• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183141

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Yeah, but you're Gail Byer. Everyone loved you. Evet, ama sen Gail Byer'sın. Herkes seni severdi. You Again-2 2010 info-icon
You can't relate to what I went through. Gittiğimde bağlarımızı koparmamıştık. Benim geçtiğim yollarla kıyaslanamaz. Gittiğimde bağlarımızı koparmamıştık. Gittiğimde bağlarımızı koparmamıştık. You Again-2 2010 info-icon
Really? You wanna bet? Öyle mi? Bahse var mısın? Sahi mi? Bahse var mısın? Öyle mi? Bahse var mısın? Öyle mi? Bahse var mısın? You Again-2 2010 info-icon
Listen, nobody gets through high school unscathed, Marni. Nobody. Dinle, lise yıllarında herkesin problemleri olur Marni, herkesin. Dinle, hiç kimse liseden incinmeden çıkamaz, Marni. Hiç kimse. Dinle, lise yıllarında herkesin problemleri olur Marni, herkesin. Dinle, lise yıllarında herkesin problemleri olur Marni, herkesin. You Again-2 2010 info-icon
You didn't tell me you had problems in high school. Fakat lise yıllarında ki problemlerden hiç bahsetmedin. Lisedeki sorunlarını bana hiç anlatmadın. Fakat lise yıllarında ki problemlerden hiç bahsetmedin. Fakat lise yıllarında ki problemlerden hiç bahsetmedin. You Again-2 2010 info-icon
Because what's past is past. Çünkü geçmiş geçmişte kaldı. You Again-2 2010 info-icon
Look, if you had a problem with Joanna in the past, you can fix it now. Bak, eğer geçmişte Joanna ile problemin olduysa, şimdi düzeltebilirsin. Bak, geçmişte Joanna ile sorunlar yaşadıysan, şimdi onları düzeltebilirsin. Bak, eğer geçmişte Joanna ile problemin olduysa, şimdi düzeltebilirsin. Bak, eğer geçmişte Joanna ile problemin olduysa, şimdi düzeltebilirsin. You Again-2 2010 info-icon
Everyone deserves a second chance. Deserves a second chance. I know. Herkes ikinci bir şansı hak eder. ikinci bir şansı hak eder. Biliyorum. ...herkes ikinci bir şansı hak eder. ...ikinci şansı hak eder. Biliyorum. Herkes ikinci bir şansı hak eder. ikinci bir şansı hak eder. Biliyorum. Herkes ikinci bir şansı hak eder. ikinci bir şansı hak eder. Biliyorum. You Again-2 2010 info-icon
Joanna's Aunt Mona is here! Mona teyze geldi! Joanna'nın teyzesi Mona geldi! Mona teyze geldi! Mona teyze geldi! You Again-2 2010 info-icon
[Woman] I can't believe my little Joanna's getting married. Küçük Joanna'mın evlenmesine inanamıyorum. Küçük Joanna'mın evleneceğine inanamıyorum. Küçük Joanna'mın evlenmesine inanamıyorum. Küçük Joanna'mın evlenmesine inanamıyorum. You Again-2 2010 info-icon
I know. It's crazy, right? I'm so happy for you. Biliyorum, çılgınca değil mi? Senin adına çok mutluyum. Biliyorum. Çok süper değil mi? Senin için çok mutluyum. Biliyorum, çılgınca değil mi? Senin adına çok mutluyum. Biliyorum, çılgınca değil mi? Senin adına çok mutluyum. You Again-2 2010 info-icon
Come meet the family. Aunt Mona... Yeni ailem ile tanış. Mona Teyzem... Gel de aileyle tanış. Mona teyze... Yeni ailem ile tanış. Mona Teyzem... Yeni ailem ile tanış. Mona Teyzem... You Again-2 2010 info-icon
...this is Will's sister, Marni. ...Will'in kardeşi, Marni. ...bu Will'in kız kardeşi, Marni. ...Will'in kardeşi, Marni. ...Will'in kardeşi, Marni. You Again-2 2010 info-icon
What a pleasure. Nice to meet you. Ne büyük bir zevk. Memnun oldum. Büyük zevk. Memnun oldum. Ne büyük bir zevk. Memnun oldum. Ne büyük bir zevk. Memnun oldum. You Again-2 2010 info-icon
And this is Will's mom. Ve Will'in annesi. Ve bu Will'in annesi. Ve Will'in annesi. Ve Will'in annesi. You Again-2 2010 info-icon
Gail? Ramona. Gail? Ramona. Gail? Ramona? Gail? Ramona. Gail? Ramona. You Again-2 2010 info-icon
Whoa! You guys know each other? Tanışıyor musunuz? Vay be! Siz birbirinizi tanıyor musunuz? Tanışıyor musunuz? Tanışıyor musunuz? You Again-2 2010 info-icon
Gail! Ramona! Gail! Ramona! You Again-2 2010 info-icon
How long has it been? Ne kadar zaman geçti? Ne kadar oldu? Ne kadar zaman geçti? Ne kadar zaman geçti? You Again-2 2010 info-icon
Well, don't tell, or I'll have to strangle you. [Laughing] Ya da söyleme, seni boğazlamak zorunda kalmayayım. Söyleme, yoksa seni boğazlamam gerekebilir. Ya da söyleme, seni boğazlamak zorunda kalmayayım. Ya da söyleme, seni boğazlamak zorunda kalmayayım. You Again-2 2010 info-icon
Who can remember? How do you two know each other? Kim hatırlıyor ki? Nereden tanışıyorsunuz? Kim unutabilir ki? Birbirinizi nereden tanıyorsunuz? Kim hatırlıyor ki? Nereden tanışıyorsunuz? Kim hatırlıyor ki? Nereden tanışıyorsunuz? You Again-2 2010 info-icon
Uh... we went to school together. We were best friends. Aynı okula gitmiştik. Çok iyi arkadaştık. Okula beraber gittik. Birbirimizin en iyi arkadaşıydık. Aynı okula gitmiştik. Çok iyi arkadaştık. Aynı okula gitmiştik. Çok iyi arkadaştık. You Again-2 2010 info-icon
Whoa! Very, very close. Çok çok iyi arkadaştık. Çok, çok yakındık. Çok çok iyi arkadaştık. Çok çok iyi arkadaştık. You Again-2 2010 info-icon
Wow. You look... great. Harika görünüyorsun. Vay canına. Harika görünüyorsun. Harika görünüyorsun. Harika görünüyorsun. You Again-2 2010 info-icon
Stop. No, no, really. Kes şunu. Hayır gerçekten. Kes şunu. Hayır, hayır, gerçekten. Kes şunu. Hayır gerçekten. Kes şunu. Hayır gerçekten. You Again-2 2010 info-icon
You look amazing. You haven't aged at all. İnanılır gibi değil. Hiç yaşlanmamışsın. İnanılmaz görünüyorsun. Hiç yaşlanmamışsın. İnanılır gibi değil. Hiç yaşlanmamışsın. İnanılır gibi değil. Hiç yaşlanmamışsın. You Again-2 2010 info-icon
Oh, well... She looks computer generated. İyi. Yeni nesil gibi görüküyor. Bilgisayarda üretilmiş gibi görünüyor. İyi. Yeni nesil gibi görüküyor. İyi. Yeni nesil gibi görüküyor. You Again-2 2010 info-icon
[Mark] Ben. Thank you. You must be Ben. Ben. Teşekkürler. Sen Ben olmalısın. You Again-2 2010 info-icon
You know, I have something that I think you will like. Sana bir hediyem var. Bence beğeneceksin. Elimde hoşlanacağını düşündüğüm bir şey var. Sana bir hediyem var. Bence beğeneceksin. Sana bir hediyem var. Bence beğeneceksin. You Again-2 2010 info-icon
Fallout Four? This doesn't even come out until the summer! Fallout Four? Yaza kadar çıkmayacağını sanıyordum! Fallout 4 mü? Yaza kadar çıkmayacaktı bu! Fallout Four? Yaza kadar çıkmayacağını sanıyordum! Fallout Four? Yaza kadar çıkmayacağını sanıyordum! You Again-2 2010 info-icon
[Mark] What do you say, young man? Thank you! Ne diyorsun küçük adam? Teşekkürler! Ne diyorduk, genç adam? Teşekkür ederim! Ne diyorsun küçük adam? Teşekkürler! Ne diyorsun küçük adam? Teşekkürler! You Again-2 2010 info-icon
Oh! [Speaking French] Oynamak için sabırsızlanıyorum... Önemli değil, beyefendi. Oynamak için sabırsızlanıyorum... Oynamak için sabırsızlanıyorum... You Again-2 2010 info-icon
I cannot wait to go play this! I got... I gotta go! Gitmem gerek! Oynamak için sabredemem! Gitmeliyim! Gitmem gerek! Gitmem gerek! You Again-2 2010 info-icon
Have fun. [Chuckling] Oh, and Marni. İyi eğlenceler... Ve Marni. İyi eğlenceler. Ve Marni. İyi eğlenceler... Ve Marni. İyi eğlenceler... Ve Marni. You Again-2 2010 info-icon
You know, I think I have the right size. Sana da bunu aldım. Umarım üzerine uyar. Sanırım bedeni doğru aldım. Sana da bunu aldım. Umarım üzerine uyar. Sana da bunu aldım. Umarım üzerine uyar. You Again-2 2010 info-icon
Is this Brian Reyes? Brian who? Brian Reyes mi bu? Brian kim? Bu Brian Reyes mi? Brian kim? Brian Reyes mi bu? Brian kim? Brian Reyes mi bu? Brian kim? You Again-2 2010 info-icon
And this is from his new collection? Yeni koleksiyon mu? Yeni koleksiyonundan mı? Yeni koleksiyon mu? Yeni koleksiyon mu? You Again-2 2010 info-icon
'Cause I thought that it was pre sold out. Yeni koleksiyonun bittiğini sanıyordum. Çünkü daha çıkmadan tükendiğini sanıyordum. Yeni koleksiyonun bittiğini sanıyordum. Yeni koleksiyonun bittiğini sanıyordum. You Again-2 2010 info-icon
Brian is a doll. He always stays at my hotels. Brian çok sevimlidir. Benim otelimde kalır. Brian'ın saçı uzun aklı kısadır. Her zaman benim otellerimde kalır. Brian çok sevimlidir. Benim otelimde kalır. Brian çok sevimlidir. Benim otelimde kalır. You Again-2 2010 info-icon
He always stays at the Sullenger. You own the Sullenger Hotel? Sullenger otel de kalır biliyorum. Sullenger otel senin mi? O hep Sullenger'da kalır. Siz Sullenger Oteli'nin sahibi misiniz? Sullenger otel de kalır biliyorum. Sullenger otel senin mi? Sullenger otel de kalır biliyorum. Sullenger otel senin mi? You Again-2 2010 info-icon
The Sullenger Group. Actually, we now own 14 properties. Aslında 14 şirketimiz var. Sullenger holding. Sullenger Grubu'nun aslında. Şu anda 14 mülke sahibiz. Aslında 14 şirketimiz var. Sullenger holding. Aslında 14 şirketimiz var. Sullenger holding. You Again-2 2010 info-icon
I can't believe it myself. Kendim bile inanamıyorum. Ben de inanamıyorum. Kendim bile inanamıyorum. Kendim bile inanamıyorum. You Again-2 2010 info-icon
I can't believe that my mom didn't tell me Annemin bana, dünyanın en güçlü 100 kadınından biriyle... Annemin, Forbes'in seçtiği en güçlü 100 kadından biriyle... Annemin bana, dünyanın en güçlü 100 kadınından biriyle... Annemin bana, dünyanın en güçlü 100 kadınından biriyle... You Again-2 2010 info-icon
that she was friends with one of Forbes' 100 most powerful women. ...arkadaş olduğunu söylememesine inanamıyorum. You Again-2 2010 info-icon
Please, that silly list changes all the time. Lütfen, o salak liste sürekli değişir. Lütfen, o aptal liste sürekli değişir. Lütfen, o salak liste sürekli değişir. Lütfen, o salak liste sürekli değişir. You Again-2 2010 info-icon
Yeah, but you've been on it for, like, ten years. Evet ama neredeyse on yıldır o listedesin. Evet, ama sen on yıldır içindesin. Evet ama neredeyse on yıldır o listedesin. Evet ama neredeyse on yıldır o listedesin. You Again-2 2010 info-icon
Eleven. But, you know, what's most important to me Onbir. Ama benim için önemli olan, insanların benim otelimde evinde gibi... On bir. Ama benim için önemli olan... Onbir. Ama benim için önemli olan, insanların benim otelimde evinde gibi... Onbir. Ama benim için önemli olan, insanların benim otelimde evinde gibi... You Again-2 2010 info-icon
is that when someone stays at my hotel, they feel right at home. ...hissetmelerini sağlamak. ...birilerinin otelimde kaldığında, kendilerini evlerinde gibi hissetmeleridir. ...hissetmelerini sağlamak. ...hissetmelerini sağlamak. You Again-2 2010 info-icon
"Like home but better," I always say. Which reminds me... Her zaman dediğim gibi, "Evimden daha iyi". Ayrıca bu düğün için çok çalıştınız... Hep "Ev gibi ama daha iyisi" derim. Aklıma gelmişken... Her zaman dediğim gibi, "Evimden daha iyi". Ayrıca bu düğün için çok çalıştınız... Her zaman dediğim gibi, "Evimden daha iyi". Ayrıca bu düğün için çok çalıştınız... You Again-2 2010 info-icon
You two have worked so hard on this wedding. ...bu demek oluyor ki, bir hafta boyunca sizi otellerimin birinde... ...ikinizin bu düğün için çok sıkı çalıştığını biliyorum. ...bu demek oluyor ki, bir hafta boyunca sizi otellerimin birinde... ...bu demek oluyor ki, bir hafta boyunca sizi otellerimin birinde... You Again-2 2010 info-icon
It would mean so much to me if you would spend a week at any one of my resorts. ...ağırlamak isterim. Nerede isterseniz. Tatil köylerimden birinde bir haftalık tatil geçirmek isterseniz hoşuma gider. ...ağırlamak isterim. Nerede isterseniz. ...ağırlamak isterim. Nerede isterseniz. You Again-2 2010 info-icon
Bali, Maui, Paris. Bali, Maui, Paris. Saygılarımızla, SULLENGER GRUBU Bali, Maui, Paris. Bali, Maui, Paris. Bali, Maui, Paris. You Again-2 2010 info-icon
Are you? Yes! No. No. Kabul eder misiniz? Evet! Hayır, hayır. Hadi ya? Evet! Hayır. Hayır. Kabul eder misiniz? Evet! Hayır, hayır. Kabul eder misiniz? Evet! Hayır, hayır. You Again-2 2010 info-icon
Yes. I insist. Evet. Israr ediyorum. You Again-2 2010 info-icon
Now, Ramona, you know you did not have to do all this. Romana, bütün bunları yapmak zorunda değilsin. Ramona, tüm bunları yapmak zorunda olmadığını biliyorsun. Romana, bütün bunları yapmak zorunda değilsin. Romana, bütün bunları yapmak zorunda değilsin. You Again-2 2010 info-icon
You've already done so much for the wedding. Zaten düğün için yeteri kadar zahmete girdin. Düğün için zaten çok fazla şey yaptın. Zaten düğün için yeteri kadar zahmete girdin. Zaten düğün için yeteri kadar zahmete girdin. You Again-2 2010 info-icon
Do you think I'm trying to buy people's affection? Sence insanların duygularını satın almaya mı çalışıyorum? İnsanların sevgilerini satın almaya çalıştığımı mı düşünüyorsun? Sence insanların duygularını satın almaya mı çalışıyorum? Sence insanların duygularını satın almaya mı çalışıyorum? You Again-2 2010 info-icon
Did it work? Yeah! İşe yaradı mı? Evet! You Again-2 2010 info-icon
This is so exciting. I mean, doesn't it feel like we're already family? Bu çok heyecanlı, yani şimdiden bir aile olduk değil mi? Bu çok heyecan verici. Yani, şimdiden bir aile gibi hissetmiyor musunuz? Bu çok heyecanlı, yani şimdiden bir aile olduk değil mi? Bu çok heyecanlı, yani şimdiden bir aile olduk değil mi? You Again-2 2010 info-icon
Let's notjust stand here. Come on in, family! Neden burada duruyoruz. Hadi bakalım içeri geçelim. Burada böyle dikilmeyelim. İçeri girin, ev halkı! Neden burada duruyoruz. Hadi bakalım içeri geçelim. Neden burada duruyoruz. Hadi bakalım içeri geçelim. You Again-2 2010 info-icon
Put your feet up. Have a drink, Ramona. Ayaklarımızı uzatıp, içki içelim Ramona. Ayaklarınızı dinlendirin. Bir içki al, Ramona. Ayaklarımızı uzatıp, içki içelim Ramona. Ayaklarımızı uzatıp, içki içelim Ramona. You Again-2 2010 info-icon
[Mark] I think we've got some French champagne. Sanırım Fransız şarabı olacaktı. Sanırım Fransız şampanyamız vardı. Sanırım Fransız şarabı olacaktı. Sanırım Fransız şarabı olacaktı. You Again-2 2010 info-icon
There are cowbells on every door, and we have no beds. Herkesin ihtiyacı vardı fakat bizde hiç yatak yoktu. Her kapıda inek çanı asılıydı, ve hiç yatağımız yoktu. Herkesin ihtiyacı vardı fakat bizde hiç yatak yoktu. Herkesin ihtiyacı vardı fakat bizde hiç yatak yoktu. You Again-2 2010 info-icon
I have 400 beds stranded somewhere in the Indian Ocean. Benimse Hint okyanusunda bir yerde 400 yatağım vardı. Hint Okyanusu'nda bir yerlerde 400 adet yatağım mahsur kalmıştı. Benimse Hint okyanusunda bir yerde 400 yatağım vardı. Benimse Hint okyanusunda bir yerde 400 yatağım vardı. You Again-2 2010 info-icon
I mean, it's still beautiful. It's Switzerland. Demek istediğim, hala çok güzel. Orası İsviçre. Demek istediğim, hala güzeldi. İsviçre'ydi. Demek istediğim, hala çok güzel. Orası İsviçre. Demek istediğim, hala çok güzel. Orası İsviçre. You Again-2 2010 info-icon
I love Switzerland. You've never been to Switzerland. İsviçreye bayılırım. İsviçreye hiç gitmedin ki. İsviçre’yi seviyorum. Sen İsviçre'ye hiç gitmedin ki. İsviçreye bayılırım. İsviçreye hiç gitmedin ki. İsviçreye bayılırım. İsviçreye hiç gitmedin ki. You Again-2 2010 info-icon
Yeah, but I love chocolate. I love cheese. I love clocks! Evet ama çikolotayı severim, peyniri severim. Saatleri severim! Öyle, ama çikolatayı seviyorum. Peyniri seviyorum. Saatleri seviyorum! Evet ama çikolotayı severim, peyniri severim. Saatleri severim! Evet ama çikolotayı severim, peyniri severim. Saatleri severim! You Again-2 2010 info-icon
Well, then we all have to spend some time at my new place. O halde, neden yeni yerlerde biraz zaman geçirmiyoruz. O zaman hepimiz yeni evimde biraz zaman geçirebiliriz. O halde, neden yeni yerlerde biraz zaman geçirmiyoruz. O halde, neden yeni yerlerde biraz zaman geçirmiyoruz. You Again-2 2010 info-icon
How about Christmas in Gstaad? Yes! Gstaad'da yılbaşına ne dersiniz? Evet! Gstaad'da yılbaşı nasıl olur? Evet! Gstaad'da yılbaşına ne dersiniz? Evet! Gstaad'da yılbaşına ne dersiniz? Evet! You Again-2 2010 info-icon
We can take the jet. Count me in. Özel uçakla gidebiliriz. Bende geliyorum. Jetimi alabiliriz. Ben varım. Özel uçakla gidebiliriz. Bende geliyorum. Özel uçakla gidebiliriz. Bende geliyorum. You Again-2 2010 info-icon
No way! You own your own plane? Hadi canım! Özel uçağın mı var? Hadi be oradan! Kendi uçağın mı var senin? Hadi canım! Özel uçağın mı var? Hadi canım! Özel uçağın mı var? You Again-2 2010 info-icon
Oh, darling, sometimes I think it owns me. Oh tatlım bazen evimin uçak olduğunu düşünüyorum. Hayatım, bazen onun bana sahip olduğumu düşünüyorum. Oh tatlım bazen evimin uçak olduğunu düşünüyorum. Oh tatlım bazen evimin uçak olduğunu düşünüyorum. You Again-2 2010 info-icon
I am on it non stop just flitting from one continent to the next. Bir yerden başka bir yere sürekli gidip duruyorum. Hiç durmadan bir kıtadan bir diğerine uçup duruyorum. Bir yerden başka bir yere sürekli gidip duruyorum. Bir yerden başka bir yere sürekli gidip duruyorum. You Again-2 2010 info-icon
Not to mention all the back and forth with my divorce. Bir ileri bir geri boşanma işlemlerim de cabası. Boşanmam için gidip gelmelerimden bahsetmiyorum bile. Bir ileri bir geri boşanma işlemlerim de cabası. Bir ileri bir geri boşanma işlemlerim de cabası. You Again-2 2010 info-icon
Michael and I have been in litigation 14 months. Michael ile mahkememiz 14 ay sürdü. Michael'la boşanma davamız sadece 7 ay evli kalmamıza rağmen... Michael ile mahkememiz 14 ay sürdü. Michael ile mahkememiz 14 ay sürdü. You Again-2 2010 info-icon
We were only married for seven, so... Sadece yedi sene evli kaldık... ...14 aydır devam ediyor. Sadece yedi sene evli kaldık... Sadece yedi sene evli kaldık... You Again-2 2010 info-icon
Ramona, I'm sorry. That must be so difficult. Ramona, üzgünüm, senin için çok zor olmalı. Ramona, üzüldüm. Bu çok zor olmalı. Ramona, üzgünüm, senin için çok zor olmalı. Ramona, üzgünüm, senin için çok zor olmalı. You Again-2 2010 info-icon
Yeah, it is, but, you know, Evet, öyle fakat bilirsin, Evet öyle ama... Evet, öyle fakat bilirsin, Evet, öyle fakat bilirsin, You Again-2 2010 info-icon
it's nothing that a delicious piece ofwhatever this is can't fix. hiç bir şey şuan şu tatlıdan daha önemli değil. ...her neyse bundan bir parça yemenin düzeltemeyeceği bir şey yoktur. hiç bir şey şuan şu tatlıdan daha önemli değil. hiç bir şey şuan şu tatlıdan daha önemli değil. You Again-2 2010 info-icon
Oh, Mark has been doing this kind of program that... Mark şu çılgın diyeti yapıyor bu aralar... Mark bu tarz bir programı uyguluyor da... Mark şu çılgın diyeti yapıyor bu aralar... Mark şu çılgın diyeti yapıyor bu aralar... You Again-2 2010 info-icon
"As the eyes are the window to the stomach... "Eğer gözlerin perdesi kapalıysa... "Gözler midenin penceresi olduğuna göre... "Eğer gözlerin perdesi kapalıysa... "Eğer gözlerin perdesi kapalıysa... You Again-2 2010 info-icon
[together] so shall we pull the curtain". ...gönül gözün açıktır." ...biz çekelim perdeyi üzerine." ...gönül gözün açıktır." ...gönül gözün açıktır." You Again-2 2010 info-icon
How did you know that? Bunu nerden biliyorsun? Bunu nereden biliyorsun? Bunu nerden biliyorsun? Bunu nerden biliyorsun? You Again-2 2010 info-icon
I had no idea the Yamaguchi Diet had come to the States! Yamaguchi dietinin buralar kadar geldiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Yamaguchi Diyeti'nin, ABD'ye kadar geldiğinden hiç haberim yoktu! Yamaguchi dietinin buralar kadar geldiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Yamaguchi dietinin buralar kadar geldiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. You Again-2 2010 info-icon
I simply swear by it! Me, too! Yemin ederim! Bende! Kendimi ona adadım! Ben de! Yemin ederim! Bende! Yemin ederim! Bende! You Again-2 2010 info-icon
[Cell phone ringing] Oh! [Speaks Italian] İzninizle. Alo! Affedersiniz. İzninizle. Alo! İzninizle. Alo! You Again-2 2010 info-icon
Hello. Hello, darling. Georgia King, the wedding planner. Merhaba hayatım. Georgia King, düğün planlayıcısı. Selam. Selam, hayatım. Georgia King, düğün planlayıcısı. Merhaba hayatım. Georgia King, düğün planlayıcısı. Merhaba hayatım. Georgia King, düğün planlayıcısı. You Again-2 2010 info-icon
Geor... Georgia King is the wedding planner? Geor... Georgia King düğün planlayıcısı mı? Düğün planlayıcısı Georgia King mi? Geor... Georgia King düğün planlayıcısı mı? Geor... Georgia King düğün planlayıcısı mı? You Again-2 2010 info-icon
She is like Southern royalty. Güneyin kralıdır. Kadın güneyin kraliçesi gibi bir şey. Güneyin kralıdır. Güneyin kralıdır. You Again-2 2010 info-icon
Every single one of our clients wants her to do their wedding. Bütün bekâr müşterilerimiz düğünleri için bu kadını ister. Müşterilerimizin her biri düğününü onun planlamasını istiyor. Bütün bekâr müşterilerimiz düğünleri için bu kadını ister. Bütün bekâr müşterilerimiz düğünleri için bu kadını ister. You Again-2 2010 info-icon
Thank you, darling. [Speaks Italian] Teşekkürler, hayatım. You Again-2 2010 info-icon
[Giggling] [Ramona] Look at these two. Şunlara bir bakın. Şu ikisine bakın. Şunlara bir bakın. Şunlara bir bakın. You Again-2 2010 info-icon
You guys are so adorable. Ne kadar sevimlisiniz. Siz çocuklar çok sevimlisiniz. Ne kadar sevimlisiniz. Ne kadar sevimlisiniz. You Again-2 2010 info-icon
Gail, doesn't thatjust take you right back to when you were young? Gail, çocukluk zamanını hatırlıyorsun değil mi? Gail, bu seni gençliğine alıp götürmüyor mu? Gail, çocukluk zamanını hatırlıyorsun değil mi? Gail, çocukluk zamanını hatırlıyorsun değil mi? You Again-2 2010 info-icon
You know, your mother may not have told you this, but back in high school, Annen sana daha söylememiş olabilir, ama lisedeyken... Biliyor musun, annen bunu size anlatmamış olabilir ama lise yıllarında... Annen sana daha söylememiş olabilir, ama lisedeyken... Annen sana daha söylememiş olabilir, ama lisedeyken... You Again-2 2010 info-icon
she was quite the superstar. Oh, no, she told us. I mean, we know. Çok havalı biriydi. Bize söylemişti, biliyorum. ...o tam bir süper star gibiydi. Hayır, anlattı. Yani, biliyoruz. Çok havalı biriydi. Bize söylemişti, biliyorum. Çok havalı biriydi. Bize söylemişti, biliyorum. You Again-2 2010 info-icon
I... was hardly a superstar. Oh, you were a supernova. Ben... süperstardım. Mükemmel ötesi biriydin. Pek de süper star sayılmazdım. Süpernova gibiydin. Ben... süperstardım. Mükemmel ötesi biriydin. Ben... süperstardım. Mükemmel ötesi biriydin. You Again-2 2010 info-icon
Every girl wanted to be just like your mother. Bütün kızlar annen gibi olmak isterdi. Her kız annen gibi olmak isterdi. Bütün kızlar annen gibi olmak isterdi. Bütün kızlar annen gibi olmak isterdi. You Again-2 2010 info-icon
She was prom queen. She was homecoming queen. Cheerleading captain. Balonun kraliçesiydi.Mezuniyet kraliçesiydi. Ponpon kızlar kaptanıydı. Balo kraliçesi oldu. Mezunlar kraliçesi oldu. Amigo takım kaptanıydı. Balonun kraliçesiydi.Mezuniyet kraliçesiydi. Ponpon kızlar kaptanıydı. Balonun kraliçesiydi.Mezuniyet kraliçesiydi. Ponpon kızlar kaptanıydı. You Again-2 2010 info-icon
Well, not all at the same time. Hepsi aynı anda değildi. Şey, hepsi aynı anda değildi. Hepsi aynı anda değildi. Hepsi aynı anda değildi. You Again-2 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 183136
  • 183137
  • 183138
  • 183139
  • 183140
  • 183141
  • 183142
  • 183143
  • 183144
  • 183145
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim