Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 282
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Rich people always pretend | Zengin insanlar daima... Zengin insanlar daima... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to know each other. | ...birbirlerini tanıyormuş gibi yapar. ...birbirlerini tanıyormuş gibi yapar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now open that door, | Şimdi şu kapıyı aç... Şimdi şu kapıyı aç... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and let's get my baby a home. | ...ve bebeğime yeni bir ev verelim. ...ve bebeğime yeni bir ev verelim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Peach. | Peach. Peach. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wanna thank you for inviting me into your beautiful home | Bu çok zor, zor zamanlarda beni güzel evine davet ettiğin... Bu çok zor, zor zamanlarda beni güzel evine davet ettiğin... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and showing me such kindness | ...ve bana bu kadar iyi davrandığın için... ...ve bana bu kadar iyi davrandığın için... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
during this very difficult, difficult time. | ...sana teşekkür etmek istiyorum. ...sana teşekkür etmek istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ladies, I would like you all to meet | Bayanlar, hepinizin sevgili arkadaşımla... Bayanlar, hepinizin sevgili arkadaşımla... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
my dear friend, Caroline Channing. | ...tanışmasını istiyorum, Caroline Channing. ...tanışmasını istiyorum, Caroline Channing. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Who, in light of her recent very difficult, difficult | Bu zor ama zor finansal problemleri nedeniyle... Bu zor ama zor finansal problemleri nedeniyle... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
financial troubles, has asked me to adopt her damaged pet horse | ...mahvolmuş atına sahip çıkmamı istedi. ...mahvolmuş atına sahip çıkmamı istedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
who was brought to my attention by my alcoholic servant, Max. | Bunu gündeme getiren de benim alkolik hizmetçim, Max. Bunu gündeme getiren de benim alkolik hizmetçim, Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Right over there. | Tam orada. Tam orada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline, | Caroline,... Caroline,... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
thank you for coming. | ...geldiğin için teşekkür ederim. ...geldiğin için teşekkür ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm proud of you. | Seninle gurur duyuyorum. Seninle gurur duyuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I'm proud of you. | Hayır, ben seninle gurur duyuyorum. Hayır, ben seninle gurur duyuyorum. Şunun tadını çıkarmama izin verir misin? Hayallerim gerçek oldu resmen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just got the chills again. | Yine bir titreme geldi bana. Yine bir titreme geldi bana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, Max, look at him. | Max, ona bak. Max, ona bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's smiling. | Gülümsüyor. Gülümsüyor. ...insanlar moralin nasıl bir şey olduğunu görüyorlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He likes this place. | Burayı sevdi. Burayı sevdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, it's almost worth you being humiliated on reality TV. | Evet, neredeyse televizyonda küçük düşürülmene değecek. Evet, neredeyse televizyonda küçük düşürülmene değecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, I'll never be on that show. | Asla o programda olmayacağım. Asla o programda olmayacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I didn't sign the release. | Çıkışı imzalamadım. Çıkışı imzalamadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Old money don't sign. | Eski paralı imzalamaz. Eski paralı imzalamaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're gonna love it here, huh? | Burayı seveceksin, ha? Burayı seveceksin, ha? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Aren't you gonna love it here? | Burayı sevmeyecek misin? Burayı sevmeyecek misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A nice big stable. | Güzel kocaman bir ahır. Güzel kocaman bir ahır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe I will, maybe I won't. | Belki severim, belki sevmem. Belki severim, belki sevmem. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe I should come home and live with my best friend, Max. | Belki eve dönmeli ve en iyi arkadaşımla yaşamalıyım, Max ile. Belki eve dönmeli ve en iyi arkadaşımla yaşamalıyım, Max ile. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What about Caroline? | Peki ya Caroline? Peki ya Caroline? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She can sleep under the tarp. | O muşambanın altında uyuyabilir. O muşambanın altında uyuyabilir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So I guess you found your weed. | Sanıyorum otunu bulmuşsun. Sanıyorum otunu bulmuşsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, this is just something we do when we're alone together. | Hayır, bu sadece yalnızken yaptığımız bir şey. Hayır, bu sadece yalnızken yaptığımız bir şey. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's kind of our thing. | Ortak eğlencemiz gibi bir şey. Ortak eğlencemiz gibi bir şey. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You really love Chestnut, don't you? | "Kestane"yi gerçekten seviyorsun, değil mi? "Kestane"yi gerçekten seviyorsun, değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's all right. | O iyi durumda. O iyi durumda. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's no kitten. | O bir kedi yavrusu değil. O bir kedi yavrusu değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, I'll see you soon, Chestnut. | Tamam, sonra görüşürüz "Kestane". Tamam, sonra görüşürüz "Kestane". | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You want a minute alone? | Sizi bir dakika yalnız bırakmamı ister misin? Sizi bir dakika yalnız bırakmamı ister misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll be out front. | Dışarıda ön kapıda olacağım. Dışarıda ön kapıda olacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey. | Hey. Hey. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is probably gonna seem ridiculous to you | Bu sana büyük ihtimalle çok saçma gelecek,... Bu sana büyük ihtimalle çok saçma gelecek,... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because you're a horse and I'm just some lady | ...çünkü sen bir atsın ve ben son bir kaç ayda sana... ...çünkü sen bir atsın ve ben son bir kaç ayda sana... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
that's been slipping you carrots for the last few months, but... | ...gizlice havuç veren bir bayanım, ama... ...gizlice havuç veren bir bayanım, ama... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I really got attached to you. | ...sana gerçekten bağlandım. ...sana gerçekten bağlandım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is way more than most horses get out of me. | Çoğu atın benden duyabileceğinden çok daha fazla bu. Çoğu atın benden duyabileceğinden çok daha fazla bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wasn't even this upset when they discontinued tan m&ms. | Ten rengi M&M's*in devam etmeyeceğini duyduğumda bile bu kadar üzülmemiştim. Ten rengi M&M's*in devam etmeyeceğini duyduğumda bile bu kadar üzülmemiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I, um... | Ben... Ben... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I really haven't had much go right for me in my life, | Hayatımda şu anda düzgün giden pek bir şey yok,... Hayatımda şu anda düzgün giden pek bir şey yok,... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I'm pretty sure things are gonna keep getting worse but, | ...ve eminim her şey daha da kötüye gitmeye devam edecek ama, ...ve eminim her şey daha da kötüye gitmeye devam edecek ama, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you were a good thing. | ...sen iyi bir şeydin. ...sen iyi bir şeydin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And when everything sucked, | Her şey berbat iken,... Her şey berbat iken,... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you were the best thing we had going. | ...sen başımıza gelen en güzel şeydin. ...sen başımıza gelen en güzel şeydin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And you're fuzzy too. | Ve kıvırcık tüylüsün de. Ve kıvırcık tüylüsün de. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're so fuzzy, and no one can argue | Kıvırcık tüylüsün, ve kimse sıcak,... Kıvırcık tüylüsün, ve kimse sıcak,... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
that touching a warm, fuzzy thing isn't straight up lovely. | ...kıvırcık bir şeye dokunmanın düpedüz hoş bir şey olduğunu inkar edemez. ...kıvırcık bir şeye dokunmanın düpedüz hoş bir şey olduğunu inkar edemez. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, thank you for everything you did for us, but... | Yaptığın her şey için teşekkür ederim, fakat... Yaptığın her şey için teşekkür ederim, fakat... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Especially for being fuzzy. | ...özellikle kıvırcık tüylü olduğun için. ...özellikle kıvırcık tüylü olduğun için. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, are you okay? | Max, sen iyi misin? Max, sen iyi misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I'm fine, I'll always be fine. | Evet, iyiyim, ben her zaman iyi olacağım. Evet, iyiyim, ben her zaman iyi olacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you crying? | Sen ağlıyor musun? Sen ağlıyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I'm crying, | Evet, ağlıyorum,... Evet, ağlıyorum,... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
