• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160924

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
There was one of them in our kitchen. İçlerinden biri az önce mutfağımızdaydı. Onlardan biri mutfağımızdaydı. Onlardan biri de mutfağımızdaydı. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Master Bruno, how are you today? Fed up. Efendi Bruno, nasılsın bugün? Sıkıldım. Efendi Bruno, bugün nasılsınız? Sıkıntıdan patlıyorum. Efendi Bruno, bugün nasılsınız? Sıkıldım. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
You said the same thing every day for two whole weeks. İki hafta boyunca her gün aynı şeyi söyleyip durdun. İki haftadır her gün aynı şeyi söyledin. İki hafta boyunca her gün aynı şeyi söylediniz. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
It's true. Well, you should be out playing. Bu doğru ama. Neyse, dışarıda oynamalısın belki de. Doğru da ondan. Dışarıya çıkıp oynamalısın. Doğru. Dışarı çıkıp oynamalısınız. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Playing with who? I don't know. Gretel? Kimle oynayacağım? Bilmiyorum. Gretel'e ne dersin? Kiminle oynayacağım? Bilmiyorum. Gretel'la olmaz mı? Kiminle oynayacağım? Bilmem. Gretel’le? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, you can make your own fun. That's what I'm trying to do. Pekâla, kendi eğlenceni yaratabilirsin. Benim zaten yapmaya çalıştığım da bu. Kendi eğlenceni yaratabilirsin. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum. O zaman kendi kendinize eğlenebilirsiniz. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
One thing's for sure, Bir şey kesin ki... Kesin olan bir şey var ki Şurası kesin... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
sitting around being miserable won't make things any happier. ...mutsuz halde öylece oturmak hiçbir şeyi daha iyi yapmayacak. o da miskin miskin oturmanın mutluluk getirmeyeceği. ...boş boş oturmak hiçbir şeyi daha neşeli hale getirmez. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Bruno, what are you doing? Exploring! Bruno, ne yapıyorsun? Etrafı keşfediyorum! Bruno, ne yapıyorsun? Keşfe çıktım! Bruno, ne yapıyorsun? Keşfe çıkıyorum! The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
No! No, not in the back. I told you, it's out of bounds. Hayır! hayır, arkada olmaz. Sana söyledim, orası sınırların dışı. Hayır! Hayır, arka tarafta olmaz. Sana söylemiştim, orası yasak. Hayır! Hayır, arka tarafta olmaz. Sana söylemiştim, orası yasak bölge. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Explore at the front. But I've explored it all. Ön tarafı keşfet. Ama orayı tamamen keşfettim zaten. Ön tarafta keşfe çık. Ama orada keşif yaptım. Ön tarafta keşfe çık. Ama orayı zaten keşfettim. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, find something else to do. Like what? Pekâlâ, yapacak başka bir şey bul o zaman. Ne gibi? Yapacak başka bir şey bul. Ne gibi? O zaman, yapacak başka bir şey bul. Ne gibi? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Come back in now, and we'll think of something. Hemen geri dön, bir şeyler düşüneceğiz. Şimdi içeri gel, bir şeyler düşünürüz. Şimdi buraya gel de bir şeyler düşünelim. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
So, children, what are you doing today? Çocuklar, bugün ne yaptınız bakalım? Çocuklar, bugün ne yapacaksınız? Evet, çocuklar bugün ne yapacaksınız? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Same as yesterday. FATHER: And what was that? Dünkünün aynısı. Pekala neymiş o? Dün yaptığımızın aynısını. Dün ne yaptınız? Dün ne yaptıysak. Ne yapmıştınız peki? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Same as the day before. Except you went exploring. Evvelsi günkünün aynısı. Keşfe çıkman hariç. Önceki gün yaptığımızın aynısını. Ama keşfe çıktın. Önceki gün yaptığımızı. Keşfe çıkmanın haricinde. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I like exploring. FATHER: Where did you go? Keşfetmeyi seviyorum. Nereye gittin? Keşfe çıkmayı seviyorum. Nereye gittin? Keşfetmeyi seviyorum. Nereye gittin? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I wanted to look in the back garden, but Mum wouldn't let me. Arkaya bahçeye bakmak istedim ama annem izin vermedi. Arka bahçeye bakmak istedim ama annem izin vermedi. Arka bahçeye bakmak istedim ama annem izin vermedi. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
The back garden? Arka bahçe mi? Arka bahçeye mi? Arka bahçe mi? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, God forbid. Tanrı korusun. Tanrı korumuş. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I expect you'll be missing those friends of yours. Sanırım arkadaşlarını özlüyorsun. Herhalde arkadaşlarını özlüyorsundur. Şu arkadaşlarını özlediğini tahmin edebiliyorum. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I even miss school. Okulu bile özlüyorum. Okulu bile özledim. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, I never thought I'd hear you say that. Bunu söylediğini duyacağımı hiç sanmazdım. Senden bunu duyacağım hiç aklıma gelmezdi. Şey, senden bunu duyacağım hiç aklıma gelmezdi. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Anyway, you won't be missing it for long. Her neyse, artık daha fazla özlemeyeceksin. Neyse, bu özlemin fazla uzun sürmeyecek. Zaten bu hasret yakında sona erecek. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Really? I've arranged a tutor for you both. Gerçekten mi? Siz ikiniz için özel öğretmen ayarladım. Sahi mi? İkinize bir özel öğretmen ayarladım. Gerçekten mi? İkinize de özel öğretmen tuttum. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
