Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1987
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| or having a drink, or dancing, | ...bir şeyler içmeye, dans etmeye, hatta mimarla konuşmaya layık birisin. Tamam mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on, Fiona! You're killing me. | Hadi ama, Fiona! Mahvediyorsun beni! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm going to get you a drink. | Gidip sana içki getireyim. Sakın kıpırdama! Sakın! | About a Boy-5 | 2014 | |
| "Blaze a trail." | "Çığır aç." | About a Boy-5 | 2014 | |
| Little man! You made it. | Adamım benim! Başarmışsın. Buradasın. Muhteşem! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, yeah, battling my demons. | İblislerle savaşıyorum. Hem gerçek anlamda hem de mecazi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm going to get back to my rocks. | Taşlarımın başına döneyim. Bekle, dostum. Baksana. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We got the cotton candy machine over there. | Şurada pamuk şeker makinesi var. Gidip biraz alsana? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've got to take care of this situation right now, | Şimdi bu durumla ilgilenmem lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| but I'm telling you, Marcus, | Ama haberin olsun, Marcus. Will O Ween'de kimse sana zarar veremez. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Go get 'em. | Hadi git al. | About a Boy-5 | 2014 | |
| The past is not the present. | Geçmiş geçmişte kaldı. Düşünceler nesnel değildir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There's no such thing as a curse. | Lanet diye bir şey yoktur. Lanet diye bir şey yoktur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, let's get this thing off the dance floor. | Hadi şunu dans pistinden kaldıralım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, no, stop! | Hayır, durun! Bırakın dışarı çıkayım! Bırakın beni! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm in the photo booth. | Kulübenin içindeyim! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, honey. I am so tired. | Tatlım... Çok yorgunum. Kalmak istersen çocukları ben alayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I couldn't stay. How could I stay? | Kalamam ki, nasıl kalayım? Kalmamı mı istiyorsun? Kalayım mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are you wearing another costume? | Başka bir kostüm daha mı giyiyorsun? Neden bahsediyorsun? Başka bir kostüm mü? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Honey, that's not... | Hayatım, bu... Yapma. Ne yapıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're embarrassing me in front of all the people. | İnsanların önünde utandırıyorsun beni. Gidiyoruz, benimle eve geliyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hold on, hold on. Listen to me, listen to me. | Bekle, bekle. Beni dinle. Beni iyi dinle, tamam mı? Andy'yi götürme. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I need Andy. You need Andy? | Andy'ye ihtiyacım var. İhtiyacın mı var? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah. It's the most important Will O Ween of my life, | Hayatımın en önemli Will O Ween'i. O olmadan yapamam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's my other half. No. He's my other half. | Benim bir diğer yarım. Hayır, benim bir diğer yarım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And it's not Will O Ween. It's Halloween. | Ayrıca Will O Ween değil, Cadılar Bayramı. Çocuklar için olan bir bayram. Büyü artık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, it's not. Let's go, Andy. | Hiç de bile. Gidiyoruz, Andy. Hadi çocuklar. Olmaz, bekle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Seriously, please. | Gerçekten olmaz, lütfen. Yapamazsın bunu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on. All right, well, | Hadi. Biliyor musun? Çıkar Tonto kostümünü. Ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You've lost sidekick privileges. | Arkadaş ayrıcalığını kaybettin. "Tonto"luğu kaybettin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Gosh, that's beautiful, isn't it? | Çok güzel olmuş. Teşekkür ederim. Yakaladınız beni. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you make low income housing for gummy bears? | Ayıcıklar için düşük bütçeli ev mi yapıyorsun? Sonuçta mimarım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. Ah, yes, but, um... | Evet, ama bütün hafta boyunca bu çıkma çatıyla uğraştım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and now at least I can safely say that | Ama şimdi adım gibi söyleyebilirim ki, vanilyalı gofret bu işe uygun değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I normally don't eat this stuff. | Normalde böyle şeyler yemem. Hiç sağlıklı değil, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, but it's so good. Is it? | Evet, ama çok güzel. Öyle mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. Yeah. Okay. | Pekâlâ. Şunlardan birini alayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, that's actually bloody good, isn't it? | Aşırı güzelmiş. Öyle değil mi? Fena değil, hiç fena değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Another? Um... Okay. | Bir tane daha? Olur. Alırım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Cheers. Cheers. | Şerefe. Şerefe. Şeker sarhoşu olacağız. Haksız mıyım? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Does Dr. Rachel need to examine you? | Dr. Rachel muayene etsin mi seni? Çıkar bakalım dilini. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on, stick out your tongue. | Hadi, çıkar dilini. İşi pişir benimle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I I, uh,I think you got to maybe like | Belki de şu doktor şeyini bir tık azaltsan iyi olacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You seem upset. | Üzgün gibi duruyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Turn your head and cough for me. | Arkanı dön ve öksür benim için. İyiydi. Bir saniye bekle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Um, I got to... I got to take this. | Bunu açmam lazım. Bekle burada. Hemen gelirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hello, Sam, hello? | Alo, Sam? Alo? Merhaba, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Sorry, I, um, for calling. | Aradığım için özür dilerim. Seni üzeceğini tahmin etmemiştim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, no, it's... | Hayır, hayır. İyi ki aradın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just wanted to hear your voice. | Sesini duymak için aradım. Senin sesini duymak da çok güzel. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's so loud over there. What are you doing? | Çok gürültü var orada. Ne yapıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fiona's having a Halloween party. | Fiona parti veriyor. Fiona, kes artık şunu! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I I didn't go to any Halloween parties this year. | Bu yıl hiçbir partiye gitmedim. Havamda değildim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, no, me too. I I just... | Evet, ben de öyle. Sadece... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, happy, um, happy Halloween, Will. | Cadılar Bayramın kutlu olsun, Will. Senin de, Sam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Tell Marcus I said, "hi," next time you him him, okay? | Görürsen selam söyle Marcus'a. Peki, söylerim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus? | Marcus? İçeride misin? Will? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus? Will, help. | Marcus? Will, yardım et. Nefes alamıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, Sam, hold on one second. Hold on a second. | Sam, bir saniye bekle. Bir saniye bekle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What happened? | Ne oldu? İyi misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, Will, I'm not okay. | Hayır, Will. Hiç iyi değilim. Sana lanetlendiğimi söylemiştim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Sorry about that. Um, Sa Sam? | Kusura bakma. Sam? Sam? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What are you doing out here? | Ne yapıyorsun orada? İşte... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm just taking a break, you know? | Ara verdim biraz. Parti bu kadar eğlenceliyse, biraz tempoyu düşürmelisin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I wish I could move past stuff as easily as you. | Keşke geçmişi senin gibi çabucak unutabilseydim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, you just broke up with Dr. Sam. | Daha yeni, Dr. Sam'den ayrıldın. Hayat seni yere serdi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But all it took was you throwing this great party, | Ama bütün bunlar harika bir parti vermeni sağladı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know what? | Biliyor musun? Will O Ween çok boktan. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Let's break this curse. | Hadi şunu laneti yenelim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm going to be | Sana karşı çok dürüst olacağım. Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're really filling out the Tonto costume well. | Tonto kostümünü çok iyi dolduruyorsun. Bence, Maskeli Süvari ben olmalıyım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Trick or treat. There you go. | Hile mi, kıyak mı? Al bakalım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Trick or treat. | Hile mi, kıyak mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, we're doing all right. All right. | İyi gidiyoruz. Pekâlâ. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, sorry. | Kusura bakmayın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've never even had this much sugar. | Hiç bu kadar şekerim olmamıştı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Scoop, scoop! | Kepçe kepçe! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Chug! Chug! Chug! Chug! | Pat, pat, pat! Çok fazla oldu, pardon. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey. | Nadiren. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Stop it! Stop, please stop! | Yapmayın! Lütfen yapmayın! | About a Boy-5 | 2014 | |
| This is a rite of passage, Marcus. | Bu bir "geçiş ayini" Marcus. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fire away. | Ateş! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Bombs away! | Bombalayın! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thank you very much. | Tamam. Benim Himalayalar'a ait şans taşım var. Çok teşekkür ederim. Şu ana kadar geçirdiğim en güzel Cadılar Bayramı'ydı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, then, in that case, you know, | O zaman... Belki de... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, so sorry. I I can't remember | Çok özür dilerim. Adınızı hatırlayamadım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's Princess Glucosea. | Prenses Glükoz. Halkımın kan şekeri düşmüş. Sanırım onlara geri dönmeliyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, a wise person once told me to | Bilge bir insan bir keresinde bana şöyle söylemişti: | About a Boy-5 | 2014 | |
| "be open to unexpected love and kindness." | Beklenmedik aşka ve kibarlığa karşı hazır ol. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I got one right then. | Doğru söylemişim demek ki. İyi geceler o zaman. İyi geceler. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, ho ho, ho ho. Okay. | Pekâlâ! | About a Boy-5 | 2014 | |
| So what was your favorite part of tonight? | Bu gecenin en sevdiğin yanı neydi? Andy'nin yumurtalanması. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I really think the Halloween curse is broken now. | Sanırım bayram lanetini kırdık gerçekten de. Aynen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, it's the best holiday of the year, man. | Yılın en güzel tatili. Sanırım doğru insanla olmalıymışım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| you're in, Andy's out. That's for sure. | Artık sen varsın, Andy yok. Bu kesinleşti. Önümüzdeki yıl, Maverick'le Goose olacağız. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know who that is. | Kim olduklarını bilmiyorum. Sorun değil, ben öğretirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right. | Peki. Will, aslında... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I really miss Dr. Sam too. | ...ben de Dr. Sam'i çok özlüyorum. İnsan hemen özlüyor onu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I know it may not be the same, | Aynı şey olmayacağını biliyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| but until you find another Sam, | Ama başka bir Sam bulana kadar, seninle takılmaya hazırım. | About a Boy-5 | 2014 |