Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178465
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What do you suggest I tell them? | Onlara ne dememi onerirsin? Onlara ne dememi önerirsin? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Perhaps you're underestimating the positive effect | Belki de, kariyer degisikliginizin... Belki de, kariyer değişikliğinizin... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
that your career transition can have on your children. | ...cocuklariniz uzerinde olusturabilecegi pozitif etkiyi hafife aliyorsunuz. ...çocuklarınız üzerinde oluşturabileceği pozitif etkiyi hafife alıyorsunuz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
The positive effect? | Pozitif etki mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I make about 90 grand a year now. | su anda senede 90 bin kazaniyorum. Şu anda senede 90 bin kazanıyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Unemployment is what 250 bucks a week? | İssiz olunca ne olacak? Haftada 250 dolar falan mi? İşsiz olunca ne olacak? Haftada 250 dolar falan mı? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Is that one of your positive effects? | Pozitif etkilerinizden biri de bu mu? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well we'll get to be cosier cos I'm not gonna be able to pay my mortgage on my house. | Evimin kredi borcunu odeyemeyecegim zaman rahata mi erecegiz? Evimin kredi borcunu ödeyemeyeceğim zaman rahata mı ereceğiz? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
So maybe we can move into a nice fucking one bedroom apartment somewhere. | Belki de boktan bir tek yatak odali daireye tasiniriz. Belki de boktan bir tek yatak odalı daireye taşınırız. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And I guess without benefits, | Ve sanirim yardim almadan... Ve sanırım yardım almadan... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'll be able to hold my daughter as she, you know, suffers from her asthma | ...ilac masraflarini karsilayamayacagim icin... ...ilaç masraflarını karşılayamayacağım için... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
that I won't be able to afford the medication for. | ...kizim astim krizi gecirirken onu kollarimda tutabilecegim. ...kızım astım krizi geçirirken onu kollarımda tutabileceğim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well...tests have shown that children under moderate trauma have a tendency to | Testler, travma geciren cocuklarin bununla basa cikmak icin... Testler, travma geçiren çocukların bununla başa çıkmak için... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
apply themselves academically... | ...kendilerini akademik olarak... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
..as a method of coping. | ...kanitlama egiliminde olduklarini gosteriyor. ...kanıtlama eğiliminde olduklarını gösteriyor. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Go fuck yourself. | Hasiktir oradan! | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
That's what my kids'll think. | İste cocuklarimin dusunecegi sey bu. İşte çocuklarımın düşüneceği şey bu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Your children's admiration is important to you? Yeah. | cocuklarinin takdiri senin icin onemli mi? Evet. Çocuklarının takdiri senin için önemli mi? Evet. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, it was. | Evet, oyleydi. Evet, öyleydi. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well, I doubt they ever admired you, Bob. | Seni su ana kadar takdir ettiklerinden supheliyim, Bob. Seni şu ana kadar takdir ettiklerinden şüpheliyim, Bob. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Hey, asshole, aren't you supposed to be consoling me? | Lan got herif, senin beni teselli etmen gerekmiyor muydu? Lan göt herif, senin beni teselli etmen gerekmiyor muydu? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'm not a shrink, Bob. I'm a wake up call. | Ben psikiyatr degilim, Bob. Ben uyandirma cagrisiyim. Ben psikiyatr değilim, Bob. Ben uyandırma çağrısıyım. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You know why kids love athletes? I don't know, cos they screw lingerie models? | cocuklar neden sporculari sever? Ne bileyim, mankenlere caktiklari icin mi? Çocuklar neden sporcuları sever? Ne bileyim, mankenlere çaktıkları için mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
No, that's why we love athletes. Kids love athletes | Hayir, o bizim sevme sebebimiz. cocuklar sporculari... Hayır, o bizim sevme sebebimiz. Çocuklar sporcuları... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
because they follow their dreams. | ...hayallerinin pesinden gittikleri icin severler. ...hayallerinin peşinden gittikleri için severler. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well, I can't dunk. No, but you can cook. | Ben smac basamam. Hayir, ama yemek pisirebilirsin. Ben smaç basamam. Hayır, ama yemek pişirebilirsin. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Your resume says that you minored in French culinary arts. | ozgecmisinde yan dal olarak, Fransiz yemek pisirme sanatini sectigin yaziyor. Özgeçmişinde yan dal olarak, Fransız yemek pişirme sanatını seçtiğin yazıyor. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Most students, they work on the fryer at KFC, | ogrencilerin cogu KFC'de calisirlar... Öğrencilerin çoğu KFC'de çalışırlar... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
but you bussed tables at Il Picador to support yourself. | ...ama sen para kazanmak icin Il Picador'da masalari donatmissin. ...ama sen para kazanmak için Il Picador'da masaları donatmışsın. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Then you get out of college and then you come and work here. | Sonra okuldan mezun olmussun ve buraya gelip calismaya baslamissin. Sonra okuldan mezun olmuşsun ve buraya gelip çalışmaya başlamışsın. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
How much did they first pay you to give up on your dreams? | Hayallerinden vazgecmen icin sana ne kadar para vermislerdi? Hayallerinden vazgeçmen için sana ne kadar para vermişlerdi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
27 grand a year. And when were you going to stop | Yilda 27 bin. Peki ne zaman durup... Yılda 27 bin. Peki ne zaman durup... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
and come back and do what makes you happy? | ...seni mutlu eden seyi yapmaya baslayacaktin? ...seni mutlu eden şeyi yapmaya başlayacaktın? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Good question. | Guzel soru. Güzel soru. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I see guys who work at the same company for their entire lives, | Ayni sirkette bir omur boyu calisan adamlar goruyorum... Aynı şirkette bir ömür boyu çalışan adamlar görüyorum... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
guys exactly like you. | ...ayni senin gibiler. ...aynı senin gibiler. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
They clock in, they clock out, and they never have a moment of happiness. | Sabah gelir aksam giderler, ve asla mutlu bir anlari olmaz. Sabah gelir akşam giderler, ve asla mutlu bir anları olmaz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You have an opportunity here, Bob. | Senin bir firsatin var, Bob. Senin bir fırsatın var, Bob. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
This is a rebirth. | Bu yeniden dogus. Bu yeniden doğuş. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
If not for you, do it for your children. | Kendin icin degilse bile, cocuklarin icin yap. Kendin için değilse bile, çocukların için yap. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
He just waltzes in and cuts in line? | Seke seke gelip, sirayi kesme hakki var mi bu herifin? Seke seke gelip, sırayı kesme hakkı var mı bu herifin? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
We reserve priority assistance for our Hilton Honors members. | Hilton Onur Kart uyelerine oncelikli yardim on kosulumuz var. Hilton Onur Kart üyelerine öncelikli yardım ön koşulumuz var. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
The promotions are great. You should check it out. | Promosyonlari cok iyi. Siz de bir denemelisiniz. Promosyonları çok iyi. Siz de bir denemelisiniz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Hungry much? | cok mu acsin? Çok mu açsın? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Our business expense allots $40 each for dinner. | sirket, her aksam yemegi icin 40$'lik harcama tayin ediyor. Şirket, her akşam yemeği için 40$'lık harcama tayin ediyor. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I plan on grabbing as many miles as I can. | Ben de, yapabildigim kadar cok mil puan biriktirmeye calisiyorum. Ben de, yapabildiğim kadar çok mil puan biriktirmeye çalışıyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
OK, you gotta fill me in on the miles thing. What is that about? | Pekâlâ, bana su mil puan olayini biraz anlat. Neyin nesidir? Pekâlâ, bana şu mil puan olayını biraz anlat. Neyin nesidir? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Are you talking about... like frequent flyer miles? | Bahsettigin sey... sik ucus mili gibi bir sey mi? Bahsettiğin şey... sık uçuş mili gibi bir şey mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You really want to know? I'm dying to know. | Gercekten ogrenmek istiyor musun? ogrenmek icin can atiyorum. Gerçekten öğrenmek istiyor musun? Öğrenmek için can atıyorum. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't spend a nickel if I can help it unless it somehow profits my mileage account. | Mil puan hesabima yarari yoksa, bes kurus dahi harcamam. Mil puan hesabıma yararı yoksa, beş kuruş dahi harcamam. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
So what are you saving up for Hawaii, South of France? | Peki ne icin biriktiriyorsun? Hawaii, Guney Fransa? Peki ne için biriktiriyorsun? Hawaii, Güney Fransa? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It's not like that. The miles are the goal. | oyle degil. Mil puanlar hedeftir. Öyle değil. Mil puanlar hedeftir. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You're saving just to save? | Sadece biriktirmis olmak icin mi? Sadece biriktirmiş olmak için mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Just say I have a number in mind and I haven't hit it yet. | Sadece, aklimda bir sayi var ve henuz ona ulasamadim diyelim. Sadece, aklımda bir sayı var ve henüz ona ulaşamadım diyelim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
That's a little abstract. What's the target? | Bu biraz ozet oldu. Hedef ne? Bu biraz özet oldu. Hedef ne? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'd rather not. Is it a secret target? | Soylememeyi tercih ederim. Gizli bir hedef mi? Söylememeyi tercih ederim. Gizli bir hedef mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It's 10 million miles. | 10 milyon mil puan. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
OK. Isn't 10 million just a number? Pi's just a number. | Tamam. 10 milyon sadece bir sayi degil mi? Pi, sadece bir sayidir. Tamam. 10 milyon sadece bir sayı değil mi? Pi, sadece bir sayıdır. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well, we all need a hobby. | Tabii, hepimizin bir hobiye ihtiyaci var. Tabii, hepimizin bir hobiye ihtiyacı var. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
No, I... I don't mean to belittle your collection. I get it. It sounds cool. | Hayir...biriktirdigin puanlari kucumsemek istememistim. Anliyorum. Bu cok hos. Hayır...biriktirdiğin puanları küçümsemek istememiştim. Anlıyorum. Bu çok hoş. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I'd be the seventh person to do it. More people have walked on the moon. | Bunu yapan yedinci kisi olacagim. Ayda bile daha fazla adam yurudu. Bunu yapan yedinci kişi olacağım. Ayda bile daha fazla adam yürüdü. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Do they throw you a parade? You get lifetime executive status, | Sana bir gecis toreni yapiyorlar mi? Hayat boyu yonetici unvani aliyorsun... Sana bir geçiş töreni yapıyorlar mı? Hayat boyu yönetici unvanı alıyorsun... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
you get to meet the chief pilot, Maynard Finch... | ...kaptan pilot, Maynard Finch'le tanisiyorsun. ...kaptan pilot, Maynard Finch'le tanışıyorsun. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And they put your name on a side of plane. | Ve adini bir ucagin bir tarafina yaziyorlar. Ve adını bir uçağın bir tarafına yazıyorlar. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Men get such hard ons from putting their name on stuff. You guys don't grow up. | Erkekler, adlarinin bir yerlerde yazmasindan tatmin oluyorlar. Siz hic buyumuyorsunuz. Erkekler, adlarının bir yerlerde yazmasından tatmin oluyorlar. Siz hiç büyümüyorsunuz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
It's like you need to pee on everything. Oh, now who's stereotyping? | Her seyin uzerine isemeniz gerekirmis gibi. simdi kim kategoriye sokuyor? Her şeyin üzerine işemeniz gerekirmiş gibi. Şimdi kim kategoriye sokuyor? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Fear of mortality. It's like, yeah, you're gonna die one day. | olum korkusu. Bu biraz... evet, bir gun oleceksin. Ölüm korkusu. Bu biraz... evet, bir gün öleceksin. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
And why do you suppose that singular to men? | Neden bunun sadece erkeklere has bir sey oldugunu varsayiyorsun? Neden bunun sadece erkeklere has bir şey olduğunu varsayıyorsun? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Probably because you can't have babies. The baby argument. | Muhtemelen bebek sahibi olamadiginiz icin. Bebek savi demek. Muhtemelen bebek sahibi olamadığınız için. Bebek savı demek. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
If I had that many miles... | Eger o kadar mil puanim olsaydi... Eğer o kadar mil puanım olsaydı... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I would show up at an airport, | ...bir havaalanina gider... ...bir havaalanına gider... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
look at the destination board, pick a place and go. | ...kalkis levhasina bakip bir yer secer ve giderdim. ...kalkış levhasına bakıp bir yer seçer ve giderdim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Thank you for the advice. | Tavsiyen icin tesekkur ederim. Tavsiyen için teşekkür ederim. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
OK. Closer. Way closer. | Pekâlâ. Yaklas. Biraz daha yaklas. Pekâlâ. Yaklaş. Biraz daha yaklaş. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Still closer. | Yaklasmaya devam et. Yaklaşmaya devam et. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Closer. Ok. | Yaklas. Yaklaş. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Er...a little left. | Biraz sola. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Down a little. | Biraz asagiya. Biraz aşağıya. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Too far. Up. Up one more inch. | cok oldu. Yukari. 2 3 santim yukari al. Çok oldu. Yukarı. 2 3 santim yukarı al. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I don't get it. Why does your sister want a fake photo? | Anlamiyorum. Neden kiz kardesin sahte bir fotograf istiyor ki? Anlamıyorum. Neden kız kardeşin sahte bir fotoğraf istiyor ki? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
My sister is kooky. She thinks this is charming. It's like the gnome thing. | Kiz kardesim kaciktir. Bunun hos olacagini dusunuyor. Cuce olayi gibi bir sey. Kız kardeşim kaçıktır. Bunun hoş olacağını düşünüyor. Cüce olayı gibi bir şey. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
No, I mean, why would she want a fake photo in front of St Louis airport? | Hayir yani, neden St. Louis havaalaninin onunde olmasini istiyor? Hayır yani, neden St. Louis havaalanının önünde olmasını istiyor? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Are you kidding Lambert Field? The Wright brothers flew through there. | Dalga mi geciyorsun? Lambert havaalani? Wright kardesler buraya kadar uctu. Dalga mı geçiyorsun? Lambert havaalanı? Wright kardeşler buraya kadar uçtu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
That domed main terminal, | su kubbeli ana terminal... Şu kubbeli ana terminal... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
is the first of its kind, a precursor of everything from JFK to de Gaulle. | ...turunun ilk ornegi, JFK'dan de Gaulle'ye kadar bir cok havaalaninin oncusu. ...türünün ilk örneği, JFK'dan de Gaulle'ye kadar bir çok havaalanının öncüsü. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Pretty sweet. Just take the picture. | cok hosmus. Sen su fotografi cek. Çok hoşmuş. Sen şu fotoğrafı çek. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well, that's a keeper. | Hos bir ani oldu. Hoş bir anı oldu. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Let me see it. | Bir bakayim. Bir bakayım. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Why she wants dozens of reminders of all the places she hasn't been is beyond me. | Gitmedigi yerlerden hatira olarak bir seyler istemesini sorgulamak beni asiyor. Gitmediği yerlerden hatıra olarak bir şeyler istemesini sorgulamak beni aşıyor. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well I'm sure she'll be crushed for having missed this airport. | Eminim, bu havaalanini kacirdigi icin kahrolacaktir. Eminim, bu havaalanını kaçırdığı için kahrolacaktır. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Look, before Lindbergh had crossed the Atlantic, he took off from one of those runways. | Lindbergh, Altantik'i asmadan evvel bu pistlerden birinden kalkis yapti. Lindbergh, Altantik'i aşmadan evvel bu pistlerden birinden kalkış yaptı. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
D'you ever wonder why they called it the Spirit of St Louis? | Buraya neden St. Louis'in Ruhu dediklerini hic merak ettin mi? Buraya neden St. Louis'in Ruhu dediklerini hiç merak ettin mi? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
No. Well... | Hayir. İste... Hayır. İşte... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Do you know how fucked this place is now? | Burasi su an ne kadar boktan bir yer biliyor musun? Burası şu an ne kadar boktan bir yer biliyor musun? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
I am the one thing the one thing | Buranin yaraklara yan basmasini engelleyen.... Buranın yaraklara yan basmasını engelleyen.... | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Sometimes they just need to vent. | Bazen disa vurmalari gerekir. Bazen dışa vurmaları gerekir. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Please, for the love of God, can I fire the next one? | Tanri askina, lutfen siradakini ben kovabilir miyim? Tanrı aşkına, lütfen sıradakini ben kovabilir miyim? | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Miss Barnes, thank you for joining us. I'm here to be fired, right? | Bayan Barnes, bize katildiginiz icin tesekkur ederiz. Bayan Barnes, bize katıldığınız için teşekkür ederiz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
Well, we're here to talk about your future. | Aslinda, burada geleceginizi konusmak icin bulunuyoruz. Aslında, burada geleceğinizi konuşmak için bulunuyoruz. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |
You don't have to sugar coat it. I get the drill. | Allayip pullamaniza gerek yok. Bana yol verdiler. Allayıp pullamanıza gerek yok. Bana yol verdiler. | Up in the Air-1 | 2009 | ![]() |