Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3615
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Okay, you didn't know. | Tamam, bilmiyordun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That email was real, I swear. | Şu e posta gerçek, yemin ederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who told you it was a fake, your dad? | Sahte olduğunu kim söyledi, baban mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll be back, Bob. | Geri döneceğim, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sergeant First Class of the United States Army, | Amerika Birleşik Devletleri Ordusundan Birinci Sınıf Çavuş, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 913 84 0... | 913 84 0... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 00090, yes. | 00090, evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, this conversation is starting to bore me. | Evet, bu konuşma bana sıkıcı gelmeye başladı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't want me to get bored. | Beni bıktırmanı istemiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hamid sabırsızlanıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Al Qaeda. | El Kaide. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| vengeance. | Onlar sadece bir şeyi düşünür: intikam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hamid can't even look at you without seeing red. | Hamid bile kan görmeden sana bakamıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Me, I'm different. | Ben mi, ben farklıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I try to see the bigger picture. | Büyük resmi görmeye çalışıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I envision my country being... being liberated, | Ben ülkemin Amerikalılardan, Fransızlardan, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| from the French, from the Americans. | kurtulduğunu hayal ediyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think you can help me with that. | Bu konuda bana yardım edebileceğini düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't help terrorists. | Teröristlere yardım etmem. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Terrorist, yes. | Terörist, evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know, Muslims were heroes to you | Bilirsin, 30 yıl önce Müslümanlar | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 30 years ago when we fought the Soviets. | Sovyetlerle savaşırken sizin kahramanlarınızdı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| When we overthrew Gaddafi, | Biz Kaddafi'yi devirdiğimiz zaman, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| your senators called us freedom fighters. | senatörleriniz bize "özgürlük savaşçıları" diyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Now we're terrorists. | Şimdi biz terörist olduk. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why am I not a soldier, like you, a patriot? | Neden senin gibi bir asker, bir vatansever değilim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tell me, how does it feel to lose your life | Söyle bana, sana ihanet eden bir hükümet için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| for a government that has betrayed you? | hayatını kaybetmek nasıl bir duygu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your government is feeding this story to the media. | Hükümetiniz medyayı bu hikayeyle besliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your entire unit was wiped out | Ansar Dine sizin birimin tümünü | American Odyssey-1 | 2015 | |
| by Ansar Dine. | yok etti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You and I both know that's a lie. | İkimiz de bunun bir yalan olduğunu biliyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was an American drone. | Bunu yapan bir Amerikan insansız hava aracıydı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You survived by some miracle. | Bir mucize eseri hayatta kaldın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your government knows it. | Hükümetiniz bunu biliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| See the headline. | Başlığa bak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No survivors. | Kurtulan yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why is that? Why are they lying? | Neden? Neden yalan söylüyorlar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why do they insist that you're dead, Sergeant? | Neden öldüğün konusunda ısrar ediyorlar, çavuş? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No one else... | Hiç kimse... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No one else knows that I survived. | Hiç kimse benim yaşadığımı bilmiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The world knows. | Dünya bilmiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This picture was broadcast on Al Jazeera. | Bu fotoğrafı Al Jazeera yayınlandı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's all over the Internet. | İnternetin her yerinde var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But they are saying... | Ama onlar diyor ki... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that's a lie too. | bu bir yalan. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You have a husband... | Senin bir eşin... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and a daughter. | bir de kızın var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They've been told that picture is a... is a fake, | Onlara bu resmin sahte olduğu, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| a cruel hoax. | acımasız bir aldatmacanın ürünü olduğu söylendi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your family's planning your funeral right now. | Ailen şimdi senin cenaze törenini planlıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No one's coming for you, Odelle. | Kimse seni kurtarmaya gelmeyecek, Odelle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm your only friend in the world right now. | Dünyada şu an tek arkadaşın benim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So tell me, | Söyle bana, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| why would the Americans | neden Amerikalılar kendi kahramanlarını | American Odyssey-1 | 2015 | |
| want to kill their own heroes? | öldürmek istesin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, thanks. | Tamam, teşekkürler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, Joe. Yeah. | Hey, Joe. Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Did you speak to that colonel about Odelle Ballard yet? | Henüz Odelle Ballard hakkında o albayla konuşmadın mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, DoD says she's dead. | Evet, DoD onun öldüğünü söylüyor. (DoD=Savunma Bakanlığı) | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Her body's being flown back home as we speak. | Onun cesedi biz konuşurken evine geri götürüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sorry, buddy. | Üzgünüm, dostum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, maybe it's time you let this one go. | Hey, belkide bırakmanın zamanı gelmiştir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Huh? You look terrible. | Değil mi? Berbat görünüyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Want to get a drink tonight at Trinity? | Trinity'de bir şeyler içmeye gidelim mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Those flowers arrive for Mrs. Gentry yet? | Şu çiçekler Bayan Gentry'ye daha gönderilmedi mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They did, and I'm sure she would have been touched | Gönderildiğine eminim, o aslında orada olsaydı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| had she actually been there, but she's in New York. | eline geçerdi, ama O New York'ta. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Her husband's body. | Kocasının cenazesi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Know where she's staying? Oh, come on, really? | Nerede kaldığını biliyor musun? Hadi ama, gerçekten mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Told me to send the flowers... You're gonna start with her? | Bana çiçek göndermemi söyledi... Onunla mı başlayacaksın? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dial the Gentry house in Delaware. | Delaware'de Gentry'nin evini ara. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I told you, she's not there. | Sana orada olmadığını söyledim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hi, this is Peter Decker in New York City. | Merhaba, ben New York'tan Peter Decker. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who am I speaking with? | Kiminle konuşuyorum? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Denise, the babysitter. | Denise, çocuk bakıcısı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hi, Denise. | Merhaba, Denise. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm supposed to be meeting with Mrs. Gentry right now, | Bayan Gentry ile şu an toplantıda olmam gerekiyordu, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and I'm running late. | ve ben geciktim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She asked me to meet her at her hotel, | O benimle otel odasında buluşacaktı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but I forgot to write it down. | ama yazmayı unutmuşum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe you can give me the hotel name. | Belki bana otelinin adını verebilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ramada Inn, of course. | Ramada Inn, haklısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is that downtown? | Şehir merkezinde mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Midtown, right, thanks. Thanks, Denise, bye. | Merkezde, doğru, teşekkürler. Teşekkürler, Denise, hoşçakal. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wow, you should work this hard at your real job. | Vay be, bu gerçekten çok sıkıydı, bu işte çalışmalısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Can I have a spoon? | Bir kaşık alabilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A spoon for the soup? | Çorba için bir kaşık? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hamid bana yemek verilmesini kabul etti mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| You speak Arabic. | Arapça konuş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is an Ansar Dine safe house. | Burası Ansar Dine'nin güvenli bir evi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hamid is here as my guest. | Hamid benim misafirim olarak burada. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I invited him to avenge Abbas's death, | Ben Abbas'ın intikamını alması için onu davet ettim, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but not before you tell me | ama ülken seni neden öldürmek istiyor | American Odyssey-1 | 2015 | |
| why your country wants you dead. | sen bunu söylemeden olmaz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If you want to continue this conversation, | Eğer bu konuşmaya devam etmek istiyorsanız, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| we speak English. | İngilizce konuşalım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I appreciate what you're trying to do, | Yapmaya çalıştığınız şeyi takdir ediyorum, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but you won't be able to come between me and Hamid | ama Hamid ve El Kaide kardeşerin | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and his Al Qaeda brothers. | aramıza girmesi mümkün değil. | American Odyssey-1 | 2015 |