Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1092
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Nah, you would do the same thing | Yo, hayır, sende benim yerimde olsan | 90210-1 | 2008 | ![]() |
if you were in my position. | Evet. aynı şeyi yapardın. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, actually, I've done far worse | Hayır, aslında, ben çok daha kötüsünü yaptım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and I haven't come clean. | ve aklanmadım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I was the one | Joe Herman'ı | 90210-1 | 2008 | ![]() |
who killed Joe Herman. | ben öldürdüm. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Naomi had that prom after party last year, | Naomi'nin geçen seneki balo sonrası partisinde | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and I was really upset | çok kızmıştım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and drunk. | ve sarhoştum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And I drove like that. | Ve araba kullanıyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I was coming down Mulholland | Mulholland'dan gelirken, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
when I hit something, | bir şeye çarptım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and I just panicked. | ve panikledim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I didn't even get out of the car. | Arabadan dışarı bile çıkamadım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I couldn't get out of the car. | Arabadan çıkamadım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I just drove home | Hemen eve sürdüm | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and secretly got the car fixed the next morning, | ve ertesi gün gizlice arabayı tamir ettirdim, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and I hoped that, you know, it was a coyote or something. | ve onun bir çakal ya da başka bir şey olduğunu umdum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
But it wasn't. | Fakat değildi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I I found out online | İnternette çarptığım şeyin | 90210-1 | 2008 | ![]() |
that I had hit a person. | bir insan olduğunu öğrendim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
A man. | Bir adam. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And and he was in a coma | Ve, ve o komadaydı | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and then he died. | ve sonra öldü. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And his name... his name was Joe Herman... | Ve adı... Adı Joe Herman'dı... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and he was a... a human being | ve o... o bir insandı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and I killed him. | ve ben onu öldürdüm. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Packing. | Toplanıyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Why are you staring like that? | Neden öyle bakıyorsun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What makes you think you're going to Australia? | Avustralya'ya gidebileceğini sana düşündüren nedir? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Nobody said I couldn't. | Kimse gidemeyeceğimi söylemedi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, well, then let me be clear you can't. | Oh, o zaman dur açık olayım, gidemezsin. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Dixon, when I said yes, | Dixon, evet dediğimde, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I had no idea the trouble that you'd gotten into. | bulaştığın beladan haberim yoktu. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Mom, I've been planning this for, for ages. | Anne, bunu asırlardır planlıyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I already promised Ivy. | Ivy'ye çoktan söz verdim bile. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, this is an opportunity for me to go to Australia. | Bak, Avustralya'ya gitmem benim için bir fırsat. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Please. No. | Lütfen. Hayır. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
So what, I'm supposed to stick around here | Peki ne, ne yapmalıyım? Bütün yaz buraya takılı kalıp | 90210-1 | 2008 | ![]() |
all summer and listen to you and Dad fight? | babamın ve senin kavganızı mı dinlemeliyim? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
The decision is final, Dixon. | Karar verildi, Dixon. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I had a meeting with the superintennt. | Müfettiş ile görüşmem vardı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
At this ti of night? What were you doing? | Gecenin bu vaktinde mi? Ne yapıyordun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Getting fired. | Kovuluyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
There's some kid in the senior class | Üst sınıflardan bir çocuk | 90210-1 | 2008 | ![]() |
that tried to blackmail me for trying to protect Dixon. | Dixon'ı korumamla ilgili bana şantaj yapmaya çalıştı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And I had to go to to Ms. Angus | Ve ben de Bay Angus'a gidip Bütün iç yüzü, iğrenç, pis... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and tell her the truth; it was the only thing to do. | gerçeği anlattım; yapabileceğim tek şey buydu. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And they let me go. | Ve beni gönderdiler. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Do you have anything to say on the subject? | Bu konuda söyleyeceğin bir şey var mı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Maybe you shouldn't have lied. | Belki de yalan söylememeliydin. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
That's all you have to say maybe I shouldn't have lied? | Söyleyeceğin tek şey, "Belki de yalan söylememeliydin." mi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I lose my job everything and all you can say is, | İşimi, her şeyimi kaybettim ve senin söylediğin tek şey | 90210-1 | 2008 | ![]() |
maybe I shouldn't have lied? You want some | "Belki de yalan söylememeliydin" mi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
words of wisdom from me? Some advice? | Sana biraz bilgelik yapmamı ister misin? Birkaç tavsiye? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, it's too late. | Pekala, artık çok geç. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Maybe you should have come to me | Belki de hayatlarımızı bu denli | 90210-1 | 2008 | ![]() |
before you made our lives a total mess. | mahvetmeden önce bana gelmeliydin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I made a total mess of our lives? I was doing | Ben hayatımızı mı mahvettim? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
what I thought was right! I was protecting our son! | Ben doğru bildiğim şeyi yapıyordum! Ben oğlumuzu koruyordum! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Who said that's what Dixon needed?! | Dixon'ın buna ihtiyacı olduğunu da kim söyledi?! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What about consequences? He needs to learn | Peki ya sonuçlar? Yaptıklarının sonuçlarına | 90210-1 | 2008 | ![]() |
that actions have consequences. | katlanmayı öğrenmek zorunda. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And, yes, you, | Ve evet, sen, sen, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
you did make a mess of our lives. | hayatımızı mahvettin. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
How can you say that? Oh, God don't you get it, Harry? | Bunu nasıl söyleyebilirsin? Oh, Tanrım, anlamıyor musun Harry? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
We don't have anything! | Hiçbir şeyimiz yok! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You don't have a job. We don't have savings. | İşin yok. Birikimlerimiz yok. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And we don't love each other anymore! | Ve artık birbirimizi sevmiyoruz bile! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You tell me. You tell me. | Söyle bana. Sen bana söyle. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, you tell me is that true! No, you tell me! | vaktimiz kaldı bilmiyorum. Hayır, bu doğru mu söyle! Hayır, sen söyle! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You look me in the eye, | Gözlerimin içine bak, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and you tell me if you're still in love with me. | ve bana beni hala sevdiğini söyle. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hey, you two. | Hey, siz ikiniz. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Uh... Um... | Uh... Um... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hey. Hey, Javier. What's up? | Hey. Hey, Javier. Naber? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Adrianna... I just wanted to talk to you. | Adrianna... Seninle konuşmam gerek. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I know we're not together anymore, but... | Artık birlikte değiliz, biliyorum ama... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I still think you're incredibly talented. | Hala inanılmaz yetenekli olduğunu düşünüyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Uh, yeah. Yeah, definitely... No, well, | Uh, evet. Evet, kesinlikle. Hayır, yani, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
the offer for you to go on tour with me still stands. | benimle turneye çıkma teklifim hala geçerli. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What? Really? | Ne? Gerçekten mi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You're good, Adrianna. | Sen iyisin Adrianna. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You should do it, Ade. | Bunu yapmalısın, Ade. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, it's a huge opportunity, | Evet, bu çok büyük bir fırsat | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and what better way to spend your summer? | ve yaz tatilin için daha iyi ne olabilir ki? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hey, I can go with you. Really? | Hey, ben de seninle gelebilirim. Gerçekten mi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, we could spend it together. | Evet, yazı birlikte geçiririz. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Um... my tour's not a summer tour. | Um... turnem, sadece yaz turu değil. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
It's a whole year. | Tüm bir yıl. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, um... | Oh, um... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, I'm still in school. | Pekala, ben hala öğrenciyim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And why do people go to school? | Peki insanlar neden okula gider? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
To get the education they need | Hayallerindeki işin eğitimini | 90210-1 | 2008 | ![]() |
to get the job of their dreams. | almak için giderler. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Adrianna, this is your dream, | Adrianna, senin hayalin bu, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
right here, right now. | tam burada, tam da şu an. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I know it's not the safe move, but come on. | Biliyorum riskli bir hareket, ama haydi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Take a risk. | Risk al. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Maybe. | Belki de... | 90210-1 | 2008 | ![]() |