Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179575
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
And our entire board must be present during the signing of the contract | Ve bizim bütün kurulumuz sunulmalı sözleşme imzalanırken | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
So, we leave tomorrow | Öyleyse, biz yarın ayrılıyoruz. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Time has passed by so quickly.. | Zaman ne kadarda çabuk geçti.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Should I say something Poonam, | Birşey söyleyeyim mi Poonam, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
this spell between engagement and marriage is amazing | bu nişanin ve evliliğin arasında ki büyü şaşırtıcı | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
These moments between you and.. | Bu anlar senin aranda olan ve.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
..Prem will be the most memorable of your lives, | ..Prem hayatımızda ki en çok hatırlanmaya değer olan anlardır. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
mark my words | Sözlerimi dikkate al. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Hey Rahul, come here | Hey Rahul, buraya gel | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Aunty.. | Yengecim.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Uncle wants water | Amcam su istiyor. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
You wanted to say something? | Sen birşey söylemek istemiyor muydun? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Poonam, tonight.. after dinner.. | Poonam, bu gece.. yemekten sonra.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
for a while.. will you come to the terrace? | bir süre için.. terasa gelecek misin? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
If you think, it's right.. only then | Eğer düşünürsen, bu doğru.. ancak sonra | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Wow! Well done Sister in law. You are winning all the games. | Vay! Aferin Yenge. Bütün oyunları kazandın. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Can I sleep on the terrace with Uncle? | Terasta amcamla uyuyabilir miyim? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
We leave early tomorrow, don't forget | Yarın erkenden ayrılacağız, unutma | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Chhoti, where's the saffroned milk? Sister is bringing it | Chhoti, safran renkli süt nerde? Ablam getiriyor . | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Wish I could read.. | Umarım okuyabilirim.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
the language of her eyes | onun gözlerinin konuştuğu dil | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
My heart falters.. | Benim kalbim duraklıyor.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
in doubts of hope and despair | umudun ve çaresizliğin şüphesinde | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Worse, this menacing.. | Kötü, bu tehdit etme.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
solitude, my love | yalnızlık, benim aşkım | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Patience.. | Sabır.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
comes, she comes | gelir, o gelir | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
She could not stop herself.. | O kendini durduramayacak.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
from coming | gelmekten | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Your coming.. | Sen gelirsin.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
is like the waking of Moons, my love | Ayın uyanışı gibi, benim aşkım | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
We laced the milk with saffron for dessert.. I thought you might like it | Biz safranı süte karıştırdık tatlı için.. Ben senin sevebileceğini sandım. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
It gets chilly here, in the nights | Burası serin olur, gecelerde | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
For once I thought, you wouldn't come | Bir keresinde düşünmüştüm, sen gelmeyeceksin diye | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Everyone was sitting together, talking, I just couldn't leave | Herkes beraber oturuyordu, konuşuyorlardı, ben yalnızca ayrılamadım. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
No one knows that you've come here? | Kimse bilmiyor değil mi senin buraya geldiğini? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Chhoti knows, she told everyone that I've gone off to sleep | Chhoti biliyor, herkese benim uyumak için gittiğimi söylemiş. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
If someone finds out you aren't there.. then? | Eğer biri senin yatakta olmadığını öğrenirse.. o zaman? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Chhoti has propped up pillows and thrown a blanket over them | Chhoti yastıkları yaslamış ve onların üzerine battaniye atmış. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
All this.. just because I asked you to come? | Bunların hepsi.. sadece sana gelmek için sorduğumdan mı? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
I wanted to come | Ben gelmek istiyordum. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Why did I take so long to realize this, Poonam? | Ben neden bu kadar uzun zaman bekledim bunu gerçekleştirmek için, Poonam? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
I even missed seeing.. you've worn that necklace for me tonight | Ben görmeyi dahi özledim.. sen bu kolyeyi benim için taktın bu gece | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Do you know Poonam, | Biliyor musun Poonam, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
since I came to Som Sarovar, I've been wanting to call you to the terrace | Som Sarovar’e geldiğimden beri, seni terasa çagırmak için bekledim. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
But every time, I held back | Ama her zaman, çekindim. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
I wish I'd known that I had the right to call you anytime | Seni herhangi bir zaman çağırma hakkını bulmadığımdan sustum. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
But what a time to come to know, | Ama geleceğini bildiğim zaman, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
when it's time.. | ne zaman.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Poonam, people spend lifetimes looking for love | Poonam, insanlar ömürlerini aşkı aramakla harcıyor. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Today, I look in wonderment at this custom of marriage.. | Bugün, hayretler içinde bakıyorum bu geleneksel evliliğe.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
in which, that love has come to me, as a gift | hangi, aşkın bana bir armagan olarak geleceğini | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Suddenly I become so special to someone, | Ansızın ben biri için özel oldum, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
what I eat, what I wear, suddenly is more important.. | ne yediğim, ne giydiğim, ansızın çok önemli.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
to somebody else than me, myself. Suddenly you and l.. | biri için benden daha çok, kendimden. Ansızın sen ve ben.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
I have the right.. | Benim hakkım var.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
to this liberty of beholding your beauty to my heart's content, | bu özgürlüğe senin güzelliğini seyrettim kalbimin hoşnutluğu için, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
of gazing upon you, in endless love | gözümü diktim senin üstüne, sonsuz aşk içinde. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
My love.. | Benim aşkım.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
my heart calls out in answer.. | kalbim cevaplar içinde bağırdı.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
You have the right | Senin hakkın var. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Darkening, melting, the night is slowly deepening.. | Karartma, eritme, gece yavaşça derinleşiyor.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
giving in to love's music ; a romance, slowly blossoming | aşk şarkılarına vererek ; bri romantizm, yavaşça çiçek açtı. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
In the music of my bangles, what is the lyric, my love? | Bileziklerimin müziğinde, lirik nedir, benim aşkım? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
What message does the language of my bangles speak? | Bileziklerimin dili hangi mesajı veriyor? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
To keep you awake all night, | Bütün gece seni uyanık tutmak için, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
I have the right | Benim hakkım var. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
to steal upon your beauty, | Senin güzelliğinin eşliğinde çalmak için, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
my heart calls out in answer | kalbim cevaplar içinde bağırdı.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Poonam, how do you come to know these smallest things about me? | Poonam, sen nasıl benim hakkımda ki en küçük şeylerin farkına vardın? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
How did you find out about my cold? | Benim soğuğum hakkında nasıl buldun? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Whenever you get a cold, you do this.. | Her ne zaman bir soguk alırsan, bunu yap.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Do it again | Bir daha yap. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Tomorrow time will distance us, | Yarin ki zaman bizi uzaklaştıracak. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
but not for a moment, shall I be able to forget you | Ama bir an için değil, seni unutmak için hazır olabilir miyim? | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Your face, your smile, | Yüzün, gülüşün, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
in memories of your beautiful face, your endearing smile.. | güzel yüzünün hatıraları içinde, senin çekici gülüşün.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
to suffer in your absence, I have the right | yokluğunun içinde acı çekmeye, hakkım var. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
To yearn to meet you, I have the right | Seninle buluşmayı özlemeye, hakkım var. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Rahul, quickly get inside the car | Rahul, çabuk arabanın içine gir. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Got to leave.. | Ayrılmak için aldı.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Five months on, there'll be no need to make excuses about water | 5 ay, burda su hakkinda ki özürleri yapmak için ihtiyacımız olmayacak. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
4 months, 2 weeks and 2 days, our wedding's that far away | 4 ay, 2 hafta ve 2 gün, düğünlerimiz çok uzakta | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Until then, I cannot ask you to keep this mobile phone to talk up, | O zamana kadar, ben sana soramam bu cep telefonunu konuşmak için bulundur diye veriyorum, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
because you'll consider it improper | çünkü sen hatayı göz önüne almalısın. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
All day chat on the net is out, | Nette bütün gün sohbet bitti, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
so like nice boys do, I'll write you a bunch of letters | hoş oğlanların yaptığı gibi, bir deste mektuplar yazacağım size. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
And yes, I'll dial you up on your ancestral black phone | Ve evet, seni atalardan kalma siyah telefonunla arayacağım. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
stay away from anything icy. You just got over a nasty cold | herhangi buzlu şeyden uzak dur. Sen sadece kötü bir soğukluk alırsın. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Not even cold water | Soğuk su dahi... | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Prem, hurry. We'll get late | Prem, acele et. Geç kalacağız. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
my heart calls out to you.. | kalbim bağırıyor senin için.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Good morning, Aunt Maria | Günaydın, Maria Yenge. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Congratulations Prem, you've been given a promotion, | Tebrikler Prem, sana bir terfi verilmis.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
from factory to office. Thank you and look what I've got.. | fabrikadan ofise. Teşekkür ederim ve ne aldığıma bak.. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
only for you.. from Som Sarovar, delicious and wholesome grapes | sadece senin için.. Som Sarovar’dan, lezzetli ve sağlıklı üzümler | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
A simple gift, I hope you will accept accept and.. (ln chaste Hindi) | Basit bir armağan, umarım ki kabul edersin kabul edersin ve.. (sade hintce de) | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Not to get stuck, Hindi is a very kind language, | Delinmiş olmasın, Hintçe çok çeşitli bir dildir, | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
you're free to use words from any other language | kelimeleri kullanmakta özgürsün herhangi bir başka dilde. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |
Accept and please oblige. Thank you | Kabul et ve lütfen mecbur etme. Teşekkür ederim. | Vivah-1 | 2006 | ![]() |