Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183655
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
than impose "conditionalities" or "structual adjustment policies" | sonrada kendi şartlarınızı veya politikalarınızı empoze edin Sonrada kendi şartlarınızı veya politikalarınızı empoze edin. Sonrada kendi şartlarınızı veya politikalarınızı empoze edin. Sonrada kendi şartlarınızı veya politikalarınızı empoze edin. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
often consisting of the following: | sıklıkla buna bağlıdır : Bu sıklıkla şuna bağlıdır: Bu sıklıkla şuna bağlıdır: Bu sıklıkla şuna bağlıdır: | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Currency devaluation | parada devalüasyon Parada devalüasyon. Parada devalüasyon. Parada devalüasyon. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
When the value of a currency drops, so does everything valued in it. | tedavüldeki paranın değeri düştüğünde onunla değerlenen herşeyin değeri de düşer. Tedavüldeki paranın değeri düştüğünde, onunla değerlenen her şeyin değeri de düşer. Tedavüldeki paranın değeri düştüğünde, onunla değerlenen her şeyin değeri de düşer. Tedavüldeki paranın değeri düştüğünde, onunla değerlenen her şeyin değeri de düşer. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
This makes indigenes resources available to predator countries | yerel kaynakların sömürücü ülkeler için uygun hale gelmesini sağlar. Yerel kaynakların, değerinin çok çok azına, Yerel kaynakların, değerinin çok çok azına, Yerel kaynakların, değerinin çok çok azına, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
at a fraction of their worth. | değerinin çok çok azına. sömürücü ülkeler için uygun hale gelmesini sağlar. sömürücü ülkeler için uygun hale gelmesini sağlar. sömürücü ülkeler için uygun hale gelmesini sağlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Large funding cuts for social programs, | sosyal programlar için büyük parasal kaynak kesintileri Sosyal programlar için büyük parasal kaynak kesintileri, Sosyal programlar için büyük parasal kaynak kesintileri, Sosyal programlar için büyük parasal kaynak kesintileri, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
these usually include education and healthcare, | bu genellikle eğitim ve sağlığı da kapsar bu genellikle eğitim ve sağlığı da kapsar, bu genellikle eğitim ve sağlığı da kapsar, bu genellikle eğitim ve sağlığı da kapsar, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
compromising the well being and integrity of the society leaving the public vulnerable | uyumlu ve birbirine bağlı toplumu çökerterek uyumlu ve birbirine bağlı toplumu çökerterek, uyumlu ve birbirine bağlı toplumu çökerterek, uyumlu ve birbirine bağlı toplumu çökerterek, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
to exploitation. | kullanıma hazır hale getirir sömürüye hazır hale getirir. sömürüye hazır hale getirir. sömürüye hazır hale getirir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Privatization of state owned enterprises. | devlete ait yatırımların özelleştirilmesi Devlete ait yatırımların özelleştirilmesi, Devlete ait yatırımların özelleştirilmesi, Devlete ait yatırımların özelleştirilmesi, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
This means that socially important systems can be purchased and regulated | bu sosyal olarak önemli sistemlerin satın alınabilmesini ve bu sosyal olarak önemli sistemlerin satın alınabilmesi ve, bu sosyal olarak önemli sistemlerin satın alınabilmesi ve, bu sosyal olarak önemli sistemlerin satın alınabilmesi ve, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
by foreign corporations for profit. | yabancı şirketlerin çıkarlarına göre ayarlanması anlamına gelmektedir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
For example in 1999 the Worldbank insisted that the bolivian government sell | örneğin 1999'da dünyabankası Bolivya hükümetine üçüncü büyük şehrinin Örneğin 1999'da, Dünya Bankası, Bolivya hükümetine üçüncü büyük şehrinin Örneğin 1999'da, Dünya Bankası, Bolivya hükümetine üçüncü büyük şehrinin Örneğin 1999'da, Dünya Bankası, Bolivya hükümetine üçüncü büyük şehrinin | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the public watersystem of it's third largest city to a subsidy of the US corporation "Bechtel". | genel su sistemini "Bechtel" adlı ABD şirketine satması için ısrar etti. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
As soon as this occured waterbills for the allready impoverished local residents | Bunun hemen ardından zaten fakirleşmiş olan halkın | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
