Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183659
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
paints some official looking designs on them, and calls them treasury bonds. | üzerlerine bazı özel resimler yapılır ve bunlara hazine bonoları denir. üzerlerine birtakım resmi görünen tasarımlar yapar üzerlerine birtakım resmi görünen tasarımlar yapar üzerlerine birtakım resmi görünen tasarımlar yapar | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For, in reality, this transaction would occur electronically. With no paper used at all. | Gerçekte bu işlemler elektronik ortamda cereyan eder .Hiç bir aşamasında kağıt kullanılmadan. Gerçekte tüm bu işlemler elektronik ortamda gerçekleşecekti. Gerçekte tüm bu işlemler elektronik ortamda gerçekleşecekti. Gerçekte tüm bu işlemler elektronik ortamda gerçekleşecekti. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
that money to the FED. In other words, the money was created out of debt. | Diğer bir deyişle para boçla yaratılmış oluyor FED'e geri ödeyeceğine dair söz verir. FED'e geri ödeyeceğine dair söz verir. FED'e geri ödeyeceğine dair söz verir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
or a liability, will become more clear as we further this exercise. | örneğimizi derinleştirdikçe daha net olarak anlayacağız. İlerleyen dakikalarda biraz daha zihin egzersizi ile İlerleyen dakikalarda biraz daha zihin egzersizi ile İlerleyen dakikalarda biraz daha zihin egzersizi ile | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So, the exchange has been made. And now, ten billion dollars sits in a commercial bank account. | böylece değişim tamamlandı.Ve 10 milyar ticari bir bankada yatıyor. Böylece takas gerçekleşti. Böylece takas gerçekleşti. Böylece takas gerçekleşti. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Here is where it gets really interesting. For, as based on the fractional reserve practice, | İşte burada işler oldukça enteresanlaşıyor.Fraksiyonel rezerv pratiğine göre İşte bu noktada işler gerçekten ilginçleşiyor. İşte bu noktada işler gerçekten ilginçleşiyor. İşte bu noktada işler gerçekten ilginçleşiyor. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And, regarding reserve requirements as stated in " Modern Money Mechanics": | Modern Para Mekaniğinde yer alan rezerv gereksinimlerine gelince : ve Modern Para Çarkı kitapçığında belirtilen ve Modern Para Çarkı kitapçığında belirtilen ve Modern Para Çarkı kitapçığında belirtilen | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the reserve requirement against most transaction accounts is ten percent". | rezerv gereksinimi işlem gören hesapların %10'udur. hesaplar karşılığında gereken para rezervi oranı %10'dur." hesaplar karşılığında gereken para rezervi oranı %10'dur." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
However, this is actually not the case. What really happens, is that the nine billion | Ancak olay aslında bu değil.Nasıl olurda bu 9 milyar Fakat işin aslı gerçekte öyle değildir. Fakat işin aslı gerçekte öyle değildir. Fakat işin aslı gerçekte öyle değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"Of course they" the banks, "do not really pay out loans for the money, they receive as deposits. | bankalar, gerçekte para ödemez, deposit olarak kabul ederler. Tabiki onlar yani "Bankalar" Tabi ki onlar yani "Bankalar" Tabi ki onlar yani "Bankalar" | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
in exchange for credits money to the borrowers transaction accounts. | kredi değişimlerinde para ödünç alanın hesabına gider karşılığında ödünç alanın hesabına karşılığında ödünç alanın hesabına karşılığında ödünç alanın hesabına | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In other words: For every deposit that ever occurs in the banking system, about nine times that amount can be created out of thin air. | bankacılık sisteminde oluşmuş her bir deposit için yaklaşık 9 kat daha büyük bir mebla elde edilebilir. Başka bir deyiş ile; Başka bir deyiş ile; Başka bir deyiş ile; | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
What is the advice that you generally get? And that is, inflate the currency. | genellikle aldığınız tavsiye nedir? tedavüldeki parayı şişirmek Genelde aldığımız tavsiye nedir? Evet, parayı şişirelim. Genelde aldığımız tavsiye nedir? Evet, parayı şişirelim. Genelde aldığımız tavsiye nedir? Evet, parayı şişirelim. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They don't say: cheat the people who are safe. They say: lower the interest rates. | güvende olan insanları kandıralım demezler, faizleri düşürelim derler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So, my question boils down to this: how in the world can we expect to solve the problems of inflation? | Sorum şu : enflasyon sorununu çözmeyi bu dünya düzeniyle nasıl düşünebiliriz? Özetle sorum şu; Enflasyon sorununu, ki bu sorun para havuzunun şişirilmesidir, Özetle sorum şu; Enflasyon sorununu, ki bu sorun para havuzunun şişirilmesidir, Özetle sorum şu; Enflasyon sorununu, ki bu sorun para havuzunun şişirilmesidir, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In fact, the quick glance of the historical values of the US dollar, versus the money supply, | ABD dolarının para miktarına karşı değerine tarihte hızlıca göz atacak olursak Aslında, Amerikan Doları'nın, para kaynağına karşı Aslında, Amerikan Doları'nın, para kaynağına karşı Aslında, Amerikan Doları'nın, para kaynağına karşı | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
One dollar in 1913 required $21.60 in 2007 to match value. | 1913'de 1 dolara 2007'de 21.60 dolar denk gelmektedir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
To put it a different way. Every single dollar in your wallet is owed to somebody by somebody. | başka bir deyişle cüzdanınızdaki her bir dolar birisinden borç almış birine borçtur. Başka bir açıdan bakarsak, cüzdanınızdaki her bir dolar, Başka bir açıdan bakarsak, cüzdanınızdaki her bir dolar, Başka bir açıdan bakarsak, cüzdanınızdaki her bir dolar, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For remember : the only way the money can come in to existence is from loans. | hatırlayın paranın var olabilmesinin tek yolu ödünç alınmasıdır. Hatırlamak gerekirse: Paranın varolabilmesinin tek yolu, kredilerden geçer. Hatırlamak gerekirse: Paranın varolabilmesinin tek yolu, kredilerden geçer. Hatırlamak gerekirse: Paranın varolabilmesinin tek yolu, kredilerden geçer. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Marriner Eccles Governor of the Federal Reserve September 30th, 1941 | Marriner Eccles Federal Rezerv Yöneticisi 30 Eylül, 1941 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In fact, Jackson's entire political platform essentially revolved | Aslında Jackson'ın bütün politik platformu özellikle merkez bankasını | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Stating that one point: "The bold efforts the present bank has made to control the government... are but premonitions of the fate that awaits the American people | "şimdiki bankanın küstah çabaları hükümeti kontrol altına aldı...fakat Amerikan halkını bekleyen kader Şu noktadan başlayarak: Şu noktadan başlayarak: Şu noktadan başlayarak: | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
or, the establishment of another like it." Unfortunately this message was short lived. | veya benzer bir diğerinin kurulmasına bağlıdır." Malesef bu mesaj uzun yaşamadı. veya benzer bir diğerinin kurulmasıdır." veya benzer bir diğerinin kurulmasıdır." veya benzer bir diğerinin kurulmasıdır." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
When the government borrows money from the FED, or when a person borrows money from a bank, | Hükümet FED'den para aldığında veya biri bankadan kredi aldığında Hükümet FED'den para ödünç aldığında, Hükümet FED'den para ödünç aldığında, Hükümet FED'den para ödünç aldığında, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In other words, almost every single dollar that exists | başka bir deyişle var olan her bir dolar Diğer bir deyişle, Diğer bir deyişle, Diğer bir deyişle, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
if all money is borrowed from the Central Bank, and is expanded by commercial banks through loans, | eğer bütün para merkez bankasından borç alındıysa ve ticari bankalara borçlanma yoluyla dağıldıysa eğer tüm para Merkez Bankası'ndan ödünç alınmışsa, eğer tüm para Merkez Bankası'ndan ödünç alınmışsa, eğer tüm para Merkez Bankası'ndan ödünç alınmışsa, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For the amount of money owed back to the banks will always exceed the amount of money that is available in circulation. | Bankalara borçlanılan para miktarı her zaman piyasadaki para miktarını geçecektir. Bankalara geri ödenenen paranın miktarı, Bankalara geri ödenen paranın miktarı, Bankalara geri ödenen paranın miktarı, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
consideration [a contract's basis. a contract is founded on an exchange of one form of consideration for another.] | konsiderasyon denir [kontrat kurallarındandır. konsiderasyonun bir formdan başka bir forma dönüştürülmesi üzerine kurulu bir kontrattır.] bedel: [Bir sözleşmenin kurucu unsuru. Sözleşme, takas edilen bir malın başka şekilde bedeline göre kurulur.] bedel: [Bir sözleşmenin kurucu unsuru. Sözleşme, takas edilen bir malın başka şekilde bedeline göre kurulur.] bedel: [Bir sözleşmenin kurucu unsuru. Sözleşme, takas edilen bir malın başka şekilde bedeline göre kurulur.] | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In other words, the money doesn't come out of their existing assets. The bank is simply inventing it, putting up nothing of it's own, | Başka bir deyişle para kendi mal varlıklarından gelmez.Banka bunu basitçe uydurur ,kendinden hiçbir şey koymaz. Başka bir deyişle para kendi mal varlıklarından gelmez. Banka bunu basitçe uydurur, kendinden hiçbir şey koymaz. Başka bir deyişle para kendi mal varlıklarından gelmez. Banka bunu basitçe uydurur, kendinden hiçbir şey koymaz. Başka bir deyişle para kendi mal varlıklarından gelmez. Banka bunu basitçe uydurur, kendinden hiçbir şey koymaz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And in the judge's personal memorandum, he recalled that the Plaintiff bank's president admitted that, in combination with the Federal Reserve Bank did create the money | Yargıç davacı bankanın şefini görevden aldı.Federal Rezerv Bankasının parayı yaptığını kabul etti. Yargıç kişisel notunda, banka müdürünün FED'in ortaklığıyla parayı yarattığını, Yargıç kişisel notunda, banka müdürünün FED'in ortaklığıyla parayı yarattığını, Yargıç kişisel notunda, banka müdürünün FED'in ortaklığıyla parayı yarattığını, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"...slavery is but the owning of labor and carries with it the care of the laborers, | "...kölelik fakat iş gücüne sahip çıkan ve işçinin haklarını gözetip güvene alarak yürüyen, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
while the European plan... is that capital shall control labor by controlling wages. | Avrupa planı...O kapital maaşların kontrolüyle işçiyi kontrol edecek. Avrupa planı... O kapital maaşların kontrolüyle işçiyi kontrol edecek. Avrupa planı... O kapital maaşların kontrolüyle işçiyi kontrol edecek. Avrupa planı... O kapital maaşların kontrolüyle işçiyi kontrol edecek. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It will not do to allow the Greenback... as we cannot control that." | Greenback'e izin verilmeyecekti...bizim de kontrol edemediğimiz gibi" Greenback'e izin verilmeyecekti... bizim de kontrol edemediğimiz gibi" Greenback'e izin verilmeyecekti... bizim de kontrol edemediğimiz gibi" Greenback'e izin verilmeyecekti... bizim de kontrol edemediğimiz gibi" | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The fractional reserve policy, | Fraksiyonel rezerv politikası Kısmi rezerv politikası, Kısmi karşılık politikası, Kısmi karşılık politikası, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
perpetrated by the Federal Reserve | dünyadaki bankaların çoğunluğuna yayılmış olan Dünya'daki bankaların çoğunluğuna yayılmış olan Dünya'daki bankaların çoğunluğuna yayılmış olan Dünya'daki bankaların çoğunluğuna yayılmış olan | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is, in fact, a system of modern slavery. | ASLINDA BU MODERN KÖLELİK SİSTEMİDİR Yani bu, modern kölelik sistemidir. Yani bu, modern kölelik sistemidir. Yani bu, modern kölelik sistemidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It cant, and that�s the point. | Kurtulamaz ve olay da bu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
with the perpetual debt and inflation inherent in the system, | sistemin doğasında olan enflasyon ve kaçınılmaz borç sistemin doğasında olan enflasyon ve kaçınılmaz borç, sistemin doğasında olan enflasyon ve kaçınılmaz borç, sistemin doğasında olan enflasyon ve kaçınılmaz borç, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
compounded by the inescapable scarcity, within in the money supply itself | para sisteminin kendisi tarafından yaratılmış para sisteminin kendisi tarafından yaratılmış kaçınılmaz kıtlık, para sisteminin kendisi tarafından yaratılmış kaçınılmaz kıtlık, para sisteminin kendisi tarafından yaratılmış kaçınılmaz kıtlık, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
created by the interest that can never be re payed, | piyasada karşılığı olmayan faizden kaynaklanan ve para arzının kendisi, ve para arzının kendisi, ve para arzının kendisi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
that keeps the wage slave in line, | kaçınılmaz para kıtlığı asla geri ödenemeyecek faizlerden yaratılmıştır. asla geri ödenemeyecek faizlerden yaratılmıştır. asla geri ödenemeyecek faizlerden yaratılmıştır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
running on a hamster wheel, with millions of others, | hamster tekerleğinde koşan maaşlı köleleri Bu, hamster tekerleğinde koşan maaşlı köleleri, Bu, hamster tekerleğinde koşan maaşlı köleleri, Bu, hamster tekerleğinde koşan maaşlı köleleri, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
in effect powering an empire | hizada tutarak korkak kılar , milyonlarcası gibi piramidin tepesindeki elitlere kar sağlayan imparatorluğun güçlü etkisiyle piramidin tepesindeki elitlere kar sağlayan imparatorluğun güçlü etkisiyle piramidin tepesindeki elitlere kar sağlayan imparatorluğun güçlü etkisiyle | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And, as the majority walks around oblivious to this reality, | Ve dışarda bu gerçekten bihaber yaşayan çoğunluk Dışarıdaki çoğunluk bu gerçeklerden bihaberken, Dışarıdaki çoğunluk bu gerçeklerden bihaberken, Dışarıdaki çoğunluk bu gerçeklerden bihaberken, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
continued to perfect and expand their tactics of economic warfare, | ekonomik savaş taktiklerini genişletmek ve mükelleştirmeye devam etmek için Ekonomik savaş taktiklerini genişletmek ve mükemmelleştirmeye devam etmek için, Ekonomik savaş taktiklerini genişletmek ve mükemmelleştirmeye devam etmek için, Ekonomik savaş taktiklerini genişletmek ve mükemmelleştirmeye devam etmek için, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
spawning new bases, such as the World Bank | yani üsler kurarlar ,Dünya Bankası gibi yeni üsler kurarlar, Dünya Bankası, yeni üsler kurarlar, Dünya Bankası, yeni üsler kurarlar, Dünya Bankası, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
There are two ways to conquer and enslave a nation. One is by sword. The other is by debt. | Ulusu feth etmenin ve köleleştirmenin 2 yolu vardır.Birisi kılıçladır.Diğeri borçla. "Bir ulusu feth etmenin ve köleleştirmenin 2 yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla." "Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla." John Adams 1735 1826 "Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla." John Adams 1735 1826 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
John Adams 1735 1826 | John Adams 1735 1826 "Bir ulusu feth etmenin ve köleleştirmenin 2 yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla." John Adams 1735 1826 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We, economic hit men, really have been the ones responsible for creating this first truly global empire | Biz ,ekonomik suikastçiler , küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız Biz, ekonomik suikastçiler, küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız, Biz, ekonomik tetikçiler, küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız, Biz, ekonomik tetikçiler, küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
But perhaps the most common is that we will identify a country that has resources our corporations covet, like oil, | belkide en sık kullanılanı ,öncelikle şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz ,petrol gibi Belki de en sık kullanılanı, öncelikle şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz, petrol gibi. Belki de en sık kullanılanı, öncelikle şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz, petrol gibi. Belki de en sık kullanılanı, öncelikle şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz, petrol gibi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and then, arrange a huge loan to that country from the World Bank or one of it's sister organizations. | ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka bir organizasyondan o ülkeye büyük bir kredi ayarlarız Ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka bir organizasyondan o ülkeye büyük bir kredi ayarlarız, Ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka bir organizasyondan o ülkeye büyük bir kredi ayarlarız, Ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka bir organizasyondan o ülkeye büyük bir kredi ayarlarız, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
But the money never actually goes to the country. | fakat para asla gerçekte o ülkeye gitmez fakat para asla gerçekte o ülkeye gitmez. fakat para asla gerçekte o ülkeye gitmez. fakat para asla gerçekte o ülkeye gitmez. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Instead it goes to our big corporations to build infrastructure projects in that country. | Ülke yerine o ülkede projeler yapan şirketlerimize gider Ülke yerine o ülkede projeler yapan şirketlerimize gider. Ülke yerine o ülkede projeler yapan kendi şirketlerimize gider. Ülke yerine o ülkede projeler yapan kendi şirketlerimize gider. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Power plants, industrial parks, ports... | enerji santralleri ,sanayi alanları ,limanlar.... Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar... Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar... Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar... | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In addition to our Corporations. | bizim şirketlere ilaveten birkaç zengin insanın kar sağlayacağı şeyler. birkaç zengin insanın kar sağlayacağı şeyler. birkaç zengin insanın kar sağlayacağı şeyler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
But really don't help a majority of the people at all. However, those people, | fakat gerçekte toplumun çoğunluğuna yaramaz.Yine de o insanlar Bunlar toplumun çoğunluğuna yaramaz. Yine de o insanlar, Bunlar toplumun çoğunluğuna yaramaz. Yine de o insanlar, Bunlar toplumun çoğunluğuna yaramaz. Yine de o insanlar, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It's such a big debt they can't repay, and that's part of the plan... | Bu borç ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve buda planın bir parçasıdır... Bu borç ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu da planın bir parçasıdır... Bu borç ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu da planın bir parçasıdır... Bu borç ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu da planın bir parçasıdır... | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They can't repay it. | geri ödeyemezler geri ödeyemezler. geri ödeyemezler. geri ödeyemezler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And so, in some point, we economic hit men, go back to them and say, "Listen," | ve bir nokta biz ekonomik suikastçiler gidip onlara deriz :"dinleyin" Ardından, biz ekonomik suikastçiler gidip onlara deriz : "Dinleyin, Ardından, biz ekonomik tetikçiler gidip onlara deriz : "Dinleyin, Ardından, biz ekonomik tetikçiler gidip onlara deriz : "Dinleyin, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"You owe us a lot of money. You can't pay your debt. So, sell your oil" | "Bize bir sürü borcunuz var.Borcu ödeyemiyorsunuz.O zaman petrolünüzü satın" bize bir sürü borcunuz var. Borcu ödeyemiyorsunuz." bize bir sürü borcunuz var. Borcu ödeyemiyorsunuz." bize bir sürü borcunuz var. Borcu ödeyemiyorsunuz." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"real cheap to our oil companies," | petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza "O zaman petrolünüzü petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza satın." "O zaman petrolünüzü petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza satın." "O zaman petrolünüzü petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza satın." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"allow us to build a military base in your country," | "ülkenizde askeri üs kurmamıza izin verin" "Ülkenizde askeri üs kurmamıza izin verin, "Ülkenizde askeri üs kurmamıza izin verin, "Ülkenizde askeri üs kurmamıza izin verin, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"or send troops in support of ours to someplace in the world like Iraq, or vote with us in the next UN vote," | "veya bizim askerlerimzi desteklemek için dünyanın bir yerine asker göndermelerini isteriz Irak gibi,veya bir dahaki UN seçiminde bize oy verin" veya askerlerimizi desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin Irak gibi , veya bir dahaki BM seçiminde bizimle oy verin" veya askerlerimizi desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin Irak gibi , veya bir dahaki BM seçiminde bizimle oy verin" veya askerlerimizi desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin Irak gibi , veya bir dahaki BM seçiminde bizimle oy verin" | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
to have their electric utility company privatized | elektrik şirketlerini özelleştiririz Elektrik şirketlerini özelleştiririz. Elektrik şirketlerini özelleştiririz. Elektrik şirketlerini özelleştiririz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and their water and sewage system privatized and sold to US corporations or other | Sularını ve kanalizasyon sistemlerini özelleştiririz ve ABD şirketleri veya diğer | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
multinational corporations." | çok uluslu şirketlere satarız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They put a country in debt, and it's such a big debt it can't pay it, | Ülkeyi borca sokarlar ve öyle büyük bir borçtur ki ödenemez Ülkeyi borca sokarlar ve bu öyle büyük bir borçtur ki ödenemez. Ülkeyi borca sokarlar ve bu öyle büyük bir borçtur ki ödenemez. Ülkeyi borca sokarlar ve bu öyle büyük bir borçtur ki ödenemez. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And then you offer to refinance that debt, and pay even more interest. | ardından yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler Ardından yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler. Ardından yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler. Ardından yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And you demand | ve talep edersiniz Koşullara bağlı veya iyi yönetim talep edersiniz. Koşullara bağlı veya iyi yönetim talep edersiniz. Koşullara bağlı veya iyi yönetim talep edersiniz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
this quid pro quo what you call a "conditionality" or "good governance" | buna koşullara bağlı veya iyi yönetim dersiniz | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
which means basically that they got to sell off their resources, | aslında bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar Aslında bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar. Aslında bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar. Aslında bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
including many of their social services, their utility companies, their school systems sometimes, | buna sosyal hizmetleri,teknik şirketleri ,bazen eğitim sistemleri de dahildir Buna sosyal hizmetleri, teknik şirketleri, bazen eğitim sistemleri de dahildir. Buna sosyal hizmetleri, teknik şirketleri, bazen eğitim sistemleri de dahildir. Buna sosyal hizmetleri, teknik şirketleri, bazen eğitim sistemleri de dahildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
their insurance systems, to foreign corporations. | sigorta sistemlerini yabancı şirketlere satarız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The precedent for economic hit men really began back in the early 50's | ekonomik sukastçilere teamül 50'li yılların başlarında başladı Ekonomik suikastçilere teamül 50'li yılların başlarında başladı. Ekonomik tetikçilere teamül 50'li yılların başlarında başladı. Ekonomik tetikçilere teamül 50'li yılların başlarında başladı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
when the democratically elected Mossadegh | Mossadegh demokrasiyle seçildiğinde Iran'da Mossadegh demokrasiyle seçildiğinde, İran'da Musaddık demokrasiyle seçildiğinde, İran'da Musaddık demokrasiyle seçildiğinde, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
who was elected in Iran... He was considered to be the hope for democracy | Iran'da seçilen...Demokrasi için bir ümit olarak görülmüştü Orta Doğu'da ve tüm dünyada, Orta Doğu'da ve tüm dünyada, Orta Doğu'da ve tüm dünyada, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
in the middle east and around the world. He was in Time Magazine's "Man of the year". | orta doğuda ve dünyanın etrafında. Time Magazin'in yılın adamıydı demokrasi için bir ümit olarak görülmüştü. Time Dergisi'nde yılın adamıydı. demokrasi için bir ümit olarak görülmüştü. Time Dergisi'nde yılın adamıydı. demokrasi için bir ümit olarak görülmüştü. Time Dergisi'nde yılın adamıydı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
But... one of the things that he brought on and began to implement was the idea that | fakat...fakat getirdiklerinden biri ve uygulamaya başladığı fikir Fakat getirdiklerinden biri ve uygulamaya başladığı fikir, Fakat getirdiklerinden biri ve uygulamaya başladığı fikir, Fakat getirdiklerinden biri ve uygulamaya başladığı fikir, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
foreign oil companies needed to pay the Iranian people a lot more for the oil that they were taking out of Iran | yabancı petrol şirketlerinin İranlılara petrol için bir sürü para ödemesiydi yabancı petrol şirketlerinin İranlılara petrol için bir sürü para ödemesiydi, yabancı petrol şirketlerinin İranlılara petrol için bir sürü para ödemesiydi, yabancı petrol şirketlerinin İranlılara petrol için bir sürü para ödemesiydi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and the Iranian people should benefit from their own oil. Strange policy. | ve İranlılar kendi petrollerinden kar sağlayacaklardı.İlginç politika. ve İranlılar kendi petrollerinden kar sağlayacaklardı. İlginç politika. ve İranlılar kendi petrollerinden kar sağlayacaklardı. İlginç politika. ve İranlılar kendi petrollerinden kar sağlayacaklardı. İlginç politika. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We didn't like that of course. But we were afraid to do what we normally were doing, which was to send in the military. | tabiki biz bunu beğenmedik.Fakat normalde yaptığımız asker gönderme işinden korkuyorduk. Tabi ki biz bunu beğenmedik. Fakat normalde yaptığımız asker gönderme işinden korkuyorduk. Tabi ki biz bunu beğenmedik. Fakat normalde yaptığımız asker gönderme işinden korkuyorduk. Tabi ki biz bunu beğenmedik. Fakat normalde yaptığımız asker gönderme işinden korkuyorduk. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Instead we sent in one CIA agent, Kermit Roosevelt, Teddy Roosevelt�s relative. | asker yerine CIA ajanı Kermit Roosvelt'i ,Teddy Roosvelt'in akrabasını yolladık. Asker yerine CIA ajanı Kermit Roosvelt'i, Teddy Roosvelt'in akrabasını yolladık. Asker yerine CIA ajanı Kermit Roosevelt'i, Teddy Roosevelt'in akrabasını yolladık. Asker yerine CIA ajanı Kermit Roosevelt'i, Teddy Roosevelt'in akrabasını yolladık. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And Kermit went in with a few million dollars, and was very very affective, and efficient and in a short amount of time, | Kermit birkaç milyon dolarla gitti ,çok ama çok etkili ve becerikliydi,kısa bir süre sonra, Kermit birkaç milyon dolarla gitti, çok ama çok etkili ve becerikliydi, kısa bir süre sonra, Kermit birkaç milyon dolarla gitti, çok ama çok etkili ve becerikliydi, kısa bir süre sonra, Kermit birkaç milyon dolarla gitti, çok ama çok etkili ve becerikliydi, kısa bir süre sonra, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
he managed to get Mossadeg overthrown | Mossadeg'i devirdi Mossadeg'i devirdi. Musaddık’ı devirdi. Musaddık’ı devirdi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and brought in the shah of Iran to replace him, who always was favorable to oil. And it was extremely effective. | ve İran Şahını onunla değiştirdi.Şah her zaman petrol konusunda olumluydu.Ve bu son derece etkileyiciydi. İran Şahı'nı onunla değiştirdi. Şah her zaman petrol konusunda olumluydu. Ve bu son derece etkileyiciydi. İran Şahı'nı onunla değiştirdi. Şah her zaman petrol konusunda olumluydu. Ve bu son derece etkileyiciydi. İran Şahı'nı onunla değiştirdi. Şah her zaman petrol konusunda olumluydu. Ve bu son derece etkileyiciydi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"Mobs over through Tehran. | İnsanlar Tahrana yürüyorladı "İnsanlar Tahran'a yürüyorladı. "İnsanlar Tahran'a yürüyorlardı. "İnsanlar Tahran'a yürüyorlardı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Army officers shout that Mossadeg has surrendered and his regime as virtual dictator of Iran is ended. | Subay Mossadeg'in teslim olduğunu ve diktatörlük rejiminin sona erdiğini bağırıyordu. Subaylar, Mossadeg'in teslim olduğunu ve diktatörlük rejiminin sona erdiğini bağırıyordu. Subaylar, Musaddık’ın teslim olduğunu ve diktatörlük rejiminin sona erdiğini bağırıyordu. Subaylar, Musaddık’ın teslim olduğunu ve diktatörlük rejiminin sona erdiğini bağırıyordu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The shah is welcome home. | Şah evine hoş gelmişti. Şah, evinde hoş karşılandı." Şah, evinde hoş karşılandı." Şah, evinde hoş karşılandı." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So back here in the United States, in Washington, people looked around and said: "wow, that was easy and cheap". | Burada ABD'de Washington'da insanlar olanlara bakıp :wow bu çok kolay ve ucuz dediler. Burada ABD'de Washington'da insanlar olanlara bakıp: "Vay! Bu çok kolay ve ucuz!" dediler. Burada ABD'de Washington'da insanlar olanlara bakıp: "Vay! Bu çok kolay ve ucuz!" dediler. Burada ABD'de Washington'da insanlar olanlara bakıp: "Vay! Bu çok kolay ve ucuz!" dediler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So this established a whole new way of manipulating countries, of creating empire. | Böylece imparatorluk kurup ülkeleri yönlendirmek için bir sürü yeni yol bulundu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and if he'd been caught, the ramifications could have been pretty serious. | ve eğer yakalanırsa ,sonuçları çok ciddi olabilirdi. Eğer yakalanırsa, sonuçları çok ciddi olabilirdi. Eğer yakalanırsa, sonuçları çok ciddi olabilirdi. Eğer yakalanırsa, sonuçları çok ciddi olabilirdi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So very quickly, at that point, the decision was made to use private consultants | ve hızla ,o noktada , özel danışmanlar kullanılmasına karar verildi O noktada, hızla, özel danışmanlar kullanılmasına karar verildi. O noktada, hızla, özel danışmanlar kullanılmasına karar verildi. O noktada, hızla, özel danışmanlar kullanılmasına karar verildi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
to channel the money through the world bank or the IMF or one of the other such agencies, | parayı Dünya Bankası ,IMF veya benzer diğer ajanslara kanalize edecek Parayı Dünya Bankası, IMF veya benzer diğer ajanslara kanalize edecek, Parayı Dünya Bankası, IMF veya benzer diğer ajanslara kanalize edecek, Parayı Dünya Bankası, IMF veya benzer diğer ajanslara kanalize edecek, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
to bring in people like me, who work for private companies. | benim gibi özel şirketler için çalışan insanlar getirdiler benim gibi özel şirketler için çalışan insanlar getirdiler. benim gibi özel şirketler için çalışan insanlar getirdiler. benim gibi özel şirketler için çalışan insanlar getirdiler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So that if we got caught, there would be no governmental ramifications. | böylece eğer yakalanırsak ortada hükümetle ilgili bir sonuç olmayacaktı Böylece eğer yakalanırsak ortada hükümetle ilgili bir sonuç olmayacaktı. Böylece eğer yakalanırsak ortada hükümetle ilgili bir sonuç olmayacaktı. Böylece eğer yakalanırsak ortada hükümetle ilgili bir sonuç olmayacaktı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
When �rbenz became president of Guatemala, the country was very much under the thumbs of United Fruit company | Arbenz Guatemala başkanı olarak geldiğinde , ülke United Fruit Şirketi ve büyük uluslararası şirketlerin avucunun içindeydi Arbenz Guatemala başkanı olarak geldiğinde, ülke United Fruit Şirketi ve büyük uluslararası şirketlerin avucunun içindeydi. Arbenz, Guatemala başkanı olarak geldiğinde, ülke United Fruit Şirketi ve büyük uluslararası şirketlerin avucunun içindeydi. Arbenz, Guatemala başkanı olarak geldiğinde, ülke United Fruit Şirketi ve büyük uluslararası şirketlerin avucunun içindeydi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and the big international corporations. And �rbenz ran on this ticket that said: "you know, we want to give the land back to the people". | Arbenz geldi ve dedi ki:"biliyorsunuz ,biz topraklarımızı insanlarımıza vermek istiyoruz." Arbenz geldi ve dedi ki: "Biliyorsunuz ,biz topraklarımızı insanlarımıza vermek istiyoruz." Arbenz geldi ve dedi ki: "Biliyorsunuz, biz topraklarımızı insanlarımıza vermek istiyoruz." Arbenz geldi ve dedi ki: "Biliyorsunuz, biz topraklarımızı insanlarımıza vermek istiyoruz." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And once he took power, he was implementing policies that would do exactly that, | Ve gücü eline alınca ,tam olarak yapmak istediklerini uygulamaya başladı , Gücü eline alınca, tam olarak yapmak istediklerini uygulamaya başladı, Gücü eline alınca, tam olarak yapmak istediklerini uygulamaya başladı, Gücü eline alınca, tam olarak yapmak istediklerini uygulamaya başladı, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
give the land rights back to the people. "United Fruit" didn't like that very much. | toprak haklarını insanlarına verdi.United Fruit bundan hiç hoşlanmadı. toprak haklarını insanlarına verdi. United Fruit bundan hiç hoşlanmadı, toprak haklarını insanlarına verdi. United Fruit bundan hiç hoşlanmadı, toprak haklarını insanlarına verdi. United Fruit bundan hiç hoşlanmadı, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And so, they hired a public relations firm, launched a huge campaign in the United States, | ve kamusal ilişkiler firması kiraladılar ,ABD'de büyük bir kampanya başlattılar. ve kamusal ilişkiler firması kiraladılar, ABD'de büyük bir kampanya başlattılar. ve kamusal ilişkiler firması kiraladılar, ABD'de büyük bir kampanya başlattılar. ve kamusal ilişkiler firması kiraladılar, ABD'de büyük bir kampanya başlattılar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 |