Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1978
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Oh, no, no, I liked it. I liked it very much. | Hayır, hoşuma gitti. Hem de çok hoşuma gitti. Harikaydı. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Oh, what's that? | O da ne? Tef, benim tefim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Heard about your gig, thought I'd offer my services. | Yapacağınız işi duydum ve kendi imkanlarımı sunabilirim dedim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I'm leaning no. What about this? | Sanırım hayır diyeceğim. Buna ne dersin? Cezbediyor mu seni? | About a Boy-4 | 2014 | |
| I shred on the uke, it's been told. | Kita diye kısalttım, daha etkili oldu. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Yeah, still no on that. Come on, come on. | Hâlâ hayır diyorum. Hadi ama. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Milady with a ukelele. | Leydim, kitara getirmiş. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I think Sriracha may have found its Linda McCartney. | Sanırım, Sriracha kendi Linda McCartney'ini buldu. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I think more of a Yoko thing. That's not kind, is it? | Daha çok Yoko gibi geldi. Hiç nazikçe değil. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Well, I'm going over your head, | Açtığın konuyu tekrar gözden geçiriyorum ve gruba katıldığını bildiriyorum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Great. That means nothing. | Harika. Hiçbir anlamı yok. Kendime ait yüzlerce şarkım var... | About a Boy-4 | 2014 | |
| and they're not all medieval dirges. | ...ve hepsi ortaçağa ait ağıtlar da değil. Bazıları oldukça yüksek tempolu. | About a Boy-4 | 2014 | |
| That's gonna be tough to consider. | Bunu dikkate almak biraz zor olacak. Will, şey diyecektim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Marcus told me about your rock climbing together, | Marcus, kaya tırmanışınızdan bahsetti. | About a Boy-4 | 2014 | |
| and that made me really happy. | Ve bu, beni gerçekten de mutlu etti. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Uh, guys, let's take a little, uh, break. | Beyler, hadi mola verelim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| But I'll keep in touch with him every day. | Ama her gün görüşmeye devam edeceğim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| And, you know, if it's okay with you, | Ve senin için de sorun değilse... | About a Boy-4 | 2014 | |
| Marcus could come to New York, uh, you know, and visit. | ...Marcus ziyaret için New York'a gelebilir. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Fiona? | Fiona? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Fiona, are you going into a fugue? | Fiona, füg mü geçiriyorsun? | About a Boy-4 | 2014 | |
| * May the circle * | Yörünge... | About a Boy-4 | 2014 | |
| * Be unbroken * | ...değişmemiş olabilir. | About a Boy-4 | 2014 | |
| * By and by, lord * | Zamanla, lordum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| * By and by * | Zamanla... | About a Boy-4 | 2014 | |
| * There's a better * | Orada daha güzel... | About a Boy-4 | 2014 | |
| * Home a waitin' * | ...bir yurt bekliyor. | About a Boy-4 | 2014 | |
| * In the sky, lord * | Gökyüzünde, lordum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| * In the sky * | Gökyüzünde... | About a Boy-4 | 2014 | |
| Uh, what just happened? | Biraz önce ne oldu? Ne? | About a Boy-4 | 2014 | |
| You just broke into song. | Şarkıya girdin bir anda. Hayır, öyle bir şey yapmadım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| What are you... are you feeling hot? | Nasıl hissediyorsun? Sıcak mı? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Are you feeling lightheaded? | Sersemledin mi? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Uh, feverish? Are... are you upset? | Ateşin var mı? Kızgın mısın? | About a Boy-4 | 2014 | |
| No. | Hayır, hayır. Kızgın değilim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I'm just... | Çok mantıksız olmaz mıydı? | About a Boy-4 | 2014 | |
| I mean, you're our neighbor. You are our neighbor. | Demek istediğim, sen bizim komşumuzsun. Bizim komşumuzsun. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Neighbors move, don't they? | Komşular da taşınır, değil mi? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Yeah, that's just how life works, Will. | Hayat böyle ilerliyor, Will. | About a Boy-4 | 2014 | |
| You got to live your life, don't you? | Hayatını yaşamalısın. Haksız mıyım? | About a Boy-4 | 2014 | |
| I've got to tell Marcus, though. | Marcus'a ben haber veririm. | About a Boy-4 | 2014 | |
| No, no, I'll tell him. | Hayır, ben söylerim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I'm gonna do it today. | Bugün hallederim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Hey, Marcus, let's take a break, man. | Hey, Marcus. Hadi biraz mola verelim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I want to... I got some big stuff I need to talk to you about. | Seninle konuşmam gereken bazı önemli şeyler var. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Oh, I've got some big stuff | Benim de seninle konuşmam gereken önemli şeyler var, Will. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Electricity. | Elektrik... | About a Boy-4 | 2014 | |
| What do you say we trick the tree house out | Ağaç evi, biraz aydınlatmayla süslememize ne dersin? | About a Boy-4 | 2014 | |
| You know what else would be cool? | Başka ne havalı olurdu, biliyor musun? | About a Boy-4 | 2014 | |
| A mini fridge. | Mini buzdolabı. Sodalarımızı orada saklayabiliriz. | About a Boy-4 | 2014 | |
| And we're gonna be eating ribs up here a lot, | Ayrıca, yukarıda bir sürü kaburga yiyeceğiz. | About a Boy-4 | 2014 | |
| so we're gonna need some sort of rib escape hatch, | Annem çıkagelir diye de kaburgalar için bir nevi imdat çıkışı lazım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I, um... | Ben... Bilmiyorum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I think... I feel like electricity in a tree house | Ağaç evde elektrik olması riskli gibi geldi bana. Ne demek istediğimi anladın mı? | About a Boy-4 | 2014 | |
| So what do you say we just finish up the final touches, | Bu yüzden, son rötuşları tamamlayıp bu işi bitirmeye ne dersin? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Okay, but consider the rib escape hatch, | Ama kaburga için çıkışı göz önünde bulundur. Çünkü buna ihtiyacımız olacak. | About a Boy-4 | 2014 | |
| This doesn't make any sense. | Mantıklı gelmiyor, hem de hiç mantıklı gelmiyor. | About a Boy-4 | 2014 | |
| You should be proud of me, man. | Benimle gurur duymalısın. Hayatımda ilk defa sorumluluk alıyorum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| What about your commitment to me? | Bana karşı olan sorumluluğun ne olacak? En iyi arkadaşınım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Dude, we're gonna see each other all the time. | Birbirimizle sürekli görüşeceğiz. | About a Boy-4 | 2014 | |
| That's why I'm buying you a cool winter outfit, | Sana kış için kıyafet almamın sebebi bu. | About a Boy-4 | 2014 | |
| 'cause you just do a little hop on the plane. | Çünkü kısa bir uçak yolculuğu yapacaksın sadece. | About a Boy-4 | 2014 | |
| People say crap like that to each other all the time, | İnsanlar sürekli böyle saçmalıklar söyler ve sonra da asla görüşmezler. | About a Boy-4 | 2014 | |
| What the hell are you doing? | Ne yapıyorsun? New York'ta da böyle olacak değil mi? | About a Boy-4 | 2014 | |
| It's a big city, but it's a big city of tiny rooms. | Büyük bir şehir, ama ufacık dairelerin olduğu büyük bir şehir. | About a Boy-4 | 2014 | |
| And you're a big guy. You're gonna hate it there. | Cüsseli birisin. Nefret edeceksin oradan. | About a Boy-4 | 2014 | |
| And when winter hits, | Kış geldiğinde de üzerindeki mont hiçbir işe yaramayacak. | About a Boy-4 | 2014 | |
| They have nor'easters. | Poyraz var orada. Eskiden, bir adamın gözleri donmuştu! | About a Boy-4 | 2014 | |
| You just shut up, man! Do you think I want to leave? | Susar mısın? Gitmek istediğimi mi sanıyorsun? | About a Boy-4 | 2014 | |
| You are my best friend in the world, dude. | Bu dünyadaki en iyi arkadaşımsın. Marcus'tan ayrılmak istediğimi mi sanıyorsun? | About a Boy-4 | 2014 | |
| This is the hardest decision I've ever had to make, | Bugüne kadar aldığım en zor karardı. | About a Boy-4 | 2014 | |
| but my whole life, any time things have gotten remotely, | Ama hayatım boyunca hiçbir zaman bir kızla... | About a Boy-4 | 2014 | |
| you know, serious with a girl, I've walked. | ...bu kadar ciddi derecede yol almadım. 34 yaşındayım, dostum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Look at you. | Kendine baksana. Laurie var, üç tane harika çocuğun var. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I got to make my own path, right? | Kendi yolumu çizdim, tamam mı? Gerçek bir arkadaş gibi olmana ihtiyacım var. | About a Boy-4 | 2014 | |
| and I need you to just... just support me. | Hoşçakal hayatım. Beni desteklemen lazım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| I know it's hard. | Zor olduğunu ben de biliyorum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| So I have your blessing? | İyi dileklerini aldım mı o zaman? İyi dileklerime ihtiyacın yok. | About a Boy-4 | 2014 | |
| But you got me no matter what. | Ama ne olursa olsun seninleyim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Thank you, man. | Teşekkürler. Bu, bana gerçekten çok şey ifade ediyor. | About a Boy-4 | 2014 | |
| What? | Ne var? Daha önce, soyunma kabininde birbirine sarılan iki kişi görmedin mi? | About a Boy-4 | 2014 | |
| What's your problem? | Problemin ne? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Uh, hello? Oh, hi. | Pardon? Merhaba. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Do you know when the owner will be back? | Ev sahibinin ne zaman geleceğini biliyor musun? | About a Boy-4 | 2014 | |
| I'm here about the sublet. | Kira ilânı için geldim. Neden bahsettiğinizi bilmiyorum. | About a Boy-4 | 2014 | |
| This place is up for rent. | Bu ev kiralıkmış. İlânı simitçiden aldım. | About a Boy-4 | 2014 | |
| It's not up for rent. | Kiralık değil. | About a Boy-4 | 2014 | |
| "808 Doyle street, Will Freeman." | "808. Doyle Caddesi, Will Freeman." | About a Boy-4 | 2014 | |
| This is the place, right? | Burası, değil mi? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Get out of here. What? | Defol git buradan. Ne? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Get out of here! He isn't leaving! | Defol buradan! Hiçbir yere gitmiyor! | About a Boy-4 | 2014 | |
| Will isn't leaving! | Will gitmiyor buradan! | About a Boy-4 | 2014 | |
| Hey, kid. What's going on? | Hey, evlat. Ne oluyor? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Leave now! Hey, hey! | Git hadi! Hey, hey! | About a Boy-4 | 2014 | |
| What are you doing? Leave now! | Ne yapıyorsun? Gitsene! | About a Boy-4 | 2014 | |
| What's going on? Who are you? | Ne oluyor? Siz de kimsiniz? Kira ilânı için gelmiştim. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Is it true, mom? Is Will leaving? | Doğru mu, anne? Will gidiyor mu? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Can you please leave? | Lütfen, gider misiniz? | About a Boy-4 | 2014 | |
| Sweetheart, he was supposed to tell you. | Hayatım, sana söylemiş olması gerekiyordu. | About a Boy-4 | 2014 | |
| Yeah, he's moving to New York. | Evet, New York'a taşınıyor. Gidip Sam ile birlikte olacak. | About a Boy-4 | 2014 |