Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 159860
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
our very first lesson. | öğrenmesi gerekiyor. ...öğrenmesi gerekiyor. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, immature. | Pekala, olgunlaşmamış. Olgun değil. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
He's seven. | Daha 7 yaşında. Daha 7 yaşında? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Yes, but he still jokes | Evet, ama hala sıra arkadaşlarına Evet, ama hala sıra arkadaşlarına... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
with his seatmates during a lesson | ders esnasında şakalar yapıyor. ...ders esnasında şakalar yapıyor. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
and Alexander often makes this difficult. | ve Alexander bunu zorlaştırıyor. ...ve Alexander bunu zorlaştırıyor. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I think if Alexander's really going to thrive... | Bence, eğer Alexander gelişecekse... Bence Alexander gelişiyor... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Let me stop you right there. | Tam orada sözünüzü keseyim. Orada sözünüzü keseyim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
All kids develop in different ways | Bütün çocuklar farklı yollarla, Bütün çocuklar farklı şekillerde ve farklı... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
at different times and in different directions. | farklı zamanlarda ve farklı yönlerde gelişir. ...zamanlarda ve farklı yönlerde gelişir. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I don't think you're hearing me. | Beni duyduğunuzu sanmıyorum. Beni anladığınız sanmıyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What I am hearing is that Alex is not a good candidate | Benim duyduğum şey, Alex'in sizin klon ordunuzda Anladığım şey Alex'in sizin kopya ordunuz için... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
to be a robot in your clone army. | bir robot olmak için iyi bir aday olmadığıdır. ...iyi bir robot adayı olmadığıdır. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We're gonna work on the math, okay? | Matematik konusunda çalışacağız, tamam mı? Matematik üzerinde çalışırız. Tamam mı? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
In the meantime, why don't you try not making him feel | Bu arada, böyle olmasının sorun olmadığını Bu arada, neden ona böyle olmasının sorun... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
like being who he is is the problem? | niçin ona hissettirmeye çalışmıyorsunuz? ...olmadığını hissettirmeye çalışmıyorsunuz? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Oh, and by the way, his name is Alex. | Ve bu arada, onun ismi Alex. Bu arada, onun adı Alex. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
He fucking hates "Alexander." | "Alexander" denmesinden oldukça nefret eder. Alexander denmesinden nefret eder. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I think we got her right where we want her. | Sanırım onu istediğimiz kıvama getirdik. Sanırım öğretmenini istediğimiz kıvama getirdik. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
She says you're a great kid, | Senin harika bir çocuk olduğunu söylüyor. Senin harika bir çocuk olduğunu söyledi... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Okay. Oh, and by the way, | Tamam. Ve bu arada, Tamam. Ve bu arada... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
If she asks... I'm your uncle. | Eğer sorarsa ben senin dayınım. ...eğer sorarsa, ben senin Dayı'nım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What's up? | Ne var? Ne oldu? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
My mom says that meat is poisonous | Annem etin zehirli olduğunu Annem diyor ki bu zehirliymiş... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And it can make you sick. | ve seni hasta edebileceğini söyler. ...ve beni hasta edebilirmiş. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And I say | Ve ben de diyorum ki; Ben de diyorum ki... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
if that's not the best hamburger | eğer bu, hayatında yediğin ...eğer bu hayatında yediğin en iyi... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
you have ever had in your life, | en güzel hamburger değilse ...hamburger değilse... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'll change my name to Denise | ismimi 'Denise' olarak değiştireceğim ...ismimi Denise olarak değiştirip... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
and run into the sea. | ve denize doğru koşacağım. ...kendimi denize atarım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
This is a nice piano. | Bu güzel bir piyano. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Yes, it is. | Evet, öyle. Evet, öyledir. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Will you play me something? | Bana bir şeyler çalar mısın? Bana bir şey çalar mısın? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Can I ask you a question? Mm hmm. | Sana bir soru sorabilir miyim? Tabii. Sana bir soru sorabilir miyim? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
How long is two weeks? | 2 hafta ne kadar uzun? İki hafta ne kadar uzun? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Hi. Hi, buddy. | Selam. Selam, dostum. Selam, dostum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Oh, a big hug. | Oh, kocaman bir kucaklama. Kocaman kucak! | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
No problem, really. | Sorun değil, gerçekten. Sorun değildi aslında. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Bye, Arlen. Bye. | Hoşçakal, Arlen. Güle güle. Hoşça kal, Arlen. Güle güle. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We had a good time. | İyi vakit geçirdik. Çok iyi zaman geçirdik. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Who thought that was a good idea? | Bunun iyi bir fikir olduğunu kim düşündüyse... Bunun iyi bir fikir olduğunu kim düşündü? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Kris, are you there? Go away. | Kris, orada mısın? Git buradan. Kris, burada mısın? Git başımdan. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What's up with the bottle? | O şişeyle ne yapıyorsun? Bu şişe de ne oluyor? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
My dad's funeral was today. | Babamın cenaze töreni bugündü. Babamın cenazesi bugündü. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I was the only person that knew. | Tanıdığım tek insan bendim. Tanıdığım tek kişi bendim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Oh, well, I'm sure there were some people | Şey, eminim gelemeyen Eminim gelemeyen birçok kişi... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
who couldn't make it, you know. | bazı insanlar olmuştur, anlarsın ya. ...vardır, anlarsın ya. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You said everyone's life | Sen demiştin ki herkesin hayatı Sen demiştin ki herkesin hayatı... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Maybe my purpose is to drink. | Belki benim amacım da içmektir. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
When I came to you, I really thought you could help me. | Sana geldiğimde, gerçekten bana yardım edebileceğini düşünmüştüm. Sana geldiğim zaman, gerçekten bana yardım edebileceğini düşünmüştüm. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You helped me realize that all my worst fears are true. | En kötü korkularımın hepsinin gerçek olduğunu farketmeme yardım ettin. Bütün büyük korkularımın gerçek olduğunu anlamama yardım ettin. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I mean, you had the man on the phone, | Yani, sen 'telefondaki adamla' konuştun. Yani, sen yukarıdakiyle konuştun... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Isn't that what you want? | İstediğin bu değil mi? İstediğin bu değil miydi? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Get out. | Çık dışarı. Defol! | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Hello. Hello, Arlen, | Merhaba. Merhaba, Arlen. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
or should I say Zebulon? | Yoksa Zebulon mu demeliyim? Ya da, Zebulon mu demeliyim? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can't believe I forgot about the conference. | Veli toplantısını unuttuğuma inanamıyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Lucky for you, I was there. | Şanslısın ki ben oradaydım. Şansın varmış, ben oradaydım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What did you say to her? | Ona ne söyledin? Öğretmenine ne söyledin? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, a program of advanced what? | Tabii. Bu nasıl bir ileri düzey program? Neyin ileri düzey programı bu? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I would keep my kid far away from people like that. | Ben olsam çocuğumu öyle insanlardan uzak tutardım. Çocuğumu öyle insanlardan olabildiğince uzak tutardım yerinde olsam. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'm glad you got what you wanted. | İstediğin şeyi elde ettiysen buna sevindim. İstediğinin olmasına sevindim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'm saying he's just a little guy. | Sadece küçük bir adam olduğunu söylüyorum. Demek istediğim, o daha küçük bir çocuk. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And all that pressure is gonna fuck him up | Ve tüm bu baskı onu mahvedecek. Bu kadar baskı onu berbat edecek... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
and then buys pretend food | Ve sonra gerçeğinden daha iyi olması beklenen ...ve sonra sözde yiyecek alıp... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You're trying to turn him into your idea of who he should be | Onun kim olduğuna bakmak yerine Onun kim olduğuna bakmak yerine onu hayalindeki... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
instead of looking at who he is, and that's... | onu kafandaki olması gerektiği şekile dönüştürmeye çalışıyorsun. Ve bu... ...gibi yetiştirmeye çalışıyorsun. Ve bu da... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
While you're giving him your best, | Hazır ona elinden gelenin en iyisini verirken, Hazır ona en iyisini verirken... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
you might want to tell him his dad's not coming back. | babasının geri gelmeyeceğini de anlatmak isteyebilirsin. ...babasının geri gelmeyeceğini de söyle. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I didn't say anything. | Hiçbir şey söylemedim. Ben bir şey söylemedim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Look, he knows the truth, | Bak, gerçeği biliyor. Bak, Gerçeği biliyor... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
but he needs to hear it from you. | Ama bunu senden duyması gerek. ...ama bunu senden duyması gerek. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
It must be hilarious. | Çok eğlenceli olmalı. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You know, I feel more alone now | Biliyor musun? Şu anda, seninle tanışmamız öncesiden Şu an seninle tanışmadan öncekinden... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You must be Kris. | Sen Kris olmalısın. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'm Terry... | Ben Terry... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Terry Fraser, Arlen's agent. | Terry Fraser, Arlen'in menajeriyim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What's going on? You don't know? | Neler oluyor? Bilmiyor musun? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Arlen is coming here to speak for the 20th anniversary of "Me and God." | Arlen, "Ben ve Tanrı"nın 20. yıldönümü için konuşma yapmaya geliyor buraya. Arlen "Ben ve Tanrı"nın 20. Yıldönümü’nde konuşmak üzere buraya geliyor. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
It's a miracle. He phoned me and told me to get the books over here, | Bu bir mucize. Telefon açtı ve kitapları buraya getirmemi söyledi. Bu bir mucize! Geceleyin beni aradı ve kitapları buraya getirmemi söyledi. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
said he's already sent word to all of the websites... all of them. | Tüm web sitelerine önceden haber verdiğini söyledi. Hepsine! Bütün web sitelerine duyuru yaptığını söyledi, hepsine! | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Get over here. | Gel buraya. Buraya gel! | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And said that your pal Arlen is speaking here today | Ve arkadaşın Arlen'in bugün burada konuşma yapacağını söyledi. ...ve dostun Arlen'in burada konuşma yapacağını söyledi... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
and we'd better get busy. | Ve işe başlasak iyi olur. ...ve işe koyulsak iyi olur! | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We don't have any money to buy books. | Kitap almak için hiç paramız yok ki. Kitap alacak paramız yok. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
There you go. Just fill that out. | İşte, buyrun. Sadece bunu doldurun. İşte buyurun. Şunu doldurun. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Arlen's going to speak at the bookstore. | Arlen kitapçı dükkanında konuşma yapacak. Arlen kitapçıda konuşma yapacak. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
There he is. | İşte o! İşte orada! | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Man: I love your book, Arlen. Woman: You rock, Arlen. | Kitabına bayılıyorum, Arlen. Harikasın, Arlen. Kitabını seviyorum, Arlen. Harikasın, Arlen. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
a very special occasion for all of us, | hepimiz için çok özel bir an. ...bu hepimiz için özel bir an. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
the man who showed us a glimpse of heaven... | bize cennete kısa bir bakış gösteren adam... Bize cennetten bir işaret veren adam. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Thank you, Terry. You were right. | Teşekkür ederim, Terry. Haklıydın. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I would also like to thank | Aynı zamanda, bu dükkanı kullanmamıza izin verdiği için Kris Lucas'a ve "Sahaf"a da... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
for allowing me to use their store today. | teşekkür etmek istiyorum. ...izin verdiği için ayrıca teşekkür ederim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
that this book might be useful to people... one... | yararlı olabileceğini kavradı. Tek bir kişi... ...insanlara faydalı olabileceğini anladı. Bir kişi... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Now I know many of you have questions. | Pekala, pek çok sorunuz olduğunu biliyorum. Şimdi, biliyorum birçoğunuzun soruları var. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can't talk to God. | Ben tanrı ile konuşamam. Tanrı'yla konuşamıyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Here's the deal... | Durum şu: Olay şu. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
A little over 20 years ago | 20 yıldan biraz uzun bir süre önce, 20 yıldan biraz fazla bir süre önce... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I found out that my father had an illness. | babamın bir hastalığı olduğunu öğrendim. ...babamın hastalığını öğrendim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |