Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4784
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Speedy. | Speedy. Nereye gidiyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| Clubbing. Which is difficult to do | Diskoya. Bu da diskoda olacağıma evde olunca zor oluyor biraz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have to go out tonight. | Bu gece dışarı çıkmam gerekiyor. Anneme bakacağını sanmıştım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I spent the whole day with her. | Bütün günümü onunla geçirdim. Gece vardiyasını sen alırsın diyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm sorry, but this thing, it's important. | Kusura bakma ama bu şey cidden önemli. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're actually not the first person to say that to me today. | Bunu bana bugün söyleyen ilk kişi değilsin. Neden şaşırmadım acaba? | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, nice dress. Where you headed? | Güzel elbiseymiş. Nereye gidiyorsun? Görünüşe bakılırsa yukarıya. | Arrow-1 | 2012 | |
| Long story. | Uzun hikâye. Annen hakkında olanları duydum da. Annen iyi mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| She's resting upstairs. More shaken up than anything. | Yukarıda dinleniyor. Daha çok şokta. | Arrow-1 | 2012 | |
| I got to run to this business thing, | Biraz işim çıktı da, uğramana sevindim ama. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's no problem. Just so long as your mom's all right. | Ne demek. Yeter ki annen iyi olsun. Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey, one more thing. | Bir şey daha vardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mainly because I don't want you to find this | Bunu söylüyorum çünkü başka birinden duymanı istemiyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| that someone else especially being Laurel. | ...özellikle de o biri Laurel olursa. | Arrow-1 | 2012 | |
| We're going to dinner. As in a date. | Yemeğe çıkıyoruz. Randevu olarak. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's...that's good. | Bu... Bu güzel. | Arrow-1 | 2012 | |
| Laurel deserves someone special, | Laurel özel birini hak ediyor, sen de öyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thanks, man. | Sağ ol, kanka. Cidden gitmem gerekiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| All right. Absolutely. I'll catch you later. | Tamamdır. Tabii ki. Sonra görüşürüz o zaman. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, and, Tommy, | Bu arada Tommy, onu üzersen boynunu kırarım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm just kidding. | Şaka tabii canım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Bertinelli. | Bay Bertinelli. Bana Frank diyebilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ahh. Call me Oliver. | O halde sen de bana Oliver diyebilirsin. Evimde buluştuğun için teşekkürler. | Arrow-1 | 2012 | |
| My father used to say that living rooms | Babam her zaman, oturma odalarının en iyi konferans odaları olduğunu söylerdi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, I'm gonna steal that. | Bu lafını çalacağım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Nick Salvati, my associate. | Bu Nick Salvati, iş arkadaşımdır. Nasılsın? | Arrow-1 | 2012 | |
| Let's have a drink. | Gel içelim biraz. | Arrow-1 | 2012 | |
| So what are you in the mood for? | Ne yapmak istersin peki? | Arrow-1 | 2012 | |
| It's where doctors run around fighting crime | Bir takım doktorların, birbirleriyle yatmadıkları sırada... | Arrow-1 | 2012 | |
| when they're not all sleeping with each other. | ...suçla savaşlarını konu alan bir dizi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Whatever you want, sweetheart. | Sen ne istersen aç, tatlım. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're the one who's given up your evening out. | Akşamını benim için feda eden sensin nihayetinde. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, it's not like there's anybody else | Sonuçta seninle bu gece kalabilecek başka birisi yoktu ki. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, wait, yes, there is. | Bir saniye, var aslında! Abine yüklenme bu kadar. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why not? | Neden? Tüm bu yalanlardan bıkmadın mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Thea, everyone has secrets. | Thea, herkesin sırları vardır. | Arrow-1 | 2012 | |
| We all have things that we want to keep to ourselves. | Hepimizin yalnızca kendisine saklamak istediği şeyler vardır. | Arrow-1 | 2012 | |
| I just don't get him sometimes. | Bazen onu hiç anlamıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| You know, being in that hospital and seeing Dr. Lamb again, | O hastanede bulunmak ve Dr. Lamb'ı tekrar görmek... | Arrow-1 | 2012 | |
| it made me remember the day that Oliver came home. | ...Oliver'in tekrar eve döndüğü günü hatırlattı bana. | Arrow-1 | 2012 | |
| It was Dr. Lamb that told me | Kaybettiğimiz Oliver'in, bulduğunuzla aynı olmayabileceğini... | Arrow-1 | 2012 | |
| might not be the Oliver that they'd found. | ...söyleyen de Dr. Lamb'ın ta kendisiydi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think it's easy to forget, | Sanırım Oliver'in beş yıl boyunca medeniyetten uzakta olduğunu... | Arrow-1 | 2012 | |
| but he lived apart from civilization for 5 years. | ...unutmak bir hayli kolay. | Arrow-1 | 2012 | |
| So what, he gets like a free pass? | Bu yüzden istediğini yapmakta serbest mi yani? Hayır, hayır. Hiç de bile. | Arrow-1 | 2012 | |
| I just think we need to stop judging him | Ben sadece Oliver'in eski haliyle yargılamayı kesmemizi ve... | Arrow-1 | 2012 | |
| and start accepting him for the Oliver that he is. | ...ve şu anki Oliver'i kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| So, Oliver, I'll be honest with you. | Oliver, sana karşı dürüst olacağım. Senden haber aldığıma şaşırdım. | Arrow-1 | 2012 | |
| It was my impression from the local news | Yerel haberlerden edindiğim izlenim... | Arrow-1 | 2012 | |
| that you weren't going to be involved with your family's business. | ...aile işlerine gireceğin yönündeydi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, apparently there were a few catch phrases | Evden beş yıl uzak kaldıktan sonra öğrenemediğim... | Arrow-1 | 2012 | |
| One of them being "mainstream media." | Onlardan biri de "Yaygın medya." | Arrow-1 | 2012 | |
| The press never gets anything right. | Medya hiçbir şeyi doğru dürüst yazmıyor. Bu konuda bir iki şey biliyorum ben de. | Arrow-1 | 2012 | |
| So, Oliver, I'll be blunt. Mm hmm. | Oliver, doğrudan konuya gireceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I want the contract | Queen Holding'in... | Arrow-1 | 2012 | |
| to build Queen Consolidated's new Applied Sciences Division. | ...uygulamaları bilimler bölümünü içeren anlaşmayı istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I am inclined to give it to you. | Ben de sana vermek istiyorum. Annen bu konuda pek hevesli değildi. | Arrow-1 | 2012 | |
| How is she, by the way? | Kendisi nasıl bu arada? Evinde dinleniyor. Teşekkür ederim. | Arrow-1 | 2012 | |
| What a terrible thing that happened. | Başına gelenler korkunçtu. | Arrow-1 | 2012 | |
| And, Frank, I was very sorry to hear | Ayrıca Frank, ben de Paul Copani'nin başına gelenler için üzgünüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| Paul was a good friend. | Paul iyi bir dosttu. İyi de bir adamdı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. The violence in this city. | Evet. Şu şehirdeki tüm bu vahşet. Bazen bu şehirde neden kaldığımı merak ediyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've had the same thought. | Ben de aynı şeyleri düşünüyorum. Neden geri döndün ki madem? | Arrow-1 | 2012 | |
| After that island, you could have settled anywhere in the world. | O adadan sonra dünyanın her yerinde normal bir yaşam kurabilirdin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Because starling city is my home. | Çünkü Starling şehri benim evim. | Arrow-1 | 2012 | |
| No matter which way you go or turn, | Tilki döner dolaşır ve sonunda yine kürkçü dükkânına geri döner. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, this is my daughter Helena. | Oliver, bu kızım Helena. Selam. | Arrow-1 | 2012 | |
| Nice to meet you. | Tanıştığıma memnun oldum. Ben gidiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| All right. | Tamamdır. Yanında adamlarımdan birini al. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can take care of myself. | Kendimi koruyabilirim. Rica etmemiştim, tatlım. Kyle, son sınıfından hemen önce okulu bırakmakla kalmamış, kayıplara da karışmış. | Arrow-1 | 2012 | |
| Frank, that meeting you requested. | Frank, istediğin şu toplantı vardı ya. Yapabilirlermiş. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can come back another time. | Başka bir zaman gelebilirim. Hayır, hayır. Sadece | Arrow-1 | 2012 | |
| Just excuse us for a moment, would you? | Bize biraz müsaade eder misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver Queen. | Oliver Queen demek. Zengin adamların Lindsay Lohan'ı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, um... | Dinle... Gitmem gereken başka bir toplantı var... | Arrow-1 | 2012 | |
| but I need someone to take him to dinner. | ...ama onu yemeğe çıkaracak birisine ihtiyacım var. | Arrow-1 | 2012 | |
| So you pimp out your daughter. | Sen de kızını kullanmaya karar verdin. | Arrow-1 | 2012 | |
| and that we need this contract, | ...ihtiyacımızın olduğunu hatırlatırım ve Oliver Queen bunu sağlayabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Please, Sweet Pea. | Lütfen, tatlı bezelyem. Bizim için. | Arrow-1 | 2012 | |
| For me. Hmm? | Benim için? İşte benim kızım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, I'm so sorry. Something has come up. | Oliver, kusura bakma. Bir işim çıktı da. | Arrow-1 | 2012 | |
| But Helena would love to take you to dinner | Ama Helena seni yemeğe çıkartmayı ve anlaşmanın detaylarını konuşmayı çok ister. Kızını kaybettiği için dehşete düşmüştü. Kızını kaybettiği için dehşete düşmüştü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh. I was hoping to speak with you. | Seninle konuşmayı umuyordum aslında. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, as you speak for your family, | Aynı senin ailen adına konuştuğun gibi, kızım da kendi ailesi adına konuşabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's...It's really not necessary. | Cidden bunun hiç gereği yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| It would be my pleasure. | Memnuniyet duyarım. Tabii. | Arrow-1 | 2012 | |
| I look forward to working together. | Birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thank you for coming. | Geldiğiniz için sağ olun. Bir arkadaş için her şeyi yaparız. | Arrow-1 | 2012 | |
| We're not responsible for the attacks on your people. | Adamlarına olan saldırılardan biz sorumlu değiliz. | Arrow-1 | 2012 | |
| These attacks on my business | İşime yöneltilen bu saldırılar benim ailemin can damarına basıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| They stop now, | Bu saldırılar durur yoksa sizin peşinize düşerim. | Arrow-1 | 2012 | |
| What does the Triad have to gain by provoking you now? | Triad seni kışkırtarak ne elde etmeyi umuyor ki? | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, no one ever credited the Triad with rational thinking? | Triad'ın mantıklı düşünebildiğini kim söyledi ki zaten? | Arrow-1 | 2012 | |
| If not them, then who? | Onlar değilse kim o zaman? | Arrow-1 | 2012 | |
| Whoever it is, when I find out who's behind this, | Her kimse, bu işin arkasındakini bulduğum zaman kan çıkacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| there will be blood. | S.T.A.R. Labs'ta çalışan her bilim adamının oluşturduğu birleşik envanter. S.T.A.R. Labs'ta çalışan her bilim adamının oluşturduğu birleşik envanter. | Arrow-1 | 2012 | |
| Sounds like Bertinelli's ready to put the screws | Bertinelli, ona koruma parası veren herkesi... Ne oldu? | Arrow-1 | 2012 | |
| to everyone who pays him protection money. | ...tehdit etmeye hazır gibi görünüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, well, 3 of his best earners have been murdered. | E adamlarından üç tanesi öldürüldü. Bir şekilde parayı telafi etmeli. | Arrow-1 | 2012 | |
| Whoever is pruning the family tree | Aile ağacını kim buduyorsa, Bertinelli'nin acı çekmesini istiyor. | Arrow-1 | 2012 |