Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160360
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I cant stop thinking about her. | Onu aklımdan çıkaramıyordum. Onun hakkinda dusunmekten kendimi alamiyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
The woman, the photograph... | Fotoğrafta ki kadını. Kadin, fotograf... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
I tell myself that I'll find Lexie Persimmon, | Lexie Persimmon'ı bulduğumda... Kendime Lexie Persimmon'i bulacagimdan bahsediyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
if that is her real name, | ...tabi bu gerçek adıysa. Eger bu onun gercek ismiyse, | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
I'll tell her that King Kong is looking for her. | Ona King Kong'un onu aradığını söyleyeceğim. Ona King Kong'un onu aradigini söyleyecegim. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And... that will be the end of it. | Ve bu da her şeyin sonu olacak diyordum kendi kendime. Ve.... bu son olacak | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
But I dont believe it. | Tabi bir saniye bile olsun... Fakat buna inanmiyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Not for a second. | ...inanmadım. Bir saniye dahi | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Wow! You totally dont belong here. Where is here? | Vay! Kesinlikle buraya ait değilsin. Buranın nesi var ki? Wow! Buraya ait degilsin. Burasi derken? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Around people like this. Red Auras.. | Etraf da ki insanlar gibi değilsin. Onlar kırmızı auralı. Etraftaki su tip insanlar gibi. Red Auras.. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Material, physical. Blue: Reverence. | Maddi ve fiziksel düşünceyi gösterir. Mavi rengi saygıyı... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And... mostly Yellow: Intellectual. | ...ve etrafta ki şu sarı renkte entelektüelliğe işarettir. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
You're Grey. You are so conflicted, | Senin ki ise gri. İçinde çatışma var... Sen grisin. Sen çok celiskilisin, | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
But you've also got this purple red spiritual vibe... | ...ama manevi titreşimlerin ayrıca mor ve kırmızı renkler de taşıyor. Fakat senin ayrica more kirmizi manevi bir heyecanin var... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Its extremely rare on this earth, but... there's something so dark about you. | ...çok nadir görülür ama... sende karanlık bir şeyler de var. Yeryüzünde son derece nadir bulunan, ama... karanlik bir yönün de var. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Is there anything else to see around here? No! I mean, not really. You know its just, | Dikkatini çeken başka şeyler de var mı? Hayır! Aslında pek yok. Sadece şey... Etrafta gördügün baska seyler var mi? Hayir! Demek istiyorum ki, esasen. Biliyorsun sadece, | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Its an old Airforce base shutdown in 1962. | ...burada ki eski Hava Kuvvetleri üssü 1962 de kapandı. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
We should test the V2 rockets that were captured from the germans here. | Yakalanıp getirilen Almanlar üzerinde V2 roketleri denediler. Almanyandan buraya getirilen V2 roketleri test etmeliydik. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Then Kestral bought it... Simon Kestral? | Sonra Kestral satın aldı. Simon Kestral'mı? Ve Kestral satin aldi... Simon Kestral? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Oh yeah. A Simon, 'the reclusive gazillionaire fucking visionary' Kestral | Evet. Simon, "müzmin, sonsuz kere trilyoner" lanet hayalperest, Kestral. Oh yeah. Bir Simon, 'gözlerden uzak petrol zengini hayali bir varlik' Kestral | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And no, I've never actually seen him. | Ve hayır, aslında onu hiç görmedim. Ve hayir, Onu gercekten hic görmedim. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
But he bought San Celeritas and everything underneath it. | Ama altında ki her şey ile birlikte San Celeritas'ı satın aldı. Fakat O San Celeritas' i ve onunla ilgili herseyi satin aldi. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
There's these tunnels, some people say they run all the way to Dolche, | Bazı insanlar aşağıda tüneller olduğunu söylüyor.Tünellerin... Tuneller var. Bazi kisiler onlarin gizli yeralti karargahlarinin... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
where there's supposed to be this like... | ...hepsi de bir sürü uzay dışı yaratığın olduğu, müthiş gizli... bulundugu söylenen Dolche diye... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
secret underground military base filled with extra terrestrials. | bir yere kactiklarini söylüyorlar. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
But you dont believe that? | Ama sen buna inanmıyorsun? Ama buna inanmiyorsun, degil mi? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
No. And you can't go down there anyway on account of the Colliders. | Hayır. Ve zaten sende çarpıştırıcılar yüzünden oraya gidemezsin. Hayir. ve Colliderlar nedeniyle oraya gidemezsin. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
The Collider? | Çarpıştırıcı mı? Collider? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
The Particle Accelerator that Kelstral spilled. | Kestral'ın uğraştığı parçacık hızlandırıcılar. Kelstral'in agzindan kacirdigi 'Parcacik hizlandiricilari' | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
So God, I'm sorry. Do you want breakfast? | Aman tanrım, üzgünüm. Kahvaltı ister misin? Aman tanrim, kusura bakma. kahvalti ister misin? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, where can I find her? | Bu kızı nerede bulabilirim? Evet, bu kadini nerde bulabilirim? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
I dont know, man. But I knew you didn't belong here. | Bilmiyorum dostum. Ama senin buraya ait olmadığını biliyorum. Bilmiyorum, dostum. Ama senin buraya ait olmadigini biliyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Do you recognize her? | Kızı tanıyor musun? Onu taniyor musun? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
May I please? Ketchup? Sure. | Ketçap! Alabilir miyim? Elbette. Ketcap ister misiniz? Elbette. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Sorry. | Affedersiniz. Özür dilerim | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Do you know this woman, sir? | Bayım, bu kadını tanıyor musunuz? Bu kadini taniyor musunuz bayim? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
He's a Sikh. And it means God is true and timeless. | O bir Sikh.Ve anlamı da "Tanrı gerçek ve ebedidir." O bir ermistir. ve bu Tanri'nin gercek ve ebedi oldugu anlamina geliyor | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Okay, thats really cool that you know that. | Tamam, bunu bilmen gerçekten harikaydı. Gördügün gibi çok siradan. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
So you own this place? No no, I just work here. | Burası sana mı ait? Hayır, hayır ben sadece çalışıyorum. Buranin sahibi misin? Hayir, sadece calisiyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Who is the Post Master? Guy that owns this place. | Posta şefi kim? Buranın sahibi olan adam. Posta müdür kimdir? Buranin sahibi. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Orders up. I gotta go. | Siparişler var. Gitmeliyim. Siparisler var, gitmem gerekiyor. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
When do you get off? | Ne zaman çıkıyorsun? Ne zaman is sonu yapiyorsun? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
About 14 minutes after I start fucking. | On dört dakika sonra, sevişmeye başlayabilirim. 14 dakika sonra sevismeye basliyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
What is all this? | Bütün bunlar da ne? Bunlar da nedir? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
These are the spiral trails left by sub atomic particles. | Bunlar manyetik alanda sıvı hidrojen yoluyla hareket eden... Bunlar atomdan daha küçük particullerden kalan helezonik izler | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Moving through liquid hydrogen in presence of a magnet field. | ...atom altı parçacıklardan kalan sarmal izler. Manyetik bir alan içerisinde likit hidrojenden gecmis. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
You know, it certainly look familiar. | Biliyor musun gerçekten tanıdık geldi. Bilirsin, kesinlikle alisilmis seyler. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
You gotta understand, everything behaves | Anlamalısın, her şey gözlemlenene kadar... Anlayacagin, hersey, birseyler gözlemlene kadar........ | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
like a particle in a wave at the same time until something is actually observed. | ...dalga boyunda bir parçacık gibi davranır. ayni zamanda dalgalar içindeki partiküller gibi hareket ederler. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Because of the same multiple states of reality simultaneously. | Çünkü birden çok durum aynı anda eş zamanlı olarak gerçekleşebilir. Gerçekligin es zamanli benzer misli durumlari nedeniyle. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Then only you actually observe anything, anywhere in the universe, to change it. | Aslında sadece sen gözlemlersin evrenin herhangi bir yerinde... Böylece gercekte sadece dünyanin herhangi bir yerinde degistirebilecegin hicbir sey gözlemlersin. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And if that thing is entangled in a relationship with anything else, | Eğer o gözlemlerine bir ilişki karışırsa, anında her şey... Ve bu sey, herhangi bir seyle bir iliski icinde dolisik vaziyette ise, | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
it changes still, instantly. | ...onunla birlikte değişir. o hala hemencecik degisiyordur. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And that's faster than a speed of light. | Ve bu ışık hızından bile çabuk olur. Ve bu bir isik hizindan daha hizlidir. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
But you know what, nothing's faster than speed of light. | Ama biliyor musun, ışık hızından daha hızlı bir şey yoktur. Fakat bildigin gibi hicbirsey isik hizindan daha hizli degildir. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Its real life magic... | Bu hayatın gerçek sihri... Bu gercek hayatin büyüsü | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
and Atom. | ...ve atom. ve atomun. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
It's made of Electrons, Protons and Neutrons. | Atom elektronlar,protonlar ve nötronlardan oluşur. Atom Elektron, proton ve nötronlardan olusur. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And Protons and Neutrons are made up of Quarks, | Protonlar ve nötronlar ise kuarklardan. ve proton ve nötronlar taneciklerden olusurlar | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
and Quarks are held together by Gluons. | Kuarklar, glüonlar tarafından düzenlenir. ve tanecikler yapiskanlar sayesinde bir arada dururlar. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And Gluons are Bosons, and Bosons... are elementary particles, | Ve glüonlar Bosonlarca. Ve bosonlarda... Bütün temel parçacıklar... ve yapiskanlar bosonlardir ve bosonlar.... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
which are the fundamental forces of nature. | ...doğanın temel güçleridir. doganin temel gücleri olan esas parcaciklardir. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
So, you're here because... | Sen buradasın çünkü... Ve sen burdasin çünkü... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Because... in 2 days, just 300 feet underground, | Çünkü... iki gün içinde yeraltının 90 metre altında... Çünkü... iki gün içinde tam da yerin 300 feet altinda | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Two Proton beams are going to collide with each other, at nearly the speed of light. | ...iki proton birbirlerine ışık hızında çarpıştırılacak. iki proton neredeyse isik hiziyla birbiriyle carpisacaklar. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Nothing is faster. | Işık hızından hızlısı yok. Hicbir sey daha hizli degil. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And you may find it right here and in the middle of desert. | Ve sen, tam burada çölün ortasında bulabilirsin. Ve onu tam da burada bulabilirsin çölün ortasinda | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Find what? 'It'. The God particle. | Neyi bulabilirim? Onu."Tanrının parçalarını". Neyi? 'O'nu'. Tanrinin parcaciklarini. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And you are here beacuse...? | Ve sen buradasın çünkü...? Ve sen burdasin çünkü......? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Because I'm looking for someone who is supposed to exist but nobody has seen. | Çünkü, kimse görmeden ortadan kaybolan birini arıyorum. Çünkü var oldugu söylenen fakat kimsenin görmedigi birisini ariyorum. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
In the middle of desert. | Çölün ortasında. Çölün ortasinda? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Someone is following me, but don't know who. | Biri beni takip ediyor ama kim bilmiyorum. Biri beni takip ediyor, fakat kim oldugunu bilmiyorum | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Honest? | Gerçekten mi? Gercekten mi? | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. So, tell me how does the mail service work here? | Evet. Söylesene burada posta servisi nasıl çalışıyor? Evet. Bu nedenle burada posta servisinin nasil isledigini bana anlatmalisin. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
The Mail service? It doesnt. | Posta servisi mi? Çalışmıyor. Posta servisi mi? Öyle birsey islemiyor. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
People just use Priority Mail or Email. | İnsanlar sadece acil posta sevisi yada elektronik posta kullanıyorlar. Insanlar sadece hizli posta veya elektronik postayi kullanir. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Regular mail just goes into basket. | Normal postalar ortak sepete atılıyor. Normal postalar ise bir kutuya gider. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
People come in and collect whats their's. | İnsanlarda gelip oradan kendilerine ait olanı alıyorlar. Insanlar gelir ve kendilerininkini alirlar. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Then I tell her everything I know. | Sonra ona bildiğim her şeyi anlattım. Bunun üzerine ona bildigim herseyi anlattim. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
About the 260 letters, about the lonely stripper, | İki yüz altmış tane mektubu, yalnız striptizciyi ve... 260 mektup, yalniz striptizci | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
and washed up boxer who became pen pounce. | ...mektup arkadaşı yüzünden mahvolan boksörü. ve mahvolmus bir boksör | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
About a beautiful woman who found a way, | Sonuçlarından korkmadan en derin tutkularını... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
to share her deepest passions, her kinks without fear of consequences. | ... kaprissizce paylaşmanın bir yolunu bulan güzel kadını. paylasabilmenin bir yolunu bulmus güzel bir kadin hakkinda | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Because she chose to give her love to a man who'll never get out of prison. | Çünkü sevgisini vermek için hapisten asla çıkamayacak bir adamı seçmişti. Çünkü o askini hapishaneden asla cikamayacak bir adama vermeyi secmisti. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Until... all of a sudden... | Ta ki o birden... Ta ki... birdenbire... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
he did. | Hapisten çıkana kadar. O. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And by that time... | Ve o ana kadar... Ve bu sirada... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
the Boxer was... Well, he was in... | ...boksör,iyi durumdaydı. Boksör... Yani, O ... (Seni bulacagim ve söz verdigin gibi sonsuza kadar birlikte olacagiz Sevgilerimle, Anton) | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Bullshit! | Saçmalık! Sacmalik! | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry, Poley. Anton 'The Pro' never expected to seeing the light of day. | Üzgünüm Poley. Anton "Pro" bir daha dışarı çıkabileceğini sanmıyordu. Özür dilerim, Poley. Anton 'The Pro' asla gün isigini görmeyi ummuyordu. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Thats why he told her where to find the diamonds. | O yüzden kıza elmasların nerede olduğunu anlattı. Elmaslari nerede bulacagini O'na söylemesinin nedeni buydu. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, the diamonds. Thats right. | Evet, Elmaslar. Bu doğru. Evet, Elmaslar. Evet aynen. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And Lexie Persimmon never expected | Ve Lexie Persimmon'da Anton "Pro" Protopov'un... Ve Lexie Persimmon Anton 'The Pro'nun kendisini | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Anton 'The Pro' Protopov to come looking for her. | ...kendisini bulmaya çalışacağını tahmin edememişti. görmeye gelecegini asla ummadi. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Okay, Ned. | Tamam, Ned. Bu yüzden... Tamam, Ned. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
This is where you need to be very, very specific, we dont have a lotta time. | ...verdiğin bilgiler çok ama çok net olmalı çünkü zamanımız kalmadı. Burasi tam da ayrintilari anlatacagin bölüm, çok zamanimiz yok. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
Because Smartass, its gonna be morning soon. | Çünkü çokbilmiş, yakında sabah olacak. Çünkü sabah oluyor, zeki pic! | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
And you went half explaining to the local authorities... | Ve sen yerel makamlara yarısını bile anlatsan... Ve sen bölge yetkililerine yarim bir aciklama yaptin.... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
how everything went sideways... | ...her şey elimizden gider. Diger yan ayrintilar neler peki.... | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |
You're gonna need every detail. Every last fucking detail, yes. | En ufak detayına kadar değil mi?. Kahrolasıca detaylara kadar, evet. Bütün ayrintilara ihtiyaciniz olacak. Tüm kahrolasi ayrintilar, evet. | The Big Bang-1 | 2010 | ![]() |