Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1989
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I am a strong and independent boy. | Ben güçlü, hür bir erkeğim. Cesaretimle yaşarım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I celebrate... Are you talking to yourself? | Kutlarım ki... Sen kendi kendine mi konuşuyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. Hey. What are you doing here? | Merhaba, ne yapıyorsun burada? | About a Boy-5 | 2014 | |
| They're saying I popped a teacher's tires. | Bir öğretmenin arabasının tekerleklerini patlatmışım güya. Patlattın mı peki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, it doesn't matter if you did it if the man thinks you did it. | Bak, eğer adam öyle düşünüyorsa yapıp yapmamanın bir önemi yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What about your dad? | Peki ya baban? Babam Antarktika'da yaşıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're not in touch as much as I like during penguin mating season. | Penguenlerin çiftleşme döneminde pek konuşma fırsatımız olmuyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I got kicked out of my last two schools. | Gittiğim son iki okuldan atıldım. Üç değil. Hapis yatan bir sevgilim yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can I make a teacher cry using only my words? | Sadece konuşarak bir öğretmeni ağlatabilir miyim? Tabii ki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And, no, I never ate a live squirrel. | Ayrıca hiç canlı sincap yemedim. Hayvanseverim ben. Ben de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Me too. | Pis su ustalarına izin verilmiyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hi, darling. Hello, I'm Marcus's mom. | Merhaba, hayatım. Merhaba, ben Marcus'un annesiyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No. | Olamaz. Aynen öyleyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on, darling, let's go. Uh, okay. | Hadi hayatım, girelim. Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Don't let the man get you down. | Adam sakın canını sıkmasın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I wouldn't say that I'm disappointed. | Hayal kırıklığına uğradım denemez. Bunu duyduğuma sevindim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am devastated. Oh. | Mahvoldum. Parçalarıma ayrıldım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I did it! What? | Ben yaptım! Ne? Ne, ne, ne? Sen yapmadın! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I did it! I'd do it again. | Ben yaptım! Bir daha olsa bir daha yaparım! Hiç pişman olmadan bin kere yaparım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What do you think of that, the man? | Buna ne diyeceksin, adamım? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I played the sex, I played the pistols, | "Sex"i de çaldım. "Pistols"u da çaldım. İkisini de ben çaldım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey! | Kalk! Saat dört oldu. Kes şunu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Get up! Stop it! | Kalksana! Kes şunu! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm trying to save money. By napping? | Tasarruf yapmaya çalışıyorum. Uyuyarak mı? Evet, gayet iyi bir taktik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You can't spend money when you're unconscious. | Şuursuzken para harcayamazsın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Although, this one time in Cabo... All right, listen, listen, listen! | Gerçi, bu sefer... Tamam. Dinle beni, dinle! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just came from an incredibly humiliating meeting | Marcus'un müdürüyle yaptığımız rezalet bir toplantıdan geliyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus was prepared to fall on his sword, | Marcus yenilgiyi kabul etmişti. Ama her şeyi anladım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's trying to protect this very odd girl. | Garip bir kızı korumaya çalışıyor. Shea Garcia Miller. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know about Shea? Yeah, he has a crush. | Shea'yı biliyor musun sen? Evet, ona aşık olmuş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why didn't you tell me? | Neden söylemedin bana? Çünkü Marcus sır olarak kalmasını istedi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's 12. I'm his mother. | Daha 12 yaşında. Onun annesiyim ben. Ben de onun babası konumundayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and I need to have trust with him, but I told him that she was a bad idea. | Onunla güven bağı kurmak zorundayım. Ama kötü bir fikir olduğunu söyledim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I have never had cause to take such draconian measures. | Hiç acımasızca kararlar almama sebep olan bir şey yaşamadım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But I am banning him from speaking to her. | Ama onunla konuşmasını yasaklıyorum. Bu biraz ağır oldu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He is very impressionable, Willl. | Çok hassas bir döneminde, Will. Ayrıca kızın onun üzerindeki egemenliğini görmedin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I could get arrested even hearing you say that. | Bunu dinlediğim için bile hapse girebilirim. Kes artık şunu. İyi dinle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You just gotta tow the line, all right? | Sınır çizeceksin, tamam mı? Shea olmayacak. Ya da seninle konuşmasını da yasaklayacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? Yes. | Ne? Aynen öyle. Yapamazsın bunu. Acımasızca kararlar! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I can see him whenever I want! | Ne zaman istersem görüşebilirim onunla! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I need to find a way to see her. | Onunla görüşmenin bir yolunu bulmalıyım. Sana destek çıkamam, Marcus. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But, Willl, she likes me. | Ama Will, o da benden hoşlanıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She's the first person ever that I have connected with | İlk defa birisiyle zihnen ve ruhen bu kadar derin bir bağlantı kurdum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No offense. None taken, my friend. | Gücenme. Üstüme bile alınmadım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We shared secrets, Willl. | Sırlarımızı paylaştık, Will. Kimseye anlatmadığımız şeyleri birbirimize anlattık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's Shakespearian, really. Two houses divided. | Tam "Shakespeare"lık bir iş. İki ev, artık bir bütün. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ok, just calm down there, Romeo. | Sakin ol, Romeo. Öncelikle, annen onunla görüşmeni istemiyor. Tamam mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you get that? And second off, | Anladın mı? İkincisi ise, onun da senden hoşlandığını nereden anladın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's my love! | Aşkım geldi! Ne? Aşkın falan değil. Benim evim burası. | About a Boy-5 | 2014 | |
| This is my Chinese food delivery guy. | Kurye, Çin yemeğimi getirdi. Hayır, Will. Shea geldi. Hong hanedanı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I told you! I told you she's here. | Demiştim! Sana "O geldi." demiştim! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, God, she's here. Uh, what do I do, what do I say? | Tanrım, o gelmiş. Ne yapacağım ben şimdi? Ne diyeceğim? Bereyi takayım mı, atayım mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, you are not allowed to see her. You go hide behind that couch, right now. | Marcus, onunla görüşmen yasak. Git koltuğun arkasına saklan. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And beanie always off. It's not even a question. | Ayrıca bereyi de çıkar. Soru mu bu şimdi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, there, uh, can I help you? | Merhaba, nasıl yardımcı olabilirim? Marcus burada mı? Hayır, değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's weird, because I hacked into his phone, | Çok garip. Ben de Marcus'un telefonuna erişmiştim. GPS burada olduğunu söylüyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's not a thing. | Yok öyle bir şey. Koltuğun arkasına saklanmış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, uh, hi Shea. | Merhaba, Shea. Bu da klas komşum Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're gonna love him. | Onu çok seversin. Hiç sanmam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wanna go somewhere? Okay, no. | Bir yerlere gidelim mi? Hayır, olmaz. Marcus, hiçbir yere gidemezsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And you are not allowed to be in here, so, please leave. | Sen de burada duramazsın. Git o yüzden. Hayır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Young lady, you need to go. I thought you said he was cool. | Genç hanım, gitmeniz lazım. Klas dediğini sanmıştım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am extremely cool. You don't even know. | Ben öyle bir klasımdır ki, aklın hayalin almaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Aren't you a little too old for skinny jeans? | Dar pantolon için çok yaşlı değil misin? Kesinlikle değilim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Really? What are you like, 34? | Gerçekten mi? Kaç yaşındasın sen? 34 falan mı? Hayır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Might be a good time to stop shopping at forever 21. | O zaman Forever 21'den alışveriş yapmayı bıraksan iyi olur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Let me tell you something. | Bak, sana bir şey söyleyeyim. Evimde kayıt stüdyosu var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I have a refrigerator that's only for beer, | Sadece bira koymak için bir buzdolabım var. Yedek biralar için de yedek buzdolabım var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I have four different video game consoles | İstersem hepsini aynı anda oynayabileceğim dört farklı oyun konsolum var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I often want to. I am awesome. | Ki genellikle de isterim. Ben harikayım. Göreceğiz bakalım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Full spin! Full spin 360! | Tam dönüş! 360 derece dönüş! İşte bu! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah! In your face! | İşte bu! Kapak olsun! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Chug chug chug chug! | Dik, dik, dik! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Shea, why don't you get your things and I'll give you a ride home. | Shea, eşyalarını toplasan da ben de seni eve bıraksam. Seninle sonra görüşeceğiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You too, Willl. | Seninle de, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am actually quite anxious to talk to your parents. | Ebeveynlerinle konuşmaktan endişeleniyorum açıkçası. | About a Boy-5 | 2014 | |
| [Rock music playing Good luck with that. | İyi şanslar o zaman. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hello? | Merhabalar? Sanırım evde kimse yok. Mutlu musun artık? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will you get your bag off my bed? Oh, sorry. | Çantanı yatağımdan çeker misin? Pardon. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Um, well, when do you think they'll be back? | Sence ne zaman geri dönerler? Bilmem. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, are they at work? | Çalışıyorlar mı? Annem nerede bilmiyorum. Babamı 6 yıldır görmedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| but he writes an awesome birthday card. | Ama doğum günü kartlarını harika yazıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So what are you going to do now? I mean, who's gonna make you dinner? | Şimdi ne yapacaksın peki? Yemeğini kim hazırlayacak? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm fine. I have cookies. | İyiyim ben böyle. Kurabiyelerim var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Want a smoke? | Sigara ister misin? Dalga mı geçiyorsun? Kaldır şunları. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You can go now. | Gidebilirsin artık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Quite fancy some biscuits. | Bisküviler epey leziz duruyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You don't have any almond milk, do you? | Badem sütü yok mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| How is it possible that I eat and I eat, but I just don't feel any better. | Nasıl oluyor bu? Sürekli yiyorum, yiyorum. Ama hiç iyi hissetmiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| This has never happened before. | Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Al, çikolatalı sütle dene. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Nope. Nothing. | Hayır, işe yaramadı. Neden bu kadar geç kaldı kı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What could they possibly be talking about? | Ne konuşuyorlar acaba? Tam bir ızdırap. Aynen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thanks for taking my side, Willl. | Yanımda olduğun için teşekkür ederim, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, about that Marcus, you know, I... | Bu konuya gelirsek, Marcus... Annem anlayamıyor işte. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She doesn't get what being in love is like. | Aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyor. Bazen erkek olmak cidden çok zor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thank goodness I have you. | Şükürler olsun, sen yanımdasın. Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, listen, here's the thing, Marcus. | Mesele şu, Marcus. Ben senin dostunum, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am always gonna be there for you and that is never gonna change. | Her zaman senin yanında olacağım ve bu hiç değişmeyecek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But, you're in Arrested Development. That's one of your charms. | Senin gelişmen durmuş. Cazibeli yanın bu işte. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Luckily for you, I have numerous charms. | O kadar şanslısın ki sayısız cazibem var. Eğer biri giderse özlemezsin bile. | About a Boy-5 | 2014 |