Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183820
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We should fully assume the paradox | Evrensel hakikatin yalnızca taraflı, bağlantılı bir konum aracılığıyla... | Zizek!-1 | 2005 | |
This, I think, is more precious than ever to maintain today. | Bence bugün bunun sürdürülmesi her şeyden daha kıymetli. | Zizek!-1 | 2005 | |
And this is the reason why, at the social level, I think, | Benim toplumsal düzeyde şimdiye dek üç biçimde pratik edilmiş... | Zizek!-1 | 2005 | |
messianic religious collectives, revolutionary parties, | Mesihçi dinsel kolektifler, devrimci partiler ve psikanalitik topluluklar. | Zizek!-1 | 2005 | |
They both share... sorry, all three of them, | İkisi de, pardon üçü de tam olarak aynı, yalnızca bağlantılı, mücadeleci, | Zizek!-1 | 2005 | |
they share precisely this same notion of universality | ...öznel konum vasıtasıyla erişilebilir olan... | Zizek!-1 | 2005 | |
This politics of pure difference is opposed today | Bu saf farkın siyasetine bugün bir başka, benim gerçeğin ama süperegonun... | Zizek!-1 | 2005 | |
by another, I would call it, politics of the real, | ... gerçeğinin politikası dediğim şey muhalefet ediyor. | Zizek!-1 | 2005 | |
that is to say: super ego injunction, | Yani süperego emri, | Zizek!-1 | 2005 | |
in the hegemonic mode of social identification? | ...toplumsal özdeşleşimin hegemonik kipinde nasıl iş görür? | Zizek!-1 | 2005 | |
the old functioning of ethics was that of moderation. | Etiğin eski işleyişi ölçülülüktü. | Zizek!-1 | 2005 | |
The ultimate task of ethics was to moderate it, | Etiğin nihai görevi ölçülü kılmaktı. | Zizek!-1 | 2005 | |
like do it, but not excessively. Eat, drink not too much. | Şunun gibi: Yap, ama aşırıya kaçma. Ye, iç çok fazla olmadan. | Zizek!-1 | 2005 | |
Sex not too much. | Seks yap pek fazla değil. | Zizek!-1 | 2005 | |
It was the ethics of the proper measure. | Bu münasip ölçünün etiğiydi. | Zizek!-1 | 2005 | |
Today, I claim, a different kind of ethics is emerging. | Bugün başka tür bir etiğin su yüzüne çıktığını iddia ediyorum. | Zizek!-1 | 2005 | |
An ethics which, on the one hand, allows you limitless consumption, | Bir taraftan sizin sınırsız tüketiminize, | Zizek!-1 | 2005 | |
no moderation, go to the end but why? | ...sonuna dek gitmenize izin veren bir etik. Ama niçin? | Zizek!-1 | 2005 | |
Because the object in itself is already deprived | Çünkü zaten nesne kendi tehlikeli özünden... | Zizek!-1 | 2005 | |
The whole series of products that we find today on the market | Bugün markette bulduğumuz tüm ürünler, kafeinsiz kahve, alkolsüz bira, | Zizek!-1 | 2005 | |
So that today the injunction is no longer | Bu yüzden bugünün uyarısı artık.. | Zizek!-1 | 2005 | |
"Have as much coffee as you want, | Şudur: "İstediğin kadar kahve iç... | Zizek!-1 | 2005 | |
Maybe the best slightly tasteless, but what the hell, why not? | Belki de bu ürün için en iyi bir parça tatsız ama ne çıkar, neden olmasın ki? | Zizek!-1 | 2005 | |
It's the paradox of a chocolate laxative. | Laksatif çikolatanın paradoksu. | Zizek!-1 | 2005 | |
Of course, chocolate being that which gives you constipation. | Elbette çikolata sizi kabız eder. | Zizek!-1 | 2005 | |
With the publicity, I remember it: | Reklamdan hatırladığım: | Zizek!-1 | 2005 | |
"Still constipated? Not a problem, eat more of our chocolate!" | "Hala kabız mısınız? Dert değil, çikolatamızdan daha fazla yiyin. " | Zizek!-1 | 2005 | |
Precisely because, I claim, it's not limited only | Çünkü iddia ediyorum ki, bu sadece meta fenomeni ile sınırlı değil. | Zizek!-1 | 2005 | |
What interests me is how we can locate the same logic also, | Benim ilgimi çeken kendisinin zıt etkisine de sahip bir ürünün... | Zizek!-1 | 2005 | |
the same paradoxical logic of an product being its own counter effect, | ...paradoksal mantığının bir benzerini, | Zizek!-1 | 2005 | |
For example, let's take the big topic of tolerance. | Mesela şu büyük hoşgörü meselesini ele alalım. | Zizek!-1 | 2005 | |
What does it mean? | Ne anlama gelir? | Zizek!-1 | 2005 | |
I claim it has precisely the structure of chocolate laxative. | Bunun kesinlikle laksatif çikolatanın yapısına sahip olduğunu iddia ediyorum. | Zizek!-1 | 2005 | |
That is to say, tolerance is a mode of appearance | Yani hoşgörü kendi zıttının, | Zizek!-1 | 2005 | |
Because, what does it mean, tolerance, today? | Hoşgörü bugün ne anlama gelir ki? | Zizek!-1 | 2005 | |
It means tolerate the differences, which, again, | Farklı olanı hoşgörme anlamına. Bu da "beni taciz etme" demektir. | Zizek!-1 | 2005 | |
Tolerance means: "Tolerate me", means "Don't harass me". | Hoşgörü "Beni hoşgör" demektir. O da "Beni taciz etme" anlamına gelir. | Zizek!-1 | 2005 | |
What does it mean, "Don't harass me"? | "Beni taciz etme" ne demektir? | Zizek!-1 | 2005 | |
It means precisely "Don't come too close to me". | Tam da "Yanıma çok yaklaşma" demektir. | Zizek!-1 | 2005 | |
If you come too close to me with your excessive enjoyment, | Eğer aşırı keyfinizle yanıma fazla yaklaşırsanız, | Zizek!-1 | 2005 | |
you disturb me, you harass me. | ...beni rahatsız edersiniz, taciz edersiniz. | Zizek!-1 | 2005 | |
So we have then this idea | Öyleyse pratik olarak her şeyin taciz olarak göründüğü gibi bir fikre sahibizdir. | Zizek!-1 | 2005 | |
I speak too loudly, it's verbal harassment, whatever. | Sizinle yüksek sesle konuşuyorum, bu sözlü bir tacizdir, her neyse. | Zizek!-1 | 2005 | |
Everything, every over proximity of another human being | Her şeyin, bir başka insanın herhangi bir aşırı yakınlığının... | Zizek!-1 | 2005 | |
can be potentially a form of harassment. | ...bir taciz biçimi olabilmesi imkan dahilindedir. | Zizek!-1 | 2005 | |
And I think that this fear of harassment | Ve bugün tacize dönük bu korku, | Zizek!-1 | 2005 | |
And so, again, I claim that when we talk about tolerance today, | Ve yine bugün tamamen tacizden kaçınmak olarak hoşgörüden bahsettiğimizde, | Zizek!-1 | 2005 | |
which means let's keep at a proper distance from each other. | Ki bu da aramızda makul bir mesafe bırakalım demek. | Zizek!-1 | 2005 | |
Yet another chocolate laxative phenomenon | Laksatif çikolata fenomeninine bir diğer örnek de, | Zizek!-1 | 2005 | |
isn't it the way we deal with wealth today? | ...bugün varlık ile nasıl başa çıktığımız değil midir? | Zizek!-1 | 2005 | |
The exemplary figure today for me here | Bu noktada günümüzün ibretlik figürü benim için George Soros gibi biridir. | Zizek!-1 | 2005 | |
ruining the lives of hundreds, of thousands, even millions. | ...yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca hayatı mahveder. | Zizek!-1 | 2005 | |
The other half he just gives part of it back. | Günün kalan kısmında ise aldıklarının bir kısmını geri verir. | Zizek!-1 | 2005 | |
So the morning is chocolate, the afternoon is laxative. | Yani gündüzleri çikolata, akşamları laksatif. | Zizek!-1 | 2005 | |
Like, you know, involving all these human aid programs, etc., | Dahil olduğu tüm insani yardım programları vesaire. | Zizek!-1 | 2005 | |
political, democratization, etc. etc. | Siyasal programlar, demokratikleştirme, vesaire vesaire. | Zizek!-1 | 2005 | |
So again, instead of simply not engage in ruthless speculation, | Yani yalnızca insafsız spekülasyonlarla meşgul olmaz, | Zizek!-1 | 2005 | |
What goes on today where | Tüm savaşların barış için savaş olarak... | Zizek!-1 | 2005 | |
It's not only that their ultimate goal is defined as to bring peace, | Bu yalnızca nihai hedefin Irak'a barış getirilmesi, savaş tehdidinin... | Zizek!-1 | 2005 | |
into Iraq, to remove the threat of war, etc. etc. | ...ortadan kaldırılması vesaire olarak tarif ediliyor olması değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
It's even more radically. | Daha da radikaldir. | Zizek!-1 | 2005 | |
It is that the war operation itself | Savaş harekatının bizzat kendisinin gitgide daha fazla, oradaki insanlara... | Zizek!-1 | 2005 | |
If you read, for example, the recent justification of attack on Iraq. | Irak saldırısı hakkındaki yakın tarihli meşrulaştırmaları okuyacak olursanız, | Zizek!-1 | 2005 | |
It's not so much that Iraq was attacked | ...bunlar sıklıkla Irak'a saldırılmasının, Batıya dönük Saddam tehdidinin... | Zizek!-1 | 2005 | |
in order to remove the threat to the Western nation of Saddam. | ...ortadan kaldırması için yapıldığı hakkında değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
It was in order to help the Iraqi people etc. etc. | Daha ziyade Irak halkına yardım içindir vesaire. | Zizek!-1 | 2005 | |
No wonder then that... the ultimate chocolate laxative... | Şuna hiç şüphe yok ki, hiç şüphe yok en nihai laksatif çikolata: | Zizek!-1 | 2005 | |
No wonder that... The concentration camps. | Toplama kamplarıdır. | Zizek!-1 | 2005 | |
As Giorgio Agamben claims, | Giorgio Agamben'in iddia ettiği gibi, | Zizek!-1 | 2005 | |
the typical, exemplary case of a 20th century collective, | 20.yy kolektifinin bu tipik ibretlik vakası... | Zizek!-1 | 2005 | |
the aspect of isolating the enemy Guantanamo or whatever | Guantanamo ya da her neyse gibi, düşmanı tecrit etme yönü... | Zizek!-1 | 2005 | |
and the aspect of concentrating people | ...ve insanları, onlara insani yardım sağlamak için... | Zizek!-1 | 2005 | |
So, what this means are two things. | Yani bu iki şey demek oluyor. | Zizek!-1 | 2005 | |
On the contrary, I claim. We consume less than ever, | Tam aksini iddia edeceğim. Tüketmek, risk almak, gerçekten kendini açmak... | Zizek!-1 | 2005 | |
if consuming means taking the risk, really opening yourself. | ...anlamına geldiğinde hiç olmadığı kadar az tüketiyoruz. | Zizek!-1 | 2005 | |
Which is why, incidentally, we are so afraid of smoking. | Sigaradan bu kadar çok korkmamızın sebebi budur bu arada. | Zizek!-1 | 2005 | |
What is so terrifying in smoking | Sigara içilmesinde bu kadar korktucu olan, | Zizek!-1 | 2005 | |
is somebody really consuming the smoke | ...sigarayı gerçekten tüketen birisinin, sigarayı içerdiği tüm bu tehlikeler... | Zizek!-1 | 2005 | |
with all the dangers this involves. | ...ile beraber tüketiyor olmasıdır. | Zizek!-1 | 2005 | |
I think that the true consumers today are | Bence günümüzün gerçek tüketicileri... | Zizek!-1 | 2005 | |
drug addicts, chain smokers, etc. | ...uyuşturucu bağımlıları, sigara tiryakileri vesairedir. | Zizek!-1 | 2005 | |
And they are the figures of horror today, if anything. | Ve tersine onlar günümüzün korku figürleridir. | Zizek!-1 | 2005 | |
Again, the structure is that of chocolate laxative, | Laksatif çikolata yapısı yüzünden bu düzeyde bile... | Zizek!-1 | 2005 | |
Which is why I think marijuana is so popular. | Bence esrarın bu kadar popüler olmasının sebebi bu. | Zizek!-1 | 2005 | |
Because it's kind of decaffeinated opium, de facto. | Çünkü esrar fiilen kafeinsiz afyondur. | Zizek!-1 | 2005 | |
Opium without opium. You can have it, but | Afyonsuz afyon. | Zizek!-1 | 2005 | |
today the fundamental, as it were, ethical injunction, | ...bugün asli deyim yerindeyse etik emrin, | Zizek!-1 | 2005 | |
is no longer the injunction to control yourself, | ...artık kendinizi kontrol edin, | Zizek!-1 | 2005 | |
And this, I think, also changes fundamentally | Bence psikanalizin rolünü asli bir şekilde değiştiren de budur. | Zizek!-1 | 2005 | |
It does not make it outdated, it's more actual than ever, | Bu onu tarihi geçmiş kılmaz, her zamankinden daha günceldir. | Zizek!-1 | 2005 | |
the idea was the following one. | ...şu takip eden fikir olmadığı açıktır. | Zizek!-1 | 2005 | |
because you internalized some paternal or other prohibitions, | ...çünkü kimi pederane ya da başka yasakları içselleştirmişsinizdir. | Zizek!-1 | 2005 | |
you cannot enjoy sex, and the function of psychoanalysis is | Seksten keyif alamazsınız ve psikanalizin işlevi sizi rahatlatmaktır. | Zizek!-1 | 2005 | |
In other words, you feel guilty if you | Diğer bir deyişle keyif almak için... | Zizek!-1 | 2005 | |
You feel guilty, if you cannot make it, if you cannot enjoy. | Beceremediğinizde, keyif alamadığınızda suçlu hissedersiniz. | Zizek!-1 | 2005 | |
It can be enjoyment of power, social success, professional success, | Bu iktidardan alınan keyif de olabilir, toplumsal, profesyonel başarıdan da. | Zizek!-1 | 2005 | |
So this brings us, I claim, to a double function of psychoanalysis today. | Bu da bizi psikanalizin günümüzdeki çifte işlevine getiriyor. | Zizek!-1 | 2005 | |
A. It's message is not "relax, get rid of prohibitions". | A Mesaj rahatlayın, yasaklamalardan kurtulun değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
It's message is, as Alain Badiou put it in wonderful terms, | Mesaj, Alain Badiou'nun harika bir tabirle ifade ettiği gibi şudur: | Zizek!-1 | 2005 | |
The role of pychoanalysis today. It's not to enable you to enjoy, | Psikanalizin bugünkü rolü, sizi keyif alır kılmak değildir. | Zizek!-1 | 2005 |