Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4803
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Yes! | Evet! Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| They had these masks on | Maske takmışlardı ve bana saldırıp dövdüler. | Arrow-1 | 2012 | |
| They left me here! | Beni burada bıraktılar! Kim onlar? | Arrow-1 | 2012 | |
| You can untie me at any point, by the way. | Bu arada beni istediğin zaman çözebilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Nice place you have here. | Güzel bir yerin varmış. Teşekkürler. Söylesene... | Arrow-1 | 2012 | |
| Does every fence in this town hire muscle? | ...bu şehirdeki her satıcı fedai mi tutuyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| I did as soon as I heard | Senin Cass Derenick'e ne yaptığını duyar duymaz tuttum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, yes, Cass. | Evet ya, Cass. Tanrı ruhuna huzur versin. | Arrow-1 | 2012 | |
| He wasn't a very nice man. | Çok iyi biri değildi. Benden çalmaya kalkıştı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've heard that you have a better sense of judgment. | Daha iyi bir muhakeme kabiliyetin olduğunu ve bunu... | Arrow-1 | 2012 | |
| And that you have no trouble in moving this. | ...piyasaya sürmekte bir sakınca görmediğini duydum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, it's only a recession | Bazı kişiler için sadece bir ekonomik durgunluk. | Arrow-1 | 2012 | |
| I take a 15% commission off the top. | Satış bedelinin %15'ini komisyon olarak alırım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Let's call it at 12, shall we? | Hadi şuna %12 diyelim, olur mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| Obviously I don't have to remind you | Elbette sana beni kazıklamaya çalışan son adama ne olduğunu... | Arrow-1 | 2012 | |
| who tried to screw me over. | ...hatırlatmamam gerek yoktur. | Arrow-1 | 2012 | |
| SCPD! Grab the floor! | SC Polis Teşkilatı! Yere yatın! | Arrow-1 | 2012 | |
| Come quietly! | Direnmeden teslim ol! Maalesef bunu reddetmek zorundayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Then I'm afraid you won't be going to jail. | O halde maalesef hapse gitmiyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| I heard on the news the Dodger got away. | Haberlerde Madrabaz'ın kaçtığını duydum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hopefully the night wasn't a complete waste. | Umarım gece tamamen bir ziyan olmamıştır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your dates. How'd they go? | Randevuların. Nasıl geçtiler? | Arrow-1 | 2012 | |
| Great. Awesome. | Harika. Muhteşem. | Arrow-1 | 2012 | |
| You two suck at lying. | Siz ikiniz yalan söylemekte berbatsınız. | Arrow-1 | 2012 | |
| The police and I busted it up | Polis ve ben orayı Madrabaz henüz parasını almadan önce bastık. | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't change the subject. | Konuyu değiştirme. Senin şu korsan çip hala çalışıyor mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| You two are no fun. | Siz ikiniz hiç eğlenceli değilsiniz. Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| Still getting a strong signal. | Hala güçlü bir sinyal alıyor. Polis raporlarını çıkar. | Arrow-1 | 2012 | |
| Everything the Dodger's stolen so far. | Madrabaz'ın şimdiye kadar çaldığı her şeyi. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you thinking? We know the Dodger has a taste | Ne düşünüyorsun? Madrabaz'ın oldukça özel bir... | Arrow-1 | 2012 | |
| for a very specific type of antiquity. | ...antika zevki olduğunu biliyoruz. | Arrow-1 | 2012 | |
| These all look like they're from the ominous decade. | Bunların hepsi lanetli on yılın mücevherlerine benziyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| The last ten years of King Ferdinand's reign. | Kral Ferdinand hükümdarlığının son on yılı. | Arrow-1 | 2012 | |
| And she says we have no lives. | Bir de bize hiç yaşamadığımızı söyler. | Arrow-1 | 2012 | |
| Are there any other places that sell | Bu lanetli şeyden eserlerin satıldığı veya sergilendiği başka bir yer var mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Decade. Not really. | On yıl. Pek sayılmaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I guess people in Starling City | Sanırım Starling City'deki halk Elizabeth dönemini tercih ediyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| The Starling City Cancer Society. | Starling City Kanser Derneği. Burada yarın gece... | Arrow-1 | 2012 | |
| a fundraising auction tomorrow night. | ...bir bağış müzayedesi yapılacağı yazıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| We could lure him out into the open. | Onu açığa çekebiliriz. Neyle? Sahte mücevherle mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| No. The Dodger clearly has a trained eye for this sort of thing. | Hayır. Madrabaz'ın bu tür şeyler için oldukça eğitimli bir gözü olduğu belli. | Arrow-1 | 2012 | |
| He's not going to fall for anything less than the genuine article. | Gerçek bir tarihi eser dışında hiçbir şeye kanmayacaktır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where are we | Peki ender bir İspanyol mücevheri nereden bulacağız? | Arrow-1 | 2012 | |
| You really have no idea how rich his family is, do you? | Ailesi ne kadar zengin sahiden bilmiyorsun, değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Roy William Harper Jr. | Oğul Roy William Harper. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where's senior? | Babası nerede? Norris mezarlığında. | Arrow-1 | 2012 | |
| Can I go? | Gidebilir miyim? Hayır. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's quite a résume you've compiled here. | Müthiş bir özgeçmiş derlemişsin burada. | Arrow-1 | 2012 | |
| Petty theft, B&E, robbery, | İhtiyaçları olan hayatı onlara sağlamak için gerekeni yap. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, maybe you'll learn a few new skills in prison. | Belki hapishanede birkaç yeni beceri öğrenirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, I don't want to steal. | Bak, çalmak istemiyorum. Tamam mı? Başka çarem yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, her son's a moron. | Evet. Oğlu bir geri zekalı. Hayır. | Arrow-1 | 2012 | |
| She got hooked on Vertigo last year. | Geçen yıl Vertigo'ya alıştı. Arrow'un öldürdüğü hani? Arrow'a karşı takıntın olduğunu biliyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| She kicked it, | Bıraktı ama sanırım onu mahvetmeye... | Arrow-1 | 2012 | |
| but I guess she'd done enough that... | O kasıntının altında, seni çok net bir şekilde görüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| It messed her up. | ...yetecek kadar almış. | Arrow-1 | 2012 | |
| She hasn't been the same, | O zamandan beri aynı değil ve doktor faturaları... | Arrow-1 | 2012 | |
| look, I'm...I'm just trying to help her get out from under. | Bak... ona faturalarını ödemesi için yardım etmeye çalışıyorum sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, we're not privileged enough to have as much as other people. | Diğer insanlar kadar ayrıcalıklı değiliz. Tamam mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Fine. | Tamam. Bırakın gitsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's just a damn purse, right? | Aptal bir çantaydı sadece, değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| They'll meet with you. | Seninle görüşecekler. Ayarlandı. | Arrow-1 | 2012 | |
| There's one more thing I need you to do for me. | Benim için yapmanı istediğim bir tek şey daha var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Malcolm's the only one who knows where | Walter'ın nerede tutulduğunu bilen tek kişi Malcolm. | Arrow-1 | 2012 | |
| I just...I just need a clue. | Bir...bir ipucuna ihtiyacım var sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| Some lead to follow. | İzleyecek bir ipucuna. | Arrow-1 | 2012 | |
| If our plan works, | Planlarımız işe yararsa Walter'ı öldürmesine izin veremem. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's the fate that's in store for us, I'm afraid. | Ne yazık ki bu bizim karşılaşacağımız kader. | Arrow-1 | 2012 | |
| The police are here, too. | Polis de burada. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your bait's attracted them, at least. | Attığın yem onları çekmeyi başardı en azından. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's not exactly who I'm looking to catch. | Bu yakalamayı umduğum kişi sayılmaz pek. | Arrow-1 | 2012 | |
| So I'm getting a good signal from the GPS | Aile broşuna taktığım GPS'den iyi sinyal alıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Speaking of, have you given any thought | Bu işe yaramaz ve Madrabaz aile mücevherlerinle birlikte... | Arrow-1 | 2012 | |
| and the Dodger absconds with your family jewels? | ...kirişi kırarsa ne olur diye hiç düşündün mü? | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm sorry, that came out very wrong. | Affedersin, bu hiç hoş olmadı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Let's just keep our eyes open, Felicity. | Biz gözlerimi dört açalım en iyisi Felicity. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey, isn't that... | Hey, bu şey değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| You can just follow him over there, ok? | Onu oradan gözleyin yalnızca, tamam mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Mm hmm. I would rather take my chances with a deadly jewel thief. | Şansımı ölümcül bir mücevher hırsızıyla denemeyi tercih ederim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe I should check out front, | Ön tarafa bakıp güvenlik görevlilerin bir sorunu olup olmadığına bakayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's a good idea. I'm going to go check on the bait. | İyi fikir. Ben de yemi kontrol etmeye gideceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think I have a problem. | Sanırım bir sorunum var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Get away from me! If this thing blows... | Benden uzak durun! Bu şey patlayacak olursa... | Arrow-1 | 2012 | |
| Not going to happen. | Öyle bir şey olmayacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| The Dodger said if I called the police, he'd | Madrabaz eğer polis çağırırsam... | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm going to get decapitated, aren't I? | Başım kopacak, değil mi? Ama bu benim mücadelem, dolayısıyla benim kararım. | Arrow-1 | 2012 | |
| The tracker's on the move. | Takip cihazı hareket ediyor. Onu bulursam bunu kapattırabilirim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Talk me in. Stay calm. | Konuş benimle. Sakin ol. | Arrow-1 | 2012 | |
| Go. Just go. Go, go, go. | Git. Git hadi. Yürü, yürü, yürü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Talk to me, Felicity! | Konuş benimle Felicity! Konuş benimle. | Arrow-1 | 2012 | |
| Heading towards Adams and O'Neil. | Adams ve O'Neil'e doğru gidiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| At the clip he's going, he's got to be in a vehicle. | Gittiği hıza bakılırsa bir aracın içinde olmalı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey. I need your bike. | Hey, motosikletine ihtiyacım var. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm mobile. Where is he? | Şimdi aracım var. O nerede? | Arrow-1 | 2012 | |
| Talk to me, Felicity. | Konuş benimle Felicity. Hadi. | Arrow-1 | 2012 | |
| First time anyone's ever been grateful for traffic cameras. | Hayatımda ilk kez trafik kameralarına minnet duyuyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| He's one block from your position. | Bulunduğun yerden bir sokak ötede. | Arrow-1 | 2012 | |
| If you cut through Harris Plaza, you'll end up right behind him. | Harris Plaza'nın yanından kestirme gidersen tam arkasına çıkarsın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where is he now? | Şimdi nerede? Gördüm. Gördüm onu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Gray sedan driving north. At the light ahead of you. | Kuzeye giden gri sedan. Önündeki ışıklarda. | Arrow-1 | 2012 |