Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179398
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You're wasting time. You think he used it for himself? | Zamanını boşa harcıyorsun. Kendisi için mi kullandı sanıyorsun? Zamanını boşa harcıyorsun. Kendisi için mi kuIIandı sanıyorsun? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Answer me, damn it! Of course he did! | Cevap ver bana, lanet olası! Elbette kendisine kullandı! Cevap ver bana, Ianet oIası! EIbette kendisine kuIIandı! | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
How long have you known? | Ne zamandır biliyorsun? Ne zamandır biIiyorsun? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
At the interview, he said the dex got swept away. | Röportaj yapılırken, dex'in sürüklenip kaybolduğunu söyledi. Röportaj yapıIırken, dex'in sürükIenip kayboIduğunu söyIedi. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
That was a lie. She always carried it on her. | Yalandı. Karım hep üzerinde taşırdı. YaIandı. Karım hep üzerinde taşırdı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Four years, Wick? | Dört yıl, Wick? Dört yıI, Wick? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
The mountain owns him. He had to come back. | Hak yerini bulmalı. Geri gelmesi gerekiyordu. Hak yerini buImaIı. Geri geImesi gerekiyordu. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Now you're gonna kill him. | Şimdi onu sen öldüreceksin. Şimdi onu sen öIdüreceksin. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
My wife died of edema. | Karım akciğer ödeminden öldü. Karım akciğer ödeminden öIdü. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Skin stripped from her throat, lungs filled with water. | Boğazından başlayarak derisi soyuldu, ciğerleri su topladı. Boğazından başIayarak derisi soyuIdu, ciğerIeri su topIadı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
She drowned in her own bodily fluids. Yeah, I'm gonna kill him. | Kendi vücut sıvısının içinde boğuldu. Evet, onu öldürmek istiyorum. Kendi vücut sıvısının içinde boğuIdu. Evet, onu öIdürmek istiyorum. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Do you know where you are? | Nerede olduğunu biliyor musun? Nerede oIduğunu biIiyor musun? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Above 24,000, you're at the vertical limit, you're already dying. | 7300 m'nin üzerinde, dikey limittesin, zaten ölüyorsun. 7300 m'nin üzerinde, dikey Iimittesin, zaten öIüyorsun. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Look at you. You can hardly stand. | Şu haline bak. Ayakta zor duruyorsun. Şu haIine bak. Ayakta zor duruyorsun. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
If you think you can stop me, go ahead. | Beni durdurabileceğini sanıyorsan, deneyebilirsin. Beni durdurabiIeceğini sanıyorsan, deneyebiIirsin. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Peter. Are you there? | Peter. Orada mısın? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Annie. Annie, is it you? | Annie. Annie, sen misin? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Annie. Annie, what is it? | Annie. Annie, ne oldu? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Five hours away. | Beş saatlik uzaklıkta. Beş saatIik uzakIıkta. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I want you to go back. | Geri dönmeni istiyorum. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Don't risk it. There's no reason. | Kendini riske atma. Buna gerek yok. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I won't be here and neither will Tom. | Ben ve Tom burada olmayacağız. Ben ve Tom burada oImayacağız. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
How long? | Ne kadar süren kaldı? Ne kadar süren kaIdı? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
An hour. Two at the most. | Bir saat. En fazla iki. Bir saat. En fazIa iki. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I'm here, Annie. | Buradayım, Annie. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I've been thinking a lot about Dad. | Babamızı düşünüyordum. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
We shouldn't have gotten him a grave. | Ona mezar yaptırmamalıydık. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
We should have come up here together with his ashes. | Küllerini alıp buraya getirmeliydik. KüIIerini aIıp buraya getirmeIiydik. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
He said this is where he was happiest. | En mutlu olduğum yer burası, derdi. En mutIu oIduğum yer burası, derdi. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
He was a climber. | O bir dağcıydı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
/ think every real climber would want to stay on the mountain. | Bence her gerçek dağcı dağda kalmak ister. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I think we'll come back some day. | Bence bir gün geri geleceğiz. Bence bir gün geri geIeceğiz. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
For Dad. | Babamız için. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I would've liked that. | Bu hoşuma giderdi. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
/'m coming to get you, Annie. No, don't. | Seni almaya geliyorum, Annie. Hayır, sakın. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Promise me. I don't want you to die. | Söz ver bana. Ölmeni istemiyorum. Söz ver bana. ÖImeni istemiyorum. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I don't care! Don't put me through it, understand? | Umurumda değil! Bunu bana yapma, anladın mı? Umurumda değiI! Bunu bana yapma, anladın mı? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
...please don't. | ...sakın gelme. ...sakın geIme. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Good night, Peter. | İyi geceler, Peter. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
/ love you. | Seni seviyorum. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Are you gonna kill me now? | Beni öldürecek misin şimdi? Beni öIdürecek misin şimdi? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Bastard! | Alçak herif! AIçak herif! | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I can't get them to melt. They're frozen. | Eritemiyorum. Donmuş. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Boil the water! With what? | Suyu kaynat! Neyle? Suyu kaynat! NeyIe? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Okay. Keep feeding it. | Tamam. Beslemeye devam et. Tamam. BesIemeye devam et. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Keep it coming. | Bırak gelsin. Bırak geIsin. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Stop! It's leaking! | Dur! Akıyor! | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
We can try and push it through before it rips. | Yırtılmadan önce itmeye çalışalım. YırtıImadan önce itmeye çaIışaIım. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
How is she? | Durumu nasıl? Durumu nasıI? | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Talk about a will to live. | Yaşama isteği diye buna denir. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
That's not a song. That's definitely a song. | Böyle bir şarkı yok. Kesinlikle var. BöyIe bir şarkı yok. KesinIikIe var. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
No way that's a song. | Kesinlikle yok. KesinIikIe yok. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
That's a good song. | Güzel bir şarkı. GüzeI bir şarkı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
A winning song, by the sound of it. | Ödüllü bir şarkı, ritmi çok güzel. ÖdüIIü bir şarkı, ritmi çok güzeI. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
I think you're making it up. | Bence sen uyduruyorsun. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
That was a hell of a thing you did up there. | Yaptığın şey inanılmazdı. Yaptığın şey inanıImazdı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Anybody else would've given up. | Kim olsa vazgeçerdi. Kim oIsa vazgeçerdi. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Not everybody. | Herkes değil. Herkes değiI. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
He'd be proud of you. | Seninle gurur duyardı. SeninIe gurur duyardı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Angry, but really proud. | Kızardı, ama çok gururlanırdı. Kızardı, ama çok gururIanırdı. | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Subtitles by Gelula/SDI | Altazilar: Gelula/SDI Altazilar: [RCK] | Vertical Limit-1 | 2000 | ![]() |
Subtitles by Tarun Bansal | Altazilar: Gelula/SDI Altazilar: [RCK] | Vertical Limit-2 | 2000 | ![]() |
Give me your hand! | Elini uzat bana! | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I thought you said no more aches or pains. It's this darned corset. It binds. | Artık ağrı ve acı yok demiştin. Bu lanet korse yüzünden. Kesiyor. Artık ağrı ve acı yok demiştin. Bu lanet korse yüzünden. Kesiyor. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
No three way stretch? How very un chic. | Üç yollu streç yok mu? Hiç şık değil. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
You know the poIice department doctors. No sense of styIe. | Polis doktorlarını bilirsin. Stil duyguları yoktur. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Anyway, tomorrow wiII be the day. | Her neyse, gün yarındır. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
What's tomorrow? | Yarın ne ? Yarın ne? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
The corset comes off tomorrow. | Yarın korse çıkacak. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I'II be abIe to scratch myseIf tomorrow. | Yarın kendimi kaşıyabileceğim. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I'II throw this miserabIe thing out the window. I'II be a free man. | Bu uyuz şeyi pencereden atabileceğim. Özgür bir adam olacağım.. Bu uyuz şeyi pencereden atabileceğim. Özgür bir adam olacağım... | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Midge, do you suppose many men wear corsets? | Midge, sence erkekler korse takar mı? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
More than you think. ReaIIy? | Sandığından çok. Gerçekten mi? Sandığından çok. Gerçekten mi? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Do you know that from personaI experience or.... | Bunu kişisel tecrübenden mi biliyorsun yoksa.... Bunu kişisel tecrübenden mi biliyorsun yoksa... | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
What happens after tomorrow? What do you mean? | Yarından sonra ne olacak? Ne demek istiyorsun? Yarından sonra ne olacak? Ne demek istiyorsun? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
What are you going to do once you've quit the poIice force? | Polis gücünden ayrıldığında ne yapmayı düşünüyorsun? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
You sound so disapproving, Midge. No. It's your Iife. | Onaylamıyor gibisin, Midge. Hayır. Hayat senin. Onaylamıyor gibisin, Midge. Hayır. Hayat senin. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
You were the bright, young Iawyer who decided... | Bir gün Polis Şefi olacağına karar veren ... Bir gün Polis Şefi olacağına karar veren... | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
...he was going to be chief of poIice someday. | ...parlak, genç bir hukukçuydun. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I had to quit. Why? | İstifa etmeliydim. Neden? İstifa etmeliydim. Neden? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Because of this fear of heights I have, this acrophobia. | Çünkü yüksekten korkuyorum, şu akrofobi. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I wake up at night seeing that man faII from the roof... | Geceleri o adamın damdan düştüğünü görerek uyanıyorum... | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
...and I try to reach out to him and.... | ...ona uzanmaya çalışıyorum ve.... ...ona uzanmaya çalışıyorum ve... | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
It wasn't your fauIt. That's what everybody teIIs me. | Senin hatan değildi. Herkes böyle söylüyor. Senin hatan değildi. Herkes böyle söylüyor. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Johnny, the doctors expIained to you I know, I know. | Johnny, doktorlar sana anlattı Biliyorum, biliyorum. Johnny, doktorlar sana anlattı... Biliyorum, biliyorum. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I have acrophobia, which gives me vertigo, and I get dizzy. | Bende akrofobi var, bu vertigo'ya (baş dönmesi)sebep oluyor, sersemliyorum. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
What a moment to find out I had it. | Bende olduğunu bulmanın tam zamanıydı. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
You've got it, and there's no Iosing it. And there's no one to bIame. So why quit? | Sende var, ve bundan kurtuluş yok. Suçlanacak kimse de yok. Neden istifa? Sende var ve bundan kurtuluş yok. Suçlanacak kimse de yok. Neden istifa? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
You mean, and sit behind a desk, chair borne? | Demek istediğin, ve bir masada otur, sandalye bağımlısı ? Demek istediğin ve bir masada otur, sandalye bağımlısı? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Where you beIong. What about my acrophobia? | Ait olduğun yer. Peki benim akrofobi? Ait olduğun yer. Peki benim akrofobi? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Suppose I'm sitting in this chair, behind a desk. | Varsay ki bu sandalyede bir masanın, ardında oturuyorum. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
A penciI faIIs from the desk down to the fIoor... | Masadan bir kalem yere düşüyor... | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
...and I reach down to pick it up, bingo, my acrophobia's back. | ...almak için uzanıyorum, pat, akrofobim dönüyor. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
What'II you do? | Ne yapacaksın? Bir sütyen. Ne yapacaksın? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I'm not gonna do anything for a whiIe. | Bir süreliğine hiç bir şey. Bir süreliğine hiçbir şey. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Don't forget, I'm a man of independent means, as the saying goes. | Unutma ben bağımsız amaçları olan bir adamım, atasözünde geçtiği gibi. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
FairIy independent. | Epey bağımsız. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
Why don't you go away for a whiIe? | Neden bir süre uzaklaşmıyorsun? | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
You mean, to forget? Midge, don't be so motherIy. | Yani, unutmak için mi? Midge, böyle anaç olma. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |
I'm not gonna crack up. | Yıkılacak değilim. | Vertigo-1 | 1958 | ![]() |