Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 152684

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
She thinks that Lorian's plan won't work.	Lorian'ın planının işe yaramayacağını düşünüyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
T'Pol found a discrepancy in his calculations.	T'Pol, Lorian'ın yaptığı hesaplamalarda bir tutarsızlık bulmuş.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
If we exceed warp 5.6...	Eğer warp 5.6 yı aşarsak...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
the injectors could start to overload.	enjektörler aşırı yüklenmeye başlayabilir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We'd be destroyed.	Yok oluruz.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Have you shown that to Trip?	Bunu Trip'e gösterdin mi?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
He agrees with the assessment.	O da aynı fikirde.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We'll have to contact Degra.	Degra'yla temas kurmalıyız.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Tell him we won't be able to make the rendezvous.	Ona buluşmaya gelmemizin mümkün olmadığını söyleyin.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
There is an alternative.	Başka bir seçenek daha var.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
The subspace corridor.	Altuzay koridoru.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We'll be thrown back in time. Not necessarily.	Zamanda geriye atılmış olacağız. Şart değil.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
T'Pol spent many years examining their sensor logs from the incident.	T'Pol uzun yıllar algılayıcı kayıtlarından olayı incelemiş.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
She believes it's possible to reconfigure our impulse manifolds.	İtki manifoldlarımızı yeniden yapılandırmanın mümkün olduğuna inanıyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
It should prevent the corridor from destabilising.	Bunun koridorun dengesizleşmesini önlemesi gerekir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
How long will it take? About 12 hours.	Ne kadar sürer? Yaklaşık 12 saat.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
My ship could be destroyed.	Gemim yok olabilirdi.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
There's only a 22% chance of an overload.	Aşırı yüklenme olasılığı yalnızca %22..	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I'd call that a damn big risk.	Ben buna çok büyük risk derim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
There's no alternative.	Başka bir seçenek yok.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You'll be thrown into the past if you try to use the corridor.	Koridoru kullanmaya kalkarsanız zamanda geriye atılacaksınız.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I've got two T'Pols who disagree with you.	Sana katılmayan iki T'Pol var.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
The Kovaalans will attack Enterprise the moment it enters the nebula.	Nebulaya girdiği anda Kovaalans Atılgan'a saldıracak.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
If they damage your manifolds, the corridor will destabilise again.	Manifoldlarınıza hasar verirlerse, koridor yine dengesizleşecektir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
It's our best option.	Bu bizim en iyi seçeneğimiz.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
This is my mission and my decision!	Bu benim görevim ve benim kararım!	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Saving Earth is my mission as much as yours.	Dünyayı kurtarmak senin kadar benim de görevim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I didn't come over here for a debate.	Buraya tartışmak için gelmedim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I've already given the order.	Emri çoktan verdim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Trip's short handed in Engineering.	Trip'in mühendislikte elemanı az.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
If you could spare a few people, he could get the work done faster.	Birkaç kişi verebilirsen, daha çabuk bitirebilir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You shouldn't have spoken to Archer.	Archer'la konuşmamalıydın.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
He had a right to know the risks.	Riskleri bilmeye hakkı var.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
If they use that corridor, their mission will fail.	Koridoru kullanırlarsa, görevleri başarısız olacak.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Earth will be destroyed.	Dünya yok edilecek.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You're allowing your human side to get the better of you.	İnsan tarafının seni daha iyi yapmasına izin vermelisin.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You know nothing about being human.	İnsan olmakla ilgili birşey bilmiyorsun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I know that for them...	Onlar için suçluluk duygusunun...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
guilt can be a powerful motivator.	güçlü bir güdülenme yaratabildiğini biliyorum.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Don't let it cloud your judgment.	Bunun yargını köreltmesine izin verme.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Maybe you'd be a little more concerned if Vulcan was in danger, and not Earth.	Belki dünya değil de Vulkan tehlike altında olsaydı biraz daha endişeli olurdun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We'll meet with Degra. I'll speak to the Xindi Council.	Degra'yla biz buluşacağız. Xindi Konseyi ile ben konuşurum.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
But Degra's not expecting us.	Ama Degra bizi beklemiyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Archer's following the same course of action he did before.	Archer daha önce yaptığı gibi aynı rotayı takip ediyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
He's not going to be at the rendezvous. But their plan could work.	Buluşmaya gidemeyecek. Ama planları işe yarayabilir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We can't just sit here and hope he succeeds.	Burada öylece oturup başarılı olmasını bekleyemeyiz.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Billions of lives are at stake.	Milyarlarca hayat tehlikede.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
How are we supposed to reach Degra?	Degra'ya nasıl ulaşmamızı bekliyorsun?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We can't sustain warp 6. Our injectors are too old.	Warp 6'yı koruyamayız. Enjektörlerimiz çok eski.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We're going to use the injectors from Archer's ship.	Archer'ın gemisindeki enjektörleri kullanacağız.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Do you expect him to simply give them to us?	Öylece bize vereceğini mi bekliyorsun?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You're going to steal them? Their warp drive will be disabled.	Onlardan çalacak mısın? Warp sürücüleri devre dışı kalacak.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
