Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160923
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Of course you are. You'll make lots of new friends. | Tabii ki öyle. Bir sürü yeni arkadaş edineceksiniz. Elbette edinirsiniz. Birçok yeni arkadaş edineceksiniz. Elbette öyle. Bir sürü yeni arkadaşın olacak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, you can have your friends around in the morning before we go. | Bruno, sabah gitmeden önce arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin. Bruno, sabah gitmeden önce arkadaşlarını çağırabilirsin. Bruno, sabah gitmeden önce arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Think of it as an adventure, like in one of your books. | Bunu bir macera gibi düşün, aynı kitaplarında olduğu gibi... Bu taşınmayı bir macera olarak düşün, tıpkı kitaplarındaki gibi. Bunun tıpkı kitaplarındaki gibi bir macera olduğunu düşün. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But this is the best house ever. | Ama bu şimdiye kadarki en iyi evimizdi. Ama bu dünyanın en güzel evi. Ama bu en güzel evimizdi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, you never know. The house we're going to might be even better. | Bunu asla bilemezsin. Gittiğimiz ev daha iyi olabilir. Hiç belli olmaz. Gideceğimiz ev daha da güzel olabilir. Orası hiç belli olmaz. Belki taşınacağımız ev bundan daha iyi olacak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Dad says it's got a garden. Mmm hmm. | Baban, evin bahçesi olduğunu söylüyor. Baban bahçeli olduğunu söylüyor. Baban bahçesi olduğunu söylüyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Look, the thing is, Bruno, the thing about being a soldier, | Bak, olay şu Bruno, askerlik yapmak demek... Bak Bruno, işin aslı şu ki bir askerin hayatı Bak, Bruno, mesele şu, asker olduğunda görev... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
is that life is not so much about choice, it's more about duty, | ...fazla seçeneklerin olmadığı, daha çok görevlerle ilgili bir şey. kendi seçimlerine değil, daha çok görevine bağlıdır. ...hayatını ilgilendiren kararlardan önce gelir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
so if your country needs you to go somewhere, you go. | Bu yüzden, ülken için bir yere gitmen gerekiyorsa gidersin. Yani ülken için bir yere gitmen gerekirse, gitmek zorundasındır. Bu yüzden, eğer ülken için bir yere gitmen gerekirse gidersin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Now, of course, going somewhere else is much easier | Elbette ailenin seve seve seninle geldiğini bilince, Şimdi, ailenin de seninle gitmekten mutlu olduğunu bildiğin... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
when you know that your family are so delighted to go with you. | başka bir yere gitmek daha kolay olur. ...zaman bir yere gitmek elbette daha kolay. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno! You're getting bigger every time I see you. | Bruno! Her görüşümde biraz daha büyüyorsun. Bruno! Seni her seferinde daha büyümüş görüyorum. Bruno! Seni her gördüğümde daha da büyümüş oluyorsun. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's only been a week, Nathalie. | Daha bir hafta oldu Nathalie. Sadece bir hafta oldu Nathalie. Sadece bir hafta oldu, Nathalie. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, perhaps it's me that's getting smaller. | Neyse, belki de ben küçülüyorumdur. Belki de ben küçülüyorumdur. Şey, belki de küçülen benimdir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
So, you two, | Siz ikiniz... Siz ikiniz, Evet, siz ikiniz... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
well, what do you think of all this? Moving out of Berlin? | ...bütün bunlar için ne düşünüyorsunuz? Yani Berlin'in dışına taşınmak hakkında? olanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Berlin'den taşınıyorsunuz. ...şey, tüm bunlara ne diyorsunuz? Berlin’den taşınmaya? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, Mummy and Daddy say it's a good thing, | Annem ve babam bunun iyi bir şey olduğunu söylüyorlar. Annemle babam iyi bir şey olduğunu söylüyorlar, Şey, annem ve babam iyi bir şey olduğunu söylüyorlar... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
so I suppose it must be. Hmm. | Ben de öyle olacağını umuyorum. Sanırım öyle olması gerekiyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Children, be angels, will you? Pass some food around. | Çocuklar, uslu olun tamam mı? Gidip bir şeyler atıştırın. Çocuklar, bir iyilik yapar mısınız? Konuklarımıza yiyecek ikram edin. Çocuklar, meleklerim olun, tamam mı? Haydi biraz servis yapın. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Doesn't he look wonderful? Absolutely. | Harika görünüyor değil mi? Kesinlikle. Harikulade görünmüyor mu? Kesinlikle. Mükemmel görünmüyor mu? Kesinlikle. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'm so proud of you, my boy. | Seninle gurur duyuyorum oğlum. Seninle gurur duyuyorum, oğlum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Oh, dear. I sometimes wonder if this is all down to me, | Bazen bütün bu olanlar benim yüzümden mi diye merak ediyorum. Tanrım. Bazen tüm bunlara ben mi sebep oldum diye düşünüyorum. Ah tatlım. Bazen merak ediyorum da, acaba benim yüzümden mi oldu diye... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
making you those costumes for your little plays when you were tiny. | Ne de olsa küçükken müsamerelerin için sana kostümler hazırlardım. ...küçükken küçük oyunların için sana bu kostümleri dikerdim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You used to adore all that dressing up. Nathalie... | Böyle resmî giyinmeye bayılırdın. Nathalie... Giyinip kılık değiştirmeye bayılırdın. Nathalie... Bu kıyafetlere tapardın. Nathalie... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Does it still make you feel special, Ralf dear? | Bu hâla seni özel hissettiriyor mu, Ralf? Hala sana kendini özel mi hissettiriyor, Ralf'çığım? Hâlâ kendini özel hissetmeni sağlıyor mu, Ralf, tatlım? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The uniform and what it stands for? | Üniforma ve temsil ettiği şey? Üniforma ve temsil ettikleri yani. Üniforma ve temsil ettiği şey? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Mother, it's a party. Let's not spoil things. | Anne, bu bir parti. Berbat etmeyelim istersen. Anne, bir partideyiz. Bunu mahvetme. Anne, bu bir parti. Her şeyi mahvetmeyelim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Airing your views so publicly could land you in trouble. | Görüşlerini öyle ulu orta yerde açıklamak seni sıkıntıya sokabilir. Fikirlerini alenen dile getirmen başını derde sokabilir. Düşüncelerini açıkça ifade etmek başını belaya sokabilir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
So, how long are we losing you for, my boy? | Senden ne kadar süre ayrı kalacağız oğlum? Senden ne kadar uzak kalacağız oğlum? Peki, ne kadar süreliğine aramızdan ayrılıyorsun oğlum? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Until the war is won, I would think. Well, not so long then. | Sanırım savaş kazanılana kadar. İyi, o zaman çok da uzun sürmeyecek. Tahminimce savaş kazanılana dek. Demek ki uzun süre değil. Savaşı kazanana kadar diye düşünüyorum. Eh, çok uzun sürmeyecek öyleyse. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Bruno! | Bruno! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
All right, Bruno. Time to say goodbye. | Pekâlâ Bruno. Hoşça kal deme zamanı. Haydi Bruno. Veda etme vakti. Haydi, Bruno. Veda zamanı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bye bye. Bye bye! | Güle güle. Güle güle! Hoşça kalın. Güle güle! Hoşça kal. Güle güle! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRETEL: "Time has come for me to sleep. | "Uyku zamanım geldi Tanrım, bu gece beni koruduğun için... "Geldi çattı uyku zamanım Şükürler olsun sana Tanrım "Uyuma vakti geldi şimdi Tanrım, şükürler olsun koruduğun için bizi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"Watch this night well over me And teach me, Lord, to trust in Thee | ve inanmayı öğrettiğin için sana şükürler olsun." "Üzerimi örten bu gecede kolla Ve sana inanmayı öğret bana "Bu gece gözün üzerimde olsun ve Tanrım öğret ki içim güvenle dolsun. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"Care for children, sick and poor Grant them, Lord, Thy blessing more | "Hasta ve zavallı çocukları koru, ve onlara iyiliğini ihsan eyle... "Koru çocukları, hastaları, yoksulları Onlara bahşet Tanrım, daha fazlasını "Koru çocukları, hastaları ve fakirleri, Tanrım, daha fazla bahşet onlara nimetlerini... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
"And this I pray in Jesus' name Care for my family just the same" | "Ve sana İsa'nın adıyla yalvarıyorum, beni ve ailemi aynen olduğu gibi koru." "Ve İsa adına ettiğim bu dua ile Ailemi de koru aynı şekilde" "Ve İsa’nın adıyla ettiğim bu dua Ailemi her zamanki gibi koruması adına." | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Children, look. Look! Our new home. | Çocuklar bakın. Bakın! Yeni evimiz. Çocuklar, bakın. Bakın! Yeni evimiz. Çocuklar, bakın. Bakın! Yeni evimiz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I have some business to take care of. I'll see you shortly. | İlgilenmem gereken işler var. Sonra görüşürüz. Halletmem gereken bazı işlerim var. Hemen dönerim. Yapacak birkaç işim var. Kısa bir süre sonra görüşürüz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, what do we think? | Pekâlâ, ne düşünüyoruz bakalım? Ne düşünüyorsunuz? Evet, ne düşünüyoruz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You two choose your rooms. I'll have Maria come | Siz ikiniz odalarınızı seçin. Ben de Maria'yı getireyim de... Odalarınızı seçin. Maria'yı çağıracağım, Siz ikiniz, odalarınızı seçin. Maria’yı çağırayım... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and help you unpack. | ...yerleşmenize yardım etsin. yerleşmenize yardım etsin. ...eşyalarınızı yerleştirsin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What do you think of it, Maria? The new house. | Bu yeni ev hakkında ne düşünüyorsun Maria? Sence nasıl Maria? Yeni ev. Ne düşünüyorsun, Maria? Yeni ev hakkında. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's not for me to say. | Bunu söylemek bana düşmez. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But it won't feel like home until we make it feel like home, will it? | Ama evimiz gibi hissettirmesini sağlayana dek, eski evimiz gibi olmayacak, değil mi? Ama evimiz gibi hissetmedikçe evimiz gibi gelmez, değil mi? Ama biz onu ev gibi yapana kadar, eve benzemeyecek değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
SOLDIER: Is he already up? | Kalktı mı? Yukarı çıktı mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
(WHISPERING) Who was that? | O kimdi? Kimdi o? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
One of your father's soldiers, I suppose. | Sanırım babanın askerlerinden biriydi. Herhalde babanın askerlerinden biri. Babanın askerlerinden biri, sanırım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
He looked very serious. Well, they are, aren't they? | Çok ciddi görünüyordu. Evet, öyleler değil mi? Çok ciddi görünüyordu. Hepsi öyle, değil mi? Çok ciddi görünüyordu. Evet, öyleler, değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Why are we whispering? I don't know. | Niçin fısıldaşıyoruz? Bilmiyorum. Neden fısıldaşıyoruz? Bilmiyorum. Neden fısıldıyoruz? Bilmem. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: And play with who? The children over on the farm. | Peki, kiminle oynayacaksın? Çiftliğin oradaki çocuklarla. Kiminle oynayacaksın? Çiftlikteki çocuklarla. Kiminle oynayacaksın? O çiftlikteki çocuklarla. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Farm? I didn't see a farm. And that one, too. | Çiftlik mi? Ben çiftlik görmedim. Şunu da uzatır mısın? Çiftlik mi? Ben çiftlik falan görmedim. Şunu da ver. Çiftlik mi? Ben çiftlik görmedim. Şunu da ver. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You can only see it from my room. | Sadece benim odamdan görebiliyorsun. Sadece benim odamdan görünüyor. Sadece benim odamdan görülüyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes, quite a few. Oh, that's good. | Evet bir sürü. Bu çok iyi. Evet, bir sürü. Ne güzel. Evet, birkaç tane. İyi işte. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
So, I'll be able to play with them. I don't see why not. | Yani, onlarla oynayabilir miyim? Neden olmasın ki. Yani onlarla oynayabilir miyim? Neden olmasın? Peki onlarla oynayabilecek miyim? Neden olmasın! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'll wait a little bit, just to see what they're like, | Aslında biraz daha bekleyeceğim, sadece neye benzediklerini görmek için... Nasıl tipler olduklarını anlamak için biraz bekleyeceğim Nasıl olduklarını anlamak için biraz bekleyeceğim... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
because they look a bit strange. (CHUCKLING) The children do? | Çünkü biraz tuhaf görünüyorlar. Çocuklar mı? ...çünkü biraz tuhaf görünüyorlar. Çocuklar mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, and the farmers. What sort of strange? | Aslında, çiftçiler de öyle. Ne çeşit bir tuhaflıkmış bu? Çiftçiler de öyle. Tuhaf derken neyi kastediyorsun? Şey, çiftçiler de öyle. Nasıl tuhaf yani? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry. | Özür dilerim. Affedersiniz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Vegetables. | Sebzeler. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
There. | Oraya koy. Şuraya. Oraya koy. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, have you unpacked everything? | Bruno, bütün eşyalarını boşalttın mı? Bruno, her şeyini yerleştirdin mi? Bruno, eşyalarının hepsini çıkardın mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Because I think you should go back upstairs and finish off. | Sanırım yukarı geri dönüp bitirsen iyi olur. Çünkü bence yukarı çıkıp işini bitirmelisin. Bence yukarı çıkıp işlerini bitirmen gerekiyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
(BREATHING HEAVILY) Thank you, ma'am. | Teşekkürler hanımefendi. Teşekkür ederim hanımefendi. Teşekkür ederim, hanımefendi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Bruno. | Bruno. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I told you they were strange. Who? | Sana tuhaflar demiştim. Kim? Tuhaf olduklarını söylemiştim. Kimin? Sana tuhaf olduklarını söylemiştim. Kimlerin? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The farmers. They wear pyjamas. | Çiftçiler... Pijama giyiyorlar. Çiftçilerin. Pijama giyiyorlar. Çiftçilerin. Pijama giyiyorlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Oh, Bruno, I was just coming to look for you. | Bruno, ben de sana bakmaya geliyordum. Bruno, ben de seni aramaya geliyordum. Bruno, tam da seni aramaya geliyordum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, thank you for that. That was extremely useful. | Pekâlâ, bunun için teşekkürler. Bu çok kullanışlı olacak. Bunun için teşekkürler. Çok faydalı oldu. Şey, bunun için teşekkür ederim. Gerçekten işe yaradı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'll be over to see you later. Of course, Herr Kommandant. | Daha sonra görüşürüz. Elbette, sayın komutan. Daha sonra seni görmeye gelirim. Elbette komutanım. Daha sonra seni görmeye geleceğim. Elbette, Herr Kumandan. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: Come in. | İçeri gel. İçeri gelsene. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, what do you think? | Pekâlâ ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun bakalım? Ne düşünüyorsun bakalım? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Oh, dear. | Hadi, canım. Tanrım. Ah canım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You are home, Bruno. Home is where the family is. | Evdesin zaten Bruno. Ev, ailenin bulunduğu yerdir. Zaten evindesin Bruno. Ailen neredeyse evin orasıdır. Evindesin, Bruno. Ailen neredeyse evin orasıdır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Isn't that right? | Öyle değil mi? Doğru değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, you have to at least give the place a chance. | Bruno, bu yere en azından bir şans vermek zorundasın. Bruno, buraya en azından bir şans vermelisin. Bruno, en azından buraya bir şans tanımalısın. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I promise you, it won't be long before you... | Sana söz veriyorum, buraya alışman fazla uzun ... İnan bana, çok geçmeden... Sana söz veriyorum. Çok uzun sürmeyecek... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Why do the farmers wear pyjamas? I can see them from my window. | Çiftçiler neden pijama giyiyorlar? Onları penceremden görebiliyorum. Neden çiftçiler pijama giyiyor? Onları penceremden görebiliyorum. Neden çiftçiler pijama giyiyor? Onları penceremden görebiliyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The thing is, Bruno, those people... | Olay şu Bruno, o insanlar... İşin aslı Bruno, o insanlar... Aslında, Bruno, bu insanlar... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, you see, they're not really people at all. | ...yani gördüklerin aslında insan bile değiller. Onlar aslında insan bile değil. Anla işte, pek de insan sayılmazlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, who told you it was a farm? | Bruno, orasının bir çiftlik olduğunu sana kim söyledi? Bruno, oranın çiftlik olduğunu kim söyledi? Bruno, sana oranın çiftlik olduğunu kim söyledi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Was it Maria? No. | Maria mı? Hayır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It is a farm, isn't it? | Orası bir çiftlik, öyle değil mi? Orası bir çiftlik, değil mi? Orası bir çiftlik, değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Yes. | Evet. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Is it to do with your new job? | Yeni işinde uğraşacağın yer orası mı? Yeni işinle bir ilgisi var mı? Yeni işin orada mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
All you need to know about my work here, Bruno, | Burada işimle ilgili bilmen gereken tek şey, Bruno... Buradaki işimle ilgili bilmen gereken tek şey Bruno, Buradaki işimle ilgili bilmen gereken tek şey, Bruno... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
is that it's very important to our country and to you. | ...bunun ülkemiz ve senin için çok önemli olduğu. ülkemiz ve senin için çok önemli olduğu. ...bu işin sen ve ülken için çok önemli olduğudur. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We're working very hard to make this world a better place | İçinde büyüdüğün dünyayı... Bu dünyayı, içinde büyüyeceğiniz daha iyi bir yer yapmak için Bu dünyayı senin büyüyebileceğin daha iyi bir yer haline... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
for you to grow up in. | canla başla çalışıyoruz. ...getirmek için çok çalışıyoruz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But you're not a farmer. You're a soldier. | Ama sen çiftçi değilsin. Bir askersin. Ama sen çiftçi değilsin ki. Askersin. Ama sen çiftçi değilsin. Askersin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, can you come and help me finish sorting out in the kitchen? | Bruno, gelip mutfağı yerleştirmeyi bitirmemde bana yardım eder misin? Bruno, gelip mutfağı düzenlememe yardım eder misin? Bruno, mutfaktaki işleri halletmem için gelip bana yardım eder misin? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I can still play with them, though? The children. | Yine de onlarla oynayabilirim değil mi? Çocuklarla yani. Yine de onlarla oynayabilirim, değil mi? Çocuklarla yani. Yine de onlarla oynayabilir miyim? Çocuklarla. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
(HESITANTLY) I don't think so, Bruno. No. | Sanmıyorum Bruno. Hayır. Sanmıyorum, Bruno. Hayır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Like you say, they're a bit strange. A bit... | Söylediğin gibi, onlar biraz tuhaf. Biraz... Dediğin gibi, biraz tuhaflar. Biraz... Dediğin gibi, onlar biraz tuhaflar. Birazcık... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, they're different. | ...biraz farklılar. Farklılar. Farklılar işte. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Don't worry, my darling. We'll find you some new friends, | Endişelenme canım. Sana yeni arkadaşlar bulacağız... Üzülme hayatım. Sana yeni arkadaşlar buluruz Endişelenme, tatlım, sana yeni arkadaşlar bulacağız... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
but they won't be the ones from the farm. | ...ama çiftliktekilerden olmayacak. ama çiftliktekiler olmaz. ...ama onlar çiftliktekilerden olmayacak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Ralf, you promised. | Ralf, söz vermiştin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You said it was miles away. It is. | Millerce ötede olduğunu söylemiştin. Öyle zaten. Kamp kilometrelerce uzakta demiştin. Öyle. Çok uzakta olduğunu söylemiştin. Öyle zaten. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How was I to know he could see it from the bedroom window? | Yatak odasının penceresinden göreceğini nereden bilebilirdim ki? Odasının penceresinden görebileceğini nereden bilebilirdim? Yatak odasının penceresinden orayı görebileceğini nereden bilebilirdim? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |