Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8639
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Hello, aunt. Hello, dear. | Selamün aleyküm, yenge. Ve aleyküm selam, tatlım. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Mother has sent 'Kheer'. 'Kheer'. | Annem sütlaç gönderdi. Sütlaç. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Where is your mother? | Annen nerede? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
She is coming, aunt. Where were you the whole day? | Geliyor, yenge. Bütün gün nerelerdeydin? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
I got late in the college because of my exams. | Sınavlar yüzünden okulda kaldım. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Your mother is here. Sister, bring it quickly. | Annen geldi. Kızlar, hemen getirin şunu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Kheer' is here. | Sütlaç geldi. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Hello, sister. Hello. | Selamün aleyküm, Süreyya abla. Ve aleyküm selam. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
It is so tasty. | Çok lezzetli. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
It has to be. | Olmak zorunda. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You should have checked. Being a Shiite your aunt may have spat on it. | Kontrol etseniz iyi olur. Şii yengeniz üzerine tükürmüştür. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Dear, if it is very sweet then consider that... | Canlarım, çok tatlı olmuşsa... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
...not your aunt but I have spat on it. | ...o zaman yengeniz değil, ben tükürürüm. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Very tasty. | Çok lezzetli. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Eat slowly. | Yavaş yesene. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You have eaten my share as well. | Benim payımı da yiyebilirsin. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
We have to wait for a whole year for aunt's 'Kheer'. | Bir yıl boyunca yengenizin sütlacını beklemek zorunda kaldık. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Hello. Hello. | Selamün aleyküm. Ve aleyküm selam. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Welcome, Hakim. | Hoş geldin, Hekim efendi. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Hakim you are a little late. | Hekim efendi, biraz geç kaldın. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Without your permission we have given you a responsibility. | İznin olmadan sana bir sorumluluk vermiş bulunduk. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
And I hope that you won't refuse to accept it. | İnşallah kabul edersin. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Order me. | Buyurun. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
We have laid the foundation of the mosque committee. | Cami heyetini oluşturduk. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Mr. Sheikh is the chairman of it. | Şeyh efendi başkan oldu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
And we cannot find anyone better or honest... | Haznedar olarak senden daha iyi ya da daha dürüst birini bulamadık. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Everyone thinks the same. | Herkes aynısını düşünüyor. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
That is your greatness. | Bu sizin büyüklüğünüz. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Mr. Sheikh has started this with 50,000. | Şeyh efendi 50,000'le başladı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You take care of it. | Bu görev senindir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
God bless you. | Allah'a emanet olun. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Hey, end this get together. | Hey, muhabbet sona erdi. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Police is coming. | Polis geliyor. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Let's go. Let's go. Let's go. | Hadi gidelim, hadi, hadi. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Other than father everyone else used to really like the master's family.' | Babamdan başka herkes hocanın ailesi gibiydi. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'His wife was my mother's best friend.' | Karısı annemin en iyi arkadaşıydı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'His family was a role model for us.' | Ailesi bizim için örnek bir aileydi. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Ln spite of his meager income both his children were studying medicine.' | Yetersiz maddi imkanlara rağmen çocukları tıp eğitimi alıyordu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Whereas we sisters were asked to sit home after 5th grade.' | Halbuki bizim 5. sınıftan sonra evde oturmamız istenmişti. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'There were so many people to work at home... ' | Evde bir sürü insan olduğu için... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'... that we used to fall short of work.' | ...ev işleri yeterli gelmiyordu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'And it would become difficult to kill time.' | Vakit geçirmek zorlaşmıştı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Our house's wall was joined to the school's.' | Evimiz okulla yan yanaydı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'But it was miles away for us.' | Ama bize göre kilometrelerce uzaktı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'The noise children made used to make all of us restless.' | Çocukların yaptığı gürültü hepimizi rahatsız ediyordu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Ln our house father's absence was celebrated as a Festival.' | Babamızın yokluğu evde bayram havası estiriyordu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'My younger sister Aisha and Mustafa were good friends since childhood.' | Küçük kardeşim Ayşe ile Mustafa çocukluktan beri iyi arkadaştılar. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Aisha had learnt how to play guitar from him.' | Ayşe nasıl gitar çalınacağını ondan öğrenmişti. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Father's income was reducing day by day.' | Babamın geliri günden güne azalıyordu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'But childbirth wasn't seeing an end.' | Ancak doğumların sonu gelmiyordu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'After Salma and Hifza, one more brother and sister were delivered.' | Selma'yla Hifza'dan sonra, | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'But fortunately they didn't survive.' | Neyse ki hayatta kalamadılar. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Mother had no say at all.' | Annemin hiç söz hakkı yoktu. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Finally I had to take the brave step.' | En sonunda cesur bir adım atmak zorunda kaldım. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'Once father went to Pakpatan for a religious festival.' | Babam dini bir festival için Pakpatan'a gitmişti. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
'And I got an opportunity.' | Ve elime bir fırsat geçti. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You go outside. | Sen, dışarı çık. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Are your hands washed? | Ellerini yıkadın mı? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Keep your hand on this and say that... | Elini bunun üzerine koy ve... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
...you have not done something to yourself. | ...kendine bir şey yapmadığını söyle. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Why aren't we having a child since so many years? | Neden yıllardır çocuk sahibi olmuyoruz? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You still not that old. | Daha o kadar yaşlı değilsin. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Will you say something... | Bir şey diyecek misin yoksa seni tokatlamam mı gerekiyor? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
I can answer your question, father. | Sorunu cevaplayabilirim, baba. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Why have you locked the door? | Neden kapıyı kilitledin? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Because I want to tell you things... | Çünkü sana belki de hiçbir kızın babasına söyleyemediği şeylerden... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Mother should have said this... | Bunu annem söylemeliydi... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
...but she loses her voice in your presence. | ...ama o senin huzurunda sesini kaybediyor. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Really? You don't seem to have such issues. | Sahi mi? Bu tür sorunları varmış gibi görünmüyor. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Speak up. | Açık konuş. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
I got mother operated to stop the population of this house. | Bu evdeki nüfus fazlalığını sonlandırmak için anneme operasyon yaptırdım. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Curse you. | Lanet olsun sana. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You know what big a crime you have committed? | Ne kadar büyük bir suç işlediğinin farkında mısın? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You have interfered in God's doing. | Allah'ın işine müdahale ettin. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
He is the one who gives life. | O hayat verendir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
He surely does, father. | Kesinlikle öyle, baba. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
But that doesn't mean what you think. | Ama bunun anlamı senin düşündüğün gibi değil. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
It means that He has given us the means to create life. | Bunun anlamı; hayat yaratmak için bize imkan vermesidir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
How many children will Hakim Shefathullah have... | Hekim Shefathullah'ın kaç çocuğu olacağı ya da... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
...and how many will Master Akhtar Hussein have... | ...Aktar Hüseyin'in kaç çocuğu olacağı... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
...is not dictated to angels by God. | ...Allah tarafından meleklere dikte edilmemiştir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Ask for Gods forgiveness. | Allah'tan af dile. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Atone girl. | Pis kafir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Why don't you understand such a simple thing? | Böyle basit bir şeyi neden anlamıyorsun? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
The more the mouths the more the food we will need. | Daha çok boğaz, daha çok yiyecek ihtiyacı demektir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
And why don't you understand... | Allah'ın rızkımızı verme sorumluluğunu aldığını... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Then I am sure the angels don't have our right address. | O zaman kesin melekler bizim adresi bulamadı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Because we are not getting it. | Çünkü biz yiyecek bulamıyoruz. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
There are so many people dying in this world out of hunger. | Bu dünyada açlıktan ölen o kadar çok insan var ki. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Are they dying because... | Onlar Allah sorumluluklarını... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
...God is not fulfilling His responsibility? | ...yerine getirmediği için mi ölüyor? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Ask for salvation girl... | Günahların için af dile... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
You ask for it, father. | Sen dile, baba. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Because I am honoring God. | Çünkü ben Allah'ı onurlandırıyorum. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
I am explaining His word to you. | Onun sözünü sana açıklıyorum. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Great. You will explain His word to me? | Harika. Allah'ın kelamını açıklamak sana mı kalmış? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Isn't it enough that his prophet said... | Peygamberinin kıyamet gününde müminlerin azami sayıda olması... | Bol-1 | 2011 | ![]() |
Have mercy, father. Have mercy. | Biraz insaflı ol, baba. Biraz acı. | Bol-1 | 2011 | ![]() |
How can such a big messenger say such a thing? | Büyük bir elçi nasıl böyle bir şeyi söyleyebilir? | Bol-1 | 2011 | ![]() |
He must have surely said that his people should be the highest. | O halkına muhakkak ki azami sayıda olun demiştir. | Bol-1 | 2011 | ![]() |