Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183885
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
and former model agent, Maury Ballstein. | zengin fakültemiz bünyesindedir. | Zoolander-1 | 2001 | |
The designer's offering you ten million plus three per cent | Tasarımcı size satılan külot basına 10 milyon artı yüzde üç | Zoolander-1 | 2001 | |
of every pair of underwear sold. What are you gonna do? | teklifinde bulunuyor. Ne yaparsınız? | Zoolander-1 | 2001 | |
Screw him! Hold out for more! | Siktir et onu! Çık yukarı çık! | Zoolander-1 | 2001 | |
That's what I'm talking about. | İşte benim dediğim bu. | Zoolander-1 | 2001 | |
So join now. At the Derek Zoolander Center | Siz de katılın. Derek Zoolander Merkezinde | Zoolander-1 | 2001 | |
For Kids Who Can't Read Good And Who Wanna Learn To Do Other Stuff Good Too | Konuları da lyi Oğrenmek lsteyenlere | Zoolander-1 | 2001 | |
we teach you that there's more to life than just being really, really good looking. | gerçekten ama gerçekten iyi görünmekten daha önemli şeyler olduğunu öğretiyoruz. | Zoolander-1 | 2001 | |
Right, kids? Right. | Doğru mu, çocuklar? Doğru. | Zoolander-1 | 2001 | |
That's great, Derek. I think we got it. All right. Thanks. | Harika, Derek. Başardık. Pekala. Tesekkürler. | Zoolander-1 | 2001 | |
All right everybody, it's a wrap. | Pekala millet, sona erdi. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hey, Hansel. Hey, D Rock. | Hey, Hansel. Hey, D Rock. | Zoolander-1 | 2001 | |
I'm taking the kids to George Washington Bridge and teach them base jumping. | Çocukları George Washington Köprüsü'ne götürüyorum yer atlayışı öğreteceğim. | Zoolander-1 | 2001 | |
See you in the teacher's lounge later? All right. | Öğretmenler odasında görüşmek üzere? Olur. | Zoolander-1 | 2001 | |
All right, guys. Last one to the helicopter is a rotten egg. Let's go! | Peki, çocuklar. Helikoptere, sonda kalan çürük yumurtadır. Gidelim! | Zoolander-1 | 2001 | |
Hey, Matilda. There's daddy! | Hey, Matilda. Bak, baba! | Zoolander-1 | 2001 | |
How's Derek Junior? Great. Guess what? | Kücük Derek nasıl? Harika. Ne oldu bil. | Zoolander-1 | 2001 | |
He made his first look today. Really? | Bugün ilk bakışını attı. Gercekten? | Zoolander-1 | 2001 | |
You wanna show daddy your look? | Babaya bakışını göstermek ister misin? | Zoolander-1 | 2001 | |
You wanna hang out for story hour? Great. Let's go. | Hikaye saatine katılmak ister misin? Harika. Gidelim. | Zoolander-1 | 2001 | |
Hey, kids. Who wants to hear a story. Yeah! | Çocuklar. Hikaye dinlemek ister misiniz? Evet! | Zoolander-1 | 2001 | |
Mom? Look what I made. | Anne? Bak, ne yaptım. | Zozo-1 | 2005 | |
That"s nice. Look, please. | Ne hoş. Bak lütfen. | Zozo-1 | 2005 | |
Not now. Wait a minute. | Şimdi olmaz. Bekle biraz. | Zozo-1 | 2005 | |
Mom, when are we going to Sweden? | Anne, İsveç'e ne zaman gidiyoruz? | Zozo-1 | 2005 | |
What"s wrong with you? "Mommy, Mommy, Mommy!" | Neyin var senin? "Anne, anne, anne!" | Zozo-1 | 2005 | |
Cut it out, we"re watching the news. | Kes şunu, haber izliyoruz. | Zozo-1 | 2005 | |
What"s the matter? Look what I made. | Neyin var? Bak, ne yaptım. | Zozo-1 | 2005 | |
It"s very nice. Did you carve it? Yes. | Çok güzel. Sen mi oydun? Evet. | Zozo-1 | 2005 | |
What"s the matter? Nothing. | Bir sorun mu var? Yok birşey. | Zozo-1 | 2005 | |
Tell me, Zozo. It"s nothing. | Anlat, Zozo. Önemli değil. | Zozo-1 | 2005 | |
Do you ever dream, Mom? Yes. Have you been dreaming? | Hiç rüya görür müsün anne? Evet. Bir rüya mı gördün? | Zozo-1 | 2005 | |
Did you dream a lot when you were a child? | Çocukken çok rüya görür müydün? | Zozo-1 | 2005 | |
Tell me what you"ve been dreaming? | Ne gördüğünü bana anlatır mısın? | Zozo-1 | 2005 | |
You"re not going to leave me, are you? | Beni hiç bırakmayacaksın, değil mi? | Zozo-1 | 2005 | |
Darling, what makes you think that? How can you think l"d leave you? | Tatlım, neden böyle düşünüyorsun? Seni bırakacağımı nereden çıkardın? | Zozo-1 | 2005 | |
L"d leave the whole world before I left you, sweetie. | Bütün dünyayı bırakırım da, seni asla bırakmam, tatlım. Dünyalardan vazgeçerim, senden vazgeçmem. | Zozo-1 | 2005 | |
Don"t ever think like that again. | Sakın aklına böyle şeyler getirme. | Zozo-1 | 2005 | |
Have you finished your homework? No, not yet. | Ödevini bitirdin mi? Hayır, daha bitirmedim. | Zozo-1 | 2005 | |
Come here! Give me a kiss. | Gel buraya! Bana bir öpücük ver. | Zozo-1 | 2005 | |
L"ll tell you something. Look at this ruler. | Bak söyleyeyim. Cetveli görüyor musun? | Zozo-1 | 2005 | |
If it"s one mm shorter than 15cm, you"ll never see the money. | 15 cm'den 1 milim bile kısaysa, paranın yüzünü göremezsin. | Zozo-1 | 2005 | |
Well? Wait, l"m thinking of a beautiful girl. | Eee? Bekle, güzel bir kız düşünüyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
Imagine Amil"s sister. What?! | Amil'in ablasını hayâl et. Ne?! | Zozo-1 | 2005 | |
L"m kidding. But... your sister is amazing. | Şaka yapıyorum. Ama... ablan etkileyici bir kız. | Zozo-1 | 2005 | |
As amazing as your head. Shut up, will you! | Senin kellen gibi... Kapa çeneni, kapa! | Zozo-1 | 2005 | |
My God! My granddad doesn"t even have a thing like that! | Allahım! Büyükbabamın bile böyle şeyi yok! O da ne? Böylesini ilk defa görüyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
It must be fake. Hurry up if you want to measure it. | Bunda bir hile var. Ölçecekseniz acele edin. | Zozo-1 | 2005 | |
Amil! Riad! L"ve been looking for you everywhere. | Amil! Riad! Her yerde sizi arıyordum. | Zozo-1 | 2005 | |
Where"s my money? Shut up. Never mind him. | Param nerede? Kapa çeneni. Boşver onu. | Zozo-1 | 2005 | |
Come on, let"s go! | Haydi, gidelim! | Zozo-1 | 2005 | |
His sister is pretty, isn"t she? Yeah, but don"t exaggerate. | Ablası çok hoş, değil mi? Evet, ama fazla abartma. | Zozo-1 | 2005 | |
L"m not. It"s not like l"m gonna do something to her. | Abartmıyorum. Hem bu, ona birşey yapacağım anlamına gelmiyor. | Zozo-1 | 2005 | |
Forget her. Just forget her! | Unut onu. Çıkar aklından! | Zozo-1 | 2005 | |
Guys... Who wants bread? But it"s not my turn. | Çocuklar... Kim ekmek istiyor? Ama sıra bende değil. | Zozo-1 | 2005 | |
I went last time. No, I did, then him and now you. | En son ben gitmiştim. Hayır, ben gitmiştim. Benden önce oydu ve şimdi sıra sende. | Zozo-1 | 2005 | |
On one condition... I get to meet your sister. | Öyleyse... Ablanla çıkarım. | Zozo-1 | 2005 | |
Stop talking about my sister! I just want to say hello to her. | Ablamdan bahsedip durma! Sadece bir selam vermek istiyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
OK, but that"s the last time. Think about the bread instead. | Tamam, ama bu son olacak. Onun yerine ekmeği düşün. | Zozo-1 | 2005 | |
Shit, he"s really horny. | Serseri, tam bir abaza! | Zozo-1 | 2005 | |
Three breads, please. Certainly. | Üç ekmek, lütfen. Tabii. | Zozo-1 | 2005 | |
OK. One, two, go! | Tamam. Bir, iki, koş! | Zozo-1 | 2005 | |
My money! Hold the bread. | Param! Ekmeği tut. | Zozo-1 | 2005 | |
You brats, you bastards! | Sizi veletler, orospu çocukları! | Zozo-1 | 2005 | |
Where did he go? Did you see him? | Nereye gitti? Onu gördünüz mü? | Zozo-1 | 2005 | |
Son, I have no idea. Bastards! | Hiç fikrim yok. Piçler! | Zozo-1 | 2005 | |
Charbel, my son. Warde, my daughter in law. I hope you"re all well. | Charbel, oğlum. Warde, gelinim. Umarım iyisinizdir? | Zozo-1 | 2005 | |
And most importantly, Zozo? Zozo, my love. You"re well, I hope. | Ve en önemlisi, Zozo. Zozo, tatlım. Umarım iyisindir? | Zozo-1 | 2005 | |
Hurry up with the paperwork so you can come to Sweden soon. | İsveç'e gelebilmen için evrak işlerini hızlandırın. | Zozo-1 | 2005 | |
We"re waiting, grandma and I. | Büyükannen ve ben seni bekliyoruz. | Zozo-1 | 2005 | |
L"ll teach you some Swedish | Sana biraz İsveçce öğreteyim... | Zozo-1 | 2005 | |
so you"re prepared when you arrive. L"ll start now. | ...ki buraya geldiğinde acemilik çekme. Başlıyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
"What"s your name" is "what"s your name". | "Vad heter du?", "ismin ne?" demektir. | Zozo-1 | 2005 | |
"How you are" means "how are you". | "Hur mår du?", "nasılsın?" anlamına gelir. | Zozo-1 | 2005 | |
"Where comes from school" means "when did you come from school". | "Kommer du från skola?", "Okuldan mı geliyorsun?" demektir. | Zozo-1 | 2005 | |
"Table dining" means "dining table". "Curtanny" means "curtains". | "Matbordet", "yemek masası". "Gardin", "perde" demektir. | Zozo-1 | 2005 | |
"Flowers" means "flower". They like flowers a lot over here. | "Blomma", "çiçek". Burada çiçekleri çok severler. | Zozo-1 | 2005 | |
"Go play soccer, Zozo" means "Go and play soccer, Zozo". | "Gå och spela fotball, Zozo", "Gidip maç et, Zozo" demektir. | Zozo-1 | 2005 | |
I know you love soccer, Zozo. | Futbol sevdiğini biliyorum, Zozo. | Zozo-1 | 2005 | |
Please hurry and come over so that we can meet soon. | Çabuk olun ki, bir an önce görüşelim. | Zozo-1 | 2005 | |
Take care now, my dear Zozo. | Kendine iyi bak, Zozo'm. | Zozo-1 | 2005 | |
"Bye" means "bye". | "Hej då", "hoşçakal" demektir. | Zozo-1 | 2005 | |
"Bye." | "Hej då." | Zozo-1 | 2005 | |
How"s the paperwork going? The passports are ready... | Evrak işleri ne âlemde? Pasaport işi tamam... | Zozo-1 | 2005 | |
...and the tickets are coming any day now. | ...biletler de hazır olmak üzere. | Zozo-1 | 2005 | |
Flowers... What"s that? | Blomma... O ne? | Zozo-1 | 2005 | |
Grandpa just said it. It means "flower". | Dedem biraz önce dedi ya. "Çiçek" demek. | Zozo-1 | 2005 | |
"Flower"? Does that mean that my name is Flowers in Swedish? | "Çiçek" mi? İsveçce'de benim adım bu anlama mı geliyor? | Zozo-1 | 2005 | |
Lmagine me introducing you: "l"m Charbel and this is my wife Flowers." | Seni biriyle tanıştırdığımı düşünsene. "Ben Charbel, bu da karım Blomma." | Zozo-1 | 2005 | |
No thanks, l"m not hungry. | Hayır teşekkürler, aç değilim. | Zozo-1 | 2005 | |
Have a bite. No, l"m going downstairs. | Biraz al. Hayır, alt kata iniyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
Where to? Eat first. L"m studying with a girlfriend. | Nereye? Önce yemeğini ye. Kız arkadaşımla ders çalışıyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
You"re too thin. Eat first and study later. | Çok zayıfsın. Önce yemeğini ye, sonra çalış. | Zozo-1 | 2005 | |
You"re the one who"s always telling me to study. | Sürekli bana "ders çalış" deyip duruyorsun. | Zozo-1 | 2005 | |
Okay. Give my love to her Mom. I will. | Tamam. Annesine sevgilerimi yolla. İleteceğim. | Zozo-1 | 2005 | |
Take care now, my son. | Kendine iyi bak, oğlum. | Zozo-1 | 2005 | |
"Give my love to her Mom"? You did anything to catch a glimpse of me. | "Annesine sevgilerimi yolla"? Bana hiç kur yapmamıştın! | Zozo-1 | 2005 | |
I did? You were always showing off behind the curtains. | Yapmadım mı? Sen her zaman perde arkasında gizleniyordun. | Zozo-1 | 2005 | |
We didn"t have any curtains. I meant "curtanny", like Grandpa said. | Bizim hiç perdemiz olmadı. "Gardin" demek istedim, tıpkı babam gibi. | Zozo-1 | 2005 | |
Okay, but we did have a rug that I used to beat on the balcony. | Tamam, ama sürekli balkondan silkeleyip durduğum bir halımız vardı. | Zozo-1 | 2005 |