Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179031
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
"Whose face am l seeing in every flower?" | Her çiçekte kimin yüzünü görüyorum? Bu kimin yüzü? Her çiçeğe baktığımda gördüğüm... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Whose face do l see in every flower?" | Her çiçekte kimin yüzünü görüyorum? Bu kimin yüzü? Her çiçeğe baktığımda gördüğüm... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Whose unheard voice is in my ears?" | Kulağıma fısıldayan bu duyulmamış ses kimin? Bu kimin sesi? Dinlemesem bile duyduğum? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Whose are these sounds.." | Rüyalarıma giren bu sesler kimin? Bu yaklaşan ayak sesleri kimin? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"..vibrating in my dreams?" | Bana nasıl hayaller gösteriliyor? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"My heart wonders whose arrival is awaited." | Kalbim heyecanla birisini bekliyor. Kalbim söyle bana, bu gelen kim? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"Why is the wind singing.." | Neden rüzgâr şarkı söylüyor? Neden rüzgar bu gün şarkı söylüyor? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Singing, singing.." | Söylüyor, söylüyor. ...şarkı söylüyor... şarkı söylüyor... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Today, your dream is coming true, Papa. | Bugün senin hayallerin gerçek oluyor, baba. Bu gün hayalin gerçek oluyor, baba. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Today, your daughter begins her first case. | Kızın ilk davasını alıyor bugün. Bu gün kızının ilk davası başlıyor. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
You devoted your entire life for truth and human rights. | Sen tüm hayatını hakikate ve insan haklarına adadın. Sen tüm hayatını doğruluğa ve insan haklarına adadın. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Today, l am taking my first step into the same battlefield. | Bugün ben de bu savaş alanına ilk adımımı atıyorum. Bu gün ben de aynı şavaş alanına ilk adımımı atacağım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
As always, l'm taking your faith and blessings with me. | Her zaman olduğu gibi senin inancın ve iyi dileklerin benimle beraber. Her zamanki gibi, senin güvenini ve duanı da yanımda götüreceğim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Karim Khan, do you know how to cook? | Karim Khan, yemek yapabiliyor musun? Karim Khan, nasıl yemek pişirilir biliyorsun, değil mi? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
No, sir, the wife cooks. | Hayır, efendim, yemekleri eşim yapar. Hayır efendim, yemekleri karım pişirir. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Better start learning. | En iyisi öğrenmeye başla. Yarın öğrenmeye başla. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Now, women have started doing men's jobs. Never know.. | Artık kadınlar erkek işlerine el attılar. Çünkü şimdi kadınlar erkeklerin işini yapmaya başlamış. Kimbilir... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..when you'll have to sleep on an empty stomach. | Ne zaman aç karnınla uyumak zorunda kalacağını bilemezsin. Belki yakında aç bir mide ile uyumak zorunda kalırsın. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Now, may l meet the lndian prisoner? | Artık Hintli mahkûmla görüşebilir miyim? Peki şimdi o Hindistanlı tutuklu ile görüşebilir miyim? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Most certainly. Now, you haνe the right to, Madam Lawyer. | Tabii ki görüşebilirsiniz. Şimdi bu sizin hakkınız, Avukat Hanım. Tabii ki görüşebilirsiniz! Şimdi bu sizin hakkınız, Avukat Hanım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Come, l'll escort you myself. | Gelin, ben size eşlik edeceğim. Gelin, ben de sizinle geleceğim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That way l'll get to spend a little more time with you. | Böylece sizinle biraz daha zaman geçirmiş olurum. Bu bahaneyle belki sizinle biraz daha vakit geçirebilirim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Shall we? | Gidiyor muyuz? Gidelim mi? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Excuse me, madam, but you're wasting your time. | Affedersiniz hanımefendi, boşuna zamanınızı harcıyorsunuz. Bu arada, kusura bakmayın ama, burada vaktinizi ziyan ediyorsunuz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
This man is here since 22 years, but no one's heard him.. | Bu adam 22 yıldır burada, ama kimse onun tek sözünü duymadı. O adam 22 yıldır burada. Ama şu ana kadar hiçkimse ağzından... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..utter a single word. | Bizce o burda çok mutlu. ...tek kelime çıktığını duymadı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
We think he is νery happy here, neνer fights, never complains.. | Olay çıkarmıyor, şikâyet etmiyor. Bizce o burda çok mutlu. Ne kavga ediyor, ne şikayet ediyor... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..seems like he doesn't want to be free at all. | Sanki özgür kalmak istemiyor. ...sanki özgür olmayı istemiyor gibi. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Freedom is every man's birthright and.. | Özgürlük her insanın doğuştan hakkıdır… Özgürlük her insanın doğuştan hakkıdır. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..it's my duty to see that he gets it. | Ve bu hakkı onlara vermek de benim görevim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
You do your duty and let me do mine. | Siz kendi işinize bakın, ben de benimkine bakayım. Siz kendi görevinizi yerine getirin, ben de kendimkini yerine getireyim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Hey, 786. Look who's come to meet you. | Hey, 786. Bak seni görmeye kim geldi. Hey 786! Bak seni görmeye kim geldi! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
You imbecile, Madam Lawyer is here, at least greet her. | Hey, geri zekâlı, avukatın geldi, en azından hoş geldin de. Seni embesil! Avukat Hanım seni görmeye geldi! En azından selam ver! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
The State of Pakistan has decided to reopen cases.. | Pakistan Hükümeti bazı Hintli tutukluların… Pakistan Hükumeti bazı Hintli tutukluların davalarını... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..of some lndian prisoners. | davalarını yeniden görüşmeye karar verdi. ...yeniden açmaya karar verdi. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
So, find your lost voice quickly and start babbling. | Onun için bir an önce kaybettiğin sesini bul ve ötmeye başla. Sen de bir an önce kayıp sesini bul da ötmeye başla... Konuş! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
This opportunity won't come again. | Böyle şans bir daha eline geçmez. Böyle şans bir daha ele geçmez. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
What did l tell you? Open the cell. | Size söylememiş miydim? Hücreyi açın. Size söylememiş miydim? Kapıyı açın. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l want to speak to him in private. | Onunla baş başa görüşmek istiyorum. Onunla yalnız konuşmak istiyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Well, you've signed the papers, what do l care? | Evrakları imzaladığınıza göre gerisi beni ilgilendirmez. Nasılsa kağıtları imzaladınız, banane. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Karim Khan, keep an eye on her. | Hey, Karim Kan, ondan gözünü ayırma. Karim Khan! Kadına göz kulak ol! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l've done my duty, now it's up to you and.. | Benden bu kadar, İşte oldu... Ben görevimi yerine getirdim, şimdi herşey size kalmış... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..your God. | artık her şey senin ve Allah'ın elinde. ...ve Tanrınıza. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Let's begin with names. | Hadi, önce tanışalım. Hadi, isimlerimizle başlayalım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l'm Saamiya Siddique and you are.. | Benim adım Samiya Sıdıku, sizinki? Ben Saamiya Siddique peki ya siz..? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Do you want me to call you 786 like the others do? | Diğerleri gibi 786 diye mi hitap etmemi istiyorsunuz? Benden, diğerleri gibi size 786 diye seslenmemi mi istiyorsunuz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Your name can't be so unpleasant that you prefer a number to it? | Adınız bir numara tercih ettirecek kadar kötü olamaz. Adınız o kadar kötü olamaz ki yerine bir numarayı tercih ediyorsunuz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Veer Pratap Singh. | Veer Pratap Sing. Veer Pratap Singh | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt's ages since you've heard your name, isn't it? | Adınızı duymayalı çok uzun zaman oldu değil mi? Adınızı duymayalı uzun zaman oldu, değil mi? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Please talk to me, Veer Pratap Singh. l've come to help you. | Lütfen benimle konuşun, Veer Pratap Sing, size yardım etmek için buradayım. Veer Pratap Singh, lütfen benimle konuşun buraya size yardım etmeye geldim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
