Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183580
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
and I'll give you an extra tip. | ve bende size ekstradan bahşiş vereyim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Aren't you lucky, getting to sleep with this pretty young lady? | Çok şanslısın değil mi,bu kadar güzel bir hanımla beraber uyuyacaksın? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I don't believe this. You're a queer one, aren't you? | Buna inanamıyorum. Sen homo değilsin, değil mi? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
But fine. Go ahead and get your sleep. | Neyse, pekala. Devam et ve uyu. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
This makes it easier on me too. | Bu işimi kolaylaştırır. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Much easier. | Çok daha kolaylaştırır. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Goodness! What're you doing? | Aman Tanrım! Ne yapıyorsun? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Sorry. It's because I can't see. You startled me. | Üzgünüm. Göremiyorum. Beni iyice şaşkına çevirdin. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I have this too. | Bir de bu vardı bende. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
You do this. | Bunu da yaparsın. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
When the baby cries, | Bebek ağlamaya başladığı anda, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
if you rattle the string like this, | bu ipi böyle tıngırdatırsan, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
he'll soon stop crying. | bir süre sonra ağlamayı keser. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
There you go. | İşte, buyur. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Now I can get a good night's sleep for a change. | Şimdi güzel bir uyku çekebilirim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Good baby. Let's go to sleep now. | İyi bebek. Haydi şimdi uyuyalım. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Has he gone to sleep? | O uykuya daldı mı? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
You'll wake him up. He's just drifting off. | Onu uyandıracaksın. Şimdi daldı uykuya. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
He is? Good. Thanks. | Oo, öyle mi? Güzel. Teşekkürler. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I'll go to sleep too, then. | O zaman bende uyuyayım. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
What's the problem now? | Şimdi problem nedir? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I wanted to change his diaper before I went to sleep. | Ben uykuya dalmadan onun bezini değiştirmek istiyorum. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Could you reach that bag for me? | Şu çantaya uzanabilir misin benim için acaba? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Why don't you just leave it to me? | Neden sadece bu işi bana bırakmıyorsun? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
If he wets his diaper, I'll take care of it. You go to sleep. | Eğer bezini ıslatırsa, ben ilgilenirim. Sen sadece uyu. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
You're sure you can handle it? | Bunun üstesinden gelebileceğinden emin misin? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Of course I can. | Tabiki yapabilirm. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I'll go to sleep, then. | O zaman uyuyorum. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I'm much obliged. | Çok minnettarım . | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
If he wets his diaper, | Eğer altını ıslatırsa, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
use one of the soft ones in here. | buradaki yumuşak olan bezlerden kullanırsınız. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
This time I'll really go to sleep. | Bu sefer gerçekten uyuyorum. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Now I can sleep all night and not worry about a thing. | Şimdi hiçbir şeye endişe duymadan bütün gece güzelce uyuyabilirim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
What a blessing! | Ne büyük bir nimet! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I don't believe you. You better go to sleep this time. | Sana inanamıyorum. Bu sefer uyusan iyi olur. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I'll do that. Sleep until morning. | Bunu yapacağım. Öğlene kadar uyuyacağım. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
There you are, dear! | İşte buradasın, hayatım! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Thieving woman! | Hırsız kadın! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Tell him, dear. | Söyle ona, hayatım. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Look, I've got a fine husband. | Bak, benim iyi bir kocam var. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
And I have this cute little baby. | Ve çok tatlı bir bebeğim var. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Why would I need to steal? | Neden hırsızlık yapmaya ihtiyacım olsun? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Masseur, are you her husband? | Kör herif, sen onun kocası mısın? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
What's the matter, dear? | Sorun nedir, hayatım? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Are you too scared of the samurai to tell him the truth? | Bu samuraydan çok mu korktun ki gerçeği söyleyemiyorsun? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Sometimes you can be so irritating! | Sometimes you can be so irritating! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Look, if you don't believe me, | Bak, eğer bana inanmıyorsan, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
then strip me and search me. | Ozaman beni soy ve üstümü ara. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
But I'm warning you. When your search comes up empty... | Fakat seni uyarıyorum. Eğer araman sonuçsuz çıkarda bir şey bulamazsan... | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Hold on just a second. | Lütfen bir saniye bekleyin. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
but is this the wallet you're looking for? | fakat sizin aradığınız cüzdan bu mu? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
You bitch! | Seni namussuz kadın! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Out of the way! I'll teach her a lesson! | Çekil yolumdan! Şu kadına dersini vereyim! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Just a moment, sir. Since you got your wallet back, | Lütfen bir dakika efendim. Cüzdanınızı geri aldığınız için, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
perhaps you could let it go. Never! | belki onun gitmesine izin verirsiniz. Asla! | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Surely there's no need to be so harsh. | Bu kadar acımasız olmaya gerek yok. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
The thing is, | Durum şu ki, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
this woman's my wife. | bu kadın benim karım. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
If I suddenly lose my wife, | Eğer aniden karımı kaybedersem, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I won't be able to take care of the child. | bu bebeğe bakamaz duruma gelirim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Being married to a woman with such bad habits | Böylesine kötü alışkanlıkları olan bir kadınla evlenmek | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
will mean no end of trouble for you. | bu tür sıkıntılarının sona ermeyeceğini anlamına gelir. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Step aside and I'll kill her for you. | Çekil ve onu senin için öldüreyim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
If that's how it must be, | Eğer bu şekilde olması gerekiyorsa, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
then please kill us all. | o zaman lütfen hepimizi öldürün. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Before you do it, though, | Bunu yapmadan önce, düşündümde, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
could I perhaps trouble you for a piece of paper? | sizden bir varsa bir kağıt parçası rica edebilir miyim? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
A piece of paper? | Kağıt parçası mı? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Please write our posthumous names on those three slips of paper | Lütfen bu üç kağıt parçasına öldükten sonra isimlerimizi yazın | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
and take them to a nearby temple. | ve onları en yakın tapınağa götürün. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Lady, you're a blight on your husband's name. | Bayan, sen kocanızın adını lekeliyorsunuz. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
A woman with such a remarkable swordsman for a husband | Böylesine kılıç ustası bir kocaya sahip olan kadın | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
would do well to behave accordingly. Understand? | daha yerinde davranışlar göstermelidir. Anladın mı? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Go jump in a lake. | Git ve kendini bir göle at. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Thanks. Sorry to put you on the spot like that. | Teşekkürler. Seni böyle bir duruma soktuğum için özür dilerim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Perhaps... | Belkide... | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Perhaps you'd like to buy a little something to eat with this. | Belkide bununla bir şeyler yemek istersin. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I don't need that. | Ona ihtiyacım yok. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
But you're out of money, right? | Fakat paran bitti, değil mi? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
It must be tough on you, having to take care of that baby | Sana oldukça zor gelmeli, bir bebeğin bütün bakıma | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
all by yourself. | bir başına bakmak. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
To repay you for coming to my rescue, | Sana beni kurtarmanın karşılığında, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
shall I look after the baby for you? | bebeğe bakmakta yardım edebilir miyim? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Come on. Take me with you. | Haydi ama. Benide götür. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Take me with you, okay? | Benide beraberinde götür, tamam mı? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
No offense, but you're blind. I can be a big help. | Alınma ama, sen görmüyorsun. Ben büyük bir yardımda bulunabilirim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
Thank you. It's a very kind offer. | Teşekkür ederim. Çok nazik bir teklif. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
how much would you charge per day? | günlük ne kadar para istersin? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
You don't need to pay me. | Bana ödeme yapmana gerek yok. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
After all, you saved my life. | Her şeyden önemlisi, sen benim hayatımı kurtadın. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
That wouldn't do. You can't work for free. | Bu şekilde olmaz. Sen bedava çalışamazsın. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I need to pay you something. | Sana bir şeyler ödemem gerekir. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
How about one ryo per day? | Günlük 1 ryo ya ne dersin? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
What kind of woman do you take me for? | Sen beni ne tür bir kadın sandın? | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I'm not some moneygrubbing whore. | Ben paragöz bir hayat kadını değilim. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I know that perfectly well. | Bende bunu biliyorum. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
But if instead of taking pay, | Fakat ödeme kabul etmek yerine, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
you decided to take my purse, | benim cüzdanımı almaya çalışırsan, | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I'd be in a real stew. | gerçekten zor bir durumda kalırım. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 | |
I wouldn't do that. | Bunu asla yapmam. | Zatoichi kessho-tabi-1 | 1964 |