Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183889
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
These three guys. What? Three boys hit you? | Üç tane çocukla. Ne? Üç çocuk seni mi dövdü? | Zozo-1 | 2005 | |
Yes, they were older than me. Who are these fags?! | Evet, benden de büyüktüler. Kim bu büyük çocuklar?! | Zozo-1 | 2005 | |
Damn hooligans. | Lanet olası fanatikler. | Zozo-1 | 2005 | |
Would you like some coffee? No, I can"t drink any more. | Biraz kahve ister misiniz? Hayır, artık kahve içmiyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
Coffee is... | Kahve... Sinir yapıyor, sinir! | Zozo-1 | 2005 | |
Do you understand? Good. | Anlıyor musunuz? Güzel. | Zozo-1 | 2005 | |
Hello, Jocke. Have a seat right there. | Selam, Jocke. Şöyle bir oturuver. | Zozo-1 | 2005 | |
Is that the boy that hit you? | Zozo... Sana vuran çocuk bu muydu? | Zozo-1 | 2005 | |
Why did you hit my grandson? I didn"t hit him. | Niçin torunumu dövdün? Ben dövmedim. | Zozo-1 | 2005 | |
Are you sure? Yes, I didn"t hit anyone. | Emin misin? Evet, ben kimseyi dövmedim. | Zozo-1 | 2005 | |
Don"t you understand? Yes, but I didn"t hit him. | Anlamıyor musun? Evet, ama ben onu dövmedim. | Zozo-1 | 2005 | |
You want to wrestle with Zozo? Please, this is no way to resolve this. | Zozo'yla boğuşmak mı istiyorsun? Lütfen, sorunu böyle çözemeyiz. | Zozo-1 | 2005 | |
Sit down and be quiet! | Otur ve sesini çıkarma! | Zozo-1 | 2005 | |
Don"t you understand? You can"t be three boys against one. | Anlamıyor musun? Üç kişiye karşı bir kişi olmaz. | Zozo-1 | 2005 | |
Get up. Come up here and beat the shit out of him. | Kalk... Sen de gel ve ona vur. | Zozo-1 | 2005 | |
Stop this. Get out of here! | Kesin şunu. Sen karışma! | Zozo-1 | 2005 | |
You want to wrestle with me? Wait. I don"t want anyone to fight. | Benimle boğuşmak mı istiyorsun? Bekle. Kimseyle dövüşmek istemiyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
We need to be calm and reasonable. I don"t want to fight! | Sakin olmalı ve mâkul davranmalıyız. Ben kavga istemiyorum! | Zozo-1 | 2005 | |
Hold on. Take it easy. | Durun. Sakin olun. | Zozo-1 | 2005 | |
Bloody stupid headmaster. He"s ruined my day. | Salak müdür! Bütün günümü batırdı. | Zozo-1 | 2005 | |
What kind of headmaster is he? How do the students stand him? | Nasıl bir müdür o? Öğrencilere nasıl söz geçiriyor? | Zozo-1 | 2005 | |
Zozo, listen to me. Promise me never to be afraid of anyone. | Zozo, beni dinle. Bundan böyle kimseden korkmayacağına bana söz ver. | Zozo-1 | 2005 | |
Anyone comes up to you, just hit him. Rearrange his face. | Kim sana sataşırsa, yapıştır yumruğu. Suratını darmadağın et. | Zozo-1 | 2005 | |
Don"t be afraid, no matter who it is. Understand? | Kim olursa olsun, korkma. Anladın mı? | Zozo-1 | 2005 | |
Hey, hold on! | Hey, bekle! | Zozo-1 | 2005 | |
Let me make myself clear, if you ever rat on me again you"re dead! | Sana açıkça söyleyeyim. Eğer bir daha bizi gammazlarsan, ölürsün! | Zozo-1 | 2005 | |
I don"t understand. What don"t you understand? | Anlayamadım. Neyi anlayamadın? | Zozo-1 | 2005 | |
I won"t squeal. And don"t squeal to your grandpa. | Tamam çenemi sıkı tutarım. Sakın dedene tek kelime etme. | Zozo-1 | 2005 | |
Come to me instead. Be a man. What"s this? Math? | Ona gideceğine bana gel. Erkek ol. Bu ne? Matematik? | Zozo-1 | 2005 | |
He studies math. Don"t study math, study Swedish, fucking foreigner! | Matematik çalışıyor. Matematiği boşver, İsviçce öğren, sersem yabancı! | Zozo-1 | 2005 | |
My name is Zozo. | Ben Zozo. | Zozo-1 | 2005 | |
Do you speak Arabic? | Arapça biliyor musun? | Zozo-1 | 2005 | |
Are you God? | Yoksa sen Allah mısın? | Zozo-1 | 2005 | |
Can you bring my family back to life? Can you bring my Mom back to life? | Bana ailemi geri verebilir misin? Annemi geri verebilir misin? | Zozo-1 | 2005 | |
This is my Mom. Can you bring her back to life? | Bu annem. Onu hayata döndürebilir misin? | Zozo-1 | 2005 | |
Why won"t you answer me? | Niçin bana cevap vermiyorsun? | Zozo-1 | 2005 | |
Come on, answer me. | Haydi, cevap ver! | Zozo-1 | 2005 | |
What"s with you? What"re you doing? Nothing. | Neyin var senin? Ne yapıyorsun? Hiçbirşey. | Zozo-1 | 2005 | |
What do you mean "nothing"? Why do you look so sad? | Ne demek "hiçbirşey"? Niçin bu kadar üzgünsün? | Zozo-1 | 2005 | |
Been fighting again? No. | Yine mi kavga ettin? Hayır. | Zozo-1 | 2005 | |
Yes, you have. Look at me. Who hit you? | Evet, ettin. Bak bana. Kim vurdu sana? | Zozo-1 | 2005 | |
What did I tell you? You don"t take crap from anyone. | Ne demiştim sana? Kimsenin seni ezmesine izin vermeyeceksin. | Zozo-1 | 2005 | |
If anyone messes with you you just swing at him right away. | Eğer biri canını sıkarsa, hemen yumruğu yapıştır. | Zozo-1 | 2005 | |
Grandpa, I can"t. | Büyükbaba, yapamam. | Zozo-1 | 2005 | |
Why not? I just can"t. | Niçin yapamayasın ki? Yapamam işte. | Zozo-1 | 2005 | |
What"s wrong with you? L"m not like you. | Senin neyin var? Ben senin gibi değilim. | Zozo-1 | 2005 | |
You should be better and stronger than me. Don"t say that again! | Benden daha iyi ve daha güçlü olmalısın. Bir daha böyle konuşma! | Zozo-1 | 2005 | |
Then l"ll just have to be a coward. No, you won"t. Come back! | O zaman ben ödleğin tekiyim. Hayır, değilsin. Geri gel! | Zozo-1 | 2005 | |
Leave me alone. Don"t be so hard on him. | Beni rahat bırak. Ona karşı bu kadar sert olma. | Zozo-1 | 2005 | |
Should he get beat up every day? | Her gün dayak yemek zorunda mı? | Zozo-1 | 2005 | |
Calm down. I won"t be calm! Come back here. | Sakin ol. Sakinleşmeyeceğim! Buraya gel. | Zozo-1 | 2005 | |
"Hi, Rita. How are you?" | "Selam Rita. Nasılsın?" | Zozo-1 | 2005 | |
"L"m writing to you from Sweden to tell you everything is great here." | "Sana burada herşeyin harika olduğunu söylemek için İsveç'ten yazıyorum." | Zozo-1 | 2005 | |
"The other day I dreamt we were in a house, playing and having fun." | "Geçen gün rüyamda bir evde oynadığımızı ve çok eğlendiğimizi gördüm." | Zozo-1 | 2005 | |
"I hope the dream comes true." | "Umarım rüyam gerçek olur." | Zozo-1 | 2005 | |
"L"ve missed you so much. Can"t you come to Sweden?" | "Seni çok özledim. İsveç'e gelemez misin?" | Zozo-1 | 2005 | |
Nice eraser. Thanks. | Güzel silgi. Teşekkürler. | Zozo-1 | 2005 | |
Where did you get it? From the store. | Nereden aldın onu? Dükkânın birinden. | Zozo-1 | 2005 | |
Do you want it? You"re giving it to me? Thanks. | İster misin? Bana mı veriyorsun? Teşekkürler. | Zozo-1 | 2005 | |
Look what Zozo gave me. Cool. Can I have one too? | Bak Zozo bana ne verdi. Güzelmiş. Bir tane de ben alabilir miyim? | Zozo-1 | 2005 | |
I don"t have any more. You can have this. It smells good. | Başka yok... Ama bunu alabilirsin. Güzel kokuyor. | Zozo-1 | 2005 | |
Can I have a pen too? Sure you can. | Bir kalem de ben alabilir miyim? Elbette alabilirsin. | Zozo-1 | 2005 | |
Then can I have an eraser too? An eraser and a pen? Sure. | Peki silgi de bende kalabilir mi? Silgi ve kalem? Tabii. | Zozo-1 | 2005 | |
I want these. That"ll be six crowns. | Bunları istiyorum. Toplam 6 crown. | Zozo-1 | 2005 | |
And his head goes flying off... Hi. | Ve sonra kafası uçmuş... Selam. | Zozo-1 | 2005 | |
I got you an eraser and a pen. That"s so nice of you. Thanks. | Size silgi ve kalem aldım. Çok naziksin. Teşekkürler. | Zozo-1 | 2005 | |
Were there any other colours? Yes... No... What...? | Başka renk kalem yok muydu? Evet... Hayır... Ne? | Zozo-1 | 2005 | |
Were there other colours? Where did you get that pen? | Başka renk kalem yok muydu? Kalemi nereden aldın? | Zozo-1 | 2005 | |
Would you like one? I can get it. Can I have one too? | Sen de ister misin? Bir tane daha alabilirim. Bir tane de ben alabilir miyim? | Zozo-1 | 2005 | |
Can I have an eraser? | Bir silgi de ben alabilir miyim? | Zozo-1 | 2005 | |
My sister needs an eraser. My mom needs one too. | Kızkardeşimin bir silgiye ihtiyacı var. Anneme de bir tane lazım. | Zozo-1 | 2005 | |
"Hi, Zozo. Grandpa and I are at the hospital, but don"t worry." | "Selam, Zozo. Büyükbabanla hastahanedeyiz, ama telaşlanacak birşey yok." | Zozo-1 | 2005 | |
"Hopefully, we"ll be home tonight. There"s food in the fridge." | "İnşallah, gece evde oluruz. Buzdolabında yemek var." | Zozo-1 | 2005 | |
"Take care." | "Kendine iyi bak." | Zozo-1 | 2005 | |
What"s wrong with you, grandpa? Why are you here? School"s over? | Neyin var, büyükbaba? Niçin buradasın? Ders bitti mi? | Zozo-1 | 2005 | |
Yes. What"s wrong with you? Nothing. I fell off my bicycle. | Evet. Senin neyin var? Hiçbirşey. Bisikletten düştüm. | Zozo-1 | 2005 | |
I broke both my legs. Don"t worry about it. | İki bacağımı da kırdım. Ama sen dert etme. | Zozo-1 | 2005 | |
You broke your legs? Yes, they got a bit broken. | Bacaklarını mı kırdın? Evet, biraz kırıldılar. | Zozo-1 | 2005 | |
Why is gran crying? That"s just how she is. | Büyükannem niye ağlıyor peki? O sulu gözlünün tekidir, hep ağlar. | Zozo-1 | 2005 | |
Could you leave so that I can speak to Zozo alone? | Bizi biraz yalnız bırakabilir misin, Zozo'yla konuşacağım? | Zozo-1 | 2005 | |
I want to tell you something. | Sana söylemek istediğim birşey var. | Zozo-1 | 2005 | |
Have you ever seen me cry? No. | Bugüne kadar benim ağladığımı gördün mü hiç? Hayır. | Zozo-1 | 2005 | |
Have you seen anything that shows me as being weak? | Beni hiç âciz durumda gördün mü? | Zozo-1 | 2005 | |
It is true... my son has died. | Gerçek şu ki... oğlum öldü. | Zozo-1 | 2005 | |
L"ve grieved, but it was his fate. | Onu toprağa verdim, ama bu onun kaderiydi. | Zozo-1 | 2005 | |
Everyone has to walk that path. Do you understand what l"m saying? | Herkesin kaderinde ne varsa o olur. Ne demek istediğimi anlıyor musun? | Zozo-1 | 2005 | |
Okay, so my legs are broken. | Peki, bacaklarım kırıldı. | Zozo-1 | 2005 | |
But if all of me is broken l"ll still make it, with God"s help. | Her yerim kırılsa bile, Allahın izniyle ayağa kalkarım. | Zozo-1 | 2005 | |
I fear nothing. I have a heart of iron and a will of steel. | Hiçbirşeyden korkmam. Benim demir gibi bir yüreğim vardır. | Zozo-1 | 2005 | |
I want you to be like me. | Benim gibi olmanı istiyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
Grandpa, l"ve tried to be like you, but I can"t. | Büyükbaba, denedim ama yapamıyorum. | Zozo-1 | 2005 | |
Maybe next week, next month, it"ll happen. Never fear. Stay strong. | Belki gelecek hafta, gelecek ay, mutlaka olacak. Asla korkma. Güçlü ol. | Zozo-1 | 2005 | |
Okay. Give me a kiss. | Tamam. Bir öpücük ver bakayım. | Zozo-1 | 2005 | |
May God give you a long life. | Allah sana uzun bir ömür versin. | Zozo-1 | 2005 | |
Excuse me for being late. | Geciktiğim için özür dilerim. | Zozo-1 | 2005 | |
What is this? | Bunlar ne? | Zozo-1 | 2005 | |
Everyone in here says it was you. What? | Herkes senin olduğunu söylüyor? Ne? | Zozo-1 | 2005 | |
You can"t take things without paying. It wasn"t me. | Parasını ödemeden bunları alamazsın. Benim değiller. | Zozo-1 | 2005 | |
Admit it, it was you. What? | İtiraf et, bunlar senin. Ne? | Zozo-1 | 2005 | |
Don"t try to pretend, everyone knows. | Numara yapma, herkes biliyor. | Zozo-1 | 2005 |