A Herr Liszt will be visiting twice a week. Bay Liszt haftada iki kez buraya gelecek. Bay Liszt haftada iki kez ziyarete gelecek. Herr Liszt haftada iki kez gelecek. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
BRUNO: So we're not going to school? Yani okula gitmeyecek miyiz? Öyleyse okula gitmiyor muyuz? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
School's coming here? FATHER: Mmm hmm Okul mu buraya geliyor? Okul mu buraya gelecek? Okul mu buraya geliyor? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
On an old bicycle, I gather. Eski bir bisiklet üzerinde, ben getirtiyorum. Sanıyorum külüstür bir bisikletle. Muhtemelen eski bir bisikletle. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
KOTLER: It's a bird without the... Bu bir kuş... Bu bir kuş ve... O bir kuş ama... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Can I ask you a favour? Well, you can ask. Senden bir iyilik isteyebilir miyim? Tabii ki, isteyebilirsin. Senden bir iyilik isteyebilir miyim? İsteyebilirsin. Senden bir iyilik istesem? Peki, iste bakalım. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Are there any spare tyres around? Buralarda hiç yedek lastik var mı? Buralarda fazla araba lastiği var mı? Buralarda hiç boş teker var mı? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
An old one from one of the trucks or something? Bir kamyon ya da benzeri bir şeyden kalan? Kamyonlardan falan kalan eski bir lastik. Kamyon veya başka bir şeyin eski tekeri? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, the only spare tyre I've seen around here Pekâla, bu civarda gördüğüm tek yedek lastik... Buralarda gördüğüm tek fazla lastik Şey, buralarda gördüğüm tek tekerlek... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
belongs to Lieutenant Meinberg. ...Teğmen Meinberg'e ait. Teğmen Meinberg'de. ...Teğmen Meinberg’e ait. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, is he using it? Yes, he's very attached to it. Peki onu kullanıyor mu? Evet, ona çok bağlıdır. Peki onu kullanıyor mu? Evet, hatta her gün daha da şişiriyor. Peki, onu kullanıyor mu? Evet, tam da üzerinde. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Oh, stop it. He doesn't understand. He's only eight. Keş şunu. Anlayamaz. O sadece sekiz yaşında. Kes şunu. Espriyi anlamıyor. Daha sekiz yaşında. Kes şunu. Anlamıyor. Daha sekiz yaşında. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
You're only 12, so stop pretending you're any older. Sen de sadece 12 yaşındasın, daha büyükmüş gibi davranmayı kes artık. Sen de daha 12 yaşındasın, daha büyükmüş gibi davranmayı bırak. Sen de daha 12 yaşındasın, o yüzden daha büyükmüş gibi davranmayı bırak. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
What do you want a tyre for, anyway? Bu arada niçin lastik istiyorsun? Lastiği ne yapacaksın ki? Her neyse, tekerleği ne için istiyorsun? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I want to make a swing. A swing? Salıncak yapmak istiyorum. Salıncak mı? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
That does sound exciting. Bu çok heyecan verici görünüyor. Heyecan verici bir fikir. Gerçekten heyecan verici. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Here, now. Buraya gel, hemen. Hemen buraya gel. Buraya gel, hemen. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Move! Yürü! Çabuk! Yürü! The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Take this boy to the outhouse in the back garden. Bu çocuğu arka bahçedeki depoya götür. Şu çocuğu arka bahçedeki müştemilata götür. Çocuğu arka bahçedeki depoya götür. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
There are some tyres in there. He will select one. Orada birkaç lastik var. İçlerinden birini seçecek. Orada birkaç araba lastiği var. Birini seçecek. Orada birkaç tekerlek var. Bir tanesini seçecek. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
You will carry it where he asks. Do you understand? Nereye isterse oraya taşıyacaksın. Anladın mı? Nereye isterse taşıyacaksın. Anladın mı? Nereye isterse, oraya taşıyacaksın. Anladın mı? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, little man, what are you waiting for? Pekâlâ küçük adam, daha ne bekliyorsun? Ne bekliyorsun delikanlı? Küçük adam, ne duruyorsun? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
How about this one? Buna ne dersin? Şuna ne dersin? Buna ne dersin? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Where's my mum? Annem nerede? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
She's out. Dışarıya çıktı. Dışarıda. Dışarı çıktı. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
When is she back? Soon, I expect. Ne zaman geri döner? Yakında sanırım. Ne zaman dönecek? Herhalde birazdan döner. Ne zaman dönecek? Şimdi gelir. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
But don't worry. Ama endişelenme. Ama merak etme. Ama endişelenme. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
But I might bleed to death. No, you won't. Ama kan kaybından ölebilirim. Hayır, ölmeyeceksin. Ama kan kaybından ölebilirim. Hayır, ölmezsin. Ama kan kaybından ölebilirim. Hayır ölmeyeceksin. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Will I need to go to hospital? No. It's only a small cut. Hastaneye gitmem gerekecek mi? Hayır. Yalnızca küçük bir kesik. Hastaneye gitmem gerekecek mi? Hayır. Sadece küçük bir kesik. Hastaneye gitmeyecek miyim? Hayır. Sadece küçük bir yara. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Come on. It's not that bad. Hadi ama... O kadar da kötü değil. Yapma. O kadar da kötü değil. Haydi ama. O kadar da kötü değil. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
There, all better. İşte, şimdi daha iyi. İşte, daha iyi. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
What's your name? Pavel. Adın nedir? Pavel. Adın ne? Pavel. Adın ne? Pavel. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Now, you've got to sit still for a few minutes Şimdi, tekrar yürümeye başlamadan önce... Yaralı bacağınla yürümeden önce Şimdi yeniden yürümeye başlamadan önce birkaç dakika... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
before you start walking around on that again. ...bir kaç dakika kıpırdamadan oturmalısın. birkaç dakika hareket etmeden oturmalısın. ...kımıldamadan oturmak zorundasın. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Will you tell my mum what happened? Anneme ne olduğunu anlatacak mısın? Anneme yaramdan söz edecek misin? Anneme ne olduğunu söyleyecek misin? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I think she's going to see it for herself. Muhtemelen kendisi anlayacaktır. Sanırım zaten kendisi görür. Kendisi anlayacaktır zaten. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
She'll probably take me to a doctor. Büyük ihtimalle beni bir doktora götürecektir. Büyük ihtimalle beni doktora götürür. Muhtemelen beni doktora götürecek. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
It could be worse than it looks. It isn't. Göründüğünden daha ciddi olabilir. Değil. Göründüğünden daha kötü olabilir. Değil. Göründüğünden daha kötü olabilir. Değil. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
How would you know? You're not a doctor. Sen doktor değilsin ki, nereden bileceksin? Nereden biliyorsun? Doktor değilsin ki. Nereden biliyorsun? Sen doktor değilsin ki. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Yes, I am. No, you're not. Evet, doktorum. Hayır, değilsin. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
You peel potatoes. Sen patates soyarsın. Patates soyuyorsun. Patates soyuyorsun. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I practised as a doctor. Buraya... Doktorluk yapıyordum. Pratisyen doktorluk yaptım. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Before I... ...gelmeden önce... Buraya... Buraya... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Before I came here. ...doktor olarak çalışıyordum. Buraya gelmeden önce. Buraya gelmeden önce. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
You couldn't have been much good then, if you had to practise. Eğer çalışmak zorundaysan, çok da iyi bir doktor değilmişsin demektir. Bıraktıysan demek ki o kadar da iyi değilmişsin. Pratik yaptığına göre iyi bir doktor değilmişsin. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Now, what are you going to be when you grow up? Peki, büyüyünce sen ne olacaksın? Peki sen büyüyünce ne olacaksın? Söyle bakalım büyüyünce ne olacaksın? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I know. An explorer. Bence, bir kaşif. Biliyorum. Kaşif. Söyleyeyim. Bir kâşif. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
How do you know that? Nasıl bildin? Nereden biliyorsun? Nereden biliyorsun? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Is it nice on the farm? Çiftliğiniz güzel mi? Çiftlik güzel mi? Çiftlikte olmak güzel mi? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Bruno. Bruno, what happened to you? Bruno. Bruno, ne oldu sana? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I made a swing, but I fell off it and cut my knee. Bir salıncak yaptım ama düşüp dizimi yaraladım. Bir salıncak yapmıştım ama düşüp bacağımı kestim. Salıncak yaptım, ama düştüm ve dizim kanadı. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
But Pavel here, he carried me in and put a bandage on it. Ama Pavel beni içeri taşıdı ve ayağımı sardı. Pavel beni içeri taşıyıp yaramı sardı. Ama Pavel, beni buraya, içeri taşıdı ve yaramı sardı. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Go to your room. But Pavel says I... Odana git. Ama Pavel dedi ki... Eğer benim gibi giyinip, saçlarını kazıtırsan olur. Odana git. Ama Pavel diyor ki ben... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Don't argue. Go to your room. Bana karşı çıkma. Odana git. Karşı gelme. Odana git. İtiraz etme. Odana git. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
It's not fair, you having this view. Sadece senin dışarı bakman hiç adil değil. Senin böyle bir manzaran olması haksızlık. Bu adil değil, ne güzel manzaran var. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Well, I'm not swapping. Değiş tokuş yapacak değilim. Odaları değişmem. Değişmiyorum. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
I think school's here. Sanırım okul geldi. Galiba okul geldi. Sanırım okul geldi. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
LISZT: No, I mean more recent history. Ben daha yakın geçmişten bahsediyordum. Hayır, daha yakın tarihten söz ediyorum. Hayır, yakın tarihten söz ediyorum. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Are you interested in current affairs? Yes, very. Son gelişmeleri takip ediyor musun? Evet, hem de çok. Güncel olaylarla ilgileniyor musunuz? Evet, hem de çok. Güncel olaylarla ilgileniyor musunuz? Evet, hem de çok. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
So, you'll be aware of the situation O zaman büyük ulusumuzun halihazırda... O halde büyük ulusumuzun içinde bulunduğu durumdan Öyleyse, büyük ulusumuzun... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
in which our great nation presently finds itself. ...içinde yer aldığı durumdan da haberdarsındır. haberiniz vardır. ...şu sıralar içinde bulunduğu durumun farkındasındır. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Yes. I read newspapers whenever I can and one of Father's men Evet, fırsatım oldukça gazete okumaya çalışıyorum ve babamın adamlarından biri... Evet. Elime geçince gazete okuyorum ve babamın adamlarından biri Evet. Fırsat buldukça gazete okuyorum ve babamın adamlarından biri... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
keeps me up to date on everything that's happening. ...neler olup bittiği konusunda bana bilgi veriyor. beni olup bitenler konusunda haberdar ediyor. ...en son olup bitenlerden beni haberdar ediyor. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Good. And you, Bruno. Have you been reading newspapers? Güzel. Peki sen, Bruno. Gazete okur musun? Güzel. Peki ya sen gazete okuyor musun Bruno? Güzel. Ya sen, Bruno. Gazete okuyor musun? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Have you been reading anything? Books. Herhangi bir şey okur musun? Kitap okurum. Herhangi bir şey okuyor musun? Kitap. Herhangi bir şey okuyor musun? Kitaplar. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Good. What sort of books? Güzel. Ne çeşit kitaplar okursun? Güzel. Ne tür kitaplar okuyorsun? Güzel. Ne tür kitaplar? The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Adventure books, mainly. Genel olarak, macera kitapları. Genellikle macera kitapları. Çoğunlukla macera kitapları. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
You know, knights in shining armour, exploring strange lands and stuff, Şövalyelerin parlak zırhları içinde bilinmeyen bölgelere keşfe çıktığı... Bilirsiniz işte, yabancı toprakları keşfe çıkan parlak zırhlı şövalyeler Bilirsiniz, parlak zırhlı şövalyeler tuhaf şeyleri ve yerleri keşfediyorlar... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
and silly princesses always getting in the way. ...aptal prenseslerin yollarına çıktığı türden. ve sürekli onlara engel olan aptal prensesler. ...ve yollarına aptal prensesler çıkıyor. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Time to get your head out of those fiction books Başını o kurgu kitaplardan kaldırıp... O kurmaca kitapları okumayı bırakıp Kafanı bu masal kitaplarından arındırmanın ve... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
and start learning about fact. ...biraz gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi. gerçekleri öğrenmeye başlamanın vakti geldi. ...gerçeği öğrenmenin zamanı. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Time, I think, to turn your mind to the real world, Ve sanırım gerçek dünyayı öğrenmeye başlamak için... Bence artık gerçek dünyayı öğrenmelisin Sanırım, zihninin gerçek dünyaya dönme zamanı... The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
and I believe this would be the perfect start. ...bu harika bir seçim olacaktır. ve bu kitabın mükemmel bir başlangıç olacağına inanıyorum. ...ve inanıyorum ki bu mükemmel bir başlangıç olacak. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Die, die! Öl, öl! Geber, geber! Geber, geber! The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
Die, die. Öl, öl! Geber, geber. Geber, geber. The Boy in the Striped Pajamas-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 160919
  • 160920
  • 160921
  • 160922
  • 160923
  • 160924
  • 160925
  • 160926
  • 160927
  • 160928
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim