Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3827
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Have you realized how long I've been saying that we're not good? | İlişkimizin yolunda gitmediğini ne kadar süredir söylediğimin fark etmiş miydin? | An-1 | 2012 | ![]() |
Have you realized how many times I've asked you to spend time with me? | Kaç kez senden benimle vakit geçirmeni istediğimi? | An-1 | 2012 | ![]() |
I wanted to. But you've become so neurotic and hysterical and you only want | İstedim. Ama o kadar asabileştin ve çılgınlaştın ki, tek istediğin... | An-1 | 2012 | ![]() |
to show me how useless I am. There we go again. Your alibi for everything. | ...ne kadar işe yaramaz olduğumu göstermekti. | An-1 | 2012 | ![]() |
The house, my work, everything. You need to control and approve everything | Evi, işimi, her şeyi kontrol edip onaylaman gerekiyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
When did I complain about money? Why do you think everything is about money? | Ne zaman para için şikayet ettim? | An-1 | 2012 | ![]() |
Is that our problem? That too. | Problemimiz bu mu? O da var. | An-1 | 2012 | ![]() |
And not that sexually you don't even want to look at me? | Peki cinsel açıdan yüzüme bile bakmıyor olman da var mı? | An-1 | 2012 | ![]() |
Not that you are stuck in a relationship and even now you don't realize | Bir ilişkiye takılıp, şimdi bile ne kadar berbat duruma geldiğini... | An-1 | 2012 | ![]() |
how shitty it has become? I am the one who doesn't want to break up! | ...fark edememen de var mı? Ayrılmak istemeyen benim! | An-1 | 2012 | ![]() |
That's why you cheated on me? | Bu yüzden mi beni aldattın? | An-1 | 2012 | ![]() |
It's always going to come to that, right? | Her zaman konu buraya gelecek, değil mi? | An-1 | 2012 | ![]() |
No matter how many times I say "I'm sorry" and that it meant nothing? | Kaç kez özür dilersem dileyeyim hiç bir anlamı yok, değil mi? | An-1 | 2012 | ![]() |
Don't do that. Why? Was it good? | Yapma bunu. Neden? İyi miydi? | An-1 | 2012 | ![]() |
Christina... | Christina... | An-1 | 2012 | ![]() |
Different? Yes. | Farklı mıydı? Evet. | An-1 | 2012 | ![]() |
How many times? A few. | Kaç kere? Çok oldu mu? | An-1 | 2012 | ![]() |
Would you rather I hadn't admitted it? Yes. | İtiraf etmemi tercih eder miydin? Evet. | An-1 | 2012 | ![]() |
Could you live with it? | Bununla yaşayabilecek misin? | An-1 | 2012 | ![]() |
If I fucked someone, who didn't mean anything to me... | Sen beni beklerken, benim için hiçbir şey ifade... | An-1 | 2012 | ![]() |
While you waited for me, could you live with that? | ...etmeyen biriyle yatsaydım, bununla yaşayabilir miydin? | An-1 | 2012 | ![]() |
Not if I was still in love with you. | Sana hâlâ aşıkken, hayır. | An-1 | 2012 | ![]() |
If you weren't? Yes, because I wouldn't care. | Aşık olmasaydın? Evet, çünkü umurumda olmazdı. | An-1 | 2012 | ![]() |
So, you're asking me not to be in love with you. | Yani sana aşık olmamamı istiyorsun. | An-1 | 2012 | ![]() |
I'm asking for a second chance and for you to understand that | Zor günler geçirdiğimi anlaman için... | An-1 | 2012 | ![]() |
I was having a difficult time... We were having a difficult time! | ...senden ikinci bir şans istiyorum. Biz zor günler geçiriyorduk! | An-1 | 2012 | ![]() |
And I could have done the same, without you finding out, but I didn't. | Senin haberin olmadan aynısını yapabilirdim, ama yapmadım. | An-1 | 2012 | ![]() |
And I try becoming like everyone else, I try to compromise because | Herkes gibi olmayı deniyorum. Uzlaşmaya çalışıyorum. Çünkü... | An-1 | 2012 | ![]() |
we have a child, because I'm scared, because I love you, but I can't anymore. | ...çocuğumuz var. Çünkü korkuyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
And I regret not leaving for Italy and having this child with you... | Bu çocuğu sana bırakıp İtalya’ya gitmediğim için pişmanım. | An-1 | 2012 | ![]() |
That you left me and that I haven't accomplished anything, | Beni terk ettiğin ve hiçbir şey başaramadığım için ve şimdi de... | An-1 | 2012 | ![]() |
and that now this child will have so many problems, because of me... | ...bu çocuğun benim yüzümden bir sürü problemi olacağı için pişmanım. | An-1 | 2012 | ![]() |
I have regrets too. | Benim de pişmanlıklarım var. | An-1 | 2012 | ![]() |
I regret leaving my house that night and meeting you. | O gece evimi terk edip seninle karşılaştığım için pişmanım. | An-1 | 2012 | ![]() |
My life could be better too if I hadn't met you. | Seninle karşılaşmasaydım hayatım daha iyi olabilirdi. | An-1 | 2012 | ![]() |
I didn't say that I regret meeting you. | Seninle karşılaştığıma pişman olduğumu söylemedim ben. | An-1 | 2012 | ![]() |
You regretted having a child with me. That's worse. | Benden çocuğun olduğuna pişmansın. Bu daha kötü. | An-1 | 2012 | ![]() |
Maybe if we met at another point in our lives... | Belki hayatımızın başka bir döneminde karşılaşsaydık, | An-1 | 2012 | ![]() |
...we could defend this whole situation better. | ...bu durumla daha iyi baş edebilirdik. | An-1 | 2012 | ![]() |
I still am. | Ben hâlâ baş ediyorum. Ben edemiyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
FOR RENT | KİRALIK | An-1 | 2012 | ![]() |
Think it through. It's easy, it's cheap, it won't cost, you'll lose nothing. | İyi düşün. Kolay, ucuz ve maliyetsiz. Hiçbir şey kaybetmeyeceksin. | An-1 | 2012 | ![]() |
A documentary? Yes, a documentary. | Bir belgesel mi? Evet, bir belgesel. | An-1 | 2012 | ![]() |
About relationships? Yes, about relationships. | İlişkiler hakkında mı? Evet, ilişkiler hakkında. | An-1 | 2012 | ![]() |
How is that interesting? It concerns everyone. | İlgi çeker mi? Herkesi ilgilendiriyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
Everyone is concerned about the crisis. Yes, but there's a fine line between them. | Herkes krizle ilgileniyor. Evet, ama aralarında ince bir çizgi var. | An-1 | 2012 | ![]() |
Take you for example. Are you married? Unfortunately, yes. | Örneğin sen. Evli misin? Maalesef evet. | An-1 | 2012 | ![]() |
Don't you love your wife? I hate her. | Karını sevmiyor musun? Ondan nefret ediyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
Your children? I loathe them. | Çocuklarını? Tiksiniyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
Ok, you're not our target group. Think about all those who would like | Tamam, hedef gurubumuz sen değilsin. Tüm yaşadıkları bu zorlukları veya... | An-1 | 2012 | ![]() |
to see a movie about what they're going through or what they would like to have. | ...sahip olmak istedikleri ile ilgili bir film seyretmek isteyenleri bir düşün. | An-1 | 2012 | ![]() |
People don't have money. Exactly. | İnsanların parası yok. Kesinlikle. | An-1 | 2012 | ![]() |
Like loneliness, love, life, death, age, company, | Yalnızlık, aşk, hayat, ölüm, yaşlılık, arkadaşlık, | An-1 | 2012 | ![]() |
companionship, continuity... Will it have nude? | ...dostluk, devamlılık gibi şeyler... Çıplaklık da olacak mı? | An-1 | 2012 | ![]() |
It's a documentary Panayiotis. It can't have nude. | Belgesel bu, Panayiotis. Çıplaklık koyamayız. | An-1 | 2012 | ![]() |
The studio is empty, the equipment is rotting, the crew are unemployed... | Stüdyo bomboş, ekipmanlar çürüyor, set ekibi işsiz... | An-1 | 2012 | ![]() |
It won't cost a dime, you have nothing to lose. | Cebinden para çıkmayacak resmen, kaybedecek bir şeyin yok. | An-1 | 2012 | ![]() |
What about a script? We don't have one. | Senaryo işi ne olacak? Senaryomuz yok. | An-1 | 2012 | ![]() |
Actors? No. | Oyuncular? O da yok. | An-1 | 2012 | ![]() |
Are you messing with me? | Benimle dalga mı geçiyorsun? | An-1 | 2012 | ![]() |
Have you ever been alone for so long that you're starting to like it? | Hiç uzun süre yalnız kalıp da... | An-1 | 2012 | ![]() |
That's not commercial. Ok, leave that to me. | Kârlı bir iş değil. Tamam, sen onu bana bırak. | An-1 | 2012 | ![]() |
I have gathered the material, I've worked on it, | Materyalleri toplayıp, üzerinde çalıştım, | An-1 | 2012 | ![]() |
the only thing I want is two people to narrate the story, | ...istediğim tek şey metni seslendirecek iki kişi, | An-1 | 2012 | ![]() |
two convincing, appealing people... Trust me, I'll work, I'll write the script, | ...inandırıcı ve sempatik iki kişi. | An-1 | 2012 | ![]() |
I'll shoot it, everything. All I want from you is the ok. | ...hatta ben çekeceğim belgeseli, ne gerekiyorsa artık. | An-1 | 2012 | ![]() |
Don't you have a house in Plaka? Yes. | Plaka'da evin vardı, değil mi? Evet. | An-1 | 2012 | ![]() |
If I lose my money, you lose your house. Thanks Panayiotis, you're an artist. | Ben paramı kaybedersem, sen de evini kaybedersin. | An-1 | 2012 | ![]() |
With this damn invention called "clock", we push hours and days like a burden. | "Saat" denen koduğumun icadı sayesinde, | An-1 | 2012 | ![]() |
And they are a burden, because we don't live, do you get it? | Kaldı ki gerçekten de yükler, çünkü bizler ölüyüz, anladın mı olayı? | An-1 | 2012 | ![]() |
We divided the day into corpses of moments, into killed hours hidden inside us, | Günü anlardan oluşan cesetlere, içimizde, | An-1 | 2012 | ![]() |
in the caves of ourselves, where the freedom of desire is born, | ...bireysel mağaralarımızda saklı mevta saatlere bölüyor ve... | An-1 | 2012 | ![]() |
and we stuff them with every kind of shit and trash they serve us for values, | ...onları değer, ihtiyaç, ahlak, kültür diye önümüze sundukları... | An-1 | 2012 | ![]() |
for needs, for ethics, for culture. | ...zırvalık ve saçmalıklarla dolduruyoruz. | An-1 | 2012 | ![]() |
We leave out the most important, like searching deep inside us | En önemli şeyi ise es geçiyoruz, mesela içsel bir arayışa girip, | An-1 | 2012 | ![]() |
and knowing ourselves and the people around us. | ...kendimizi ve çevremizdeki insanları tanımıyoruz. | An-1 | 2012 | ![]() |
We turned our body into an endless graveyard of murdered desires and expectations. | Vücudumuzu maktul tutkular ve umutlardan oluşan... | An-1 | 2012 | ![]() |
When we grow old free and in peace with ourselves, | Yaşlanıp da kendimizi özgür ve iç huzuru bulduğumuzu hissettiğimizde, | An-1 | 2012 | ![]() |
when we remain ourselves, that's not death, but a transition. | ...kendimiz olarak kaldığımızda, bu ölüm değil, olsa olsa geçiştir. | An-1 | 2012 | ![]() |
It's a division in a million lives where, if now, in this life form, you're alive, | Milyonlarca hayat arasında yaşanan bir ayrımdan bahsediyoruz, | An-1 | 2012 | ![]() |
if you don't murder your being, you will bring grace and beauty. | ...var oluşunuzu katletmediyseniz, ortaya zarafet ve güzellik çıkartırsınız. | An-1 | 2012 | ![]() |
The important thing is to get along with yourself, to bear yourself. | Önemli olan kendinizle geçinebilmek, ona katlanabilmektir. | An-1 | 2012 | ![]() |
Most of us don't. Then they're doomed. | Çoğumuz katlanamıyoruz. O halde hapı yutmuş onlar. | An-1 | 2012 | ![]() |
It's very important to be happy with yourself. | Kendinizle mutlu olabilmeniz çok önemli. | An-1 | 2012 | ![]() |
Then the best things come your way. If you feel good about you. | Kendinizle barışık olursanız, en güzel şeyler hemen sizi bulur. | An-1 | 2012 | ![]() |
Remember what we said Antonakis? The moment. | Antonakis'le ilgili ne demiştik, hatırlıyor musun? An. | An-1 | 2012 | ![]() |
I wonder... Do you believe all these things you're saying? | Merak ediyorum... Dediğin onca şeye inanıyor musun acaba? | An-1 | 2012 | ![]() |
We passed by the store, she saw it and went crazy. | Dükkânın önünden geçiyorduk, onu gördü ve deliye döndü. | An-1 | 2012 | ![]() |
Here it is! It's a great idea. Thank you very much. | Hadi bakalım! Ne güzel düşünmüşsün. Çok teşekkür ederim. | An-1 | 2012 | ![]() |
But we don't want to spoil the fairy tale for mommy. | Ama peri masalının nasıl bittiğini anneye söylemeyelim. | An-1 | 2012 | ![]() |
Let him down to play. | Oynamaya götürelim. | An-1 | 2012 | ![]() |
You bought a dog for me, so that I'm not alone? | Yalnız kalmayayım diye köpek mi aldın bana? | An-1 | 2012 | ![]() |
No, it was her idea. If you don't want it, you can return it. | Hayır, kızının fikriydi. İstemiyorsan gidip iade edersin. | An-1 | 2012 | ![]() |
Baby, I'll pick you up tomorrow, ok? Where are you going? | Canım, seni yarın alırım, tamam mı? Nereye gidiyorsun? | An-1 | 2012 | ![]() |
I'm going home. | Eve. | An-1 | 2012 | ![]() |
Be a good girl, ok? | Uslu bir kız ol, tamam mı? | An-1 | 2012 | ![]() |
I want to see a DVD. What happened with the rent ad? | Film izlemek istiyorum. Kira ilanı ne oldu? | An-1 | 2012 | ![]() |
Nothing yet. Nobody. I guess I have to lower the price more. | Bir şey çıkmadı. Kimse yok. Fiyatı daha da düşürmem gerek herhalde. | An-1 | 2012 | ![]() |
Put it in. Are you sure? Is it a good idea? | Taksana. Emin misin? Bu iyi bir fikir mi? | An-1 | 2012 | ![]() |
I mean, it's not what you want. There are many things I don't want, | İstediğin şey bu değil, onu diyorum. İstemediğim bir sürü şey var, ama... | An-1 | 2012 | ![]() |