22 years ago you remained silent. And no one could defend you. | 22 yıl susmuşsunuz ve kimse sizi savunmamış. 22 yıl önce sessizliğe büründünüz. Ve kimse sizi savunmadı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Today, God is giving you another chance. Talk to me.. | Bugün Allah size bir şans daha veriyor. Benimle konuşun… Bu gün Tanrı size bir şans daha veriyor. Lütfen benimle konuşun... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..and l promise to get you back to your country. | Söz veriyorum, sizi vatanınıza kavuşturacağım. Size söz veriyorum, sizi Hindistan'ınıza geri döndüreceğim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Please talk to me. Please. | Lütfen konuşun benimle. Lütfen benimle konuşun. Lütfen. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l don't know why you don't want your freedom. | Özgürlüğünüzü neden istemediğinizi bilmiyorum, Özgürlüğünüzü neden istemediğinizi henüz bilmiyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But l want you to know why.. | ancak şunu bilmenizi isterim ki… Ama şunu bilmelisiniz, sizin özgürlüğünüz benim için önemli. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..your freedom is important for me and other girls of this country. | özgürlüğünüz benim ve ülkemdeki diğer kadınlar için çok önemli. Ülkem için ve ülkemdeki benim gibi kadınlar için neden önemli... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
My father fought his entire life for women's empowerment in Pakistan. | Babam hayatı boyunca Pakistan'da kadınların hakları için mücadele verdi. Benim babam tüm hayatını, Pakistan'da kadınların da makam sahibi olması için çalışarak geçirdi. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But he could not do as much as he wanted to. | Fakat istediği şeyi tam olarak gerçekleştiremedi. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Today, after years of hard work, l have earned my first case. | Bugün, sıkıntılı geçen yıllar sonra ilk davamı hak ettim. Bu gün, yıllar süren zorlu çalışmaların ardından ilk davamı aldım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But everyone knows it's impossible to win this case. | Ama herkes bu davayı kazanamayacağımı düşünüyor. Fakat herkes bu davayı kazanmanın imkansız olduğunu sanıyor. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
They want me to lose.. | Benim başarısızlığımı istiyorlar. Kaybetmemi istiyorlar... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..so that no woman will tread into this male domain again. | Böylece hiçbir kadın erkeklerin dünyasına adım atamayacak. ...ve böylece hiçbir kadın erkeklerin dünyasına adım atmayacak. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But l'm not going to lose. | Ama ben kaybetmeyeceğim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l will not let down my father's dream. Or the women of my country. | Babamı ve bu ülkedeki kadınları hayal kırıklığına uğratmayacağım. Babamın hayalini ve ülkemdeki kadınların umutlarını yıkmayacağım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l just need your help. Talk to me.. | Sadece sizin yardımınıza ihtiyacım var. Benimle konuşun. Sadece sizin yardımınıza ihtiyacım var. Lütfen benimle konuşun. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Please talk to me. | Lütfen benimle konuşun. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Talk to me, Veer Pratap Singh. | Benimle konuşun, Veer Pratap Sing. Lütfen benimle konuşun Veer Pratap Singh. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That's an F 1 6 flying at the speed of 1 200mph. | Bu bir F 16 ve saatte 1200 km ile uçuyor. Bu bir F 16, saatte 1200 mil hızla uçuyor. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
When a plane tears through the skies, plays with the clouds.. | Gökyüzünde uçarken bulutlarla dalga geçiyor. Gökyüzü delinir, bulutlar ikiye bölünür bir uçak geçtiği zaman... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..no one but a pilot can understand that feeling. | Bu duyguyu pilot dışında kimse bilemez. ...bu hissi bir pilottan başka kimse anlayamaz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l can still feel my hands throbbing.. | Hala soğuktan donmuş ellerimi hissediyorum. Şimdi bile ellerimdeki çarpıntıyı... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..the blood rushing and the winds lashing.. | Hava çok rüzgârlıydı… ...kanımın akışını ve rüzgarın kamçılayışını her şeyi ile hissedebiliyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..when l would take my helicopter.. | ve biz helikopter ile… Helikopterime bindiğim zaman... ...helikopterimle... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..into the mountains. | dağın üzerinde uçuyorduk. ...dağların eteklerine giderdim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Ahead.. left.. | Ön tarafta, solda. Ön tarafta... solda... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Help. Help, help please. | İmdat. Lütfen yardım edin. İmdat! İmdat, imdat lütfen. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Let's go get them. | Hadi gidip alalım onları. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Help. | İmdat. İmdat! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
This was me and this was my life. | İşte bu bendim ve bu da benim hayatımdı. Bu bendim ve bu da benim hayatımdı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Squadron Leader Veer Pratap Singh. | Kaptan Veer Pratap Sing, Hava Filosu Komutanı Veer Pratap Singh. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
A rescue pilot with the lndian Air Force. | Hindistan Hava Kuvvetleri kurtarma pilotu. Hindistan Hava Kuvvetleri'nde bir kurtarma pilotu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l loved my work. | İşimi çok seviyordum. İşimden çok keyif alıyordum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Flying was a childhood fantasy. And saνing people's lives.. | Uçmak çocukluk hayalimdi. İnsan hayatını kurtarmak… Çünkü uçmak benim çocukluk hayalimdi. Ve insanların hayatını kurtarmak... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..was my father's legacy. He was an army officer.. | bana babamdan miras kalmıştı. O vatanı için… ...babamın vasiyetiydi. Babam orduda bir askerdi... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..who gaνe his life for the country. | hayatını veren bir subaydı. ...vatanı için şehit olan bir asker. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l was alone and free. | Yalnız ve özgürdüm. Yalnızdım... Özgürdüm ve... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And l lived every moment as if it were the last. | Ve her anı hayatımın son anı gibi yaşıyordum. ...her anımı sanki son olacakmış gibi yaşardım. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Little did l know that three days later.. | Nerden bilebilirdim ki 3 gün sonra… Nereden bilecektim ki, üç gün sonra... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..my life was going to change because of a girl. | hayatım bir kız yüzünden değişecekti. ...geceleri uykularım kaçacak ve buna sebep olan da bir kız olacak. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
A girl who was then sound asleep in Pakistan. | O sırada, Pakistan’daki evinde uyumakta olan bir kız. O sırada, Pakistan'daki evinde uyumakta olan bir kız. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Wake up, Zaara. lt's seven o'clock. | Uyan Zaara. Saat 7 oldu. Kalkın, Bayan Zaara. Saat yedi oldu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Seven. l've never woken up this early.. | 7 mi? Hiç bir zaman bu kadar erken kalkmadım ki. Yedi mi! Şimdiye kadar hiç bu kadar erken kalkmadım ki! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Whatever has not happened till now.. | Şimdiye kadar olmayan bir şey de şimdi oldu ama. Dün sana söz kesildi. Şimdiye kadar olmayan bir şey de... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..will begin from today. Your marriage got fixed yesterday. | ...şimdi oldu ama. Dün akşam evliliğin kararlaştırıldı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Now, you're just a guest here for some time. | Artık burada misafir sayılırsın. Sen şimdi burda bir kaç günlüğüne kalan bir misafirsin. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Soon, you'll have to go to your husband's house. | Yakında kocanın evine gideceksin. Birkaç gün sonra buradan gideceksin. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Your mother wants you to change your habits. | Annen alışkanlıklarını değiştirmeni istiyor. Sonra hep kocanın evinde kalacaksın. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Wake up every morning at seven, make your own bed. | Sabah saat yedide kalkıp yatağını yapmanı istiyor. Bundan sonra saat yedide kalkacak, kendi yatağını kendin düzeltecek... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Then learn cooking from uncle lqbal.. | Sonra İkbal amcandan yemek yapmasını öğrenmeni istiyor. ...ve lqbal Amcadan yemek pişirmeyi öğreneceksin | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |