Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183923
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Be careful. Look in front of you! You ruined half of the beans. | Ulan önüne bak, önüne! Çekil! Fasulyenin yarısını yere saçtı. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
They are so clumsy. | Ne beceriksizler yav. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
It's all a waste. | Hep ziyan işte… | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Not that one, this. Come on. | O değil, bu. Hadi kardeşim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
This? The other, no no. | Şu mu? Öbürü, hayır hayır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
this, this... this? That. No that one. | Bu, bu... Bu mu? Bu. Hayır bu. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Yes, that one No the other. | Bu evet, bu… Hayır bu. Şuradaki. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What are these eggplants doing in the fridge? | Ulan patlıcanın işi ne buzdolabında? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Forget about it. She's gone. | Aman, sen de. Bak gitti. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Take this one too... What are you doing here! | Al kız, al. Ulan, yürü! Ne yapıyorsunuz burada! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Get out! | Hadi defolun! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Just a second. | Kardeşim dur bir dakika. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You dishonest woman! | Seni namussuz kadın seni! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Ay! Aaa! | Ay! Aaa! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
There is no limit to bribing, brother. How is the bribe rates in your area? | Rüşvet ver ver, bitmiyor ki kurban. Sizin orada rüşvet ne kadar oldu? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
So, you still did not get it? Good ones to the front, bad ones at the back. | Yav, hala anlamadın mı? İyiler öne, çürükler arkaya. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
And give the bad ones without them noticing. | Çürükleri alta doğru, çaktırmadan… | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Yes, like this. | He, öyle. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, you did the right thing. Running a shop was not for you. | Vallaha ağam iyi yaptın. Bakkallık senin işin değildi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You are right. | Doğru söylüyorsun muhtar. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Cigarettes? With your permission agha. | Sigara içelim. Müsaadenle ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Muhtar, can you come here for a moment. | Muhtar, az gel hele. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Yes, agha. | Söyle ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
How could you get the cigarettes the Agha offered you? | Sen ağanın uzattığı sigarayı nasıl alırsın? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha was in the village, Kahya. | Ağalık, beylik köyde kaldı kâhya. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
This is the city. There is different ways to be agha here. It's time to learn. | Burası şehir. Burada ağalık başka türlü olur. Öğrenin artık. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes, tomatoes... Tomatoes, eggplants, tomatoes... | Domates, domates... Domates, patlıcan, domates... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
That's it, that's the job. Not just muscle work like us. | İşte be! İşte bu. Bizimki gibi hamallık değil. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
He's right. If you have money... Get a small truck... | Doğru söylüyor. Para olacak, alacaksın bir kamyonet,... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
...get the tomatoes. | ...yükleyeceksin domatesi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Se how much they sell. Good money they should be making. | < Bak ne kadar kalabalık oldu. Ne biçim para kazanıyorlar. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
They should be making good money. | < Ne biçim para kazanıyorlar. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes... | [SEYYAR SATICI] Domatese gel! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Kahya, kahya! Come here. | Kahya, kahya! Gel hele. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I'll tell you something. | Bak ne diyeceğim? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes.. | [SEYYAR SATICI] Hadi domates! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes.. | [KISIK SESLE] Domates. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes. Tomatoes. | Domates. Domates. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, shout a little bit, no body hears it. | Ağam, biraz bağırsana, sesini kimse duymuyor. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Maybe we should not disturb people. | Yav ayıptır milleti rahatsız etmeyelim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes! Agha, stop for a sec. | < Domatesçi! Ağam, az dur az dur ağa. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes! | [BAĞIRARAK] Haydi domates! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomato seller! | Domatesçi! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes! | Haydi domates! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomatoes! Tomatoes! | Domates! Domates! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tomato seller, tomato seller! Yes. | > Domatesçi! Domatesçi! Buyur. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
How much is it? 3 kilos 200. | Domates kaç para? 3 kilo iki yüz. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Too expensive. No, it's not too expensive. | > Çok pahalı. Çok pahalı olur mu? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Make it a little lower. 3 kilos 200, as I said. | İndir az, olur mu canım bu kadar pahalı? 3 kilo iki yüz işte. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Make it cheaper. I swear I cannot. | > İndir az. Vallahi kurtarmaz bacım. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
OK, make it 6 kilos then. Yes sir. | Peki senin dediğin olsun. Git 6 kilo getir. Baş üstüne ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, agha! What? | Ağam araba gidiyor! Ne? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
The truck is going Agha! | Araba gidiyor ağam! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Ulan! Ulan! | Ulan! Ulan! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
So you say it's not stolen? No, it's probably us, the police. | Sen şimdi çalmadılar diyorsun ha? Yok be adam bizimkiler çekmiştir. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What did we do to police? Probably, you parked in wrong zone. | Biz polise ne yaptık ki? Yanlış park etmişsindir. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
How can we get our car back? First go the traffic office at Beşiktaş. | Peki nasıl geri alacağız? Önce Beşiktaş'a trafiğe gideceksiniz. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Do you know where Beşiktaş'ı is? | Beşiktaş'ı biliyor musun? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
No, where? | Yok, nerdedir? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
My God! Ask outside. | Hey Allah’ım. Dışarıda sorun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You'll pay the penalty there, learn where you can learn where your car is. | Oraya ceza yatacak, sonra orda arabayı nereye çektiklerini öğrenip... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
...go there with the receipt of payment and find the officer there. | ...elinizdeki makbuzla park müdüriyetine müracaat edip yetkiliyi bulacaksınız. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
H/She will tell you at which parking place your car is. | > O yetkili, hangi parka götürdüklerini söyleyecek. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
After going to the park guards with your receipt... | > Park bekçisine makbuzla müracaat ettikten sonra... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
It's all your fault. Pray that it's not stolen. | Hep senin yüzündendir bu belalar. Dua et hırsızlar çalmadı. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What day is today? Its the holy Friday. | Lan bugün ne? Mübarek cumadır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
So, they told us that do not go before Monday, otherwise you wouldn't find anyone? | Bize pazartesinden önce gitmeyin kimseyi bulamazsınız demediler mi? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Yes, they said so. What will happen to tomatoes until then! | He öyle dediler. Domatesler ne olacak o güne kadar? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, good news! What is it? | Müjde, ağam müjde. Hayırdır? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Come here. What's going on woman? | Gel şöyle. Ne oldu karı? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Somebody wants to marry Kiraz. Who is it? | Kiraz'a görücü gelmiştir. Kime istediler? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Look there, the one with the jacket. They offer good dowry. | He bak orda, ceketli oğlan. Çok iyi başlık parası teklif ettiler. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
They will pay in cash. If you agree they, officially come and ask. | Hem de peşin verecekler. He dersen istemeye gelecekler. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Ee, Kiraz. someone wants to marry you. | Ee Kiraz Hanım, görücüye çıkmışsın ha? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Do you want to marry? However you order Agha. | Varmak istiyor musun? Sen nasıl emredersen. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Love meters do not work with orders. Do you want to marry him? | Gönül işinde emir yoktur. Varmak istiyor musun? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You know the best. | Sen bilirsin. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
It's not here. But, this is the address. | Yoktur. Olur mu lan adres burası? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I swear it's not here. | Vallahi yoktur. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, here it is. | Ağam, işte ordadır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
We found it! Is the tomatoes still good? | Bulduk vallahi. Domatesler iyi midir? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Let's go, quick! | Hadi hemen gidelim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Rotten. This is rotten too. | Çürük. Bu da çürük. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
A good one. This is gone too. | İyi bir tane. Bu gitmiş. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Another good one. Rotten. | Bu da iyidir. Bozulmuştur. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Well, let's sell the rest and get new ones with the money. | E hadi bakalım. Kalanları satıp sermaye yaparız. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
It's smoking. Yes, it's smoking. | Duman çıkıyor. Evet, duman çıkıyor. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What are we going to do? Let's get out. | > Ne yapacağız. > İn bakalım. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
The car is on fire Agha! Water! Water! | Araba yanıyor ağa. Su, su vur. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Water! Water! we need water. Do something, stop it! | Su, su, nerdedir su. Ula bir şeyler yap, çabuk ol. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What can I do Agha, it's burning. Water. | Ne yapayım ağam. Bu araba yanıyor. Su. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Water! | [BAĞIRARAK] Su! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Water, water where? | Su, su nerde? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Kahya, the car is burning completely. Run! Run! | Kahya, araba iyice yanıyor. Kaç! Kaç! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Ee, why did this burn? | Ee, ne bok yemeye yandı bu? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
We started to sell the furniture. They are all from our ancestors. | Eşya satmaya da başladık. Hepsi baba yadigarıdır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Good Lord help us. | Allah sonumuzu hayretsin. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
The reason failure is the car. | Bizi mahveden arabanın telefidir. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, no offense, but you should not have get into this tomato business. | Ağam darılma ama sen bu domates işine girmeyecektin. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
The reason the failure is the car. | Bizi mahveden arabanın telefidir. | Zugurt Aga-1 | 1985 |