrow-1 2012 info-icon
and I realize all of a sudden ...sonra birden, o eve daha önce geldiğimi fark ettim. Arrow-1 2012 info-icon
Been with her before. Onunla hem de. İki sene kadar önce. Arrow-1 2012 info-icon
Just... didn't remember. Aklımın ucundan bile geçmemişti oysaki. Ben de gittim. Arrow-1 2012 info-icon
And I'd be in your kitchen and I would think to myself, Evinin mutfağındayken, bunun eğlenceden ibaret olmadığını... Arrow-1 2012 info-icon
this isn't just fun. ...düşündüğümü hatırlıyorum. Eğlencenin ötesinde bir şeydi. Bu... Arrow-1 2012 info-icon
this is different. ...farklıydı. Arrow-1 2012 info-icon
I never felt that way with anybody else. Bunu daha önce kimseyle yaşamamıştım. Özledim bunu. Arrow-1 2012 info-icon
Not mocha. Carrot. Kahve olmasın diyorsun. Havuç o zaman. Havuç. Arrow-1 2012 info-icon
Ok, fellas. Tamamdır beyler. Oynadığınız için sağ olun. Arrow-1 2012 info-icon
The prodigal son returns. Savurgan evlât geri döndü demek. Arrow-1 2012 info-icon
I didn't figure you for someone who would Glades gibi bir yerde takılacağını düşünmezdim hiç. Arrow-1 2012 info-icon
My father used to bring me here after we visited the factory. Fabrikayı ziyaret ettiğimizde babam beni buraya getirirdi hep. Arrow-1 2012 info-icon
There was a Pac man machine in the back. Arkada bir Pacman oyunu vardı. İki ay boyunca en yüksek skoru almıştım. Arrow-1 2012 info-icon
The last time I saw your dad, Babanı en son gördüğümde bir konuşma yapıyordu... Arrow-1 2012 info-icon
telling my crew not to believe all the gossip, ...adamlarıma çıkan dedikodulara kulak asmamaları gerektiğini söylüyordu... Arrow-1 2012 info-icon
that there was no way Queen Consolidated ...Queen holdingin üretimi Çin'de yapmasının imkânı olmadığını söylüyordu. Arrow-1 2012 info-icon
A week later, they closed the doors. Bir hafta sonra, orayı kapattılar. Arrow-1 2012 info-icon
I didn't even get the two weeks vacation pay due to me. İki haftalık ücretli izni dahi ödemedi. Arrow-1 2012 info-icon
My father made mistakes. Babamın yaptığı hatalar oldu. İnsanlara zarar verdi. Arrow-1 2012 info-icon
Right, Derek? Haksız mıyım, Derek? Arrow-1 2012 info-icon
But those choices don't have to define you, O tercihlerin seni tanımlamasına gerek yok... Digger Harkness nerede? Onunla hiç tanışmadım. Digger Harkness nerede? Onunla hiç tanışmadım. Arrow-1 2012 info-icon
But... Ama onun zamanı tükendi. Arrow-1 2012 info-icon
How poetic. Ne kadar şiirsel. Bu sözler evimi geri almama yaramıyor ama, değil mi? Arrow-1 2012 info-icon
No, it doesn't. Hayır, yaramıyor. Arrow-1 2012 info-icon
No, all I can offer you is an apology and a job. Hayır, sana tek sunabileceğim özür ve bir iş teklifi. Arrow-1 2012 info-icon
Queen Consolidated has subsidiaries all over the country. Queen Holding'in tüm ülke boyunca her yerde bağlı ortaklıkları var. Arrow-1 2012 info-icon
I make one phone call, you start next week. Gelecek hafta işe başlaman bir telefonuma bakar. Arrow-1 2012 info-icon
So what do you say? Ne diyorsun? Arrow-1 2012 info-icon
How about I still have some pride left? Gururumun bende kalmasını tercih ederim. Arrow-1 2012 info-icon
I don't need charity from the son of the man Beni mahveden bir adamın oğlundan gelecek sadakaya ihtiyacım yok. Arrow-1 2012 info-icon
If you change your mind... Fikrini değiştirirsen diye. Ortak bir şeyimiz var bizim. Arrow-1 2012 info-icon
We're both dealing with the consequences İkimiz de babamın yaptığı hareketlerin cezasını çekiyoruz. Arrow-1 2012 info-icon
What he did then, that's on him. Onun o zamanlar verdiği kararlar onu bağlar. Arrow-1 2012 info-icon
What we do now, Şu anda yaptığımız şeyler de bizi. Arrow-1 2012 info-icon
I've been thinking, baby, maybe you were right. Düşünüyorum da bebeğim, belki de haklıydın. Belki bunu sonlandırmalı, emekli olmalıyız. Arrow-1 2012 info-icon
But Kyle says we do one more Ama Kyle bir banka daha soymamız gerektiğini yoksa kendi başına gideceğini söyledi. Arrow-1 2012 info-icon
Well, if that's what he wants to do, that's his right, Yapmak istediği oysa, bu onun hakkıdır... Arrow-1 2012 info-icon
but you and me and Teddy, we're out. ...ama ben, sen ve Teddy bitiriyoruz. Arrow-1 2012 info-icon
I want to quit, too, but I am not leaving without Kyle. Ben de bırakmak istiyorum ama Kyle olmadan ayrılmayacağım. Arrow-1 2012 info-icon
What's this? Bu ne? Derek Reston'un ceketine dinleyici yerleştirdim. Arrow-1 2012 info-icon
I thought you were going to give the man a second chance. Hani adama ikinci bir fırsat verecektin? Arrow-1 2012 info-icon
That's what I believe in. Ben buna inanıyorum. Aynı zamanda işi şansa bırakmamaya da inanıyorum. Arrow-1 2012 info-icon
Derek, we can't abandon our son. Derek, oğlumuzu terk edemeyiz. O kadar seneden sonra, bu işi başarmak istiyor. Arrow-1 2012 info-icon
After all this time, we wants to end up a winner. Ne yaptığını görmüyor musun? Arrow-1 2012 info-icon
Set for life. Otherwise what was the point? Sonsuza kadar iyi yaşamayı. Yoksa tüm bunları boşuna yapmış olmuyor muyuz? Arrow-1 2012 info-icon
All right. Tamam o zaman. Arrow-1 2012 info-icon
We take them down. Onları alaşağı edeceğiz. Arrow-1 2012 info-icon
Monitor the Restons with this. Reston'ları bununla gözetle. Plânları hakkında bir şey öğrenirsen, hemen başlarız. Arrow-1 2012 info-icon
And you're gonna do another abrupt exit? Yine aniden çıkacak mıyız? Yaptıkça daha iyi oluyorum. Arrow-1 2012 info-icon
Honey, keep the alcohol flowing. Tatlım, alkol hiç bitmesin. Arrow-1 2012 info-icon
I can't wow. Gözlerime inan Vay canına. Arrow-1 2012 info-icon
You look just Oldukça hoş görünüyorsun. Hoş demek. Arrow-1 2012 info-icon
Well, it's nice that you've extended your vocabulary Kelime hazneni, ateşli ya da acayip ateşli... Arrow-1 2012 info-icon
from words like hot and mega hot. ...dışındaki kelimerle geliştirdiğine çok sevindim. Arrow-1 2012 info-icon
You can just say thank you, you know. Teşekkür etmen yeterliydi, biliyorsun. Arrow-1 2012 info-icon
Thank you. Teşekkür ederim. Biliyorum. Bir sorunu olan o. Arrow-1 2012 info-icon
Tommy. Tommy. Burası cidden harika. Arrow-1 2012 info-icon
It means the world to us. Bizim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin. Tanrım, bana biraz müsaade. Arrow-1 2012 info-icon
So? Ee? Haklıymışsın. Arrow-1 2012 info-icon
You were right. Glades'de suçluların canını çıkarıyordun. Arrow-1 2012 info-icon
Thank you for coming. Geldiğin için sağ ol. Beni davet ettiğin için asıl sen sağ ol. Arrow-1 2012 info-icon
Well, I figured the entire Queen family Tüm Queen ailesinin çek defterleriyle birlikte burada olması gerektiğini düşündüm. Arrow-1 2012 info-icon
Oh, right. And how is that going for you so far? Doğru. Nasıl gidiyor peki? Arrow-1 2012 info-icon
It is going amazing. And all thanks to you. Harika gidiyor. Hepsi de senin sayende. Thea Queen, beklenmedik aklın sesi. Arrow-1 2012 info-icon
Little old me? What did I do? Yok canım ben mi? Ne yapmışım ki? Bana harika bir tavsiye vermiştin. Arrow-1 2012 info-icon
I thought about what the girl was interested in, Kız için nelerin önemli olabileceğini düşündüm... Arrow-1 2012 info-icon
and, uh... ...ve karşında Arrow-1 2012 info-icon
And you did this for Laurel. Bunu Laurel için yaptın. İşe yarıyor da. Arrow-1 2012 info-icon
Thanks again, sweetie. Tekrar teşekkürler, tatlım. Tabii. Arrow-1 2012 info-icon
Anytime. Her zaman. Arrow-1 2012 info-icon
Oh, Tommy, do you remember Carter Bowen from high school? Tommy, liseden Carter Bowen'i hatırlıyor musun? Arrow-1 2012 info-icon
Oh, yeah, sure I do. Evet, elbette hatırlıyorum. Gelebildiğine çok sevindim. Arrow-1 2012 info-icon
It's so great to see you. You look amazing. Seni görmek çok güzel. Harika görünüyorsun. Arrow-1 2012 info-icon
I gotta say I'm so impressed with the work Senin avukatlık bürosunun çıkardığı işlerden gerçekten çok etkilendim. Arrow-1 2012 info-icon
Thanks, Carter. Teşekkür ederim, Carter. Arrow-1 2012 info-icon
You know, I've actually been thinking Ben de Glades'te bedava bir klinik açmayı düşünüyordum tam da. Arrow-1 2012 info-icon
Can we grab a couple drinks Belki bir yere içmeye gideriz, ben de sana ne düşündüğümü anlatırım. Arrow-1 2012 info-icon
That sounds great. Kulağa harika geliyor. Arrow-1 2012 info-icon
Well. I'm surprised you made it tonight, Bu yoğun plânlar arasında zaman bulabildiğine şaşırdım açıkçası. Arrow-1 2012 info-icon
Mom, I messed up with the Bowens yesterday. Anne, dün Bowens konusunda berbat ettim gerçekten. Arrow-1 2012 info-icon
I made you a promise. I couldn't keep it. Sana söz vermiştim. Bu sözü tutamadım. Bu senin için yeni bir şey değil, Oliver. Arrow-1 2012 info-icon
I know you and I have had our difficulties, Aramızda bazen anlaşmazlıkların olduğunu biliyorum ama o kadar hatama rağmen... Arrow-1 2012 info-icon
but despite all my many mistakes, Hayır Bayan Smoak, söylediğim gibi satmayı düşünmüyorum. Hayır Bayan Smoak, söylediğim gibi satmayı düşünmüyorum. Arrow-1 2012 info-icon
I always thought that you and I had a connection. ...her zaman aramızda bir bağ olduğunu düşünmüşümdür. Arrow-1 2012 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4776
  • 4777
  • 4778
  • 4779
  • 4780
  • 4781
  • 4782
  • 4783
  • 4784
  • 4785
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim