• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155383

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
{\pos(192,200)}Ronon and I encountered him on a trade mission to Belkan two years ago. Onunla iki sene önce Belkan'daki ticaret görevimizde karşılaştık. Ronon ve ben iki yıl önce Belkan'daki bir ticaret görevinde onunla karşılaştık. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Judging by your description, he isn't exactly the settle down kind of guy. Senin tanımına göre, o pek de öyle yerinde duran biri değil. Tarifine bakılırsa, bir yere yerleşecek biri değil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I mean, what are the chances he's still there? Yani, onun hâlâ orada olması olasılığı nedir? Yani hala orada olma ihtimali var mı? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
There's only one way to find out. Bunu bulmanın bir tek yolu var. Öğrenmenin tek yolu var. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Mr. Woolsey, permission to go off world? Bay Woolsey, dünya dışına çıkabilir miyiz? Bay Woolsey, gezegen dışına çıkmak için izin istiyorum. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You have a go. Great. Gidebilirsiniz. Harika. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Will you be accompanying Col. Sheppard and Dr. McKay? Yrb. Sheppard ve Dr. McKay'e eşlik edecek misin? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I only ask because I've yet to receive your formal request Sadece senin göreve dönmek için resmi başvurun hâlen... Sormamın nedeni daha aktif göreve dönmek için... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
to return to active duty. ...elime geçmediğinden dolayı soruyorum. ...resmi talepte bulunmamış olman. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Of course she'll be returning. Right? Tabii ki dönüyor, değil mi? Tabii ki dönecek, değil mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I have yet to make a decision about my future with the team. Takımdaki geleceğim hakkındaki kararımı henüz vermedim. Takımdaki geleceğimle ilgili kararımı daha vermedim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
However, I would still like to accompany Colonel Sheppard and Dr. McKay to Belkan. Ancak, yine de Dr. McKay ve Yarbay Sheppard'a Belkan'a giderlerken eşlik etmek isterim. Ama, yine de Yarbay Sheppard ve Dr. McKay'e Belkan'da eşlik etmek istiyorum. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Where's Teyla? Teyla nerede? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I left her back on the planet. Onu gezegende bıraktım. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Don't worry. She's fine. Endişelenme. O iyi. Merak etme. O iyi. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You know I wouldn't hurt her. Ona zarar vermeyeceğimi biliyorsun. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Do I? Biliyor muyum? Öyle mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I accept the fact that you no longer trust me, Bana hâlâ güvenmemeni anlıyorum... Bana artık güvenmediğini biliyorum,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
but I'm hoping that will change in time. ...ama umarım ki bu zamanla değişecek. ...ama umarım zamanla bu değişecek. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Sateda is gone. Sateda gitti. Sateda yok oldu. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're the last of our kind, Ronon. Biz türümüzün sonuncularıyız, Ronon. Biz türümüzün son örneğiyiz, Ronon. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're brothers, not enemies. Biz kardeşiz, düşman değil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're brothers? Kardeş miyiz? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
So I should just forgive you for setting me up last year? Yani geçen sene beni eleverdiğin için seni af mı edeyim? Yani geçen sene bana tuzak kurduğun için seni affetmeli miyim? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
If you had just listened to reason, things could have been different. Eğer sebebini dinleseydin, her şey farklı olurdu. Sağduyuya kulak verseydin, işler farklı olabilirdi. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Ara and Rakai would still be alive, Ara ve Rakai hala yaşıyor olur... Ara ve Rakai hala hayatta olurdu,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
and we'd all be working together again. ...ve hep beraber çalışıyor olurduk. ...ve hepimiz tekrar beraber çalışıyor olurduk. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
As Wraith worshipers and traitors to the memory of Sateda? Wraith'e tapan ve hain Sateda'lılar olarak hatırlanarak mı? Wraith'lere tapıp Sateda'nın anısına ihanet edenler olarak mı? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Hell, no. Hayatta olmaz. Kahretsin, hayır! Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Of course not. Elbette olmaz. Tabii ki hayır. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I see that now. Artık anladım. Bunu şimdi görüyorum. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You're blinded by the past, Geçmişinden gözün kararmış... Geçmiş gözünü kör etmiş,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
lied to by your so called friends on Atlantis. ...ve sözde arkadaşın Atlantis'liler seni kandırmış. ...Atlantis'teki sözde arkadaşların sana yalan söylemiş. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
But I still have faith in you, old friend. Ama benim hâlâ sana inancım var, eski dostum. Ama sana hala inancım var, eski dostum. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You just need to open your eyes to the truth. Sadece gözlerini gerçeğe açman gerekiyor. Sadece gerçeğe gözlerini açman gerekiyor. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Just untie me and I'll listen to what you have to say. Sadece beni çöz ve ben de söyleyeceklerini dinleyeyim. Beni çözersen söyleyeceklerini dinleyeceğim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Would that be before Bu senin beni bayıltmandan... Bu beni bayılana kadar... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
or after you try to beat me unconscious? ...önce mi olacak, sonra mı? ...dövmenden önce mi yoksa sonra mı olur? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Or I could just surprise you. Ya da seni sadece şaşırtırım. Ya da sana sürpriz yapabilirim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I don't doubt it. Ona şüphem yok. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I'm not well. Ben iyi değilim. İyi değilim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
But I've been worse. Ama daha kötü de olmuştum. Ama daha kötü olduğum olmuştu. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You remember Sarif Sur, don't you? Sarif Sur'u hatırlıyorsun, değil mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Yeah. You almost died on that run. Evet. O görevde neredeyse ölüyordun. Evet. O kaçışta neredeyse ölüyordun. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We both nearly died because you refused to leave me behind. İkimiz de neredeyse ölecektik, çünkü sen beni geride bırakmayı reddetmiştin. İkimiz de neredeyse ölüyorduk, çünkü beni arkada bırakmayı reddettin. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You risked your life to save me. Beni kurtarmak için hayatını tehlikeye atmıştın. Beni kurtarmak için hayatını riske attın. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Today... Bugün ise... Bugün... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I return the favor. İyiliğini ödüyorum. Sana karşılığını vereceğim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Solen Sincha? Solen Sincha? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Go away. Git başımdan. Gidin başımdan. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Can't you see I'm trying to sleep? Uyumaya çalıştığımı görmüyor musun? Uyumaya çalıştığımı görmüyor musunuz? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We need your help. Ronon Dex is in trouble. Yardımına ihtiyacımız var. Ronon Dex'in başı belada. Yardımına ihtiyacımız var. Ronon Dex'in başı derttedir. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Ronon Dex is always in trouble. Well, his life is in danger. Ronon Dex'in başı her zaman belada. Pekâlâ, hayatı tehlikede. Ronon Dex'in başı her zaman dertte. Hayatı tehlikede. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Again. What else is new? Her zamanki gibi. Yeni olan nedir? Yine söylüyorum. Her zaman olan şey. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
What kind of trouble has he gotten himself into this time? Bu sefer başını ne gibi bir belaya soktu? Bu sefer nasıl bir belaya bulaştı? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
He was abducted by a fellow Satedan, O eski bir Sateda'lı, Wraith'e tapan... Wraith'lere tapan Tyre adındaki Satedalı... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
a Wraith worshiper by the name of Tyre. ...Tyre tarafından kaçırıldı. ...dostlarından biri tarafından kaçırıldı. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You mean former Wraith worshiper. Yani eski Wraith'e tapan demek istiyorsunuz. Eskiden Wraith'lere tapan demek istiyorsunuz sanırım. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Word is the dog disappointed his masters, so they turned him loose. Söylenene göre köpek sahibini hayal kırıklığına uğratmış, onlar da onu salmış. Anlatılanlara göre köpek sahiplerini kızdırmış, onlar da onu serbest bırakmışlar. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Well, that's uncharacteristically{\n:}That's uncharacteristically kind of them. Şey, bu onların türünde olan bir şey. Beklenmedik bir şekilde nazik davranmışlar. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Not exactly. Pek de öyle değil. Pek sayılmaz. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
So long as he's on the run, he's a living, breathing example Yani ne kadar zaman kaçarsa, o kadar zaman boyunca... Kaçmaya devam ettiği sürece, onları hayal kırıklığına uğratan insanlara... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
of what happens to humans who disappoint them. ...onları hayal kırıklığına uğratan insanların başına neler geldiğini göstermiş olacak. ...ne olduğunun yaşayan bir örneği olacak. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Tyre's a marked man now. Tyre artık işaretlendi. Tyre artık aranan adam. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Most anyone I know would kill him on sight. It's just a matter of time. Tanıdığım çoğu kişi onu gördüğü yerde öldürür. Sadece zaman meselesi. Tanıdığım herkes onu gördüğü yerde öldürür. Ölmesi an meselesi. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
He was once a proud Satedan, not unlike yourself. O senin aksine, bir zamanlar gururlu bir Sateda'lıydı. Zamanında şerefli bir Satedalıydı. Senin gibi değil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
He was subjected to unimaginable torture. Ona hayal bile edilemeyecek işkenceler yapıldı. Hayal edilemez işkenceye maruz bırakıldı. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Perhaps he had no choice. There's always a choice. Belki de başka şansı yoktu. Her zaman bir şans vardır. Belki de seçeneği yoktu. Her zaman bir seçenek vardır. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
He could have chosen death like a true Satedan. Gerçek bir Sateda'lı gibi ölmeyi seçebilirdi. Gerçek bir Satedalı gibi ölümü seçebilirdi. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Any idea where we can find him? Onu nerede bulabileceğimize dair bir fikrin var mı? Onu nerede bulabileceğimiz hakkında bir fikrin var mı? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
If I knew that, he'd already be dead. Eğer nerede olduğunu bilseydim, şimdiye ölmüştü. Yerini bilseydim, çoktan ölmüş olurdu. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Tyre's not thinking straight, right? Tyre pek düzgün düşünemiyor, değil mi? Tyre düzgün düşünemiyor, değil mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Sure. So it's probably just a matter of time Evet. Yani onun hata yapması... Tabii ki. Yani hata yapması... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
before he slips up. And when he does, ...an meselesi. Ve yaptığında da... ...an meselesi. Ve hata yaptığı zaman,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I'm assuming your leads will hear about it. ...sanırım senin haberin olur. ...sanırım senin adamların yerini öğrenecektir. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Probably. So what do you say, Muhtemelen. Yani bir haber aldığında... Muhtemelen. Kulağına bir şeyler geldiğinde... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
you contact us when you hear something. ...bizimle bağlantıya geç. ...bize haber vermeye ne dersin? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We'll deal with Tyre and save you the trip. Tyre'la biz ilgileniriz ve seni zahmetten kurtarırız. Tyre'ı biz halledip seni yorgunluktan kurtarırız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
To Ronon. Ronon'a. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Look at you. Şu haline bir bak. Kendine bir bak. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You can barely walk. Zar zor yürüyorsun. Zor yürüyorsun. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Let me get you some help. Sana yardım etmeme izin ver. Bırak sana yardım getireyim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I'm beyond your help. Sen bana yardım edemezsin. Bana yardım edemezsin. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
It's the Wraith, isn't it? Wraith, değil mi? Wraith yüzünden, değil mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
At this point, Bu noktada... Şu aşamada,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
it's not so much what they did to me as what they aren't doing to me. ...bana ne yaptıklarından çok, ne yapmadıkları önemli. ...sorun bana ne yaptıkları değil, ne yapmadıkları. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Giving you life? Sana hayat mı veriyorlar? Sana hayat vermek mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Reverse feeding or whatever the hell it's called? Geri beslememi ya da her ne haltsa, ondan mı yapıyorlar? Ters beslenme mi veya adı her neyse? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
It's hard to describe. Bunu tarif etmesi zor. Tarif etmek güç. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
The sense of euphoria it offers is... Güçlülük hissi... Verdiği mutluluk... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You became addicted to it. You can't understand Ona bağımlı hale geldin. Kendin denemedikçe... Ona bağımlı oldun. Kendin... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
unless you've experienced it yourself. ...bunu anlayamazsın. ...yaşamadan anlayamazsın. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
It was a gift, O bir armağandı... Bir ödüldü,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
one that was denied me after I allowed you ...ama senin ve arkadaşlarının kaçmasına izin verdikten... ...ve sen ve arkadaşlarının kaçmasına izin verdikten... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
and your friends to escape us. ...sonra benden alındı. ...sonra ondan yoksun bırakıldım. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Free me, and I'll get you some help. Beni çöz ve sana yardım getireyim. Beni serbest bırak, ve sana yardım getireyim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Help is already on the way. Yardım zaten geliyor. Yardım zaten yolda. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
What does that mean? O da ne demek oluyor? O da ne demek? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
What the hell did you do? Sen ne yaptın? Ne yaptın? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I've saved us. Bizi kurtardım. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155378
  • 155379
  • 155380
  • 155381
  • 155382
  • 155383
  • 155384
  • 155385
  • 155386
  • 155387
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim