Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183882
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We need a place to hide until we figure this whole thing out. | Bu is cözülene kadar saklanacak yere ihtiyacımız var. | Zoolander-1 | 2001 | |
Derek said this would be the last place anyone would look for him. | Derek en son burada aranacağını söyledi. | Zoolander-1 | 2001 | |
You're cool to hide here. | Saklanabilirsiniz burada. | Zoolander-1 | 2001 | |
But first me and him gotta straighten some shit out. | Ama ikimizin bir şeyi çözmesi gerekiyor. | Zoolander-1 | 2001 | |
Why you been acting so messed up towards me? | Neden bana karsı çok kötü davranıyorsun? | Zoolander-1 | 2001 | |
Why you been acting so messed up towards me? | Sen neden bana karsı çok kötü davranıyorsun? | Zoolander-1 | 2001 | |
You go first. | Sen basla önce. | Zoolander-1 | 2001 | |
I don't know. Maybe I felt a little threatened cos... | Bilmiyorum. Belki de bir parça tehdit edildiğimi... | Zoolander-1 | 2001 | |
your career is blossoming and mine's winding down or whatever. | senin kariyerin patlama yaparken benimki başaşağı gidiyor falan filan. | Zoolander-1 | 2001 | |
I felt like this guy's really hurting me. And it hurt. | Bu dostun beni kırdığını hissettim. Kırdı da. | Zoolander-1 | 2001 | |
And I felt like when you told me to Dere lick my balls, that really hurt. | Senin de bana Dereyala taşaklarımı demen gerçekten kırıcıydı. | Zoolander-1 | 2001 | |
Maybe I was scared, man. You're Derek Zoolander. | Korkmuş olabilirim ya, sen koca Derek Zoolandersın. | Zoolander-1 | 2001 | |
Yeah, you're Derek Zoolander. | Öyle, sen Derek Zoolander'sın. | Zoolander-1 | 2001 | |
You know what it's like to be a model in the Derek Zoolander shadow? | Sen Derek Zoolander'ın gölgesinde bir model olmak ne demek bilir misin? | Zoolander-1 | 2001 | |
You want to hear something crazy? | Çılgın bir şey duymak istiyor musunuz? | Zoolander-1 | 2001 | |
Your work in the winter '95 "International Male Catalogue"... | Kıs '95 Uluslararası Erkek Kataloğu'ndaki çalışman... | Zoolander-1 | 2001 | |
...made me want to be a model. | ...benim model olmak istememe yol açtı. | Zoolander-1 | 2001 | |
I friggin' worship you, man. | Kahretsin, sana tapıyorum ben. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'm sorry I was wack. | Affedersin biraz mantıksızlık ettim. | Zoolander-1 | 2001 | |
I was wack. | Ben ettim. | Zoolander-1 | 2001 | |
Welcome to chez Hansel. | Hansel'e hoş geldiniz. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hide out here as long as you want. | Burada istediğiniz kadar saklanabilirsiniz. | Zoolander-1 | 2001 | |
There isn't much time. The show's tomorrow night. | Fazla zaman yok. Şov yarın gece. | Zoolander-1 | 2001 | |
We have to figure out a plan by then. | O zamana kadar bir plan yapmalıyız. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'll round up the troops here. | Askerleri toplayacağım. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hey, what's up? This is Derek and Matilda. | Hey, n'aber? Bunlar Derek ve Matilda. | Zoolander-1 | 2001 | |
You know Natani and Chloe. | Natani ve Chloe'yı tanıyor musunuz? | Zoolander-1 | 2001 | |
You got Buzzy Sullivan. Big wave surfer from Maverick. | Buzzy Sullivan. Büyük sörfçü, Maverick'ten. | Zoolander-1 | 2001 | |
I met this fantastic band, "The Little Kings", ice sailing in Finland. | Bu harikulade grupla karşılaştım, ''Küçük Krallar'', Finlandiya'da buz yelkencileri. | Zoolander-1 | 2001 | |
That's my Sherpa, Lopsang. | Bu da benim Sherpa, Lopsang. | Zoolander-1 | 2001 | |
Everybody, listen up for a second. | Herkes bir saniye dinlesin. | Zoolander-1 | 2001 | |
Derek and Matilda are in hiding cos | Derek ve Matilda saklanıyor çünkü | Zoolander-1 | 2001 | |
some dudes brainwashed Derek to off the Prime Minister of Micronesia. | bazı tipler Derek'in Micronesia Başbakanını haklaması için beynini yıkamış. | Zoolander-1 | 2001 | |
Malaysia. Right. | Malezya. Tamam. | Zoolander-1 | 2001 | |
So they're hiding here for a while. Show 'em a good time. | Ve bir süre saklanacaklar. Onlara iyi zaman geçirtin. | Zoolander-1 | 2001 | |
All right. Over here. | Pekala. Buraya. | Zoolander-1 | 2001 | |
Ennui. Do me a favour. Will you get that tea me and Lopsang got | Ennui. Bana bir kıyak yap. O çaydan benim için yapabilir misin | Zoolander-1 | 2001 | |
when we were free climbing the Mayan ruins. | hani Maya harabelerine serbest tırmanıştayken Lopsang'ın bulduğu. | Zoolander-1 | 2001 | |
This is really strong tea. | Bu harbiden sert bir çay. Sen basla önce. | Zoolander-1 | 2001 | |
No, it's just right, trust me. | Hayır, tam kıvamında inan bana. | Zoolander-1 | 2001 | |
What with all the intrigue you guys have been dealing with. | Ne dolaplar peşindesiniz, çocuklar? | Zoolander-1 | 2001 | |
Matilda, I'm a little surprised you're so worried about Derek. | Matilda, Derek için endişe ettiğini duyduğumda biraz şaşırdım. | Zoolander-1 | 2001 | |
From your article it seems like you don't care much about guys in our line of work. | Makalenden bizim kalem işleri yapan erkeklerle pek ilgilenmediğin anlaşılıyordu. | Zoolander-1 | 2001 | |
Why do you hate models, Matilda? | Modellerden neden nefret ediyorsun, Matilda? | Zoolander-1 | 2001 | |
Honestly? | Dürüstce? | Zoolander-1 | 2001 | |
I think they're vain, stupid... and incredibly self centred. | Boş, aptal...ve müthiş ben merkezci olduklarını düşünüyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
I totally agree with you. | Sana tümüyle katılıyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
But how do you feel about male models? | Ama erkek modellere karsı neler hissediyorsun? | Zoolander-1 | 2001 | |
Sweet. | Seker. | Zoolander-1 | 2001 | |
OK, but seriously, Matil... Can I call you Matil? | Tamam, ama cidden, Matil... Sana Matil diyebilir miyim? | Zoolander-1 | 2001 | |
What's the deal, yo yo? | Anlaşma nedir yo yo? | Zoolander-1 | 2001 | |
You're not telling us the whole story. | Bize tüm hikayeyi anlatmıyorsun. | Zoolander-1 | 2001 | |
There's something else, isn't there? You really want to know? | Başka bir şey var, öyle değil mi? Gerçekten bilmek istiyor musunuz? | Zoolander-1 | 2001 | |
Yeah. OK, then I'll tell you. | Evet. Tamam, söyleyeceğim. | Zoolander-1 | 2001 | |
When I was in seventh grade I was the fat kid in my class. | 7. sınıfa giderken sınıfımın şişman kızıydım. | Zoolander-1 | 2001 | |
All right. Forget it. | Pekala. Unutun gitsin. | Zoolander-1 | 2001 | |
No, no, no... Dude, be cool. | Hayır, hayır, hayır... Sakin ol, ahbap. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'm sorry. Please go ahead. My mistake. | Affedersin. Lütfen devam et. Benim hatam. | Zoolander-1 | 2001 | |
I was the one that all the pretty girls made fun of. | Bütün kızların dalga geçtiği bir kızdım. | Zoolander-1 | 2001 | |
It was an awkward phase. | Kötü bir dönemdi. | Zoolander-1 | 2001 | |
Anyway, everyday after school, I'd come home | Neyse, her gün okul sonrası eve gelir, | Zoolander-1 | 2001 | |
and flip through my mom's "Vogue" and "Glamour". | ve annemin ''Vogue'' ve ''Glamour'' dergilerini karıştırırdım. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'd look at these women. | Kadınlara bakardım. | Zoolander-1 | 2001 | |
Perfect, beautiful, unbelievable, skinny women. | Mükemmel, güzel, inanılmaz, incecik kadınlar. | Zoolander-1 | 2001 | |
I just couldn't understand why I didn't look like them. | Neden onlar gibi olmadığımı anlayamazdım. | Zoolander-1 | 2001 | |
I just didn't get it. | Anlayamazdım bir türlü. | Zoolander-1 | 2001 | |
So I became... | Ve ben şey oldum... | Zoolander-1 | 2001 | |
Bulimic. | Bulimik. | Zoolander-1 | 2001 | |
You can read minds? | Düşünceleri mi okuyorsun? | Zoolander-1 | 2001 | |
It's when you throw up after every meal. | Her yemeği çıkardığınız zaman oluyor. | Zoolander-1 | 2001 | |
See, you know. This is exactly what you models do to people. | Bakın, anlıyorsunuz ya. Bu modellerin insanlara yaptıklarının aynısı. | Zoolander-1 | 2001 | |
You make them feel bad about themselves. | Onların kendilerini kötü hissetmelerine neden oluyorsunuz. | Zoolander-1 | 2001 | |
So what? I throw up after lots of meals. | Eee ne yani? Ben de pek çok yemeği çıkardım. | Zoolander-1 | 2001 | |
It's a great way to lose pounds before a show. | Gösteri öncesi kilo kaybetmenin harika bir yolu. | Zoolander-1 | 2001 | |
Are you insane? Do you understand, it's a disease? | Deli misiniz? Bir hastalık, anlıyor musunuz? | Zoolander-1 | 2001 | |
Did the guys not want to get busy with you? | Erkekler seninle ilgilenmek istemediler mi? | Zoolander-1 | 2001 | |
OK, you know what? I'm not going to sit here and discuss my sex life, or... | Tamam, bilin ki, burada oturup seks yaşamımı konuşacak değilim...ya da... | Zoolander-1 | 2001 | |
...or lack thereof. | ...eksikliğini. | Zoolander-1 | 2001 | |
You mean you haven't really... | Yani gerçekten yapmadın mı... | Zoolander-1 | 2001 | |
...done it in a while? Yeah. | ...yapmadım bir süredir. Öyle. | Zoolander-1 | 2001 | |
OK, what's a while? Like eight days? | Tamam, bir süredir ne demek? 8 gün gibi mi? | Zoolander-1 | 2001 | |
More? | Fazla mı? | Zoolander-1 | 2001 | |
Try a couple of years. Oh! Snap! | Birkaç yıl. Ah! Olamaz! | Zoolander-1 | 2001 | |
How do you live? | Nasıl yaşıyorsun sen? | Zoolander-1 | 2001 | |
Seriously, do you service yourself ten times a day? | Cidden, kendine günde 10 sefer muamele mi çekiyorsun? | Zoolander-1 | 2001 | |
End of discussion. Easy. OK, hold on... | Konu kapanmıştır. Sakin. Tamam, dur... | Zoolander-1 | 2001 | |
I'm not comfortable talking... | Bunu konuşurken rahat değilim... | Zoolander-1 | 2001 | |
Easy. This has been an emotional day for all of us. | Sakin. Hepimiz için duygusal bir gün oldu. | Zoolander-1 | 2001 | |
I think we should get naked. | Soyunmamız gerekiyor sanıyorum. | Zoolander-1 | 2001 | |
What? Don't ask questions. | Ne? Soru sorma. | Zoolander-1 | 2001 | |
Just give in to the power of the tea. | Sadece çayın gücünü hisset. | Zoolander-1 | 2001 | |
So, I'm rappelling down Mount Vesuvius when suddenly I slip. | Vezüv Dağından düşüyorum, ansızın kaydığım. | Zoolander-1 | 2001 | |
I start to fall. I'm about to die. | Düşmeye başladım. Olmek üzereydim. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hot bread, Zeke. | Sıcak ekmek, Zeke. | Zoolander-1 | 2001 | |
Just falling. | Sadece düsme. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'll never forget the terror. | Dehşeti asla unutmayacağım. | Zoolander-1 | 2001 | |
When suddenly I remember, | Birden hatırladım, | Zoolander-1 | 2001 | |
"Holy shit, Hansel. Haven't you been smoking Peyote for six straight days? | ''Kutsal ruh, Hansel. 6 gündür Peyote'yi içmedin mi? | Zoolander-1 | 2001 | |
"And couldn't some of this be in your mind?" | ''Bu biraz kafanda olamaz mı?'' | Zoolander-1 | 2001 | |
It was. I was totally fine. | Hepten iyiydim. | Zoolander-1 | 2001 |