Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160926
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
does he usually teach children as young as Gretel and Bruno? | ...her zaman Gretel ve Bruno gibi çocukları mı eğitiyor? normalde Gretel ve Bruno kadar küçük çocuklara ders veriyor muymuş? ...Bruno gibi küçük çocuklara mı öğretmenlik yapıyor? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I believe so. Why? | Sanırım. Neden? Sanırım evet. Neden? Sanırım öyle. Neden? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, do we know what he's teaching them? | Peki, onlara ne öğrettiğini biliyor muyuz? Onlara ne öğrettiğini biliyor muyuz? Peki, onlara ne öğretiyor biliyor muyuz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Gretel seems to have become so... | Gretel'in son günlerdeki görünüşü çok... Gretel son zamanlarda çok... Gretel öyle bir hale geldi ki... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They're being taught what all children are being taught at the moment. | Bu zamanda tüm çocuklar nasıl eğitim görüyorsa, onlar da öyle eğitim görüyor. Şu an bütün çocuklara öğretilenler onlara da öğretiliyor. Şu anda tüm çocuklara ne öğretiliyorsa onlara da aynısı öğretiliyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They mustn't get left behind. | Geride kalmamaları gerek. Geri kalmamaları gerek. Geride kalmamalılar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Come on. | Hadi. Gel haydi. Haydi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Let's get to bed. | Yatmaya gidelim. Yatalım. Haydi yatalım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"The Jew slandered us and incited our enemies. | "Yahudi bize iftira attı ve düşmanlarımızı kışkırttı." "Yahudi bize iftira attı ve düşmanlarımızı kışkırttı. "Yahudi bizi karaladı ve düşmanlarımızı kışkırttı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"The Jew corrupted us through bad books. | "Yahudi kötü kitaplar yoluyla bizi yozlaştırdı." "Yahudi ahlaksız kitaplarla bizi doğru yoldan saptırdı. "Yahudi bizi kötü kitaplar aracılığıyla kötüledi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"He mocked our literature and our music. | "Kültürümüzü ve müziğimizi taklit etti." "Edebiyatımızla ve müziğimizle alay etti. "Edebiyatımız ve müziğimizle dalga geçti. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"Everywhere, his influence was destructive, | "Her yerde onun etkisi korkunç oldu..." "Etkisi her yerde yıkıcı oldu "Her yerde, etkisi yıkıcıydı... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"the eventual result of which was our nation's collapse, | "...son olarak da devletimizin çökmesine sebep oldu..." "ve bunun sonucunda ulusumuz çöküşe sürüklendi, "...ortaya çıkardığı sonuç ulusumuzun çöküşüydü... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"and then..." Yes, Bruno. | "...ve daha sonra..." Evet, Bruno. "daha sonra..." Evet Bruno. "...ve sonra... " Evet, Bruno. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I don't understand. | Anlamıyorum. Anlamadım. Anlamıyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
A nation's collapse is all down to this one man? | Tüm bir devlet tek bir adam tarafından mı çökertildi? Bütün ulus bu adam yüzünden mi çökmüş? Bir ulusun çökmesi sadece bir adam yüzünden mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The Jew here means the entire Jewish race. | Yahudi burada tüm Yahudi ırkı anlamına geliyor. Burada geçen Yahudi sözü tüm Yahudi ırkını ifade ediyor. Burada Yahudi derken tüm Yahudi ırkı kastediliyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
If it had been just one man, | Eğer tek bir adam olsaydı... Sadece tek bir adam olsaydı, Eğer sadece bir adam olsaydı... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'm sure something would've been done about him. | ...eminim onun hakkında bir şeyler yapılabilirdi. eminim onu engelleyecek bir şeyler yapılırdı. ...eminim ki onun çaresine hemen bakılırdı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
There is such a thing as a nice Jew, though, isn't there? | Yine de iyi Yahudi diye bir şey var, değil mi? Ama iyi Yahudi diye bir şey vardır, değil mi? Ama yine de iyi Yahudi diye bir şey var, değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I think, Bruno, if you ever found a nice Jew, | Sanırım, Bruno, eğer bir tane bile iyi Yahudi bulabilirsen... Bence iyi bir Yahudi bulabilirsen Bence, Bruno, eğer iyi bir Yahudi bulursan... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
you would be the best explorer in the world. | ...Dünya'nın en büyük kâşifi olursun. dünyanın en iyi kaşifi olursun Bruno. ...dünyadaki en iyi kaşif sen olursun. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Continue, Gretel. | Devam et, Gretel. Devam et Gretel. Devam et, Gretel. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRETEL: "The aim of the Jew is to become the ruler of humanity. | "Yahudi'nin amacı insanlığın hakimi olmaktır." "Yahudinin amacı insanlığın hükümdarı olmaktır. "Yahudi’nin amacı, insanlığa hükmetmektir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"The Jew is not creative, but destructive. | "Yahudi yaratıcı değil yıkıcıdır." "Yahudi yaratıcı değil, yıkıcıdır. "Yahudi yapıcı değil, yıkıcıdır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"He is the enemy of culture. | "O, medeniyetin düşmanıdır." "Kültür düşmanıdır. "Kültür düşmanıdır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"Thousands of Germans have been made poor by the Jew." | "Binlerce Alman Yahudiler yüzünden fakir kaldı." "Yahudi yüzünden binlerce Alman yoksul hale gelmiştir." "Binlerce Alman Yahudi yüzünden fakirleşti." | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Master Bruno. | Efendi Bruno. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What are you doing? You've just had your lunch, haven't you? | Ne yapıyorsunuz? Öğle yemeğinizi az önce yediniz, öyle değil mi? Ne yapıyorsun? Öğle yemeğini daha yeni yedin, değil mi? Ne yapıyorsunuz? Daha yeni öğle yemeği yediniz, değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I was going for a walk, and I thought I might get peckish. | Yürüyüşe çıkacaktım ve acıkabilirim diye düşündüm. Yürüyüşe çıkıyordum ve acıkabileceğimi düşündüm. Yürüyüşe çıkacaktım da karnım acıkır diye düşündüm. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But don't make a mess of your satchel. Bring it here. | Ama çantanı berbat etme. Buraya getir. Ama okul çantanı kirletme. Getir buraya. Ama çantanızı mahvetmesin. Getirin bana. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'll wrap it properly for you. No. It's none of your business. | Senin için düzgünce sarayım. Hayır. Bu seni ilgilendirmez. Yiyecekleri düzgün sarayım. Hayır. Bu seni ilgilendirmez. Güzelce paket yapayım sizin için. Hayır. Bu seni ilgilendirmez. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, what is it? | Bruno, o ne? Bruno, ne oluyor? Bruno, ne o? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What are you doing with your satchel? | Çantanla ne yapıyorsun? Okul çantanla ne yapıyorsun? Çantanla ne yapıyorsun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Herr Liszt gave us some books. I'm going out on the swing to read. | Bay Liszt bize bazı kitaplar verdi. Salıncakta okumaya gidiyorum. Bay Liszt bize birkaç kitap verdi. Okumak için salıncağa gidiyorum. Herr Liszt bize birkaç kitap verdi. Okumak için salıncağa gidiyordum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Let me see. What? | Bakayım. Ne? Bir bakayım. Neye? Bir bakayım. Neye? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The books. No. | Kitaplara. Hayır. Kitaplara. Olmaz. Kitaplara. Olmaz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, I just want to see what books Herr Liszt has given you. | Bruno, Bay Liszt'in sana verdiği kitapları görmek istiyorum. Bruno, sadece Bay Liszt'in hangi kitapları verdiğini görmek istiyorum. Bruno, sadece Herr Liszt sana nasıl kitaplar verdi görmek istiyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I told a lie. What? | Yalan söyledim. Ne? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I've just got | Bende sadece... Sadece Ben sadece... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
adventure books. | ...macera kitapları var. macera kitapları aldım. ...macera kitapları aldım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
(CHUCKLING) Go on. Off you go, then. | Haydi, gidebilirsin o zaman. İyi. O zaman git bakalım. Hadi git. Git öyleyse. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Now, Maria, there's two extra for supper tonight. | Maria, bu akşamki yemek için fazladan iki kişi gelecek. Bu akşam yemekte iki konuğumuz olacak. Şimdi, Maria, bu akşam yemeğe iki kişi daha gelecek. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The Kommandant's father will be here, | Kumandanın babası burada olacak... Komutanın babası gelecek Kumandan’ın babası gelecek... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and I believe Lieutenant Kotler is joining us. | ...ve sanırım Teğmen Kotler de bize katılacak. ve sanırım Teğmen Kotler bize katılacak. ...ve sanırım Teğmen Kotler da bize katılacak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Here. | İşte. Tut. Yakala. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What's the matter? | Sorun ne? Ne oldu? Ne oldu? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Don't throw it back. What? Why not? | Topu geri atma. Ne? Neden? Sakın geri atma. Ne? Neden? Bir daha atma. Ne? Neden? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's dangerous. Dangerous? | Bu tehlikeli. Tehlikeli mi? Tehlikeli. Tehlikeli mi? Tehlikeli. Tehlikeli mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's just a ball. Come on. | Bu sadece bir top. Haydi ama. Sadece bir top. Yapma. Alt tarafı bir top. Hadi yapma. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Do you not like playing? | Oyun oynamayı sevmez misin? Oynamayı sevmiyor musun? Oynamayı sevmiyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Just not ball games? Not here. | Ama top oynamayı sevmiyorsun? Burada olmaz. Top oynamayı mı sevmiyorsun? Burada olmaz. Yalnızca top oyunlarını mı sevmezsin? Burası yeri değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Tell me how the number game works. I told you, it's not a game. | Bana sayı oyunu nasıl oynanır anlatsana. Söyledim sana, bu bir oyun değil. Numaralı oyun nasıl oynanıyor? Dedim ya, o oyun değil. Bana numara oyunu nasıl oynanır onu anlat. Sana söyledim, oyun değil bu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We just all have numbers. | Hepimizin bir numarası var. Sadece hepimizin numarası var. Hepimizin bir numarası var. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Shmuel! | Shmuel! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno! What are you doing? | Bruno! Ne yapıyorsun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
My ball went over. I was just getting it back. | Topum bu tarafa düşmüştü. Onu alıyordum. Topum dışarı kaçtı. Onu almaya gittim. Topum oraya kaçtı. Almak için gittim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They smell even worse when they burn, don't they? | Yandıkları zaman daha da kötü kokuyorlar, değil mi? Yandıklarında daha da berbat kokuyorlar değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But, surely you... | Ama belli ki siz... Ama, herhalde siz... Tabii siz... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Elsa, I was sworn to secrecy. | Elsa, gizlilik yemini ettim. Elsa, gizli tutmak için yemin ettim. Elsa, gizlilik yemini ettim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
From your own wife. Yes. | Kendi karından da mı? Evet. Kendi karından bile. Evet. Kendi karına bile mi? Evet. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I took an oath upon my life. Do you understand? | Hayatım üzerine yemin ettim. Anlıyor musun? Hayatım üzerine yemin ettim. Anladın mı? Hayatım üzerine yemin ettim. Anlıyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Elsa, you believe in this, too. | Elsa, buna sen de inanıyorsun. Elsa, sen de buna inanıyorsun. Elsa, sen de buna inanıyorsun. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You want this country to be strong... No, Ralf, no! No, not that! | Sen de bu ülkenin güçlü olmasını istiyorsun... Sen de bu ülkenin güçlü olmasını... Hayır Ralf, hayır! Hayır, böyle değil! Bu ülkenin güçlü olmasını istiyorsun... Hayır, Ralf, hayır! Hayır, bu şekilde değil! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How can you... | Bunu nasıl... Sen bunu nasıl... Sen nasıl olur da... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Because I'm a soldier. How can you... | Çünkü ben bir askerim. Nasıl yapabilirsin... Çünkü ben bir askerim. Sen bunu nasıl... Çünkü ben bir askerim. Nasıl olur da... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Soldiers fight wars. That isn't war! | Askerler savaşlarda çarpışır. Bu savaş değil! Askerler savaşır. Bu savaş değil! Askerler savaşır. Bu savaş değil! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's a part of it! It's a vital part of it! | Bu da onun bir parçası! Hem de çok önemli bir parçası! Bu da onun bir parçası! Gerekli bir parçası! Bir parçası! Zaruri bir parçası! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The Fatherland we all desire, all of us, you included, | Hepimizin, ki buna sen de dahilsin, hepimizin istediği Almanya... Sen de dahil hepimizin arzu ettiği yurt idealine Hepimizin istediği Anavatan, sen de dahil olmak üzere, hepimizin... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
cannot be achieved without work such as this! | ...böyle çalışmalar olmadan elde edilemez! böyle bir iş yapmadan ulaşılamaz! ...böyle bir çalışma olmadan elde edilemez. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Elsa. Elsa. Get away from me! Get away from me! | Elsa. Elsa. Benden uzak dur! Elsa. Elsa. Uzak dur benden! Uzak dur benden! Elsa. Elsa. Uzak dur benden! Uzak dur benden! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Grandpa's here. | Büyükbabam geldi. Büyük babam geldi. Dedem geldi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I don't believe this. Grandpa's here. | Buna inanamıyorum. Büyükbabam geldi. Buna inanamıyorum. Büyük babam geldi. Buna inanmıyorum. Dedem geldi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We'll be through in a moment. | Bir dakika içinde geliyoruz. Birazdan geliyoruz. Hemen geliyoruz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Who told you about this? | Sana bunu kim anlattı? Sana bunu kim söyledi? Sana bunu kim söyledi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How's Grandma? | Büyükannem nasıl? Büyük annem nasıl? Babaannem nasıl? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
She's a bit under the weather, I'm afraid. | Korkarım ki, soğuk algınlığı çekiyor. Korkarım ki biraz rahatsız. Bu aralar biraz keyifsiz, sanırım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's a shame, she was so much looking forward to seeing you. | Çok yazık oldu, seni görmek için öylesine can atıyordu ki. Çok yazık, sizi görmeyi iple çekiyordu. Çok yazık, sizi görmeyi ne kadar çok istiyordu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Perhaps next time, if she feels up to it. GRANDPA: Absolutely. | Belki gelecek sefere, kendisini iyi hissederse. İyi olursa, belki bir dahaki sefere. Kesinlikle. Artık başka sefere, gücünü toplayabilirse. Mutlaka. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You know, Ralf, your mother really is sick. | Ralf, annen gerçekten çok hasta. Ralf, annen gerçekten hasta. Biliyorsun, Ralf, annen gerçekten hasta. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
She's been talking about this visit for weeks. | Haftalardır bu ziyaretten söz ediyordu. Bu ziyaret haftalardır dilinden düşmüyordu. Haftalardır bu ziyaretten bahsediyordu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Maybe that's what's made her sick. | Belki de onu hasta eden şey budur. Belki bu yüzden hasta olmuştur. Belki de onu hasta eden şey buydu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRANDPA: So, your father tells me that you've got a tutor. | Baban bana bir özel öğretmenin olduğunu söyledi. Babanız bir özel öğretmeniniz olduğunu söyledi. Peki, babanız özel öğretmeninizin olduğunu söylüyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes. He's nice. | Evet, iyi bir adam. Evet. Çok iyi biri. Evet. Hoş biri. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
BRUNO: But he won't let us read any adventure books. | Ama macera kitapları okumamıza izin vermiyor. Ama macera kitabı okumamıza izin vermiyor. Ama hiç macera kitapları okumamıza izin vermiyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
All we do is boring, old history. | Tek okuduğumuz sıkıcı, eski tarihî şeyler. Sadece sıkıcı, eski tarihi öğreniyoruz. Tek yaptığımız şey, sıkıcı eski tarih. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRANDPA: Let me tell you something, young man. | Sana bir şey söyleyeyim, genç adam. Sana bir şey diyeyim genç adam. Bak sana ne diyeceğim genç adam. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
If it wasn't for history, we wouldn't all be sitting around this table. | Eğer o tarihî olaylar olmasaydı bu masa etrafında oturuyor olmazdık. Tarih olmasaydı, birlikte bu masanın başında oturuyor olmazdık. Eğer tarihimiz olmasaydı, şu anda bu masada oturuyor olamazdık. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The work your father is doing here, | Babanın burada yaptığı iş... Babanın burada yaptığı iş, Baban şu anda burada... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
history in the making. | ...tarihin yazım aşamasıdır. tarih yazmak. ...tarih yazıyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
When I was your age, history was my favourite subject by miles, | Senin yaşındayken, tarih açık ara en sevdiğim dersti... Senin yaşındayken, tarih açık arayla en sevdiğim dersti Ben senin yaşındayken, tarih benim en çok sevdiğim dersti... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
which obviously didn't please my father. | ...ki bu durum da babamı hiç memnun etmiyordu. ki bu babamı pek memnun etmezdi. ...gerçi babam bu durumdan pek hoşnut değildi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Really, does he still teach? | Öyle mi, hâlâ ders veriyor mu? Öyle mi, hala öğretmenlik yapıyor mu? Gerçekten mi, hâlâ öyle mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I don't really know. You don't know? | Bilmiyorum, gerçekten. Bilmiyor musunuz? Bilmiyorum. Bilmiyor musunuz? Gerçekten bilmiyorum. Bilmiyor musunuz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We're not in touch, my father and I. He left the country some time ago. | Babam ve ben iletişim halinde değiliz. Bir süre önce ülkeden ayrıldı. Babamla görüşmüyoruz. Bir süre önce ülkeyi terk etti. Babam ve ben, görüşmüyoruz. Birkaç yıl önce ülkeyi terk etti. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Really, when? | Gerçekten mi, ne zaman? Öyle mi, ne zaman? Gerçekten mi, ne zaman? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
About four years ago, Herr Kommandant. | Yaklaşık dört yıl önce, sayın Komutanım. Yaklaşık dört yıl önce komutanım. Yaklaşık dört yıl önce, Herr Kumandan. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But surely he can't be very old. What is he, still in his 40s, late 40s? | Eminim çok yaşlı değildir. Kaç yaşında, hâlâ kırklarında mı veya kırklarının sonunda? Ama çok yaşlı olamaz. Kaç yaşında, 40'larının sonunda falan mı? Ama herhalde çok yaşlı değildir. Kaç yaşında, hâlâ kırklı yaşlarında mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Where did he go? | Nereye gitmişti? Nereye gitti? Nereye gitti? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Lieutenant Kotler, | Teğmen Kotler... Teğmen Kotler, Teğmen Kotler... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |