Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1981
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| How do you fake a vasectomy? | Vazektomi nasıl taklit edilir ki? Orası kolaydı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I came home. I limped. | Eve geldim. Topalladım. Kasığıma dondurulmuş bezelye koydum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She brought me pizza bagels. | Bana simit pizza getirdi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I even marked my sack with a highlighter | Olur da kontrol ederse diye torbama işaret bile koydum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She did not check, by the way. | Zaten kontrol etmedi. Şükürler olsun ki, New York'tan geldin de bununla yüzleşebiliriz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We? Yeah, we. | 'Biz' derken? Evet, biz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Whoa, whoa, whoa. There is no "we" in "Laurie." | Söz konusu Laurie ise, 'biz' diye bir şey yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Tallyho, chaps! | Haydi çocuklar! Yemek zamanı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I made a cabin out of tofu slim Jims | Soya sosisinden hücre yaptım. Ayrıca yanında da 'çay kolası' var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It tastes just like cola except slightly more gelatinous | Tadı aynı kola gibi, ama biraz daha jelimsi... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and a bit chewy. | ...ve çiğnenebilir. Harika! 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| None of the other moms make such healthy snacks. | Başka hiçbir anne sizin kadar sağlıklı yiyecekler hazırlamıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Since I met you, I'm really thinking | Tanıştığımızdan beri, vejetaryen olmayı düşünüyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Eddie, that makes me so happy. | Eddie, beni çok mutlu ettin. Biliyor musun? Böyle bir akımın yaklaştığını hissediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Now I'm just gonna be in the house | Bir şeye ihtiyacınız olursa, ben evin içinde olacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay? All right. | Tamam mı? Tamamdır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I told you you were gonna make some great mates | Sana San Francisco'da harika arkadaşlar bulursun, demedim mi? Aferin, aferin! | About a Boy-5 | 2014 | |
| "Oh, I really feel a movement coming, gentlemen. | "Böyle bir akımın yaklaştığını hissediyorum, beyler. Tam da götümden." | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, man. Come on, guys. | Haydi beyler, askeriyeye! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, where do you think you're going? | Nereye geldiğini sanıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I got my third stripe yesterday | Dünkü yemek için kumbaramı kırdığımda üçüncü şeridi kazanmıştım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, well, you need to have five stripes | Askeriyeye girebilmek için 5 şerit gerekiyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You said it was three. | Üç demiştin ama. Biz terfi edince değişti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why don't you keep watch? | Gözetmenlik yapmaya ne dersin? Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Make sure nobody comes. | Kimsenin gelmediğinden emin ol. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, bud. | Selam, dostum. Selam, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What's going on? | Ne yapıyorsun? Arkadaşlarımla takılıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh yeah? Then why are they up there | Öyle mi? Niye onlar yukarıda da sen aşağıdasın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Duh, I'm standing guard. | Ben gardiyanım. Epey önemli bir iş. Pek eğlenceli gözükmüyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love standing guard, Will. | Gardiyan olmayı seviyorum, Will. Beni geçmeyi denesene. Dene hadi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What I lack in strength, I make up for in shrieking. | Güçsüzlüğümü, feryatlarımla telafi ediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Keep it down! God! | Sessiz ol be! Tanrım! Haklısın. Pardon, Eddie. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm sure I'll get to go up there later. | Eminim, bir gün ben de çıkacağım oraya. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We got a problem. | Bir sorunumuz var. Ne? Ne yapıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, your dumbwaiter door is stuck | Servis kapımız sıkışmış. Onu yağlayacağım ki, iki üç gün hazır ben buradayken... | About a Boy-5 | 2014 | |
| whenever he wants over the next few days | ...ne zaman isterse girip çıkabilsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I thought it was a 36 hour trip. | 36 saat olduğunu sanıyordum. Öyleydi de bazı şeyler çıkageldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What things? | Ne tür şeyler? Marcus'un 'arkadaşım' dediği kişiler... | About a Boy-5 | 2014 | |
| have turned my tree house into a brigade, | ...ağaç evi askeriyeye çevirmiş ve onu yukarıya almıyorlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He is currently standing guard. | Gardiyanlık yapıyor. Herkes sırayla gardiyan olmalı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, no, Marcus doesn't have to stand guard. | Hayır, Marcus olmamalı. Anladın mı? Kendi ağaç evi. Onun için yaptım ben orayı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Having trouble letting go are we? | Kendi başına bırakamıyorsun, değil mi? Çocuğunun ezilmemesi için uğraşıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Is it so hard to believe that a bunch of cheeky, fun | 8. sınıftaki eğlenceli tiplerin Marcus'la takılması çok mu zor bir şey? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're being an arsonist firefighter. | Tam bir kundakçı itfaiyecisin. O ne ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Someone who starts a fire so they can put it out, | Yangını başlatır, söndürür. Sonra da kahraman olup bütün ödülleri alır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, that is so ridiculous. Why would I do that? | Bayağı gülünçmüş. Niye böyle bir şey yapayım ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know. Hold on. | Bilmem, bir dakika bekle. Psikolog şapkamı takayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, yeah! Maybe you are inventing problems | İşte oldu! New York'taki önemli sorunlardan kaçmak için burada sorun yaratıyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Take your psycho hat off because you're wrong. | Şu deli zırvası şapkanı çıkar. Çünkü yanılıyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus mentioned that since you've been in New York, | Marcus, New York'a yerleştiğinden beri... | About a Boy-5 | 2014 | |
| the main structure of your life | ...hayatının simitler üzerine kurulu olduğunu söyledi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Is... is everything all right with Sam? | Sam ile aranızda bir sorun mu var? Her şey harika gidiyor onunla. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am dying to get back to New York to be with her. | Oraya geri dönüp de yanında olmak için sabırsızlanıyorum. Öyle mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah and she can't wait to see me. | Evet, bensizliğe dayanamıyor. Eminim öyledir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So why don't you stop trying to turn this around on me. | Olayı benim üzerime yıkmayı kessen artık? Sana bir şey söyleyeyim. Erkekleri bilirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I know those boys are not Marcus's friends. | Ve bu çocuklar Marcus'un arkadaşları değil. Bana inanmadığın için bunu kanıtlayacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Tell Marcus the dumbwaiter door is open for business. | Marcus'a söyle. Servis kapısı hizmete açılmıştır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Better to be over lubed than to be under lubed. | Az yağlı olmasındansa çok yağlı olması iyidir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How do you fake a vasectomy? | Vazektomi numarası nasıl yapılır ki? Aslında, epey basit. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Anyway, the point is, I have to be around | Önemli olan, Laurie'ye söylemesi için yanında olmam. Yoksa işler fenalaşabilir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, and Marcus is being taken advantage of by these bullies. | Marcus da arkadaşları tarafından kullanılıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And Fiona just won't see it so it's like, I can't just | Ama Fiona bunun farkında değil. Üç ay sonra öylece gelip neler döndüğünü söyleyemem. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I gotta figure a way to prove to her what's going on. | Bu yüzden ona neler döndüğünü kanıtlayacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? | Ne oldu? Yok bir şey. New York'ta iken... | About a Boy-5 | 2014 | |
| you spent three months trying to find the perfect bagel | Üç ay boyunca kusursuz simidi bulmakla uğraştın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and you're in San Francisco 24 hours | 24 saattir San Francisco'dasın ve yapacak bir sürü şeyin var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, anyway, I just uh... I really... I need a couple days | Her neyse... Her şeyi halledebilmem için... | About a Boy-5 | 2014 | |
| to just sort of sort everything out. | ...birkaç güne ihtiyacım var. Umarım sorun olmaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, baby, of course. Take as much time as you need. | Ne sorunu, hayatım. İstediğin kadar kalabilirsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm working doubles all week anyway. | Bütün hafta boyunca çift mesaim var zaten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great, great. | Güzel, güzel. Kapatmam lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love you. | Seni seviyorum. Ben de seni. Hoşça kal. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hooligans! | Holiganlar! Ödemelerinin neden durduğunu öğrendik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Apparently, someone is claiming they co wrote Runaway Sleigh. | Birileri "Kaçak Kızak"ı birlikte yazdığınızı iddia ediyor. Ne? Saçmalık! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I wrote that song. Who is saying that? | Ben yazdım o şarkıyı. Kim demiş bunu? Bilmem. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But in the meantime, you're gonna have to make | Ama bu süreçte, yaşam tarzında birkaç değişiklik yapman lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I need this money, dude. | Bu para bana lazım, dostum. Ne fark eder ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's not like your money is gone, it's just like, | Paran gitti denemez. Musluğun tıpası sıkışmış sadece. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, how long to unclog the spigot? | Tıpayı çıkarmak ne kadar zaman alır? Bilmiyorum. Haftalar, aylar... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do not say years. Okay. | Yıllar deme bana sakın. Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Surprise, huh? | Sürpriz mi? İyi bir sürpriz mi yoksa kötü mü? | About a Boy-5 | 2014 | |
| It could be a great surprise, right, Will? | Harika bir sürpriz denilebilir. Değil mi? 'Harika' kısmını kaldırabiliriz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mom, Alex hit me! Did not, jerk! | Anne, Alex bana vuruyor! Vurmadım, geri zekalı! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Alex! Stop hitting your sister! | Alex! Kardeşine vurma! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thank God we are out | Şükürler olsun, çocuk büyütecek yaşı geçtik. Anladın mı ne demek istediğimi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| God, I can't wait till they're all out of the house | Çocukların evden ayrılıp... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and it's just me and whoever I marry after Andy. | ...Andy'den sonra evleneceğim kişi ile baş başa kalmayı iple çekiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She's on fire tonight. | Bugün ateş püskürüyor resmen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ya know, I think I hear the baby is crying | Sanırım bebek ağlıyor. Sen de Laurie'ye sürprizi söylesene. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? Andy, Andy! | Ne? Andy, Andy! Pekâlâ, Sürpriz ne, Will? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Let me just... uh... that's much better. | Şunu bir alayım. Böyle daha iyi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Here's the deal, Laurie. | Sorun şu, Laurie. Bazen biraz da olsa bir ihtimal vardır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| that you are... how do I put this? | Sen... Nasıl söylesem? Taşıyor olabilirsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Carrying what? | Ne taşıyor olabilirim? Bebek falan işte. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? That's impossible. | Ne? Mümkün değil. Andy, vazektomi oldu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That is a funny story, actually. | Aslında epey komik bir hikâye. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Makes me laugh to think about it. | Düşününce gülesim geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Andy's a deep thinker as we all know. | Andy epey derin düşünüyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And he... after careful consideration, | Nazar falan değerse diye... | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I... and I may have had a little bit of | Bunda az da olsa... | About a Boy-5 | 2014 |