Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183817
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
It is similar to this non existing attractor. | Bu varolmayan çekiciye benzerdir. | Zizek!-1 | 2005 | |
That is to say, more closely: | Yani, daha yakından bakacak olursak: | Zizek!-1 | 2005 | |
Freud shifted his position, as we all know, with regard to trauma, | Garip ama hepimizin bildiği gibi Freud... | Zizek!-1 | 2005 | |
parallel to the shift in Einstein's theory of relativity, | ...Einstein'in görelilik kuramına, | Zizek!-1 | 2005 | |
the shift from special to general theory of relativity. | ...paralel bir şekilde değiştirmiştir. | Zizek!-1 | 2005 | |
This shift in theory of relativity concerns the reference | Görelilik kuramındaki bu dönüş, | Zizek!-1 | 2005 | |
As most of us, I hope, know, | Birçoğumuzun öyle umuyorum bildiği gibi, | Zizek!-1 | 2005 | |
Space was originally perceived as empty space, | Uzay ilk başta boş bir mekan, soyut biçimde simetrik, | Zizek!-1 | 2005 | |
abstractly was symmetrical, non curved, | ...bükülmemiş olarak alımlanıyordu. | Zizek!-1 | 2005 | |
then the presence of stuff curves it. | Sonrasında ise maddenin varlığı uzayı büküyordu. | Zizek!-1 | 2005 | |
But then, in a second step, Einstein accomplished a wonderful reversal. | Ama ikinci adımda Einstein şahane bir tersine çevirme gerçekleştirdi. | Zizek!-1 | 2005 | |
He just termed the terms around. | Koşulları tersine çevirdi. | Zizek!-1 | 2005 | |
It was not the presence of matter, of stuff, which curves the space, | Uzayı büken cismin, maddenin varlığı değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
And what we perceive as matter | Cisim olarak algıladığımız ise, uzayın saf biçimsel bükülülüğünün... | Zizek!-1 | 2005 | |
And I claim it's exactly like this in the psychoanalytic notion of trauma. | Psikanalitik travma mefhumunda da durumun aynı olduğunu iddia ediyorum. | Zizek!-1 | 2005 | |
In a first approach Freud imagined trauma | İlk yaklaşımında Freud travmayı bir tür yoğun, | Zizek!-1 | 2005 | |
as some kind of dense, raw presence, | ...ham varlık olarak tahayyül etmiştir. | Zizek!-1 | 2005 | |
presence of some real which brutally intrudes into our symbolic space | İnsafsızca simgesel uzamıma zorla giren ve onu büken... | Zizek!-1 | 2005 | |
and curves it. Quite literally. | Hiç abartmıyorum. | Zizek!-1 | 2005 | |
Let's imagine that I have my well balanced symbolic space, | Haydi son derece dengeli bir simgesel uzama sahip olduğumu düşünelim. | Zizek!-1 | 2005 | |
then something traumatic happens to me: | Sonrasında başıma travmatik bir şey gelsin. | Zizek!-1 | 2005 | |
I'm raped, I witness a terrifying event, | Tecavüze uğradım, korkunç bir olaya tanıklık ettim, | Zizek!-1 | 2005 | |
I'm tortured, whatever. | ...işkenceye uğradım, her neyse. | Zizek!-1 | 2005 | |
And because of the traumatic impact of this event | Bu olayın travmatik etkisinden ötürü, simgesel uzamım bükülür. | Zizek!-1 | 2005 | |
the function of those symbol has to be taken over with other symbols. | Bu simgelerin işlevlerinin, başka simgelerce devralınmaları gerekir. | Zizek!-1 | 2005 | |
There is a kind of imbalance. | Bir tür dengesizlik vardır. | Zizek!-1 | 2005 | |
There is a gap in my symbolic space. | Simgesel uzamımda bir boşluk vardır. | Zizek!-1 | 2005 | |
This would be the first approach. | İlk yaklaşım bu olabilir. | Zizek!-1 | 2005 | |
But then Freud noticed some strange things. | Ama sonrasında Freud garip bazı şeyler farketti. | Zizek!-1 | 2005 | |
What things? | Nedir bu şeyler? | Zizek!-1 | 2005 | |
Let's recall his best known analysis of Wolfman. | Kendisinin en bilinen Kurtadam analizini hatırlayalım. | Zizek!-1 | 2005 | |
The traumatic scene there, of course, is the small child, Wolfman, | Elbette buradaki travmatik sahne, küçük çocuğun, Kurtadamın... | Zizek!-1 | 2005 | |
But let's look at it in a much more precise way. | Ama buna çok daha titiz bir şekilde bakalım. | Zizek!-1 | 2005 | |
What effectively happens there? | Orada etkin bir şekilde olan nedir? | Zizek!-1 | 2005 | |
It's not that this was simply a trauma. | Bunun basitçe bir travma oluşu değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
As a small, 1 year and the half old child, | Küçük, bir buçuk yaşında bir çocuk olarak Kurtadam, bu sahnede... | Zizek!-1 | 2005 | |
Wolfman did not find anything traumatic in this scene. | ...travmatik herhangi bir şey görmez. | Zizek!-1 | 2005 | |
He just perceived it and stored it. | Sadece algılar ve depolar. | Zizek!-1 | 2005 | |
It was 3 4 years later, | 3 4 yıl sonra Kurtadam kendi teorilerini, | Zizek!-1 | 2005 | |
and because he was not able to account for sexuality, | ...ve cinselliğe bir açıklama getiremediğinde çünkü bir başka deyişle... | Zizek!-1 | 2005 | |
because the symbolic space of his sexual theories was curved, | ...cinsel teorilerinin simgesel uzamı bükülüdür, | Zizek!-1 | 2005 | |
So... I think, in clear parallel to Einstein, | Yani bence, açıkça Einstein'e paralel bir şekilde, | Zizek!-1 | 2005 | |
we can see how here it's the other way around. | ...burada olanın, tam aksi bir şekilde gerçekleştiğini görebiliyoruz. | Zizek!-1 | 2005 | |
The primordial fact is not some brutal intrusion of the real, | Başlangıçta olan gerçeğin, travmatik bir gerçeğin... | Zizek!-1 | 2005 | |
of a traumatic real. | ...vahşice içeri girmesi değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
The primordial fact, and also the primordial real, | Başlangıçta olan durum, ayrıca başlangıçta olan gerçek, | Zizek!-1 | 2005 | |
is a purely formal imbalance. | ...saf biçimsel bir dengesizliktir. | Zizek!-1 | 2005 | |
The symbolic space is curved, | Simgesel uzamım bükülüdür. | Zizek!-1 | 2005 | |
it's cut across by antagonism, imbalanced, etc. | Antagonizma, dengesizlik vesaire ile yarılmıştır. | Zizek!-1 | 2005 | |
and to account for this you need reference to some real. | Ve bunun açıklamasını yapabilmek için... | Zizek!-1 | 2005 | |
Which is, of course, the real. | Bu elbette gerçektir. | Zizek!-1 | 2005 | |
The real in the sense of the traumatic appearance. | Travmatik tezahür anlamında gerçek. | Zizek!-1 | 2005 | |
It's a lure here. A trap. | Burada bir tuzak var. Bir kapan. | Zizek!-1 | 2005 | |
So what does this notion of the virtual real, | Öyleyse travma olarak bu sanal gerçek mefhumu, | Zizek!-1 | 2005 | |
what does this notion mean for politics? | Bu mefhum siyaset için ne anlama gelir? | Zizek!-1 | 2005 | |
Can this serve us we want to analyze political, ideological phenomena? | Bize hizmet edebilir mi? Biz siyasi, ideolojik fenomeni analiz etmek istiyoruz. | Zizek!-1 | 2005 | |
Let's just recall how antisemitism functions. | Antisemitizmin nasıl iş gördüğünü bir hatırlayalım. | Zizek!-1 | 2005 | |
In it's fascist version, antisemitism, | Faşist versiyonunda antisemitizm, daha doğrusu Yahudi figürü, Yahudi komplo... | Zizek!-1 | 2005 | |
or rather the figure of the Jew, the Jewish plot, | ...tam da toplumsal dengeyi bozan, | Zizek!-1 | 2005 | |
Curving, as it were, the social space. | Bir bakıma toplumsal mekanın bükülmesi. | Zizek!-1 | 2005 | |
Society was supposed to be harmonious, balanced, | Toplumun ahenkli, dengeli olması umulur, sonra Yahudiler burunlarını sokarlar. | Zizek!-1 | 2005 | |
then Jews intervened, distort it. | Toplumu tahrif ederler. | Zizek!-1 | 2005 | |
But of course, here at least, | Ama elbette hiç değilse burada Marksist olmalı ve şeyleri tersine çevirmeliyiz. | Zizek!-1 | 2005 | |
It's not that there is disorder, antagonism, | Düzensizlik, antagonizma, çözülme, sınıf mücadelesi... | Zizek!-1 | 2005 | |
Class struggle, or more generally, social antagonism, comes first. | Sınıf mücadelesi ya da daha genel olarak toplumsal antagonizma başta gelir. | Zizek!-1 | 2005 | |
That is to say: social space is in itself already curved, imbalanced. | Yani toplumsal mekanın kendisi zaten bükülüdür, dengesizdir. | Zizek!-1 | 2005 | |
And in order to imaginarily, in an imaginary way, | Ve düşsel olarak, imgesel bir biçimde buna bir açıklama getirebilmek için... | Zizek!-1 | 2005 | |
account for it, we invent the figure of the Jew. | ...Yahudi figürünü yaratırız. | Zizek!-1 | 2005 | |
That is to say, we project the cause of it into the figure of the Jew. | Yani bunun sebebini... | Zizek!-1 | 2005 | |
Even at the more fundamental level, | Günümüzün ekonomik kümelenişinin, en temel düzeyinde bile böyledir. | Zizek!-1 | 2005 | |
I think that this notion of the real as virtual can help us to | Bence bu sanal olarak gerçek mefhumu, | Zizek!-1 | 2005 | |
critically reject, a category which is more and more popular | ...giderek daha popüler ettiği bir kategoriyi, | Zizek!-1 | 2005 | |
with politically correct, post colonial authors, | ...sözümona alternatif modernite denen mefhumu... | Zizek!-1 | 2005 | |
the notion of so called alternate or alternative modernity. | ...eleştirel bir biçimde reddedebilmemize yardımcı olur. | Zizek!-1 | 2005 | |
The idea is, to put it simply, the following one. | Basitçe anlatmak gerekirse ana fikir şudur. | Zizek!-1 | 2005 | |
Of course there are inconsistencies, antagonisms, repressive potentials | Elbette modernite mefhumunda dengesizlikler, antagonizmalar, | Zizek!-1 | 2005 | |
which ultimately means, of course, capitalism as the force of modernity, | En nihayetinde elbette modernitenin gücü kapitalizmdir demektir bu. | Zizek!-1 | 2005 | |
but, so the story goes, | Ama hikaye burada bitmez. | Zizek!-1 | 2005 | |
this antagonistic, represive elements | Bu antagonist, baskıcı unsurlar... | Zizek!-1 | 2005 | |
but are only limited to the Anglo Saxon, | Bunlar yalnızca Anglosakson, Batı Avrupa modeli... | Zizek!-1 | 2005 | |
Why then should not there not be other alternate modernities, | Öyleyse neden başka alternatif moderniteler olmasındır ki? | Zizek!-1 | 2005 | |
where you can have modernization, | Batı Avrupalı modernizasyon süreci ile karakterize... | Zizek!-1 | 2005 | |
Without socially disruptive processes, | Toplumsal olarak yıkıcı süreçler, | Zizek!-1 | 2005 | |
without alienation, without exploitation, | ...yabancılaşma, sömürü, ekolojik facialar vesaire olmadan. | Zizek!-1 | 2005 | |
And then, of course, it's free for grab. | Elbette herkese açıktır bu. | Zizek!-1 | 2005 | |
Anybody can have his own modernity. | Herkes kendi modernliğine sahip olabilir. | Zizek!-1 | 2005 | |
You can say we can have Latin American modernity, | Alternatif modernite olarak Latin Amerikan modernizmine sahibiz diyebilirsiniz. | Zizek!-1 | 2005 | |
we can have African modernity, we can have Asian modernity, whatever. | Afrikaya özgü bir modernliğimiz olabilir, Asya'ya özgü bir modernliğimiz her neyse. | Zizek!-1 | 2005 | |
Because the underlined logic is that in famous... | Çünkü bunun altında yatan mantık, şu meşhur sözde yorumlayıcı mantıktır: | Zizek!-1 | 2005 | |
pseudo the constructionist logics of | "Kendinde bir modernite yoktur. " | Zizek!-1 | 2005 | |
"There is no modernity as such." | "Yalnızca belirli moderniteler vardır. " | Zizek!-1 | 2005 | |
"There are only particular modernities." | "Batı Avrupa'ya, Latin Amerika'ya, Afrika'ya özgü vesaire gibi. " | Zizek!-1 | 2005 | |
Of course this is true. The problem is elsewhere. | Elbette bu doğrudur. Sıkıntı başka yerde. | Zizek!-1 | 2005 | |
The problem is that through this nominalist reduction, | Sıkıntı bu nominalist indirgeme aracılığıyla etkin bir şekilde varolanın... | Zizek!-1 | 2005 | |
again, by claiming that only particular modernities effectively exist, | ...yalnızca belirli moderniteler olduğunu iddia ederek, yine antagonizma görünüşünü, | Zizek!-1 | 2005 | |
It is no longer modernity as such which is characterized by antagonism, imbalance. | Artık moderniteye içkin... | Zizek!-1 | 2005 | |
Imbalance is dismissed as just pertaining with certain species of, | Dengesizlik yalnızca belirli modernite türleriyle ilişkililendirilerek... | Zizek!-1 | 2005 | |
particular species of modernity. | ...dışarıda bırakılır. | Zizek!-1 | 2005 | |
And what is problematic with this? Well... | Buradaki sorunsal nedir? Pekala... | Zizek!-1 | 2005 | |
To put it very simply: | Oldukça basit bir şekilde ortaya koyayım. | Zizek!-1 | 2005 |