Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 129
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The FBI has put black militant Angela Davis | FBI siyah militan Angela Davis'i | 13th-1 | 2016 | |
Then with Angela Davis, the power of the black intellect... | Angela Davis'le birlikte siyah entelektüel güç... | 13th-1 | 2016 | |
What does it mean to be a criminal in this society? | Bu toplumda suçlu olmak ne demek? | 13th-1 | 2016 | |
That had to be broken up. | Bunun kırılması gerekliydi. | 13th-1 | 2016 | |
And in my case, Ronald Reagan was the governor of California, | Benim zamanımda Ronald Reagan Kaliforniya valisi, | 13th-1 | 2016 | |
Richard Nixon was the president of the US. | Richard Nixon da ABD başkanıydı. | 13th-1 | 2016 | |
in order to make a point. | ölüme göndermek istiyorlardı. | 13th-1 | 2016 | |
The actions of the FBI in apprehending Angela Davis, | FBI'ın Angela Davis'in tutuklanması sırasındaki eylemleri | 13th-1 | 2016 | |
and the sister said, "No, we puttin' you on trial." | kardeşimiz "Hayır, biz sizi mahkemeye çıkaracağız" dedi. | 13th-1 | 2016 | |
Comes in, the big Afro, she didn't go press her hair. | Kocaman Afro'suyla içeri girdi, saçını düzleştirmemişti. | 13th-1 | 2016 | |
She was facing major time. | Uzun bir hapis cezasıyla karşı karşıyaydı. | 13th-1 | 2016 | |
You know, most people, they'd have got a nice little press. | Çoğu kişi saçını fönler. | 13th-1 | 2016 | |
You know? They'd have been in there with little white gloves on, | Beyaz eldivenler giyer, | 13th-1 | 2016 | |
praying to Jesus. She came in like this. | İsa'ya dua ederler. O böyle geldi. | 13th-1 | 2016 | |
And she devastated the prosecution and walked out of there free. | Savcılığın canına okudu ve oradan özgür olarak çıktı. | 13th-1 | 2016 | |
But the question is how do you get there? | Ama soru şu, oraya nasıl varılacak? | 13th-1 | 2016 | |
Do you get there by confrontation, violence? | Karşı koyarak mı? Şiddetle mi? | 13th-1 | 2016 | |
Oh, was that the question you were asking? | Bunu mu sordunuz? Evet. | 13th-1 | 2016 | |
So, I grew up in Birmingham, Alabama. | Ben Birmingham, Alabama'da büyüdüm. | 13th-1 | 2016 | |
who lived... One of them lived next door to me. | Bir tanesi kapı komşumdu. | 13th-1 | 2016 | |
I was very good friends with the sister of another one. | Bir diğerinin kardeşiyle çok iyi arkadaştım. | 13th-1 | 2016 | |
My sister was good friends with all three of them. | Kız kardeşim hepsiyle arkadaştı. | 13th-1 | 2016 | |
My mother taught one of them in her class. And they went down. | Annem onlardan birinin öğretmeniydi. Hepsi öldüler. | 13th-1 | 2016 | |
And what did they find? They found limbs and heads just strewn all over the place. | Peki ne buldular? Her yana dağılmış organlar ve kafalar buldular. | 13th-1 | 2016 | |
I remember, from the time I was very small, | Çok küçük yaştan beri | 13th-1 | 2016 | |
Our house shaking. | Evimizin sarsıldığını. | 13th-1 | 2016 | |
I remember my father having to have guns at his disposal at all times | Babamın sürekli silah taşımak zorunda kaldığını. | 13th-1 | 2016 | |
I mean, that's why, when someone asks me about violence, uh... | O yüzden biri bana şiddet hakkında bir şey sorunca... | 13th-1 | 2016 | |
I just, uh... I just find it incredible. | Kulaklarıma inanamıyorum. | 13th-1 | 2016 | |
Because what it means is that the person who's asking that question | Çünkü bu, soruyu soran kişinin | 13th-1 | 2016 | |
what black people have experienced in this country | bu ülkede siyahların neler çektiğinden | 13th-1 | 2016 | |
since the time the first black person was kidnapped from the shores of Africa. | hiç haberi olmadığı anlamına geliyor. | 13th-1 | 2016 | |
And when you strip out a whole generation of leadership, | Bütün bir lider kuşağını ortadan kaldırıp | 13th-1 | 2016 | |
running folk out the country, killing folk, framing folk, | insanları ülkeden sürdüğünüzde, öldürdüğünüzde, hapse atığınızda, | 13th-1 | 2016 | |
you will be vulnerable to Bill Clinton or anybody else. | Bill Clinton'a veya herhangi başka birine karşı kırılgan olursunuz. | 13th-1 | 2016 | |
♪ There's a man going 'round ♪ | Bir adam var, dolaşır | 13th-1 | 2016 | |
♪ Taking names ♪ | İsimler alır | 13th-1 | 2016 | |
♪ Going 'round ♪ | Dolaşır | 13th-1 | 2016 | |
An armed neighborhood watch leader | Silahlı bir mahalle nöbeti lideri | 13th-1 | 2016 | |
saw Martin walking inside a gated subdivision near Orlando. | Martin'in Orlando yakınlarında korunan bir mahalleye girdiğini gördü. | 13th-1 | 2016 | |
He thought the 17 year old looked suspicious. | On yedi yaşındaki bu çocuğu şüpheli buldu. | 13th-1 | 2016 | |
He's got his hand in his waistband. | Elini beline sokmuş. | 13th-1 | 2016 | |
And he's a black male. | Ve siyah bir erkek. | 13th-1 | 2016 | |
Are you following him? Yep. | Onu takip ediyor musun? Evet. | 13th-1 | 2016 | |
We don't need you to. | Bunu yapmanı istemiyoruz. | 13th-1 | 2016 | |
Yes. All right, what is your... | Evet. Pekâlâ, senin... | 13th-1 | 2016 | |
A deadly shooting in Sanford. | Bu gece Sanford'daki çatışmada bir ölü var. | 13th-1 | 2016 | |
Police have the gun, they've got the shooter, | Polis, silahı ve ateş edeni buldu, | 13th-1 | 2016 | |
They ended up on the ground in a fight, | Kavga ederken yere düştüler | 13th-1 | 2016 | |
who had pursued Martin throughout the neighborhood with a gun. | mahallede takip eden Zimmerman'dı. | 13th-1 | 2016 | |
Mr. Zimmerman felt that he, in self defense, needed to, uh... | Bay Zimmerman kendini savunmak için silahını... | 13th-1 | 2016 | |
Not only was he not arrested, | Cinayetten sonra tutuklanmadığı gibi, | 13th-1 | 2016 | |
We, the jury, find George Zimmerman not guilty. | Jüri olarak George Zimmerman'ı suçsuz buluyoruz. | 13th-1 | 2016 | |
That Stand Your Ground law that was passed in Florida | Florida'da yürürlüğe giren bu yasa | 13th-1 | 2016 | |
and this really ignited the movement that we see today. | ve bugün gördüğümüz hareketi ateşleyen de bu oldu. | 13th-1 | 2016 | |
How did this law not only get in place in Florida, but around the country? | Florida'da ve ülke çapında nasıl yürürlüğe girmişti? | 13th-1 | 2016 | |
ALEC sounds like the name of a high school lacrosse player | ALEC, otla kafayı bulup babasının Saab'ını hurdaya çeviren | 13th-1 | 2016 | |
who just got baked and wrecked his dad's Saab. | liseli bir hokey oyuncusunun adına benziyor. | 13th-1 | 2016 | |
But incredibly, it's actually even worse. | Ama aslında çok daha beteri. | 13th-1 | 2016 | |
ALEC is a political lobbying group. ALEC is a political lobbying group. | ALEC, siyasi bir lobi grubu. | 13th-1 | 2016 | |
They write laws... They write laws... | Kanunları yazıp... Kanunları yazıp... | 13th-1 | 2016 | |
Stand Your Ground... Stand Your Ground... | Meşru Müdafaa kanunu... Meşru Müdafaa kanunu... | 13th-1 | 2016 | |
But the real question is, | Ama asıl soru şu, | 13th-1 | 2016 | |
on bills that those lawmakers then introduce | ve sonra kanun koyucular bu tasarıları eyaletlerimizde uygulamaya koyuyorlar. | 13th-1 | 2016 | |
ALEC is everywhere. | ALEC her yerde. | 13th-1 | 2016 | |
Roughly one in four state legislators are members. | Kabaca dört yasa koyucudan biri buna üye. | 13th-1 | 2016 | |
And I'm proud to stand with ALEC today. | Bugün ALEC'le birlikte olmaktan gurur duyuyorum. | 13th-1 | 2016 | |
And it's not hard to see why. ALEC makes their jobs troublingly easy. | Sebebini anlamak zor değil. ALEC onların işini çok kolaylaştırıyor. | 13th-1 | 2016 | |
Here's their model Electricity Freedom bill, | Örnek teşkil eden Elektrik Özgürlüğü yasa tasarıları | 13th-1 | 2016 | |
which at one point says, "Be it therefore enacted, | bir noktada şöyle diyor, "Bu nedenle, | 13th-1 | 2016 | |
that the State of repeals the renewable energy mandate." | adı geçen eyalet, yenilenebilir enerji zorunluluğunu feshetmiştir." | 13th-1 | 2016 | |
So, as long as you can remember and spell the name of your state, | Eyaletinizin adını hatırlayıp heceleyebildiğiniz sürece | 13th-1 | 2016 | |
Without remembering to take off the ALEC letterhead | ALEC antetini silmeyi unutmak, | 13th-1 | 2016 | |
I'm just curious. Does it have... | Merak ediyorum. | 13th-1 | 2016 | |
Representative Atkins, I'm not sure why we're pursuing this course of questioning. | Neden bu tip şeyler sorulduğunu anlayamadım. | 13th-1 | 2016 | |
The reason I ask is because earlier you passed out a handout | Sormamın sebebi daha önce dağıttığınız belgelerde | 13th-1 | 2016 | |
that says "Gottwalt" at the top, and it says "Health Care Compact," | üst tarafta "Gottwalt" ve "Sağlık Hizmeti Sözleşmesi" yazıyor. | 13th-1 | 2016 | |
and there's a logo right in the middle of that page. | Sayfanın tam ortasında da bir logo var. | 13th-1 | 2016 | |
And I went to the ALEC website, | ALEC'in web sitesine baktım, | 13th-1 | 2016 | |
and there's exactly the same font, the same size and the same logo. | aynı fontta, aynı boyutta aynı logoyu gördüm. | 13th-1 | 2016 | |
I mean, literally, it's verbatim. | Resmen kelimesi kelimesine. | 13th-1 | 2016 | |
It's shocking to know | ALEC'in | 13th-1 | 2016 | |
that ALEC has been around for more than four decades now. | kırk küsur yıldır var olduğunu bilmek şaşırtıcı. | 13th-1 | 2016 | |
at the time that it adopted the so called Stand Your Ground law. | kabul edildiğinde uzun süredir ALEC üyesiydi. | 13th-1 | 2016 | |
It's a law that created an atmosphere where gun sales boomed. | Bu kanun, silah satışlarının patladığı bir atmosfer yarattı. | 13th-1 | 2016 | |
Wal Mart is the biggest seller of long guns in the US, | Wal Mart ABD'de uzun namlulu silahların en büyük satıcısı. | 13th-1 | 2016 | |
has been the largest retailer of bullets in the world. | Dünyadaki en büyük mermi perakendecisi. | 13th-1 | 2016 | |
from these Stand Your Ground laws that ALEC pushed | bu kanundan faydalandığını düşünmek mantıklı. | 13th-1 | 2016 | |
that someone like George Zimmerman has a right to stand his ground, | George Zimmerman gibi birinin meşru müdafaa hakkı olduğu söylendi, | 13th-1 | 2016 | |
Other corporations followed suit and stepped away from ALEC, | Diğer şirketler de aynı şeyi yapıp ALEC'ten uzaklaştılar, | 13th-1 | 2016 | |
Koch Industries, State Farm Insurance, | Koch Industries, State Farm Insurance | 13th-1 | 2016 | |
PhRMA, which is the lobbying group for the pharmaceutical industry. | ve eczacılık endüstrisinin lobi grubu PhRMA da var. | 13th-1 | 2016 | |
ALEC has been supported by the tobacco industry | ALEC tütün endüstrisi ile | 13th-1 | 2016 | |
as well as AT&T and Verizon. | AT&T ve Verizon tarafından destekleniyor | 13th-1 | 2016 | |
And for nearly two decades, | ve yaklaşık yirmi yıldır Amerika Cezaevleri Şirketi tarafından da. | 13th-1 | 2016 | |
Every day, we serve our communities. | Her gün toplumumuza hizmet ediyoruz. | 13th-1 | 2016 | |
From small towns to large cities, | Küçük kasabalardan büyük şehirlere kadar | 13th-1 | 2016 | |
As the nation's fifth largest correctional system, | Ülkenin en büyük cezaevi sistemi olarak | 13th-1 | 2016 | |
we build, own and manage secure correctional facilities. | güvenli cezaevleri inşa ediyoruz ve bunları işletiyoruz. | 13th-1 | 2016 | |
It started as a small company, in Tennessee, in 1983. | 1983'te Tennessee'de küçük bir şirket olarak işe başladı. | 13th-1 | 2016 |