Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183968
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We were waiting in the queue at Halensee. | Halensee'de kaç saat sıra bekledik. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
And who was three cars in front of us? | Önümüzde kimler vardı tahmin et. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Max Schmeling and Anny Ondra. | Max Schmeling ve Anny Ondra. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We read about them in the paper. | Gazeteden okumuştuk onları. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
They're such a happily married couple. | Çok mutlu bir aile olmuşlar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The cop tipped his cap and Schmeling showed him his pass. | Polis memuru şapkasını çıkardı ve Schmeling ona geçiş belgesini gösterdi. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Anny Ondra was wearing an ivory coloured trouser suit... | Anny Ondra fildişi renginde bir takım giyiyordu. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...gathered at the waist, like this, but not flashy... | Beli dar. Ama çok da dar değil. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...no, very respectable. | Çok şıktı. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
They were treated just like us... | Onlar da tıpkı normal biri gibi davranıyorlardı. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Mathias, we've eaten. Come and eat. | Mathias, biz yemeği yedik. Sana da hazırlayayım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
First, I'll wash my hands. | Önce ellerimi yıkayayım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Wash yours, too, if you like; I have dung on mine. | İstersen sen de yıka ellerini. Gübre ile uğraşmıştım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Good country air. I like the smell. | Mis gibi köy kokusu. Seviyorum bunu. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
If she likes the smell, embrace your daughter in law properly. | Eğer bu kokuyu sevdiyse, sen geline her gün sarıl. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Mathias, three cars outside the front door. | Mathias, evin önünde üç tane araba var. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The things they still want, and everything on tick. | Her şey ne kadar çabuk değişiyor. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I feel that the whole world is living on tick. | Sanki tüm dünya bambaşka. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Come on, wife, sleep. | Hadi kadın, uyu artık. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
One day, we'll have to pay for all this. | Bir gün bunların hepsinin cezası çekilecek. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Quiet, Lucie; the whole house is listening. | Sessiz ol Lucie. Duyacaklar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Forget everything here, Eduard. | Boşver Eduard. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We're not in Berlin, here. | Burası Berlin değil. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
This is Berlin now. The district has been waiting for you. | Ne fark eder. Tüm mahalle seni biliyor. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
If you want it to, the district will soon listen only to you. | Eğer sen de istersen, birazdan hepsi sadece seni dinler. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I just had an idea. | Bak aklıma ne geldi. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Gauleiter Simon in Koblenz; aren't you related to him? | Koblenz'daki vali Simon senin akraban değil mi? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
What makes you think that? | Nereden çıktı şimdi bu? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Simon is Simon, and Koblenz isn't far from here. | Sen de Simon'sın. Koblenz da buraya çok uzak değil. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
In the country, you're all related. | Köylerde herkes birbirinin akrabasıdır. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
No, we aren't related to him, definitely not. | Hayır biz onunla akraba değiliz ki. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Leave it to me, I know what I'm doing. | Sen bana bırak, ben ne yapacağımı biliyorum. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
My name is Simon now, too. | Artık ben de bir Simon'ım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You can't just go and see him. | Oraya gidemezsin. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Listen, Eduard. | Bak Eduard. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
In two years, we'll own a villa, I swear it. | İki yıl içinde bir villa sahibi olacağız, bundan eminim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
In Schabbach? | Burada mı? Schabbach'ta mı? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Why not? Or the next biggest village. | Neden olmasın? Ya da en yakın köyde. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
This place is still virgin territory. | Buralar hâlâ el değmemiş topraklar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Nothing has happened here... | Hiçbir şey yaşanmamış buralarda... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...but when I make something happen, you'll see. | ...ama ben neler yapacağım, göreceksin. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You really scare me. | Korkutuyorsun beni. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
No, you scared me on the way here. | Hayır. Buraya gelirken sen korkutmuştun beni. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
But now, I'm quite happy. | Ama şu an çok mutluyum. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Put your hand on my heart. | Elini kalbime koy da bak. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Six cylinders. | Altı silindirli. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Some car, eh? | İyi araba, değil mi? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The things you can do, father in law. | Demek bunları yapıyorsun baba. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I touched a cow like this once, on holiday. | Daha önce de bir ineğe dokunmuştum ben, tatildeyken. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Off on a long journey, Kath? | Uzun bir yolculuğa mı çıkıyorsun Kath? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Yes, to my brother Hans and his wife... | Evet, ağabeyim Hans'ın yanına. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...to Bochum, in the Ruhr. | Ruhr'da yaşıyorlar Bochum'da. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Tomorrow is his birthday and I haven't seen him in ages. | Yarın doğum günü. Kaç senedir de görüşemedik zaten. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Is Hans's birthday really the same day as the F�hrer's? | Führer'le aynı gün mü doğmuş? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I never knew anyone with a birthday on 20th April. | Daha önce hiç 20 Nisan'da doğan birini duymamıştım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Our Hans will be sixty tomorrow. | Hans yarın 60 yaşına girecek. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
When he was born, Hitler didn't exist. | O doğduğunda Hitler yoktu daha. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Going away when we're celebrating here? | Biz burada kutlama yaparken sen olmayacak mısın yani? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You'll miss everything. | Çok şey kaçıracaksın. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
My brother is closer to me than the F�hrer. | Benim için ağabeyim Führer'den daha önemli. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Not so loud. Well, it's true. | Sessiz olsana. Evet, tamam. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Maria, mind the bilberries on the stove don't burn. | Maria, ateşteki yaban mersinlerini unutup da yakma sakın. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I offered to drive her to Koblenz... | Onu Koblenz'a kadar götüreyim dedim... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...but she said she didn't want me to. | ...ama istemedi. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You don't know Mother. | Annem öyledir. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
She's been walking to the station for thirty years. | 30 yıldır buradan istasyona kadar yürür. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Does she come from the Ruhr? | Ruhrlu mu? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
No. All the villagers have relatives in the Ruhr, ask anyone. | Hayır. Buradakilerin hepsinin Ruhr'da akrabası vardır. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Where the farms couldn't support all the children... | Hayvancılık ve tarımla geçim sağlayamayınca... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...lots went off to the mines. | ...herkes maden aramaya gitti. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
There are people from the Hunsr�ck in the Saar, too. | Saar bölgesinde de bir sürü Hunsrücklü'ye rastlarsın. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
And the one that stayed was made the village idiot. | Kalanlar da bizim gibi aptallar işte. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Quiet, you idiot. | En başta da sen. Değil mi?. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Fasten that at the top. Don't fall asleep there. | Şurayı da bağla. Sakın düşeyim deme. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Hitler is a Columbus. | "Hitler, Colomb'tur" | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Is he going to America? | Amerika'ya mı gidecekmiş? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
No, we mean he's a man of vision. | Hayır. Onun ileri görüşlü biri olduğundan bahsediyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Wilfried, help them. | Wilfried, yardım et şunlara. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
It's too high, let it down a bit. | Çok yüksek, indirin biraz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Suppose the Gauleiter sees that, damn it. | Ya vali bunu böyle görürse. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Mummy, the bright lights. | Anne ışıklara bak. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Lovely, Richard, is that electric? | Ne kadar güzel. Richard, elektrik mi bu? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Yes, that's electric. | Evet, öyle. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
It's as bright as day. It's wonderful. | Neredeyse gündüz gibi. Harika. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Electricity does that. | İşte elektrik böyle bir şey. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Richard, isn't that lovely? | Richard, ne kadar güzel baksana. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Daddy, is that the new era? | Baba devrim diye buna mı diyorlar? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Yes, that's the new era. | Evet buna diyorlar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Richard, it's so beautiful. | Richard, bu çok güzel. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Look, that's the chemical industry. | Bak şurası fabrika. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
That will help us. | Çok çalışıyorlar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Black pudding and liver sausage. | Kakaolu puding, sosis. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Yellow plums, damsons and bilberries. | Biraz sarı erik, mürdüm eriği ve de yaban mersini. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Sixty years, what a long time. | 60 yıl. Ne çabuk geçti. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Fritz is the only one earning anything? | Sadece Fritz'in kazandıklarıyla mı geçindiriyorsunuz evi? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
At the moment. | Şimdilik öyle. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I knew it, Hans, believe me. | Biliyordum Hans. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Maria, believe me. | Maria, inan bana. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I knew something was wrong up here. | Bir sorun olduğunu hissettim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Three weeks ago, I woke up one night and I knew it. | Üç hafta önce bir gece, aniden uyandım ve hissettim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 |