My father's a resourceful engineer.	Babam becerikli bir mühendistir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
He'll be able to fabricate new injectors.	Yeni enjektörler yapmayı başaracaktır.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You're asking me to betray Jonathan Archer.	Benden Jonathan Archer'a ihanet etmemi istiyorsun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I know this won't be easy...	Kolay olmayacağını biliyorum...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
but we've had to make difficult choices before.	ama daha önce de zor seçimler yapmak zorunda kalmıştık.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Our parents and grandparents lived and died aboard this ship...	Bir gün Xindiyi durdurabilmemizi sağlamak için...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
to ensure that someday we would be able to stop the Xindi.	bu gemide ailelerimiz, dedelerimiz ve ninelerimiz yaşadı ve öldü.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
This is our time.	Artık sıra bizde.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
If Earth is going to survive, we have to act.	Dünya ayakta kalacaksa, harekete geçmek zorundayız.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Have you spent any time talking to Lorian?	Lorian'la hiç konuşma fırsatı buldun mu?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You should. He seems like a good kid.	Konuşmalısın. İyi bir çocuğa benziyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
He's hardly a kid. He's more than 100 years old.	Çocuk demek biraz zor. 100 yaşından daha yaşlı.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Only in the Expanse could I have a son who's nearly three times my age.	Sadece alanda benim üç katı yaşımda bir oğlum olabilir.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Who would have thought, you and me, huh?	Kimin aklına gelirdi ki, sen ve ben ha?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Lorian says we're going to be married in a traditional Vulcan ceremony.	Lorian bizim geleneksel bir Vulkan töreni ile evleneceğimizi söylüyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
It's gonna take me weeks to learn to pronounce the vows.	Yemini telaffuz etmeyi öğrenmem bir hafta sürecek.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You know where we're going to have our honeymoon?	Balayımız için nereye gittiğimizi biliyor musun?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Cargo Bay 3.	Yük Ambarı 3.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
He says I'll fill it up with sand that we dug up from a passing asteroid.	Geçtiğimiz bir asteroitten kazdığım kum ile doldurduğumu söylüyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I'm even supposed to...	Ben bile tahmin edemezdim...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I'm even supposed to manufacture a palm tree.	Ben bile bir palmiye ağacı yaptığımı tahmin edemezdim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
It's ridiculous to assume those events are going to happen.	Bu olayların olacağını varsaymak çok saçma.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Hand me the flux coupler.	Akış bağlayıcıyı versene.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Aren't you at all curious...	Seninle benim sonuna kadar...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
about how you and I are supposed to end up together?	nasıl gittiğimizi hiç merek etmiyor musun?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
The fact that our counterparts married doesn't mean we'll do the same.	Benzerlerimizin evlenmiş olması gerçeği bizim de aynısını yapacağımız anlamına gelmez.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You're afraid to admit that under the right circumstances...	Doğru koşullarda benim için bir şeyler hissedebileceğini...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
you could have feelings for me.	kabul etmekten korkuyorsun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Maybe you have them already.	Belki de zaten hissediyorsun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I should have known this was a mistake.	Bunun bir hata olduğunu bilmeliydim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Exploring human sexuality with you.	İnsan cinselliğini seninle keşfetmenin.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You're obviously unable to have a physical relationship...	Açıkçası duygusal bir bağlantı geliştirmeden...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
without developing an emotional attachment.	fiziksel bir ilişkiye giremiyorsun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You know, all the other women on board must have been taken...	Biliyor musun, gemideki tüm diğer kadınlar...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
'cause I can't imagine any other reason why...	"çünkü başka bir neden düşünemiyorum"...	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I would have married someone as stubborn as you.	senin kadar inatçı birisiyle evlenmiş olmama alınmış olmalı.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I'll go help Rostov with the port manifold.	İskele manifoldu için Rostov'a yardım edeyim.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
You seem to have everything under control.	Her şeyi kontrol altında tutuyorsun gibi görünüyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Injectors are still online.	Enjektörler hala çalışıyor.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Greer, how much longer?	Greer, ne kadar sürer?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
It's taking more time than we thought to reroute the plasma.	Plazmayı yeniden yönlendirmek düşündüğümüzden uzun sürecek.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Hold off on it for now.	Şimdilik kapalı tutun.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
I want those starboard modules recalibrated first.	İlk önce sancak modüllerini kalibre etmek istiyorum.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Hold your fire. What the hell are you doing?	Ateşi kesin. Siz ne halt ediyorsunuz?	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Greer to Lorian.	Greer'den Lorian'a.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
The flow's been diverted.	Akış yönlendirildi.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
Get back to the ship.	Gemiye dönün.	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004
We won't be able to go to warp without those injectors!	Bu enjektörler olmadan Warp hızına geçemeyiz!	Star Trek: Enterprise EÂ²-1	2004