skyrocketed. | su faturaları patladı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
It wasn't until after full blown revolt by the people that the Bechtel contract was nullified. | bu bechtel sözleşmesi iptal edilene kadar isyan bütün topluma yayıldı. Bu Bechtel sözleşmesi iptal edilene kadar, isyan bütün topluma yayıldı. Bu Bechtel sözleşmesi iptal edilene kadar, isyan bütün topluma yayıldı. Bu Bechtel sözleşmesi iptal edilene kadar, isyan bütün topluma yayıldı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Then there is trade liberalization | ticaret libarelleştirlir Ticaret libarelleştirlir, Ticaret liberalleştirilir, Ticaret liberalleştirilir, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
or the opening up of the economy through removing any restrictions on foreign trade. | veya ekonomi yabancıların ticaretiyle ilgili tüm kısıtlamalar kaldırılarak açık hale getirilir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
This allows for a number of abusive economic manifestations, | bu bir seri yolsuz ekonomik manifestasyonlara izin verir Bu bir seri yolsuz ekonomik alametlere izin verir. Bu bir seri yolsuz ekonomik alametlere izin verir. Bu bir seri yolsuz ekonomik alametlere izin verir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
such as transnational corporations bringing in their own mass produced products | uluslararası şirketlerin kendi seri üretim mallarını getirmeleri gibi Rluslararası şirketlerin, yerli ekonomiyi mahvedecek ve üretimi azaltacak şekilde, Uluslararası şirketlerin, yerli ekonomiyi mahvedecek ve üretimi azaltacak şekilde, Uluslararası şirketlerin, yerli ekonomiyi mahvedecek ve üretimi azaltacak şekilde, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
undercutting the indigenes production and ruining local economies. | yerli ekonomiyi mahvedecek ve üretimi azaltacak şekilde kendi seri üretim mallarını getirmeleri gibi. kendi seri üretim mallarını getirmeleri gibi. kendi seri üretim mallarını getirmeleri gibi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
An example is Jamaica, | Jamaica bir örnektir, Jamaika bir örnektir, Jamaika bir örnektir, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which after accepting loans and conditionalities from the Worldbank | Dünya Bankasının borcunu ve şartlarını kabul ettiğinden bu yana Dünya Bankası'nın kredilerini ve şartlarını kabul ettiğinden bu yana, Dünya Bankası'nın kredilerini ve şartlarını kabul ettiğinden bu yana, Dünya Bankası'nın kredilerini ve şartlarını kabul ettiğinden bu yana, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
lost it's largest cash crop markets due to competition with western imports. | batılı ithalatçılarla rekabetten dolayı sahip olduğu en büyük getirisi olan marketlerini kaybetti batılı ithalatçılarla rekabetten dolayı sahip olduğu en büyük getirisi olan marketlerini kaybetti. batılı ithalatçılarla rekabetten dolayı sahip olduğu en büyük getirisi olan marketlerini kaybetti. batılı ithalatçılarla rekabetten dolayı sahip olduğu en büyük getirisi olan marketlerini kaybetti. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Today countless farmers are out of work for they're unable to compete | bugün sayısız çiftçi işsiz kaldı ve onlar Bugün sayısız çiftçi işsiz kaldı ve onlar, Bugün sayısız çiftçi işsiz kaldı ve onlar, Bugün sayısız çiftçi işsiz kaldı ve onlar, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
with the large corporations. | büyük şirketlerle yarışamazlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Another variation is the creation of numerous, seemingly unnoticed, unregulated, inhuman | bir diğer varyasyonsa bir sürü kayıt dışı ,düzenli olmayan ,insanlık dışı Bir diğer varyasyonsa bir sürü kayıt dışı, düzenli olmayan, insanlık dışı, zorla yaratılmış, Bir diğer varyasyonsa bir sürü kayıt dışı, düzenli olmayan, insanlık dışı, zorla yaratılmış, Bir diğer varyasyonsa bir sürü kayıt dışı, düzenli olmayan, insanlık dışı, zorla yaratılmış, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
sweetshop factorys, which take advantage of the imposed economic hardship. | zorla yaratılmış ekonomik zorlukların avantajını kullanabilecek az maaş verilip çok çalıştırılan fabrikalar yapmaktır ekonomik zorlukların avantajını kullanabilecek az maaş verilip çok çalıştırılan fabrikalar yapmaktır. ekonomik zorlukların avantajını kullanabilecek az maaş verilip çok çalıştırılan fabrikalar yapmaktır. ekonomik zorlukların avantajını kullanabilecek az maaş verilip çok çalıştırılan fabrikalar yapmaktır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Additionally, due to production deregulation, environmental destruction is perpetual | üretimin düzensiz olmasından dolayı ,çevresel tahribat oluşur Fabrikaların hükümet denetimine tabi olmamasının bir sonucu olarak, çevresel yıkım kaçınılmazdır. Fabrikaların hükümet denetimine tabi olmamasının bir sonucu olarak, çevresel yıkım kaçınılmazdır. Fabrikaların hükümet denetimine tabi olmamasının bir sonucu olarak, çevresel yıkım kaçınılmazdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
as a country's resources are often exploited by the indifferent corporations | aç gözlü şirketlerin bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi gibi Aç gözlü şirketler, bir ülkenin kaynaklarını sömürürken, Aç gözlü şirketler, bir ülkenin kaynaklarını sömürürken, Aç gözlü şirketler, bir ülkenin kaynaklarını sömürürken, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
while outputting large amounts of deliberate pollution. | kasıtlı kirliliği yüksek seviyelere getirirken kasıtlı olarak, büyük boyutlarda çevre kirlenmesine sebep olurlar. kasıtlı olarak, büyük boyutlarda çevre kirlenmesine sebep olurlar. kasıtlı olarak, büyük boyutlarda çevre kirlenmesine sebep olurlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Texaco, which is now owned by Chevron so it's against Chevron, but for activities conducted by Texaco. | Chevron'a ait olan fakat Texaco tarafından yürütülen aktivitelerde Chevron'a ait olan fakat Texaco tarafından yürütülen aktivitelerde, Chevron'a ait olan fakat Texaco tarafından yürütülen aktivitelerde, Chevron'a ait olan fakat Texaco tarafından yürütülen aktivitelerde, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
They're estimated to be more than 18 times what the Exxon Valdez dumped into the Coast of Alaska. | Exxo Valdez'in Alaska sahiline döktüğü pislikten 18 kat fazla hesapladılar. Exxo Valdez'in Alaska sahiline döktüğü pislikten 18 kat fazla pislik hesapladılar. Exxon Valdez'in Alaska sahiline döktüğü pislikten 18 kat fazla pislik hesapladılar. Exxon Valdez'in Alaska sahiline döktüğü pislikten 18 kat fazla pislik hesapladılar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Furthermore, a cursory glance at the performance record of the World Bank reveals that the institution, which publicly claims to | bunun yanı sıra, dünyabankasının performans kaydına şöyle bir göz atacak olursak bu kurumun Bunun yanı sıra, Dünya Bankası'nın performans kaydına şöyle bir göz atacak olursak, bu kurumun Bunun yanı sıra, Dünya Bankası'nın performans kaydına şöyle bir göz atacak olursak, bu kurumun Bunun yanı sıra, Dünya Bankası'nın performans kaydına şöyle bir göz atacak olursak, bu kurumun | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
help poor countries develop and alleviate poverty, has done nothing but increase poverty and the wealth gap. | fakir ülkeleri kalkındırmak ve yoksulluğu azaltmak adına hiçbir şey yapmadığı ama yoksulluk ve para açığının giderek arttığı görülür.. fakir ülkeleri kalkındırmak ve yoksulluğu azaltmak adına hiçbir şey yapmadığı, ama yoksulluk ve para açığının giderek arttığı görülür.. fakir ülkeleri kalkındırmak ve yoksulluğu azaltmak adına hiçbir şey yapmadığı, ama yoksulluk ve para açığının giderek arttığı görülür... fakir ülkeleri kalkındırmak ve yoksulluğu azaltmak adına hiçbir şey yapmadığı, ama yoksulluk ve para açığının giderek arttığı görülür... | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
while Corporate profits soar. | şirketinin karları zirve yaparken... Şirketlerin karları zirve yaparken... Şirketlerin karları zirve yaparken. Şirketlerin karları zirve yaparken. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In 1960 the income gap between the fifth of the world's people and the richest countries, | 1960'da gelir açığı en zengin ülke insanlarının 5'ine karşı en fakir ülkelerin 5'ine oranı 30'a 1'dir. 1960'da en zengin ve en fakir beş ülkenin aralarındaki gelir oranı 30'a 1'di. 1960'da dünyanın en zengin beş ülkesinin gelirlerinin, en fakir beş ülkenin gelirlerine oranı 30'a 1'di. 1960'da dünyanın en zengin beş ülkesinin gelirlerinin, en fakir beş ülkenin gelirlerine oranı 30'a 1'di. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
By 1998, it was seventy four to one. | 1998'de bu oran 74'e 1'dir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
While global GNP rose 40% between 1970 and 1985, those in poverty actually increased, by 17%. | küresel GNP 1970 ve 1985 arasında %40 arttı ,ve aslında yoksulluk arttı ,%17 kadar. Küresel GSMH, 1970 ve 1985 arasında %40 arttı ,ve bu arada yoksulluk da %17 arttı. Küresel GSMH, 1970 ve 1985 arasında %40 arttı, ve bu arada yoksulluk da %17 arttı. Küresel GSMH, 1970 ve 1985 arasında %40 arttı, ve bu arada yoksulluk da %17 arttı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
While from 1985 to 2000, those living on less than one dollar a day increased by 18% | 1985'ten 2000'e kadar günde 1 dolardan aza yaşayan insan sayısı %18 arttı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In the late 1960's, the World Bank intervened in Ecuador with large loans. | 1960'ların sonlarında dünya bankası Ekuador'da büyük borçlanma yarattı.30 yıl süresince yoksulluk %50'den %70'e yükseldi. 1960'ların sonlarında Dünya Bankası, Ekvator'da büyük borçlanma yarattı. 30 yıl süresince yoksulluk %50'den %70'e yükseldi. 1960'ların sonlarında Dünya Bankası, Ekvator'da büyük borçlanma yarattı. 30 yıl süresince yoksulluk %50'den %70'e yükseldi. 1960'ların sonlarında Dünya Bankası, Ekvator'da büyük borçlanma yarattı. 30 yıl süresince yoksulluk %50'den %70'e yükseldi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In fact, by the year 2000, 50% of Ecuador's national budget had to be allocated for paying its debts. | Aslında 2000'de Ekuador ulusal bütçesinin %50'si borçlarını ödemeye ayrılmak zorunda. Buna bağlı olarak, 2000 yılı itibariyle, Ekvator ulusal bütçesinin %50'si borçlerın ödenmesine ayrılmak zorundaydı. Buna bağlı olarak, 2000 yılı itibariyle, Ekvator ulusal bütçesinin %50'si borçların ödenmesine ayrılmak zorundaydı. Buna bağlı olarak, 2000 yılı itibariyle, Ekvator ulusal bütçesinin %50'si borçların ödenmesine ayrılmak zorundaydı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
It is important to understand: the World Bank is, in fact, a U.S. bank, supporting U.S. interests. | Dünyabankasının aslında ne olduğunu anlamak gerçekten önemlidir,aslen bir ABD bankasıdır ve ABD'yi destekler. Dünya Bankası'nın aslında ne olduğunu anlamak gerçekten önemlidir, aslen bir ABD bankasıdır ve ABD'yi destekler. Dünya Bankası'nın aslında ne olduğunu anlamak gerçekten önemlidir, aslen bir ABD bankasıdır ve ABD'yi destekler. Dünya Bankası'nın aslında ne olduğunu anlamak gerçekten önemlidir, aslen bir ABD bankasıdır ve ABD'yi destekler. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And where did it get this money? You guessed it: it made it out of thin air through the fractional reserve banking system. | Peki parayı nerden kazanır?Tahmin ettiğiniz gibi : Fraksiyonel rezerv bankacılık sistemi sayesinde havadan elde eder. Peki parayı nerden kazanır? Tahmin ettiğiniz gibi; kısmi rezerv bankacılık sistemi sayesinde havadan elde eder. Peki parayı nerden kazanır? Tahmin ettiğiniz gibi; kısmi karşılık bankacılığı sistemi sayesinde havadan elde eder. Peki parayı nerden kazanır? Tahmin ettiğiniz gibi; kısmi karşılık bankacılığı sistemi sayesinde havadan elde eder. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Of the world's top 100 economies, as based on annual GDP, 51 are corporations. And 47 of that 51 are U.S. based. | GDP yıllığının en iyi 100 ekonomisinin 51 tanesi şirketlerdir ve bu 51 şirketin 47 tanesi ABD bazlıdır. Yıllık GSYİH'ye göre Dünyanın en iyi 100 ekonomisinin 51 tanesi şirketlerdir ve bu 51 şirketin 47 tanesi ABD bazlıdır. Yıllık GSYİH’ye göre Dünyanın en iyi 100 ekonomisinin 51 tanesi şirketlerdir ve bu 51 şirketin 47 tanesi ABD bazlıdır. Yıllık GSYİH’ye göre Dünyanın en iyi 100 ekonomisinin 51 tanesi şirketlerdir ve bu 51 şirketin 47 tanesi ABD bazlıdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Walmart, General Motors, and Exxon, are more economically powerful than | Walmart, General Motors, ve Exxon, Suudi Arabistan, Portekiz, Norveç, Güney Afrika, Finlandiya, Endonezya, ve daha bir çok ülkeden daha güçlüdür. Walmart, General Motors, ve Exxon, Walmart, General Motors, ve Exxon, Walmart, General Motors, ve Exxon, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
in favor of competition in global capitalism, the empire expands. | Global kapitalizmin elinde yıkıldı ,imparatorluk genişledi küresel kapitalizmin elinde yıkıldı. İmparatorluk genişledi. küresel kapitalizmin elinde yıkıldı. İmparatorluk genişledi. küresel kapitalizmin elinde yıkıldı. İmparatorluk genişledi. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
You get up on your little 21 inch screen and howl about America and democracy. | 21 inçlik küçük ekranlarınızın başından kalkıp Amerika ve demokrasi hakkında yakınmaya başladınız. Yirmi bir inç küçük ekranınızın önünde ayağa kalkıp, Amerika ve demokrasi hakkında feryat ettiniz! Küçük 55 ekran televizyonunuzun önünde ayağa kalkıp, Amerika ve demokrasi hakkında feryat ettiniz! Küçük 55 ekran televizyonunuzun önünde ayağa kalkıp, Amerika ve demokrasi hakkında feryat ettiniz! | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
What do you think the Russians talk about in their counsels of state Karl Marx? | Rusların Karl Marx'ın devlet düşünceleri hakkında ne konuştuğunu sanıyorsunuz? Ruslar, Meclislerinde ne konuşuyorlar sanıyorsun? Karl Marx mı? Ruslar, Meclislerinde ne konuşuyorlar sanıyorsun? Karl Marx mı? Ruslar, Meclislerinde ne konuşuyorlar sanıyorsun? Karl Marx mı? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
theories, min and max solutions, and compute the price cost probabilities of their transactions and investments just like we do. | minimum ve maximum çözümler ve maliyet hesaplamalarından çıktılar ve yatırımlar yaptılar aynen bizim yaptığımız gibi. çözümler geliştiriyor, ticari işlerinin ve yatırımlarının fiyat maliyet olabilirlikleri üzerinde çalışıyorlar. çözümler geliştiriyor, ticari işlerinin ve yatırımlarının fiyat maliyet olabilirlikleri üzerinde çalışıyorlar. çözümler geliştiriyor, ticari işlerinin ve yatırımlarının fiyat maliyet olabilirlikleri üzerinde çalışıyorlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
We no longer live in a world of Nations and Ideologies, Mr. Beale. | artık ulusların ve fikirlerin dünyasında yaşamıyoruz Bay Beale Artık ulusların ve fikirlerin dünyasında yaşamıyoruz Bay Beale. Artık ulusların ve fikirlerin dünyasında yaşamıyoruz Bay Beale. Artık ulusların ve fikirlerin dünyasında yaşamıyoruz Bay Beale. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The World is being taken over by a hand full of business powers | dünya yaşamak için gereksinimimiz olan kaynaklara hakim olan bir avuç iş adamı tarafından ele geçiriliyor Dünya, yaşamak için gereksindiğimiz kaynaklara hakim olan bir avuç iş adamı tarafından ele geçiriliyor. Dünya, yaşamak için gereksindiğimiz kaynaklara hakim olan bir avuç iş adamı tarafından ele geçiriliyor. Dünya, yaşamak için gereksindiğimiz kaynaklara hakim olan bir avuç iş adamı tarafından ele geçiriliyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
while controlling the money we need to obtain these resources. | İhtiyacımız olan kaynakları elde etmek için gereken parayı kontrol ediyorlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The end result will be world monopoly based not on human life but financial and corporate power. | En sonunda insan hayatı yerine finans ve şirket gücü üzerine kurulu dünya tekeli olacak. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And, as the inequality grows, naturally, more and more people are becoming desperate. | Eşitsizlik arttıkça ,doğal olarak daha fazla insan çaresiz hale geliyor. Eşitsizlik arttıkça, doğal olarak daha fazla insan çaresiz hale geliyor. Eşitsizlik arttıkça, doğal olarak daha fazla insan çaresiz hale geliyor. Eşitsizlik arttıkça, doğal olarak daha fazla insan çaresiz hale geliyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
with anyone who challenges the system. So they gave birth to the 'Terrorist'. | yeni bir yol buldular. Terörist'i dünyaya getirdiler. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The term 'terrorist' is an empty distinction designed for any person or group that chooses to challenge the establishment. | Terörist tabiri hükümete baş kaldıran kişi veya gruplar için uydurulmuştur. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
in the 1980's. | bilgisayar kayıtlarındaki adıdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
In 2007, the Department of Defense received 161.8 billion dollars for the so called global war on terrorism. | 2007'de Savunma Bakanlığı global teröre karşı olan savaş için 161.8 milyar dolar aldı. 2007'de, Savunma Bakanlığı küresel teröre karşı olan savaş için 161.8 milyar dolar aldı. 2007'de, Savunma Bakanlığı küresel teröre karşı olan savaş için 161.8 milyar dolar aldı. 2007'de, Savunma Bakanlığı küresel teröre karşı olan savaş için 161.8 milyar dolar aldı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
According to the national counter terrorism center, | Ulusal anti terör merkezine göre 2004'te uluslararası çapta 2000 kişi terörist eylemler içinde olduğu sanılarak öldürüldü. Ulusal anti terör merkezine göre, 2004'te uluslararası çapta, 2000 kişi terörist eylemler içinde olduğu sanılarak öldürüldü. Ulusal anti terör merkezine göre, 2004'te uluslararası çapta, 2000 kişi terörist eylemler içinde olduğu sanılarak öldürüldü. Ulusal anti terör merkezine göre, 2004'te uluslararası çapta, 2000 kişi terörist eylemler içinde olduğu sanılarak öldürüldü. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
people die from peanut allergies a year than from terrorist acts. | terörist eylemlerden ölenlerin 2 katıdır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Concurrently, the leading cause of death in America is coronary heart disease, killing roughly 450,000 each year. | Aynı zamanda Amerika’daki başlıca ölüm sebebi koroner kalp hastalığıdır ,kabaca yılda 450.000 kişi ölmektedir. Aynı zamanda Amerika’daki başlıca ölüm sebebi kalp damar hastalıklarıdır, kabaca yılda 450.000 kişi ölmektedir. Aynı zamanda Amerika’daki başlıca ölüm sebebi kalp damar hastalıklarıdır, kabaca yılda 450.000 kişi ölmektedir. Aynı zamanda Amerika’daki başlıca ölüm sebebi kalp damar hastalıklarıdır, kabaca yılda 450.000 kişi ölmektedir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
And in 2007, the government's allocation of funds for research on this issue was about three billion dollars. | 2007'de hükümetin bu konuyu araştırmak için tahsis ettiği para yaklaşık 3 milyar dolardır. 2007'de hükümetin bu konuyu araştırmak için tahsis ettiği para ise yaklaşık 3 milyar dolardır. 2007'de hükümetin bu konuyu araştırmak için tahsis ettiği para ise yaklaşık 3 milyar dolardır. 2007'de hükümetin bu konuyu araştırmak için tahsis ettiği para ise yaklaşık 3 milyar dolardır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
this means, that the US government, in 2007, spent 54 times the amount for preventing terrorism, | Bu demek oluyor ki ABD hükümeti 2007'de terörü önlemek adına 54 kat daha fazla parayı terörü önlemeye harcamıştır Bu demek oluyor ki ABD hükümeti 2007'de terörü önlemek adına 54 kat daha fazla para harcamıştır. Bu demek oluyor ki ABD hükümeti 2007'de terörü önlemek adına 54 kat daha fazla para harcamıştır. Bu demek oluyor ki ABD hükümeti 2007'de terörü önlemek adına 54 kat daha fazla para harcamıştır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
than it spent for preventing for the disease, which kills 6600 times more people annually, than terrorism does | Terörden ölenlerden 6000 kat daha fazla insan her yıl ölmesine rağmen Her yıl kalp damar hastalıklarından ölenlerin sayısı, terörden ölenlerin sayısına göre 6600 kat fazla olmasına rağmen. Her yıl kalp damar hastalıklarından ölenlerin sayısı, terörden ölenlerin sayısına göre 6600 kat fazla olmasına rağmen. Her yıl kalp damar hastalıklarından ölenlerin sayısı, terörden ölenlerin sayısına göre 6600 kat fazla olmasına rağmen. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
yet, as the name terrorism and Al Qaida | Halen Terörizmin adı olarak El Kaide her haberde keyfi olarak kullanılıyor Halen, terörizmin adı olarak El Kaide, ABD'nin hareketine karşı herhangi bir eylem olmasın diye Halen, terörizmin adı olarak El Kaide, ABD'nin hareketine karşı herhangi bir eylem olmasın diye Halen, terörizmin adı olarak El Kaide, ABD'nin hareketine karşı herhangi bir eylem olmasın diye | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
are arbitrarilly stamped on every news report | ABD'nin hareketine karşı herhangi bir eylem olmasın diye bütün haberlerde keyfi olarak kullanılıyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the myth grows wider! | Ve efsane giderek büyüyor. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
in mid 2008 the "US Attorney General" | 2008 ortalarında ABD Başsavcısı 2008 ortalarında ABD Başsavcısı, 2008 ortalarında ABD Başsavcısı, 2008 ortalarında ABD Başsavcısı, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
actually proposed, that the US congress | ABD Kongresine bu fantaziye karşı ABD Meclisi'ne bu fantaziye karşı ABD Meclisi'ne bu fanteziye karşı ABD Meclisi'ne bu fanteziye karşı | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
officially declare war against the fantasy | resmen savaş ilan etmesini teklif etti resmen savaş ilan etmesini teklif etti. resmen savaş ilan etmesini teklif etti. resmen savaş ilan etmesini teklif etti. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
not to mention as of July 2008, there are now over 1 million people | haziran 2008 itibarı ile ABD terörist listesinde güncel olarak Haziran 2008 itibarı ile ABD olası terörist listesinde güncel olarak, Haziran 2008 itibarı ile ABD olası terörist listesinde güncel olarak, Haziran 2008 itibarı ile ABD olası terörist listesinde güncel olarak, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
currently on the US terrorist watch list | 1 milyonun üzerinde insanın olduğundan hiç bahsetmeden 1 milyonun üzerinde insanın olduğundan hiç bahsetmeden. 1 milyonun üzerinde insanın olduğundan hiç bahsetmeden. 1 milyonun üzerinde insanın olduğundan hiç bahsetmeden. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
These so called "Counter Terrorism Measures" | buna anti terörizm hareketi dendi ve tabiki sosyal savunma için hiçbir şey yapılmadı Buna anti terörizm hareketi dendi ve tabi ki sosyal savunma için hiçbir şey yapılmadı. Buna anti terörizm hareketi dendi ve tabi ki sosyal savunma için hiçbir şey yapılmadı. Buna anti terörizm hareketi dendi ve tabi ki sosyal savunma için hiçbir şey yapılmadı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and everything to do with preserving the establishment | ve yapılan herşey kurulu düzeni yani Ve kurulu düzen adına yapılan her şey, Ve kurulu düzen adına yapılan her şey, Ve kurulu düzen adına yapılan her şey, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
amongst the growing Anti American sentiment | açgözlülük ve hırs temeline dayalı olarak kurulmuş şirketler imparatorluğunun açgözlülük ve hırs temeline dayalı olarak kurulmuş şirketler imparatorluğunun, açgözlülük ve hırs temeline dayalı olarak kurulmuş şirketler imparatorluğunun, açgözlülük ve hırs temeline dayalı olarak kurulmuş şirketler imparatorluğunun, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
both domestically and internationally | dünyayı sömüren yayılımcılığına karşı olan dünyayı sömüren yayılımcılığını, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which is legitimately founded on the greed based corporate empire expansion | yurt içinde ve yurt dışındaki yurt içinde ve yurt dışındaki, yurt içinde ve yurt dışındaki, yurt içinde ve yurt dışındaki, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
that is exploiting the world | Anti Amerikan harekete karşı korumak içindir Anti Amerikan harekete karşı korumak içindir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The true terrorists of our world, do not meet at the darks at midnight | Dünyanın gerçek teröristleri geceyarısında karanlıklarda buluşmazlar Dünyanın gerçek teröristleri gece yarısında karanlıklarda buluşmazlar. Dünyanın gerçek teröristleri gece yarısında karanlıklarda buluşmazlar. Dünyanın gerçek teröristleri gece yarısında karanlıklarda buluşmazlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
or scream "Allah Akbar" before some violent action | veya bazı vahşi eylemlerden önce "Allahü ekber" diye bağırmazlar. Veya bazı vahşi eylemlerden önce "Allahu ekber" diye bağırmazlar. Veya bazı vahşi eylemlerden önce "Allahu ekber" diye bağırmazlar. Veya bazı vahşi eylemlerden önce "Allahu ekber" diye bağırmazlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
the true terrorists of our world, wear 5000 dollar suits, | Dünyanın gerçek teröristleri 5000 dolarlık takım elbiseler giyerler Dünyanın gerçek teröristleri 5000 dolarlık takım elbiseler giyerler, Dünyanın gerçek teröristleri 5000 dolarlık takım elbiseler giyerler, Dünyanın gerçek teröristleri 5000 dolarlık takım elbiseler giyerler, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
and work in the highest positions of finance, government and business | ve finans dünyası ,hükümet ve iş hayatının en yüksek pozisyonlarında çalışırlar. ve finans dünyası, hükümet ve iş hayatının en yüksek pozisyonlarında çalışırlar. ve finans dünyası, hükümet ve iş hayatının en yüksek pozisyonlarında çalışırlar. ve finans dünyası, hükümet ve iş hayatının en yüksek pozisyonlarında çalışırlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
So, what do we do ? | Öyleyse ,ne yapıcaz? Öyleyse, ne yapacağız? Öyleyse, ne yapacağız? Öyleyse, ne yapacağız? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
How do we stop a system of greed and corruption, that has so much power and momentum | daha güçlü ve hızlı olan bu açgözlü ve ahlaksız sistemi durdurmak için ne yapacağız Daha güçlü ve hızlı olan bu açgözlü bu ahlaksız sistemi durdurmak için ne yapacağız? Daha güçlü ve hızlı olan bu açgözlü bu ahlaksız sistemi durdurmak için ne yapacağız? Daha güçlü ve hızlı olan bu açgözlü bu ahlaksız sistemi durdurmak için ne yapacağız? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
How do we stop this aberrant group behavior, which feels no compassion | Irak ve Afganistan'da kıyıma uğrayan milyonlara karşı Irak ve Afganistan'da kıyıma uğrayan milyonlara karşı, Irak ve Afganistan'da kıyıma uğrayan milyonlara karşı, Irak ve Afganistan'da kıyıma uğrayan milyonlara karşı, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
for say, the millions slaughtered in Irak and Afghanistan | acıma ve merhamet duygusu olmayan bu sapkın grubu nasıl durduracağız acıma ve merhamet duygusu olmayan bu sapkın grubu nasıl durduracağız? acıma ve merhamet duygusu olmayan bu sapkın grubu nasıl durduracağız? acıma ve merhamet duygusu olmayan bu sapkın grubu nasıl durduracağız? | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
So the corporatacity can control energy resources and opium production for Wall St. profit | Corprotokrasi enerji kaynaklarını ve uyuşturucu üretimini Wall Street'in karı için kontrol edebilir Şirketokrası, enerji kaynaklarını ve uyuşturucu üretimini Wall Street'in karı için kontrol edebilir. Şirketokrasi, enerji kaynaklarını ve uyuşturucu üretimini Wall Street'in karı için kontrol edebilir. Şirketokrasi, enerji kaynaklarını ve uyuşturucu üretimini Wall Street'in karı için kontrol edebilir. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Before 1980, Afghanistan produced 0% of the world's opium | 1980'den önce Afganistan'da dünyadaki uyuşturucunun % 0'ı üretilirken 1980'den önce Afganistan'da Dünya'daki uyuşturucunun % 0'ı üretilirken, 1980'den önce Afganistan'da Dünya'daki uyuşturucunun % 0'ı üretilirken, 1980'den önce Afganistan'da Dünya'daki uyuşturucunun % 0'ı üretilirken, | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
After the US/CIA backed Mujahideen won the Soviet/Afghan war. by 1986 they were producing 40% of the world's heroin supply. | ABD/CIA Muhahideen'i devirip Sovyet/Afgan savaşını kazandıktan sonra ,1986'da dünyadaki eroinin %40'ını üretiyorlardı. ABD/CIA Muhahideen'i devirip Sovyet/Afgan savaşını kazandıktan sonra 1986'da, Dünya'daki eroinin %40'ı üretiliyordu. ABD/CIA Mücahitler’i devirip Sovyet/Afgan savaşını kazandıktan sonra 1986'da, Dünya'daki eroinin %40'ı üretiliyordu. ABD/CIA Mücahitler’i devirip Sovyet/Afgan savaşını kazandıktan sonra 1986'da, Dünya'daki eroinin %40'ı üretiliyordu. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
By 1988, they were producing 80% of the total market supply. | 1988'de pazar ihtiyacının %80'ini üretiyorlardı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
But then, something unexpected happened. | Fakat birden beklenmeyen bir şey oldu Fakat birden beklenmeyen bir şey oldu... Fakat birden beklenmeyen bir şey oldu... Fakat birden beklenmeyen bir şey oldu... | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
The Taliban rose to power, and by 2000 they had destroyed most of the opium fields. | Taliban güçlendi ve 2000'de uyuşturucu tarlalarının büyük kısmını imha ettiler.Üretim 3000 tondan 185 tona düştü ,%94'lük gerileme. Taliban güçlendi ve 2000'de uyuşturucu tarlalarının büyük kısmını imha etti. Üretim %94'lük gerilemeyle 3000 tondan 185 tona düştü. Taliban güçlendi ve 2000'de uyuşturucu tarlalarının büyük kısmını imha etti. Üretim %94'lük gerilemeyle 3000 tondan 185 tona düştü. Taliban güçlendi ve 2000'de uyuşturucu tarlalarının büyük kısmını imha etti. Üretim %94'lük gerilemeyle 3000 tondan 185 tona düştü. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
On Sept. 9th 2001, the full Afghanistan invasion plans were on President Bush's Desk | 9 eylül 2001'de ,Afganistanın tamamen işgal planı başkan Bush'un masasındaydı 9 eylül 2001'de, Afganistan'ın tamamen işgal planı başkan Bush'un masasındaydı. 9 eylül 2001'de, Afganistan'ın tamamen işgal planı başkan Bush'un masasındaydı. 9 eylül 2001'de, Afganistan'ın tamamen işgal planı başkan Bush'un masasındaydı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Two days later they had their excuse | 2 gün sonra bahaneleri hazırdı 2 gün sonra bahaneleri hazırdı. 2 gün sonra bahaneleri hazırdı. 2 gün sonra bahaneleri hazırdı. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
Today, opium productions in US controlled Afghanistan, | Bugün ABD'deki uyuşturucunun üreticisi Afganistan'dır Bugün ABD'deki uyuşturucunun üreticisi Afganistan'dır. Bugün ABD'deki uyuşturucunun üreticisi Afganistan'dır. Bugün ABD'deki uyuşturucunun üreticisi Afganistan'dır. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
which now provides more than 90% of the world's heroin, breakes new production records nearly every year. | dünyadaki eronin %90'ını üretiyorlar ,hemen hemen her yıl üretim rekoru kırıyorlar. Dünya'daki eronin %90'ını üretiyorlar, hemen hemen her yıl üretim rekoru kırıyorlar. Dünya'daki eroinin %90'ını üretiyorlar, hemen hemen her yıl üretim rekoru kırıyorlar. Dünya'daki eroinin %90'ını üretiyorlar, hemen hemen her yıl üretim rekoru kırıyorlar. | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 | |
How do we stop a system of greed and corruption | Madison Avenue'nun çıkarları için fakir toplumlara az parayla çok iş yaptırılan Madison Bulvarı'nın çıkarları için, fakir toplumlara az parayla çok iş yaptırılan Madison Bulvarı'nın çıkarları için, fakir toplumlara az parayla çok iş yaptırılan Madison Bulvarı'nın çıkarları için, fakir toplumlara az parayla çok iş yaptırılan | Zeitgeist: Addendum-1 | 2008 |