'cause I wish I could live here. | ...çünkü keşke ben burada yaşayabilseydim. ...çünkü keşke ben burada yaşayabilseydim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't worry, we'll come visit, | Endişelenme, ziyarete geleceğiz... Endişelenme, ziyarete geleceğiz... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and we'll find a way to bring him home in the spring. | ...ve bahar gelince onu eve getirmenin bir yolunu bulacağız. ...ve bahar gelince onu eve getirmenin bir yolunu bulacağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on. I have a pocket full of dimes. | Hadi. Bir cep dolusu 10 kuruşum var. Hadi. Bir cep dolusu 10 kuruşum var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's go get some convenience store taquitos | Hadi gidip bir büfeden taquito* alalım... Hadi gidip bir büfeden taquito* alalım... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and wash 'em down with blue raspberry wine coolers. | ...ve mavi ahududulu bir şarapla mideye indirelim. ...ve mavi ahududulu bir şarapla mideye indirelim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They're on sale at the bodega. | Köşedeki markette satıştalar. Köşedeki markette satıştalar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Two four packs for five dollars. | İki dörtlü paket 5 lira. İki dörtlü paket 5 lira. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know exactly what to say to cheer a broke sista up. | Üzgün bir kardeşini neşelendirmek için ne söylemen gerektiğini biliyorsun. Üzgün bir kardeşini neşelendirmek için ne söylemen gerektiğini biliyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And when we get home, I found a video | Ve eve gittiğimizde, Bruno Mars* söyleyen... Ve eve gittiğimizde, Bruno Mars* söyleyen... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
of a kitten singing Bruno Mars. | ...yavru bir kediyle ilgli bir klip buldum. ...yavru bir kediyle ilgli bir klip buldum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Synced by Yescool Correction by Mlmlte www.addic7ed.com | by gQx by gQx | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're out of muenster. | Muenster peynirimiz kalmamış. Muenster peynirimiz kalmamış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, since when? | Ne zamandır yok? Ne zamandır yok? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, let's see, the diner opened in '82. | Bir bakalım, lokanta 82'de açıldı. Bir bakalım, lokanta 82'de açıldı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, sorry but we're out of muenster. | Merhaba, üzgünüm, Muenster peynirimiz kalmamış. Merhaba, üzgünüm, Muenster peynirimiz kalmamış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Seriously, dude? | Ciddi misin, ahbap? Ciddi misin, ahbap? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wanted muenster. 1 | Ben Muenster istedim. Ben Muenster istedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sorry, we have cheddar, Swiss or American. | Üzgünüm, Cheddar, İsviçre ve Amerikan peynirimiz var. 1 Üzgünüm, Cheddar, İsviçre ve Amerikan peynirimiz var. 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I hate cheddar and Swiss blows. | Cheddar'dan nefret ederim ve İsviçre peyniri berbat. Cheddar'dan nefret ederim ve İsviçre peyniri berbat. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well... then American? | Öyleyse... Amerikan mı? Öyleyse... Amerikan mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
American cheese? | Amerikan peyniri? Amerikan peyniri? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What am I, at grade school? | Neyim ben, ilkokula mı gidiyorum? Neyim ben, ilkokula mı gidiyorum? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I got this. | Max, ben hallederim. Max, ben hallederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Would you like to see the menu again? | Menüye tekrar bakmak ister misiniz? Menüye tekrar bakmak ister misiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is crap, okay, I wanted muenster. | Bu saçmalık. Ben Muenster istedim. Bu saçmalık. Ben Muenster istedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I wanted to be running a fortune 500 company | Ben de senin gibi ömür törpüsü ve çocuksu bir adamı beklemek yerine... Ben de senin gibi ömür törpüsü ve çocuksu bir adamı beklemek yerine... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
instead of waiting on a toxic man child like yourself. | ...bir Fortune 500 şirketi yönetmeyi istiyordum. ...bir Fortune 500 şirketi yönetmeyi istiyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But, we can't always get what we want. | Ama her istediğimiz olmuyor. Ama her istediğimiz olmuyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, order something else, put it in your pie hole | O yüzden, başka bir şey sipariş et, onu ağzına tık... O yüzden, başka bir şey sipariş et, onu ağzına tık... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and get on with your damn life. | Şuna bak, Max. Bu bayan bana gizlice numarasını bırakmış. ...ve kahrolası hayatına devam et. Şuna bak, Max. Bu bayan bana gizlice numarasını bırakmış. ...ve kahrolası hayatına devam et. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Welcome to waitress. | Garsonluğa hoşgeldiniz. Biz de sizi bekliyorduk. Garsonluğa hoşgeldiniz. Biz de sizi bekliyorduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just trying to not die in my sleep, Max. | Sadece uykumda ölmemeye çalışacağım, Max. Senden naber? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm going to visit Caroline's horse. | Caroline'nın atını ziyaret edeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He was adopted by a rich white lady | Bizim ona veremeyeceğimiz her şeyi verebilen... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
who could give him everything we couldn't afford to. | ...beyaz bir kadın tarafından evlat edildi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |